Zaman aşımı riski olan Vartinis Davası bir kez daha ertelendi
- 17:46 27 Eylül 2023
- Hukuk
KIRIKKALE - Zaman aşımı riski ile karşı karşıya kalan Vartinis Davası’nda avukatlar, devletin istihbaratının bu kadar güçlü olmasına rağmen sanık Bülent Karaoğlu’nun yakalanmamasına tepki gösterirken, mahmekeme heyeti duruşmayı bir kez daha erteledi.
Mûş’un Til (Korkut) ilçesine bağlı Vartinis (Altınova) beldesinde 3 Ekim 1993 tarihinde evleri ateşe verilerek aynı aileden 9 kişinin yakılarak katledilmesiyle ilgili Yargıtay’ın bozma kararı sonrası yeniden başlayan ve 3 Ekim’de zaman aşımı riski ile karşı karşıya kalan Vartinis Davası'nın 19’ncı duruşması Kırıkkale 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Mûş Milletvekili Sümeyye Boz, Agiri Milletvekilli Sırrı Sakık, Yaşam ve Belek Özgürlük Derneği ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu’ndan Avukat Özgür Yaldız, dosya avukatlarından Fuat Özgül, aile bireylerinden Nurullah Öğüt ve Murat Öğüt duruşmada hazır bulunurken, katliamdan sağ kurtulan Aysel Öğüt ve avukat Kadir Karaçelik Mûş’tan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) bağlandı.
Duruşma kimlik tespitinin ardından avukatların savunmaları ile başladı.
Soruşturma izni 6 yıl sonra verilmiş
Duruşmada ilk olarak dosya avukatlarında Fuat Özgül söz aldı. Zaman aşımı riskine dikkat çeken Fuat, soruşturma esnasında zamanaşımının durdurulması kararının olduğuna dikkat çekti. Fuat, “Dosya için 2006 tarihinde soruşturma izni istenildi bu soruşturma izni en son 2012’de verildi yani 6 yıl sonra verildi. Bundan kaynaklı soruşturma sürecindeki zamanın zaman aşımından düşürülmesi gerekiyor. Sanığın yakalanması için ilgilere yazıların yeniden yazılmasını istiyoruz. Devletin istihbaratının bu kadar güçlü olup sanığın yakalanmaması mümkün değil. Ailenin mağduriyetinin giderilmesi ve sanığın bu şekilde suçtan kurtulmamasını istiyoruz” dedi.
Zaman aşımına uğrayan Musa Anter, Madımak Davaları hatırlatıldı
Ardından SEGBİS üzerinden davaya katılan avukat Kadir Karaçelik söz aldı. Vartinis Davası’nın kamuoyu tarafından takip edildiğini belirten Kadir, iki hafta önce Madımak Davası’nın zamanaşımına uğradığını, Musa Anter davasında aynı şekilde zaman aşımına uğradığını hatırlattı. Kadir, “Endişeliyiz açıkçası. Benzer dosyalarda böyle gelişmeler olduğu için endişelerimizi sizinle paylaşıyoruz. Vartinis Davası ağır insan hakkı ihlali davasıdır. Bizim bu davada zaman aşımı söz konusu değildi. 3 Ekim’den sonra görülecek duruşmada bu tartışılacaktır. Vartinis Davası bir ailenin davası değil, bu ülkede insanların vicdanlarında derin yara açan bir davadır. 30 yıldır süren yargısal pasifliğin farkındayız, Yargıtay kararından sonra imdat butonuna basar gibi sanığı tutuklayın dedik. 27 yıl boyunca tırnakları ile bir sürece gelinen yerde iki yıldır sanığı arıyoruz. Etkin arandı mı bilmiyoruz. Kırmızı bülten çıkarıldı bulunmuyor, kaç ülkeye gönderildi onu da bilmiyoruz” diye vurguladı.
Zaman aşımına karşı ara karar talebi
Musa Anter, Madımak Davalarındaki zaman aşımına uğrama kararlarına değinen Avukat Özgür Yaldız, insanlığa karşı suçların işlendiğini ve kamu kurumu temsilcileri tarafından katliamın yapıldığının tespit edildiğinin altını çizdi. Özgür, “Biz artık gelinen nokta itibariyle bir değerlendirme ve ara karar vermenizi bekliyoruz. Vereceğiniz ara karar zaman aşımına dönük bir çok şüpheyi ortadan kaldıracak. Dosyada vereceğiniz bir karar kamuoyunun adalete güveni tazeleyebilir. İnsanlığa karşı suç yönünde ek savunma hakkı tanınmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Duruşma ertelendi
Savunmaların ardından heyet, zaman aşımı için nihai değerlendirmelerin olacağını, nihai değerlendirme için de tarih olarak net bir şey söylemeyeceklerini belirtti. Heyet ardından duruşmayı, 1 Kasım 16.15’e erteledi.
Ne olmuştu?
Mûş’un Têlî (Korkut) ilçesine bağlı Vartinis Beldesi (Altınova) kırsalında 2 Ekim 1993 tarihinde yaşanan çatışmada bir astsubay yaşamını yitirdi. Çatışmadan sonra astsubayın cenazesini almaya gelen askerler, Vartinis'ten geçerken havaya ateş açtı ve “Bu gece gelip köyünüzü yakacağız” diyerek bölgeden ayrıldı. Olaydan bir gün sonra, yani 3 Ekim 1993'te beldeye gelen askerler "örgüte yardım ettikleri" iddiasıyla köyü ateşe verdi. Evlerinin ateşe verilmesi sonucu Nasır ve Eşref Öğüt çifti, en büyüğü 12, en küçüğü ise henüz 3 yaşında olan 7 çocuklarıyla birlikte yaşamını yitirdi. Evden sağ kurtulan tek kişi olan Aysel Öğüt, daha sonra katliama ilişkin suç duyurusunda bulundu.
Dosya kapatıldı
Muş Cumhuriyet Başsavcılığı, “terör suçu” diyerek dosyayı görevsizlik kararıyla Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığı’na gönderdi. DGM Başsavcılığı, olayı “terör eylemi” olarak nitelendirdi ve “failleri belli olmadığı” gerekçesiyle dosyayı kapattı.
2003'te yeniden suç duyurusu
Aysel, Avrupa Birliği’ne uyum sürecinde yapılan düzenlemelerle birlikte, 2003’te yeniden suç duyurusunda bulundu. Başsavcılık, bu kez olaya ilişkin soruşturma başlattı. Savcılık, iddialarda ismi geçen kişilerin askeri görevde oldukları gerekçesiyle Elazığ 8'inci Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Dosya bu kez de 7 yıl askeri savcılıkta bekledi.
7 yıl sonra tamamlandı
2011 yılında aile avukatları yeniden savcılığın yolunu tuttu. Muş Başsavcılığı, yasa değişiklerini de dikkate alarak soruşturmayı yürütüp tamamladı. Dönemin Hasköy İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Bülent Karaoğlu, Hasköy İlçe Jandarma Komando Bölük Komutanı Üsteğmen Hanefi Akyıldız, Muş Emniyet Müdürlüğü Özel Harekat Şube Müdürü Şerafettin Uz ve Gökyazı Karakol Komutanı Başçavuş Turhan Nurdoğan hakkında “kasten ev yakmak suretiyle birden çok kişinin ölümüne sebebiyet vermek” suçundan dava açıldı.
Beraat kararı
“Güvenlik” gerekçesiyle Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesi’nde alınan davanın 1 Mart 2016 tarihindeki karar duruşmasında, dönemin Hasköy İlçe Jandarma Komutanı Bülent Karaoğlu ile diğer 3 fail hakkında “delil yetersizliğinden” beraat kararı verildi. Karara, “yargılamanın eksik yürütüldüğü” gerekçesiyle itiraz edildi.
Yargıtay kararı 5 yıl sonra bozdu
Dosyanın 5 yıl Yargıtay'da bekletilmesi ardından karar çıktı. Yargıtay, katliamdan dönemin İlçe Jandarma Alay Komutanı Yüzbaşı Bülent Karaoğlu'nun sorumlu olduğunu belirterek yerel mahkemenin verdiği beraat kararını “köyün yakılması emrini Yüzbaşı Bülent Karaoğlu vermiştir” diyerek bozdu. Daire, ayrıca failler arasında yer alan rütbeli 3 asker hakkındaki beraat kararını ise onadı. Kararın ardından Kırıkkale 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde 21 Eylül 2021 tarihinde görülen ilk duruşmada dönemin İlçe Jandarma Alay Komutanı Bülent Karaoğlu hakkında tutuklama kararı verildi. Ancak Bülent Karaoğlu Eylül 2021 tarihinden bu yana yakalanamadı.