Dicle Müftüoğlu’nun gazetecilik faaliyetleri suçlama konusu oldu

  • 19:46 26 Eylül 2023
  • Hukuk
 
ANKARA - Tutuklu DFG Eşbaşkanı ve MA editörü Dicle Müftüoğlu hakkında hazırlanan iddianamede, gazetecilerle yaptığı telefon görüşmesi, yurt dışına çıkması ve pek çok soyut husus suçlama konusu yapıldı.
 
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı ve Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Dicle Müftüoğlu’nun da aralarında olduğu 5’i tutuklu 49 kişi hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmanın tamamlanması üzerine 18 Temmuz’da hazırlanan iddianame Ankara 28’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunuldu. Ancak mahkeme, iddianameyi kabul etmedi ve 27 Temmuz’da aynı savcılığa iade etti. Mahkeme, iade gerekçesinde soruşturma bağlamında gözaltına alınan ve tutuklananların arasında hukuki ve fiili bağlantının olmamasına rağmen soruşturmanın toplu yürütüldüğünü ve iddianamenin de bu şekilde hazırlandığına işaret ederek, iddianamenin kişiye göre hazırlanmasını istedi.
 
Mahkeme, daha sonraki süreçte savcılığının yaptığı itirazı da reddetti. Bunun üzerine savcılık ilk olarak 6 Eylül’de Müftüoğlu ile birlikte gözaltına alınıp tutuklanan MA editörü Sedat Yılmaz hakkında ayrı olarak, “Örgüte üye olmak” ve “ Örgüt kurmak ve yönetmek” iddiası ile iddianame düzenlendi. Aynı mahkeme savcının bu iddianamesini de kabul etmeyerek, 21 Eylül’de yetkisizlik kararı verdi. Mahkeme, bu kararında suç iddialarının Amed’te geçtiği bu nedenle iddianamenin Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemelerine gönderilmesine karar verdi.
 
İddianame herhangi bir mahkeme tarafından kabul edilmedi
 
Sedat’a dair iddianame herhangi bir mahkeme tarafından kabul edilmezken, Dicle hakkında da ayrı olarak 6 Eylül’de iddianame hazırlandı. Aynı suçlama maddelerinin suçlama konusu yapıldığı iddianame bu sefer ise Sedat’a dair hazırlanan mahkeme yerine 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunuldu. Mahkeme, 13 Eylül’de sunulan iddianame hakkında yetkisizlik kararı verdi. Mahkeme, Sedat’a dair aynı gerekçe ile dosyayı Amed’e gönderdi. İddianame henüz herhangi bir mahkeme tarafından kabul edilmediği için davaya dönüşmedi.       
 
Kopyala-yapıştır iddianame
 
Dicle hakkında 43 sayfalık iddianamenin 41 sayfasında PKK’nin ve KCK’nin genel yapısına ve işleyişine, gizli ve açık tanıkların bu işleyişe dair ifadelerine yer verildi. Bu tanıklar arasında kamuoyunun yakından tanıdığı ve Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) kapatma ve Kobanê Davasında yer alan Kerem Gökalp, Sami Baran ve Ulaş gibi isimler de yer aldı. Bunun yanı sıra Ankara’da gözaltına alınıp tutuklanan MA, JİNNEWS ve Yeni Yaşam muhabiri ve çalışanı 10 kişi hakkında beyanlarda bulunan, “K8Ç4B3L1T5” adlı gizli tanık ifadeleri de yer aldı. Söz konusu bu olgu ve beyanlar üzerinden Dicle de MA muhabiri Sedat gibi aynı şekilde suçlu olarak gösterilmeye çalışıldı.
 
Tanık ifadeleri 
 
İddianamede, Kerem Gökalp’ın Dicle hakkındaki ifadelerine de yer verildi. Kerem Gökalp, Dicle’yi 2014’te Hinerê alında gördüğünü ve bir aylık ideolojik eğitime geldiğini ileri sürdü. İddianamede, “K8Ç4B3L1T5” gizli tanık da, Dicle’nin MA’da çalıştığını bunun yanı sıra Amed’te kadın örgütleri ile içli dışlı olduğunu ileri sürüldü. Tanık iddianamede, Dicle’nin kardeşinin PKK’ye katıldığına da öne sürerek, bu sebeple suçlu olarak göstermeye çalıştı. Her iki tanık da Dicle’nin PKK’nin “kadrosu” olduğunu ileri sürdü.
 
Haber kaynaklarıyla görüşmesi suç sayıldı
 
İddianamede, Sedat’a dönük aynı suçlamaların yer alması dikkat çekti. Buna göre Dicle’nin Sedat, MA muhabiri Özgür Paksoy, Xwebun Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Mehmet Ali Ertaş’ı ve çok sayıda siyasetçi ve insan hakları aktivistini araması “örgütsel faaliyet” olarak lanse edildi. İddianamede, Dicle’nin baz istasyonu sinyallerine de yer verildi. Bu sinyallerin Amed’de yaşayan onlarca kişi ile aynı olduğu ve en az 109 bin 297 kez sinyal alındığını kaydedildi. İddianamede, bu sinyallerin Amed’de vermesin nedeniyle Dicle’nin bu kişilerle ile görüştüğü şeklinde lanse edildiği ve suçlama konusu haline getirilmeye çalışıldı.
 
Nerede ve ne zaman görüştüğüne dair bir veri yok
 
İddianamede, Dicle’nin bu kişiler ile nerede ve ne zaman görüştüğüne dair bir veriye yer verilmezken Dicle’nin bu kişiler ile görüşme yaptığı ve bu görüşmelerde, “Terör örgütünün farklı alanları içerisindeki faaliyetlerin dizayn edilmesi, örgütsel faaliyetlerin düzenlenmesi, terör örgütü güdümünde düzenlenen eylemlerin tertip edilmesi ve müzahir kitlenin diri tutulması adına örgüt mensuplarının sahiplenilmesi ve gerçekleştirilen eylem ve faaliyetlere katılım yapılması adına bu görüşmelerin yapıldığı(…)” denilmesi dikkat çekti.
 
Yanlış bilgi doğru değerlendirildi
 
İddianamede dikkat çeken bir diğer husus ise Dicle’nin  yurt dışına yaptığı ziyaretler oldu. Dicle'nin bu ziyaretleri sırasında aynı şekilde yurt dışına çıkan  “örgüt ile ilişki ve irtibatı” olduğu iddiası ile hakkında işlem yapılan isimlere yer verildi ve bu kişilerin de Dicle ile aynı gün çıkış yaptığı ileri sürüldü. İddianamede, bu iddianın doğrulması ise şu tanık Kerem Gökalp’ın beyanları ile yapıldı.  Ancak tanığın bu iddiasının zamanı 2014, Dicle’nin ise yurt dışına çıkışının 2017’de olması rağmen iddianamede bu yanlış bilginin doğru bilgi şeklinde değerlendirilmesi dikkat çekti.
 
Yalan ve yanlışta ısrar
 
Devamında, iddianamede bu bağlamda şu ifadeler yer verildi: “2017 yılında 2 kez PKK/KCK silahlı terör örgütünün sözde üst yönetiminin faaliyet alanı olan Kandil bölgesinin bulunduğu Kuzey Irak ülkesine Şırnak-Habur kara sınır kapısından Çıkış ve Giriş kaydının bulunduğu şüphelinin Habur kara sınır kapısından çıkarken PKK/KCK silahlı terör örgütü ile olan iltisaklarından dolayı haklarında adli işlem yapıldığı tespit edilen şahıslar ile ardışık olarak Çıkış ve Giriş kayıtlarının bulunduğu bu birlikteliğin hayatın olağan akışına ters olduğu, şüpheli hakkındaki teşhis beyanlarını doğrular şekilde örgüt üst yönetimi ile görüşmeler yapmak ve toplantılara katılmak amacıyla Çıkış- Giriş yaptığı şüpheli hakkındaki beyanların ve tespitlerin örtüştüğü anlaşılmıştır.”  
 
Sosyal yaşantı suçlaması
 
İddianamede MASAK tarafından hazırlanan Mali Analiz raporuna da yer verildi. Bu raporda, Dicle, para alışverişi “örgüt üye olmak” iddiası ile yargılanan kişiler ile yapması nedeniyle suçlandı. Devamında, şu ifadelere yer verildi:  “Şüpheli hakkında tespit edilen deliller bir bütün olarak ele alındığında şüphelinin PKK/KCK silahlı terör örgütünün İdeolojik Alan Merkezi içerisinde terör örgütünün ideolojisi ve talimatları doğrultusunda aktif olarak sosyal yaşantısını da kendisine kılıf olarak kullanarak gizliliğe riayet ederek faaliyet yürüttüğü, şüphelinin tespit edilen örgütsel faaliyetleri dosya kapsamındaki delillerle şüpheye mahal bırakmayacak açık ve net bir şekilde ortaya konmuş, bu hali ile şüphelinin tespit edilen faaliyetlerinin terör örgütü üyeliği faaliyetini aşacak kapsamda olması nedeniyle şüphelinin örgüt içerisinde inisiyatif ve sorumluluk aldığı ve terör örgütü yöneticisi olduğu anlaşılmıştır.”
 
İddianamede, bu iddialar  ile Müftüoğlu’nun cezalandırılması istendi.