Fehmi Tosun dosyası için başvuru: Peşini bırakmayacağız

  • 15:34 31 Mayıs 2022
  • Hukuk
 
İSTANBUL - Cumartesi Anneleri/İnsanları, İHD ve TİHV,  gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kaçıran aracın kime ait olduğunun bulunmasını ve etkin soruşturmanın yapılması için Küçükçekmece Adliyesi’nde bulunan Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuru yaptı.
 
Cumartesi Anneleri, İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV),  1995 yılında gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kaçırıldığı zaman kullanılan aracın kime ait olduğunu öğrenmek, etkin soruşturma ve yeniden yargılama yapılması için Küçükçekmece Adliyesi’nde bulunan Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuru yaptı. Başvurudan sonra adliye önünde basın açıklaması gerçekleştirildi. Basın açıklamasına İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, Fehmi Tosun’un kızları avukat Jiyan Tosun ile Besna Tosun ve Cumartesi Anneleri katıldı. Açıklamada “Fehmi Tosun dosyasında yeniden yargılama yapılsın” pankartı açılırken, “Cezasızlığa son adalet istiyoruz”, “Cezasızlık suçun tekrarına yok açar cezasızlığa son adalet istiyoruz” dövizleri ile Fehmi Tosun’un fotoğrafları taşındı. Basın metnini gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak okudu.
 
Mücadelenin kazanımları
 
Gözaltında kayıplara karşı mücadelenin en önemli kazanımının Türkiye’de gözaltında kaybetme suçunun farkına varılması olduğunu belirten İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, “Gözaltında kaybetmenin insanlığa karşı bir suç olduğunu, devletlere bu suçun önlenmesi konusunda sorumluluk üstlenmelerini ve bugüne kadar imzalanan bütün insan hakları sözleşmelerinde devlete sorumluluk yüklendiğini bu mücadelede dile getirdik. Cezasızlığın ortadan kaldırılmasını istedik. Gözaltında kayıplara ilişkin açılan soruşturma dosyalarının zamanaşımından kapatılması uygulamasına son verilmesini istedik” diyerek gözaltında kaybetmelerin önlenmesi için taleplerini dile getirdi.
 
‘Zamanaşımı en büyük silah’
 
Ardından basın açıklamasını okuyan gözaltında kaybedilen Maside Ocak, 17-31 Mayıs Kayıplar Haftası’nda  gözaltında kaybetme suçuna dikkat çektiklerini ifade etti. Maside, adaletin sağlanması için devlete sorumluluklarını hatırlatıp, toplumun duyarlılığını artırmaya çalıştıklarını ifade ederek, “Gözaltında kayıp olaylarında açılan soruşturma ve davaların en can yakıcı sonucu cezasızlık ve en önemli silahı zamanaşımı olgusudur. İnsanlığa karşı suçların zamanaşımına uğramayacağına dair evrensel hukuk normu Türk Ceza Kanunu’ndaki eksik düzenleme nedeniyle Türkiye’de halen göz ardı edilebilmekte, insanlığa karşı suçlar cezasızlığa sürüklenmektedir. Yüzlerce kayıp dosyasında yaşanan bu durum 19 Ekim 1995 tarihinde kaçırılarak kaybedilen Fehmi Tosun dosyasında da dosyası zamanaşımı nedeniyle kapatılmıştır” diye hatırlattı.
 
Ailesinin gözü ününde kaçırıldı
 
Fehmi Tosun’un 2015 yılında kapatılan dosyasının ortaya çıkan yeni delillerin doğrultusunda yeniden açılmasını talep ettiklerini dile getiren Maside, Fehmi Tosun’un Kürt siyasi hareketi içinde yer alan bir kişi olduğunu ve 1991 yılında Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde “Yardım ve yataklık fiili” nedeniyle ceza aldığını belirtti. Maside, “19 Ekim 1995 tarihinde akşam sıralarında Avcılar’daki evlerinin önünden, eşi ve çocuklarının gözleri önünde 34 UD 597 plakalı beyaz bir araca zorla bindirilerek kaçırılmıştır. Çocuklarından Besna ve Ali olayı görmüş ve Ali babasını kurtarmak için davranmışsa da, kaçıran kişilerden biri onu darp ederek yere düşürmüş ve silahla tehdit etmiştir.  Hanım Tosun eşinin araca bindirildiği sırada ağzının kapatıldığını ve dövülerek arabaya bindirildiğini gözleriyle görmüştür” dedi. 
 
Savcı olaya dair hiçbir araştırma yapmadı
 
Hanım Tosun’un Avcılar Emniyet Müdürlüğü’ne giderek Fehmi’yi kaçıran aracın plakasını polislere bildirdiğini ancak polislerin hiçbir araştırma yapmadan plakanın sahte olduğunu söylediğini ifade eden Maside, “Olayın gerçekleştiği günden bugüne kadar Cumhuriyet Savcılığı böylesine önemli bir olayda hiçbir araştırma yapmamış, hiçbir delil toplamamıştır. Olayın tanıkları olduğu halde robot resim çizilmemiş, plakası ve markası belli olan araç hakkında hiçbir araştırma yapılmamıştır. Dosyada en önemli delil olan 34 UD 597 plaka sayılı aracın olay tarihindeki sahiplik bilgileri, bilgi edinme yasası çerçevesinde İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü’ne sorulmuş ve Genel Müdürlük 26.10.2015 tarihinde gönderdiği yazıda; 4982 sayılı kanunun 21’inci maddesi gerekçesiyle, ‘Özel hayatın gizliliği’ kapsamında söz konusu sahiplik bilgisinin verilmeyeceğini belirtmiştir” diye konuştu.
 
‘Maddi gerçek ortaya çıkmalı’
 
İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü’ne olayda kullanılan aracın plakası ile ilgili olarak yeniden sahiplik bilgisi sorulduğunu ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün bu tür araçlarla ilgili her türlü işlemin yürütülmesi ile ilgili Türkiye Noterler Birliği’nin yetkili olduğunu bildirmesi üzerine Türkiye Noterler Birliği’ne başvuru yapıldığını aktaran Maside, “Noterler Birliği tarafından gönderilen 1 Nisan 2022 tarihinde bu tür bilgilerin sadece yetkililer ve mahkemelere verileceği, bunun dışında araç sicillerinin gizli olduğu şeklinde cevap verilmiştir. Bugüne kadar yasanın kendisine yüklediği görevi yerine getirmeyen savcılığın CMK 172/2 maddesinde yer alan yeni delil ortaya çıktığı takdirde kamu davası açılabilir hükmü çerçevesinde soruşturmayı yeniden açması ve tanık ve delil araştırması yaparak maddi gerçeği ortaya çıkarması gerekmektedir” talebinde bulundu.
 
‘Mücadelemiz devam edecek’
 
Fehmi Tosun’un soruşturma dosyasının yeniden açılmasını ve adaletin sağlanmasını istediklerini vurgulayan Maside, “Son kayıp bulunana, son fail cezalandırılana kadar mücadelemiz devam edecek. Ve 197 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekanımız olan Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyeceğiz!” diyerek sözlerini noktaladı.
 
‘Aracın kime ait olduğunu ortaya çıkarın’
 
Devamında konuşan İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, hukukun suçları örtmek için kılıf olarak kullanıldığını vurguladı. Eren, Fehmi’nin kaçırıldığı arabanın plakasının dosya için en önemli delil olduğunu ancak 1995 yılından bu yana plakanın kime ait olduğunun araştırılmadığını söyledi. Eren, “İçişleri Bakanlığı’na ilk başvuru yaptığımızda sahiplik bilgilerinin özel hayata gizliliği gereğince verilemeyeceği söylendi. Böyle bir şey olabilir mi? Bu araçla bir insan kaçırılmış ve bir daha haber alınamamış. Özel hayatın gizliliği bir insan canından daha önemli, böyle bir şey olabilir mi? CMK 172/2 uygulayın ve bu aracın kime ait olduğunu ortaya çıkarın” diyerek devlete sorumluluğunu yerine getirmesi için çağrıda bulundu.
 
‘Davanın peşini bırakmayacağız’
 
Son olarak konuşan Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun, babası kaçırıldıktan sonra annesi Hanım Tosun’un yaptığı başvuruda karakolda “Kadın başına uğraşma bulamazsın git evinde otur” cevabının verildiğini hatırlattı. Besna, “İyi ki böyle bir annemiz var. İyi ki böyle annelerin çocuklarıyız. Evlerinde oturmadılar, kaybedilen sevdiklerinden vazgeçmediler. Devlet eliyle işlenen bu insanlık suçunu bütün dünyaya duyurdular. Bizler Fehmi Tosun’un çocukları olarak buradayız. Verdiğiniz zaman aşımı, takipsizlik kararlarıyla ve bitti demenizle bitmeyecek. Biz bu davanın peşini bırakmayacağız. Ben insanlık suçunun bir tanığı olarak hiç susmadım ve hiç susmayacağım. Yüzyılda geçse hesap sormaya devam edeceğiz. Bu insanlık suçunu sadece işleyenler değil görmezden gelenlerde bu suçun ortağıdır” şeklinde konuştu.
 
Açıklama konuşmaların ardından son buldu.