Nihat Kazanhan’ın faili polis hakkında yakalama kararı
- 18:13 24 Şubat 2023
- Hukuk
ŞIRNEX- Polis kurşunuyla katledilen Nihat Kazanhan davasının AYM tarafından bozulması ardından yeniden görülen davada, sanık polis Mehmet Nurbaki Göçmez hakkında yakalama kararı çıkarıldı.
Şirnex’in Cizîr ilçesinde 7 yıl önce özel harekat polisi Mehmet Nurbaki Göçmez tarafından vurularak katledilen 12 yaşındaki Nihat Kazanhan’ın yaşam hakkının ihlal edildiğine yönelik Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) verdiği karar üzerine dava bozularak, Cizre 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görülmesine karar verilmişti. Bugün Cizre 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görülen duruşma, kimlik tespitiyle başladı. Duruşmaya sanığın haberinin olmadığı için katılmadığı belirtilirken, Kazanhan’ın annesi ve babası, Amed Barosu Çocuk Hakları Komisyonu, Sêrt Barosu Çocuk Hakları Komisyonu, Mêrdîn Barosu Çocuk Hakları Komisyonu, Şirnex Barosu avukatları, HDP İlçe Örgütü, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), İnsan Hakları Derneği (İHD), Mebya-Der katılırken, sanığın avukatları da SEGBİS üzerinden bulundukları yerden katıldı.
Ardından Nihat Kazanhan’ın babası Mehmet Emin Kazanhan dinlendi. Mehmet Emin, çocuğun hedef gösterilerek katledildiğini ifade ederek, “Benim çocuğum haksız yere katledildi. Sadece çocuğum değil, hepimizi öldürmüştür. Sanığın cezalandırılmasını talep ediyorum” dedi. Anne Ayşe Kazanhan da oğlunun okuldan eve gelirken katledildiğini söyleyerek, failin en ağır şekilde cezalandırılmasını talep etti.
‘Gerçeğin ortaya çıkarılması için çabaladık’
Daha sonra Nihat Kazanhan’ın avukatı ve aynı zamanda Şirnex Barosu Başkanı Rojhat Dilsiz savunma yaparak, kolluk güçlerinin fail olduğu dosyalarda delillerin karartıldığını söyledi. Rojhat, savunmasında şu ifadeleri kullandı:
“En baştan beri dediğimiz gibi keşke sağlıklı bir soruşturma ve kovuşturma yapılsaydı da karar bozulmasaydı 12 yaşında bir çocuk katledildi. Emniyet ve valiliğin bu olay üzerine yapmış olduğu ilk açıklamalar bizi şaşırtmadı. Kamera görüntüsü olmadığı hatta orada görevlendirilen bir ekibin de bulunmadığı açıklandı. Dönemin İçişleri Bakanı ve Başbakanı benzer açıklamada bulundular. Hatta dönemin Başbakanı ‘bu bir provokasyondur ve olaya müdahale için bir görevlendirme söz konusu değildir’ dedi. Ancak akşam Fox haberde kamera görüntüleri ayan beyan ortaya çıktı. Görüntülerden sonra ise hiçbir yetkili bu konuda hiçbir açıklama yapmadı. Aslında çıkıp görüntüler varmış biz kamuoyunu yanıltmışız demelerini bekliyorduk. Faili kolluk olan dosyalarda savcılığın ve mahkemelerin tutumunu iyi biliyoruz. Biz en baştan beri maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için çabaladık. Kamera görüntülerinden sonra olayın asıl faili Mehmet Nurbaki değil Hayri isimli sanık tutuklandı. Sonrasında cezaevinden dilekçe gönderdi. Dilekçesinin bir kısmında ‘ben suçu kabul ettim ancak tutuklanmayacağımı düşünüyordum’ şeklinde bir anlamda bu davalardaki bakış açısı konusundaki düşüncemizi doğrular şekilde beyanda bulundu. Yargılamalar ilgili kolluk görevlilerini koruma refleksi ile sürdürülmektedir. Son 20 yılda 900 çocuk öldürüldü. Yargılamalar sağlıklı bir şekilde ilerlemedi. Söz konusu olayımızda av tüfeğinin toplumsal olaylarda kullanılmaması gerektiğine ilişkin resmi yazılarda da belirtiliyordu. Buna rağmen sanık olaya bu şekilde müdahale ederek aslında olası kast ile değil doğrudan kasıtla hareket etmiştir. Diyarbakır Kriminal İnceleme raporunda bu av tüfeğinin polis envanterinde bulunmadığına ilişkin rapor bile gelmiştir. Ancak daha sonrasında envanterde olduğu kabul edilmiştir. Olayın başından beri söz konusu suçu gizlemeye yönelik hareketlerde bulunulmuştur ancak bizim amacımız başından beri devlet kurumlarını kötülemek değildir. Maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasını sağlamaktı. Kendisi hakkında müebbet hapis cezası verilmesi ihtimalini bilen bir sanığın kaçma ihtimali de düşünülerek sanık hakkında bu aşamada tutuklama kararı verilmesini talep ederiz.”
Tutuklanmasını talep etti
Ardından savunma yapan Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi’nden Gazal Bayram ise Kazanhan’ın yaşam hakkının ihlal edildiğine değinerek, “Nihat öldürüldüğü sırada 12 yaşındaydı. Yaşam hakkı elinden alındı. Nihat tüm geleceği ve ümitleri, eğitimi, barınma hakkı gibi hakları elinden alınmıştır. Katılan annesi ve babası çocuklarının geleceğini görmekten mahrum kalmıştır. Bu durum toplumda yarattığı kaos sadece bir çocuğun öldürülmesinden ibaret değildir. Nihat sanık tarafından av tüfeğiyle hedef gözetilerek ve acımasızca öldürülmüştür. Diğer sanıkların da TCK 37 kapsamında yargılanmalı ve insan öldürme suçundan ceza almaları gerekirdi. 900 çocuk havan topları, zırhlı araç çarpması sonucunda hayatlarını kaybetti. AYM kararı istediğimiz tüm taleplere karşılık olamadı ancak beklentilerimize biraz olsun cevap oldu. Cezasızlık politikasıyla süren diğer davalardaki gibi bir sonuçla karşılaşıp yargının mahkum olması adına sanığın cezalandırılmasını ve tutuklanmasını talep ederiz” ifadelerini kullandı.
Mêrdîn ve Sêrt Barosu Çocuk Hakları Komisyonu da sanığın en ağır şekilde cezalandırılmasını isteyerek, davaya müdahil olmayı talep etti.
Failin avukatı da savunma yaparak, faili aklamaya çalıştı.
Yapılan savunmalar ardından mahkeme heyeti Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi, Siirt Barosu Çocuk Hakları Komisyonu ve İnsan Hakları Merkezi, Mardin Barosu, İstanbul Barosu’nun katılma istemlerinin ve İstanbul Barosu vekilinin mesleki mazeretinin ayrı ayrı reddine dosya kapsamındaki deliller, kaçma veya saklanma şüphesi, suç için ön görülen ceza miktarı göz önüne alınarak, sanığın savunma ve delillerin tespit edilmesi amacıyla tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkartıldı. Duruşma 24 Mart'a ertelendi.
‘Ceza alması için mücadeleyi sürdüreceğiz’
Duruşma sonrası adliye önünde basın açıklaması yapıldı. Burada konuşan Şirnex Barosu Başkanı Rojhat Dilsiz, şunları belirtti: “8 yıl sonra Anayasa Mahkemesi kararı bozduktan sonraki ilk duruşması görüldü. Aslında Anayasa mahkemesinin verdiği bu karar biz hukukçuları tatmin etmezse de benzer dosyalarda bir cezasızlık kültürünün bir nebze de olsa ortadan kaldırılması bakımından verilmiş olan bu karar kuşkusuz önemlidir. Biz sanık polisin duruşmada bulunup duruşmada hakkında verilen tutuklama kararının yüzüne karşı okunmasını bekliyor ve diliyoruz. Aslında 8 yıllık bir hukuki mücadele sonucu bunun olduğuna da inanıyoruz. Ancak bugün sanık polis maalesef ki duruşmaya katılmadı ve her ne kadar hakkında tutuklamaya yönelik çıkmışsa da şuan biz kendinin tutuklanabileceği yönünde halen şüphe duyuyoruz. Kendisine ulaşıp ulaşılamayacağı, bu kararın yerine getirilip getirilmeyeceğini yönünde şüphe duyuyoruz. Önemli bir duruşmaydı. Son 20 yılda yüzlerce faili kolluk olan ancak sonuç alamayan benzer dosyalar var. Bundan sonrada bu dosyanın takipçisi olacağız, failin en ağır cezayı alması için gereken hukuki mücadeleyi vereceğiz.”