Kadınlar İstanbul Sözleşmesi'nin ruhunu yaşatmak için oradaydı

  • 09:02 3 Mayıs 2022
  • Hukuk
Şehriban Aslan
 
DİYARBAKIR - Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine dönük Danıştay’da görülen duruşmaya katılan Diyarbakır Barosu Başkan Yardımcısı Zuhal Işık, duruşmaya katılan kadınların ortak görüşünün İstanbul Sözleşmesi'nin kırmızı çizgileri olduğu ve sözleşmenin ruhunu yaşatmaya geldiklerini söyledi. 
 
Türkiye, İstanbul Sözleşmesi’nden AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kararı ile 20 Mart 2021’de çekildi. Türkiye’nin dört bir yanından kadın örgütleri siyasi partiler, barolar, çeşitli sivil toplum örgütleri, sendikalar ve yüzlerce kadın, Danıştay’a kararın yürütmesinin durdurulması talebiyle başvuruda bulunmuştu. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu (İDDK), “Anayasaya göre yürütme yetkisinin Cumhurbaşkanı’nda olduğu, milletlerarası antlaşmaların sona erdirilmesinde yürütme yetkisi vardır” gerekçesi ile itirazları reddetmişti.
 
İDDK’nin itirazlarına rağmen süreç içerisinde binlerce kadın Danıştay’a başvurmuştu. Bunun üzerine 28 Nisan’da Danıştay’da 10 kurumun talebi görüşüldü. Duruşmaya Türkiye’nin dört bir yanından avukatlar, kadın dernekleri, barolar katılarak, İstanbul Sözleşmesi’nin yaşattığını bir kere daha dile getirdi.
 
Danıştay’a başvuran ve duruşma günü hazır olan barolardan biri de Diyarbakır Barosu oldu. Duruşmaya katılan Diyarbakır Barosu Başkan Yardımcısı avukat Zuhal Işık duruşmaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Kırmızı çizgimizdir’
 
Zuhal, Danıştay’da görülen duruşmada savunma yapan tüm avukatlar ve katılımcıların ortak görüşünün, “İstanbul Sözleşmesi’nin ‘kırmızı çizgileri’ olduğu ve ne pahasına olursa olsun bu sözleşmeden vazgeçilmemesi” yönünde olduğunu ifade etti. Kadınların mahkeme heyetinden ilk ve en önemli talebinin “bağımsız ve tarafsız bir yargılamanın yapılması” olduğunu kaydeden Zuhal, “Tüm talepler, bunun üzerineydi. Çünkü İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı cumhurbaşkanının tek başına yapabileceği bir işlem değildir. Yani iptal kararı Meclis’e aittir. Kanun koymak, değiştirmek ve kaldırma yetkisi TBMM’ye aittir. Bu nedenle sözleşmeden çekilme kararının Anayasa’ya ve hukuka aykırı olduğunu belirttik” dedi.
‘Kadınlar bir kere daha gücünü gösterdi’
 
Mahkeme heyetinin “ilk defa bu kadar kalabalık bir duruşma oldu” dediğini belirten Zuhal, “Bunu mahkeme başkanı bizzat kendisi beyan etti. Bütün avukatlar içeri alındıktan sonra bazı kadın örgütleri salonun dışında kaldı. Duruşma başlamadan önce mahkeme heyeti ile avukatlar arasında her katılan tarafa üç vekile söz verilmesi konusunda uzlaşıya varıldı. Meslektaşlarımız söz alıp konuşmaya başladığı esnada dışarıda polislerin kadınlara müdahale ettiği ve gözaltına alındığı bilgisi geldi. Bu da heyete aktarılırken, heyet salon dışında kalan tüm kadınları da salona aldı. Duruşmaya böylece devam edildi” diyerek kadınların gücünün bir kere daha kendini gösterdiğine dikkat çekti.
 
‘Verilen mütalaa umut verici’
 
Savcının mütalaasını sunmasının ardından salonda alkış koptuğuna değinen Zuhal, “Bütün avukatlar olarak herkesin tek inandığı şey bu idari işlemin yasaya, Anayasa’ya ve hukuka aykırı olduğu ve kararın iptal edilmesi gerektiğiydi. Aslında savcının mütalaasının bu yönde olması bizim açımızdan çok iç açıcı bir durumdur. Buna dair umutlarımız yeşeriyor. En azından mütalaanın bu yönde olması, mahkeme heyetinin de tarafsız ve bağımsız karar vereceğine olan inancımızı güçlendiriyor. Ayrıca İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanmasının ardından 6284 sayılı kanun devreye girdi. Sözleşmenin bu kanuna dayanak olduğu teşkil edilmişti. Sözleşmeden çekilmesi durumunda kanunun da bir dayanağı ortadan kaldırılmış olacak ve bu da bir başka tehlikeyi beraberinde getiriyor. Savcının mütalaasını doğrultusunda karar verilmesi en büyük temennimizdir” şeklinde konuştu. 
 
‘Sözleşmenin ruhu hala yaşatılıyor’
 
Zuhal son olarak ise şu ifadelere yer verdi: “Duruşmadaki en kıymetli şey kadınların enerjisinin ve mücadelesinin bu kadar yüksek olmasıydı. Kadınlar duruşmada defalarca, İstanbul Sözleşmesi’ni yaşattıklarını, geri çekilmenin kabul edilmeyeceğini ve ruhunun hala yaşıyor olduğunu belirtti. Duruşmada büyük bir mücadele ruhundan bahsetmek mümkündür.”