Kobanê Davası: Tanık beyanları AİHM incelemesine girmiyormuş
- 00:14 13 Ekim 2023
- Hukuk
ANKARA - Kobanê Davası’nda tutsak siyasetçilerin tutuk incelemesini değerlendiren mahkeme heyeti, AİHM kararının çıktığı esnada, “yeni delilerin” ortaya çıktığını ve bunları yok saymanın mümkün olmadığını iddia etti. Mahkeme, bu karar sonrasında duruşmada dinlenen gizli tanık “Mahir”, “Ulaş”, açık tanık Merdan Rüştü Ovalıoğlu ve Kerem Gökalp’ın beyanlarının AİHM’in incelemesine girmediğini ileri sürdü.
DAİŞ'in Kobanê’ye yönelik saldırısı sonrasında Kurdistan ve Türkiye’nin pek çok kentinde 6-8 Ekim 2014’te yaşanan halk protestoları nedeniyle Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 siyasetçinin yargılandığı Kobanê Davası, verilen öğle arası ardından devam etti.
Kesintisiz devam eden duruşmaya tepki
Söz alan Ayşenur Aşan, Kürtçe ile beyanlarda bulundu. Ayşenur, kesintisiz bir şekilde süren duruşmalara tepki gösterdi. Aşan aynı anda hem duruşmalara katıldıklarını hem de savunma için hazırlık yaptıklarını aynı zamanda cezaevinde olduklarını dile getiren Ayşenur, “İki ayağımızı bir pabuca koyup ‘yürüyün’ diyorsunuz. Sadece yürüyün de demiyorsunuz. ‘Koşun’ diyorsunuz. Normal şartlarda bunu kimse yapmaz ama biz yapmaya çalışıyoruz ama bu işlerin tümü de yarım kalıyor. Savunma yapan avukat ve arkadaşlarımızı da kaçırıyoruz. Her şey yarım kalıyor. Bu kararı da siz verdiniz ve bunlara siz sebep oldunuz” dedi.
Ayşenur, bu durumun sağlıklarını da etkilediğini ve kendilerine zarar verdiğini ifade etti. Ayşenur, “Bu duruşmalara bir iki hafta ara verin, sizin de ihtiyacınız var. Biz davayı uzatma derdinde değiliz. Zaten 3 yıldır tutukluyuz. Tutukluluğu neden uzatalım. Gayri kanuni ve yasa dışı olarak tutuklu bulunuyoruz. Tahliyemize karar verilmesini istiyorum” diye belirtti. SEGBİS’ten duruşmaya katılan tutuklu Dilek Yağlı, tahliye talebinde bulundu.
AİHM kararına dikkat çekildi
Dilek Yağlı’nın avukatı Özgür Yaldız, tutukluluk halin devamı yönünde karar verilmesini talep eden iddia makamının sunduğu mütalaaya tepki gösterdi. Bu halin devamına dair yasa ve kararlara dikkat çeken Özgür, ayrıca AİHM’in bu yönlü değerlendirmelerine de işaret etti. Yaldız, siyasetçiler hakkında tahliye talebinde bulundu. Bunun yanı sıra Özgür, tutukluluk halinin devamı yönünde karar verildiği takdirde ise her bir tutuklu siyasetçi için ayrı ayrı açık gerekçe yapılmasını da talep etti.
‘Cezalandırma yöntemine dönüştü’
Söz alan Avukat Şevin Kaya, kesintisiz bir şekilde süren duruşma düzenine son verilmesini ve yeniden düzenlenmesini istedi. Bu durum nedeniyle gece-gündüz çalışmak zorunda kaldıklarını ve başkaca da dosyalara baktıklarını bu nedenle birçok işlerinin aksadığını bunun yanı sıra müvekkillerinin de çok sayıda sorun ile karşılaştığına dikkat çekti. Şevin, mahkeme ile bu durumu müzakere etmek istediklerini ancak bu taleplerinin de sürekli bir biçimde geri çevrildiğine de dikkat çekip, tepki gösterdi.
Müvekkili Zeynep Ölbeci’ye dair Mersin’de açılan ve bu dosya ile birleştirilen bir dosyaya değinen Şevin, bu dosyada birçok kişinin olduğunu ve kimsenin tutuklu bulunmadığını ancak mahkemenin bu dosyayı tutukluluk halin devamına gerekçe yaptığını ifade etti. Şevin, tutukluluk halinin tedbir nedeniyle verilmesi gerektiğini ancak şu anda cezalandırma yöntemine dönüştüğünü söyledi.
Duruşma periyodunun düzenlenmesi bir kez daha reddedildi
Mahkeme, avukatların talebi sonrasında ara karar oluşturmak için duruşmaya ara verdi. Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme, tutuklu siyasetçi ve avukatlarının kesintisiz bir şekilde süren duruşmalardan dolayı yaşadıkları sıkıntı ve zorlukları ifade etmiş olmasına rağmen bu talep doğrultusunda daha önceki verdiği ret kararlarına dikkat çekti ve bu kararlardan dönülmeye gerektirir bir durumun bulunmadığını ileri sürüp, yeniden talebi reddetti.
Mahkeme, ayrıca siyasetçi ve avukatların duruşmalara ara verilmesi ve günlerinin yeniden düzenlemesine dair talebini ise “bilinmeyen bir takvimin mahkemeye dayatıldığı” şeklinde algıladı.
Siyasetçilerin taleplerine ret
Mahkeme, bunun yanı sıra tutuklu siyasetçi Ali Ürküt’ün dosyada yer alan tanıkların yalan beyanda bulunduğu ve bu nedenle haklarında mahkemenin suç duyurusunda bulunması gerektiği yönündeki talebini reddetti. Mahkeme ayrıca siyasetçi Ayla Akat Ata’nın bazı delillerin hukuka aykırı olduğu ve dosyadan çıkarılması gerektiği yönündeki talebine de işaret ederek, yargılama sonunda bu delillerin hukuka uygun ve itibar edilip edilmeyeceğinin değerlendirileceğini kaydedip, bu talebi reddetti. Mahkeme, dosyadan delil çıkarma hususun Ceza Muhakemesi Kanunu’nda (CMK) düzenlemediğini de ileri sürdü.
AİHM kararı bir kez daha görmezden gelindi
Mahkeme, Demirtaş ve tutukluların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Daire’nin verdiği Demirtaş Kararı doğrultusunda serbest bırakılması yönündeki talebi de değerlendirdi. Mahkeme, AİHM kararının bu dosya ile ilgili olmadığını ileri sürüp, daha önce bu yönlü verdiği ara kararlara dikkat çekti ve talebi bir kez daha reddetti. Mahkeme, söz konusu kararın çıktığı esnada uygulamamasına rağmen karardan sonra yeni “delillerin” ortaya çıktığını ve bunları yok saymanın mümkün olmadığını iddia etti. Mahkeme, bu karar sonrasında duruşmada dinlenen gizli tanık “Mahir”, “Ulaş”, açık tanık Merdan Rüştü Ovalıoğlu ve Kerem Gökalp’ın beyanlarının AİHM’in incelemesine girmediğini ileri sürerek, kararını meşru göstermeye çalıştı. Mahkeme ayrıca dosya kapsamında tanık sıfatı ile dinlediğini ileri sürdüğü bazı isimlere ve ifadelerine de yer verdi. Mahkeme, Altan Tan’ın soruşturma aşamasında verdiği beyanlara da işaret etti ve bunları da tutukluluk halinin devamına gerekçe yaptı.
Selahattin Demirtaş’ın tutukluk gerekçesi ağabeyi
Mahkeme, tutuklu Selahattin’in tutukluluk halinin devamını gerekçelendirirken, Hürriyet Gazetesi’nin bir haberine de yer verdi. Mahkeme, kararında bu haberin Selahattin’in ailesini ziyaret etmesi ile ilgili olduğunu ancak Selahattin’in ağabeyi olan Nurettin Demirtaş’ın fotoğrafta yer almadığını, bunun nedenini Selahattin’e sorduğunu ve Nurettin Demirtaş’ın yargı baskısı nedeniyle Federe Kurdistan Bölgesi’ne gittiği yönünde bilgi verdiğini yer verdi. Mahkemenin, “Sanığın ağabeyi ile ilgili olarak yapmış olduğu bu açıklamalardan olası cezai soruşturma ve kovuşturmalar ile ilgili söz konusu yargısal faaliyetler sonrasında ceza alma durumunda cezadan kurtulmak maksadıyla kaçma girişiminde bulunacağına dair somut ve makul şüpheler oluşturan beyanlar olduğu(...)” demesi dikkat çekti.
Mahkemenin yetkinliği tartışılıyormuş
Mahkeme ayrıca Selahattin’in Meclis grup toplantısında, “HDP’li hiç bir milletvekili kendi rızasıyla ifade vermeyecek” şeklinde sözler kurduğunu da ileri sürüp, tutuklama halin devamına gerekçe saydı. Mahkeme, Selahattin’in ifade vermesi için 6 defa davetiye çıkarıldığını ancak savcılığa gitmediğini bunun yanı sıra Selahattin’in duruşmaların Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilli seçimleri nedeniyle ertelenmesini istediğini ve bu şekilde mahkemenin yetkinliğini tartıştığını iddia edip, bu hususları da tutukluluk haline gerekçe saydı. Mahkeme ayrıca Selahattin Demirtaş ve tutuklu siyasetçilerin “fiil ve fail” çerçevesinde savunma yapmadıklarını ve yargılamayı uzatmaya çalıştıklarını ileri sürerek, siyasetçilerin savunmasını, “Savunma adı altında bazı hususlar” olarak gördü. Mahkeme, Selahattin’in tahliye edilmemesini hem CMK’ya hem de AİHM’in kararlarına da dayandırdı.
Figen Yüksekdağ’ın tahliye edilmemesi yeni delilere dayandırıldı
Tek tek siyasetçilerin ve Figen Yüksekdağ’ın tutukluluk halini de “gözden geçiren” mahkeme, eylemlerin “iç yönü”nün belli olmadığını, Figen’in kendisini ceza tehdidi altında görmediğini ve bu nedenle ilk başlarda kaçmayacağını belirtti. Mahkeme, bu bağlamda, “Yeni deliller itibariyle eylemin cezalandırılabilir bir eyleme dönüşebileceği ihtimali karşısında kaçma eğilimi de ortaya çıkacaktır. Nitekim yakalamalı şahısların bu kaçma durumu da hemen eylem sonrasında ortaya çıkmış bir durum değildir” diyerek, Figen’in tahliye olması durumunda kaçacağı ileri sürdü.
Siyasetçiler hakkında tutukluluk halinin devamı kararı
Mahkeme, Figen ve tutuklu siyasetçilerin sorgu aşamasında savunma yapmadığı veya yapanların ise haftalarca yaptığı ve bu nedenle savunma hakkını kötüye kullandığını iddia etti. Mahkeme, Gülten Kışanak, Ayla Akat Ata ve Sebahat Tuncel’in yanı sıra diğer tutuklu siyasetçilerin miting, etkinlik ve eylemlerde kullandığı sözlere ve “Demokratik Özerklik” talebine işaret ederek, tutuklu bulunan siyasetçilerin tutukluluk hallerinin bu nedenlerden ötürü devamı yönünde karar verdi.
Duruşmaya yarın saat 10.00’da görülmeye devam edilecek.