Kobanê Davası: Mütalaa hazır mı geldi?
- 17:48 22 Ağustos 2023
- Hukuk
ANKARA - Kobanê Davası kapsamında beyanlarına devam eden tutuksuz yargılanan siyasetçi Mesut Bağcık, daha önce yargılandığı ve bozulan bir dosyasının bu dosya ile birleştiğini paylaştı. Mesut, bu dosyayı hazırlayan ve ceza veren hakimlerin Fetöden tutuklandığını hatırlatarak, “Siz bu Fetöcü hakim ve savcıların aldığı kararların altına imza atacak mısınız? Mütalaa hazır mı geldi?” diye sordu.
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırısı sonrasında Kurdistan ve Türkiye’nin pek çok kentinde 6-8 Ekim 2014’te yaşanan halk protestoları nedeniyle Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 siyasetçinin yargılandığı Kobanê Davası’nın 30’uncu duruşmasının ikinci oturumu, Sincan Kapalı Cezaevi Kampüsünde bulunan duruşma salonunda başladı.
Duruşmaya, tutuksuz yargılanan siyasetçi Mesut Bağcık, tutuklu Nazmi Gür ile Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan siyasetçi Sebahat Tuncel, Pervin Oduncu ve Zeynep Karaman ile avukatları da katıldı.
Suçlamalara karşı dün yarıda kalan beyanlarını sürdüren Mesut, mahkemenin ilkin tutuklu bulunanların savunmalarını alması gerektiğini ancak bunun yerine başta tutuksuz yargılananların dinlendiğine dikkat çekti. Mesut, “Dinlenmiş olsalardı belki de tahliye olacaklardı. Ancak mahkeme bu yolu seçmedi. Siz de biliyorsunuz ki özgürlük her şeyden çok daha önemlidir. Bu nedenle erkenden özgür kalmaları gerekiyor” dedi.
Tüzüğe aykırı
Dosyada aleyhlerinde beyanlarda bulunan gizli tanık “Hermes” e işaret eden Mesut, beyanlarının yalan olduğunu ve reddettiğini söyledi. Batman Belediyesi ve yerel yönetimler ile ilgili iddialara değinen Mesut, belediye ile bir ilişkisinin olmadığını ifade etti. Gizli tanığın beyanlarının soyut olduğunu ifade eden Mesut, “Tüm partilerde yerel yönetimler birimi var, bizde de var. Ancak bu birimde yer almadım. Yer almış olsaydım, rahatlıkla da söylerdim. Bir suç durumu da yok. Bunun yanı sıra yerel yönetimler ile ilgili bir şey yaparsam bu tüzük ihlali olur. Ben örgütlemeden sorumluyum ancak bu alana dair bir şey yaparsam, tüzüğe göre suçtur. Bu nedenle bu iddia da soyut ve gerçeği yansıtmamaktadır” diye kaydetti.
Cezaevindeyken Kandil’e gitti!
2017-2018 yıllarında cezaevinde olduğunu ancak tanık Hermes’in bu tarihlerde Kandil’e gittiğine dair beyanda bulunduğunu paylaşan Mesut, bu durumun ne şekilde mümkün olduğunu sordu. Batman Belediyesi ile ilgili çalışmalarda yer aldığına dair iddialara da yanıt veren Mesut, bu dönemde de cezaevinde olduğunu söyledi. “Nasıl olur da aynı anda hem cezaevinde hem de Kandil’de olabiliyorum?” diye soran Mesut, “Batman’a ilk kayyum atandığında cezaevindeydim. İkinci defa kayyum atandığında da başka bir dosyada Diyarbakır’da tutukluydum. Hem gizli tanık Hermes hem de Atlas’ın bu doğrultuda verdiği ifadeler, bu somut durumlar ile ortaya çıktı. Mahkemenizi bilerek ve isteyerek yanlış yönlendirmektedirler. Eğer ben cezaevinde olmasaydım veya Ege ya da başka bir yerde olsaydı ‘örgüt üyesi olmak’ iddiası ile ceza verilecekti. Artık bunların söylediği ne kadar kutsal ise öyle olacaktı” diyerek, tepki gösterdi.
Mazbatayı sundu
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) üyesi olduğuna yönelik Hermes’in ifadelerine dikkat çeken Mesut, DTK üyelerinin içinde yer aldığı listenin mahkeme tarafından daha önce istendiğini ancak isminin bu listede yer almadığının anlaşıldığını belirtti. Mesut ayrıca listeyi tekrardan mahkemeye sundu. Mesut, “Bu listede görüldüğü üzere tanık yalan söylüyor. Cezaevinde olmama rağmen bu tür iddialarda bulunuyor ve üstelik şahit olduğunu söylüyor ” dedi. Hermes’in babası hakkında 2013’te Belediye Meclis üyesi iken Akdeniz ile Ege’de faaliyetlerde bulunduğunu iddia ettiğini paylaşan Mesut, bu iddiaların da doğru olmadığını belirterek, babasının 31 Mart 2019’de meclis üyesi seçildiğini kaydetti. Mesut, babasına ait mazbatayı da mahkemeye sundu.
‘Terör örgütü olarak görmüyor’
Mesut sözlerine şöyle devam etti: “Bunlara rağmen bu kişinin iddialarını mütalaada yer vermek hukuk ile bağdaşmamaktadır. Savcı hakikati gizlemektedir. Savcı o gün burada olmasına rağmen bunları nasıl görmedi? Bir hukukçu olarak bunlar size mantıklı geliyor mu? Bu kadar delil sunan birisi nasıl olur da mütalaasına yansıtmaz? Dolayısıyla bence kişisel bir kini var. Ayrıca bu kişilerin beyanlarını alan savcı ve polislerin soruşturulması gerekiyor. Fetöye benzer bir yapının daha olduğunu düşünüyorum. Sadece bizler ile ilgili bilgi toplayan bir ekibin olduğunu düşünüyorum. Bir savcı 400’e yakın beyanı bir günde alamaz. Bir cübbesi, misyonu var ama bunu layığı ile yerine getirmiyor. Örneğin bu IŞİD meselesi ciddi bir meseledir. Kürt, Türkmen katliamı yapanları katil bile görmüyor. IŞİD'i terör örgütü olarak görmüyor. Militan demiş başkan militan. IŞİD'in eylem yaptığı kişilerin tümü muhalifler. Bu size enteresan gelmiyor mu?”
‘Sempatik gösteriliyor’
Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun DAİŞ hakkındaki sözlerini anımsatan Mesut, savcının da aynı şekilde DAİŞ’i sempatik olarak gösterdiğini ifade etti. Mahkemenin mütalaayı iade etmesi gerekirken kabul ettiğini ve savcının taleplerinin altına imza attığını ve bu nedenle mahkemeye yönelik de güven sorunu yaşadığını söyleyen Mesut, “Bu tanıkların yalancı olduğunu bile bile bir işlem başlatmadınız” sözlerini kullandı.
Aynı gün aynı ekip
Mesut, açık tanık Muhammed Zengin ile gizli tanık Ulaş’ın aynı gün ve aynı polis ekibi ve aynı savcı tarafından dinlendiğini, Muhammed Zengin’in gün boyunca ifade verdiğini duruşma salonunda paylaştığını ve 18 sayfalık ifade verdiğini, Ulaş’ın ise aynı gün aynı ekibe 328 sayfa ifade verdiğini anımsattı. Mesut, bunun nasıl mümkün olduğunu sorarak, tepki gösterdi. Mesut, “Gizli tanık Ulaş’ın soruşturma evresinde verdiği beyanı ile kovuşturma evresinde verdiği beyanların birbirinden farklı olmasının altında bu gerçek yatar. Ulaş, hazırlanmış bir tanıktır. Aslında öyle bir tanık yoktur” diye kaydetti.
Savcı mahkemenin kararına uymadı
Ulaş’a bu ifadelerin mal edildiğini ve ifadelerin aynı zamanda kopyalanıp en az 10 kişiye daha mal edildiğini belirten Mesut, Ulaş’ın şahitliğinin söz konusu olmadığını da ifade ettiğini söyledi. Mesut, “Peki bu kadar uzun bir ifadeyi kim verdi? Nasıl verdi? Ayrıca Kobanê olayları ile ilgili bir görgüsünün de olmadığını söyledi. Mahkeme bin defa savcıdan belge istedi. Ancak savcı hiçbir şey vermedi. Yok, gizlilik deyip vermedi. Hala dosyada gizlilik kararı var. Yargılama bitmek üzere ama dosyada hala gizlilik var. Savcının kudreti herkesten yüksek çıktı. Anlaşılan o ki yemin ettirilmiş ve aleyhimize çalışan bir ekip ve sürekli kurgu yapıyor. Söylediklerinde tek doğru bir şey var; o da ismim ve soy ismim” ifadelerini kullandı.
‘İmzasız beyan’
Hermes’in örgütte yer aldığına dair beyanda bulunduğunu ancak hakkında bir soruşturma veya kovuşturma olmadığına dair paylaşımda bulunduğunu anımsatan Mesut, “Bu durum ile hukuka yarar sağlamak için bu iftiralarda bulunduğu ortaya çıkmıştır. CMK’da bu kişilerin beyanlarının hükme esas alınamayacağını söyler. Yüksek mahkeme kararları da var ayrıca” şeklinde konuştu. Mesut, Hermes ile Atlas adlı gizli tanıkların verdiği ileri sürülen beyanların altında imzalarının da yer almadığını dile getirdi. Mesut, “Mahkeme bunu görmüyor mu? Aleyhimizde olduğu için mi görmüyorsunuz?” sözleriyle tepki gösterdi.
‘Virgülden noktaya kadar aynı’
Mesut, “Zaman zaman hükümetler değişiyor ve gelen hükümet bir önceki ekipleri süpürüyor. Bu süpürme sırasında bu tür hukuksuzluklara imza atan ekiplerin de kim olduğu ortaya çıkıyor. Bu ekip de ortaya çıkacak. Ancak biz mahkemenin bu beyanları hazırlayan ekibi ortaya çıkarmasını istiyoruz. Bu insanlar ile neden uğraşıyorlar. İnsanların ifadelerini niçin değiştiriyor? Daha önce söylediğim gibi kumpas olduğu ortaya çıkmıştır” dedi. Mesut, Hermes ve Atlas’ın 5’er ay ara ile beyanda bulunduğunu ancak hemen hemen tüm ifadelerinin aynı olduğunu açtığı slayt gösterisi ile mahkeme heyetine gösterdi. Mesut devamında, “Bari virgül, de da farklı olsaydı. İddia makamı niye Mesut’a yalan atıldığını söylemedi? Niçin bunun bir kumpas olduğunu söylemiyor? Mütalaa ile bu ekibin devamı olduğu ortaya çıkıyor. Bunların hepsi bir merkezden yönetiliyor. Mahkemeniz bunu araştırsın. Bir de kalkmış mütalaasına hırsızlık yazıyor” diyerek, sert tepki gösterdi.
Mütalaa hazır mı geldi?
“Belki de savcının da önüne hazır metinler konuldu. Bu mütalaa da önüne hazır konulmuş olabilir” diyen Mesut, sözlerini şöyle sürdürdü: “Benim aklıma başka bir ihtimal gelmiyor. Bu ekibin tümünün araştırılması lazım. Belki kendileri de bir ceza tehdidi altındadır. Bu iki ifade beşer aylık ara ile verilmesine rağmen nasıl aynı oluyor? Bana rağmen mütalaaya koyuyor. Bir cübbe giydi diye her şeyi söyleyemez. İnsan biraz haddini bilecek! Ben beraat alacağım ve beraattan sonra siz açmazsanız bile ben bu ekipte yer alan herkes hakkında dava açacağım. Nihai karardan sonra eğer bir şey yapmazsanız yasal haklarım ne ise hepsini kullanacağım.”
‘Kelimesi kelimesine aynı’
Tanık Atlas’ın 7 Ekim 2020’de kendisi hakkında verdiği beyana dikkat çeken Mesut, bu ifadenin tıpatıp aynısının 5 ay sonra Hermes adlı gizli tanık tarafından Ayla Akat Ata hakkında da verildiği bilgisini paylaştı. Buna rağmen bu hususların da mütalaada yer aldığını dile getiren Mesut, şunları kaydetti: “Farklı iki kişi, 5 ay sonra farklı iki kişi hakkında nasıl oluyor da aynı ifadeyi verebiliyor? Bunların dosyadan çıkarılmasını bekliyorum. Aynı zamanda tanık Atlas en az 10 kişi hakkında kelimesi kelimesine aynı beyanları vermiştir. Bunlar gizli tanık maskesi altında pervasız yalanlardır. Bu beyanların bu kişilerin vermediği ortaya çıkmıştır. Verilmiş bir ifade yok, tasarlanmış bir beyan var. Ortada bir suç yok, suç üretimi var.”
‘Dosyaya iliştirildim’
TEM’in “gizli” ibareli raporuna değinen Mesut, bu raporda isminin dahi geçmediğini söyledi. Mesut, “Daha sonra keyfi bir biçimde dosyaya iliştiriliyorum. Tanık ifadeleri daha eski olmasına rağmen bu raporda ismime yer verilmedi. Yer alması gerekiyor muydu? Bu yüzden ‘kumpastır’ diyorum. Bu beyanlar aylar önce verilmiş olmasına rağmen fezlekede bana ilişkin bir ifadeye yer verilmedi” dedi.
Beraat dosyasını suç olarak gösterdi
Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yargılandığını ve beraat ettiğini ancak savcının bu dosyanın hala açıkmış gibi lanse ettiğini ifade eden Mesut, “Beraat ettiğim şeyi dosyayı alıp buraya koymuş. Bu dosyadan tek duruşmada tahliye oldum. Kimse de itiraz etmedi. Bu kadar ciddiyetsiz bir dosyayı alıp buraya koyuyor. Bir de niye bu kadar uzun yazmış? Çünkü bu dosya ile ilgili elinde hiçbir argüman bırakmadım. Bununla burada yaptığımız hiçbir savunmanın iddia makamı tarafından değer görmediğini gördük” diye kaydetti.
HDP üyeliği suçlaması
2016’da Çewlig’de tutuklandığını ve bu tutuklamaya ilişkin dosyanın da bu dava dosyası ile birleştirildiğini paylaşan Mesut, şehirlerarası yolculuklarının da suçlama konusu yapıldığını söyledi. Anayasal haklarının iddia makamı tarafından engellendiğini belirten Mesut, bu engellemenin gerekçesinin “Kürt olması ve demokratik siyaset yapması” olduğunu söyledi. Mesut, “İddia makamı Kobanê olayları ile ilgili tek bir somut delil bulamamasına rağmen cezalandırılmamı istiyor. İddia makamına göre HDP üyesi olmak suç. Bizlerin adalet, demokrasi arayışı vardır. Savcının asıl olarak suç gördüğü şey bu” şeklinde konuştu.
‘Fetöcü çıktılar’
Bu dosyada Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eğitim Komisyonu’nun faaliyetlerinin suçlama konusu yapıldığını dile getiren Mesut, bu suçlamalara dayanak olarak ise telefon görüşmeleri ve ortam dinlenmesinin gösterildiğini söyledi. Ortam dinlemelerindeki kayıtların kendisine ait olmadığını ifade eden Mesut, “Bir yıldan fazla mahkemeye çıkarılmadım. Mahkeme sürüyordu ancak beni çıkartmıyorlardı. Daha sonra çıkarıldığımda ise tahliye oldum. Bir yıl 13 ay ceza aldım. Dosyada yer alan diğer 17 kişi ise beraat etti. Bu cezaya itiraz ettim. O dönemde bunun bir kumpas olduğunu söyledim. Farklı bir yapılanma uyarısında bulundum. Dosyanın hazırlandığını o dönemde 800 polis ile 40 savcı ve hakim Fetöden tutuklandı. 40 sayısı Bingöl için az bir sayı değildir. Tüm savcı ve hakimler sayılır” dedi.
Tutuklama kararı veren hakim de tutuklandı
Hakkında tutuklama kararı veren Sulh Ceza Hakimliği hakiminin de tutuklandığını söyleyen Mesut, bu hakimin verdiği kararlara itiraz ettiklerini ancak itirazlarının gittiği hakimin de Fetöcü çıktığını paylaştı. Dosyasına bakan mahkeme heyetinin de aynı suçlamalardan görevden alındığını vurgulayan Mesut, sözlerine şöyle devam etti: “Bu kişiler gerçek olmayan aleyhime delil ürettiler mi, üretmediler mi? Bunu bilemeyiz. Yargılama sürerken sürekli savcı ve hakimler görevden alınıyordu. Benim hakkımda soruşturma açan ve tutuklama talebinde bulunan savcı ile mahkemenin heyetinde yer alan bir hakim ile evlilerdi. Hukuk karşılığında meşruluğu olmayan biri veya birilerinin yaptığı işler de hukuki değildir. O yüzden bu kişilerin iddialarının bir karşılığı yoktur.”
‘Altına imza atacak mısınız?’
“Siz bu Fetöcü hakim ve savcıların aldığı kararların altına imza atacak mısınız?” diye soran Mesut, “Yargılama süreci ve sonrasında Fetöcü kişilerin politik ve siyasi davranmadığını söyleyebilir miyiz? Bunlar birbirinin güdümünde değillerse ve hukuku uyguladılarsa neden görevden alındılar? Tüm işlemlerine kefil oluyor musunuz? Soruşturmayı yürüten bu polislerin topladığı delilleri karartmadığını söyleyebilir miyiz? Bu kişiler siyasi değil de hukuki bir yargılama yaptılarsa neden yargılama esnasında mahkemeye çıkarmadılar?”
Mahkeme, duruşmaya yarın saat 10.00’a kadar ara verdi.