Kobanê Davası’nda gizli tanık beyanlarına tepki: Kandil’in işi gücü yok il başkanı belirlesin
- 20:20 25 Ekim 2023
- Hukuk
ANKARA - Savunmalarla devam eden Kobanê Davası’nda, gizli tanıkların siyasetçi Aynur Aşan’ın Mersin İl Başkanı olduğu, il başkanlarının ise Kandil’den belirlendiği yönündeki ifadelerine tepki gösterilerek, “Kandil’in işi gücü yok il başkanı belirlesin” denildi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 siyasetçinin 6-8 Ekim olayları gerekçe gösterilerek 2014’te yaşanan protestolar nedeniyle yargılandığı Kobanê Davası’nın 38’inci duruşmasının üçüncü oturumu, verilen aranın ardından siyasetçi Aynur Aşan’ın avukatları Ebru Akal ile Özgür Faik Erol’un savunmaları ile devam etti.
Sincan Kapalı Cezaevi’nde bulunan duruşma salonlarında Ankara 22’ncı Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen duruşmaya siyasetçi Aynur Aşan, Zeynep Karaman duruşma salonunda hazır bulunurken, Dilek Yağlı, Meryem Adıbelli ile Ayşe Yağcı ise tutuklu bulundukları Sincan Kadın Kapalı Cezaevi İnfaz Kurumu’nda Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlandı.
Duruşmayı ayrıca Halkarın Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Amed Milletvekili Serhat Eren, ile çok sayıda dava avukatı duruşmayı takip etti.
İddia makamı gizli tanık ifadelerini delil saymış
Verilen aranın ardında savunmalarını sürdüren Avukat Ebru Akal genel olarak müvekkili Aynur Aşan’ın siyasi parti çalışmalarının suçlama konusu yapıldığını, müvekkilin savunmasında ifade ettiği gibi çalışmalarının ifade özgürlüğü ve örgütlenme özgürlüğü kapsamındaki çalışmalar olduğunu belirtti. Ebru, “İddia makamı kadın çalışmalarına dair açıklamayı da suçlama konusu yapmış. Genel olarak baktığımızda genel olarak yapılan değerlendirmede müvekkilin araştırma raporunda geçen hususlar gizli tanık Ulaş ve Sami Baran’ın açık olarak kadro olduğu şeklinde değerlendirilmiş ve bağlanmış. İddia makamı gizli tanık ifadelerini delil olarak almış Yine belli başlı ifadeler bağlamında kopartılarak atılı suça delil olarak gösterilmiş. Başka bir suçlama konusu ise müvekkilin hakkında yapılan haberler Mütalaada suçlama konusu yapılıyor. Özce başlık altındaki tüm isnatların tamamı ifade özgürlüğü ve siyasi örgütlenme özgürlüğü kapsamındadır” dedi.
‘Lehe olan kararlar neden dosyaya konulmadı?’
Ebru, Türkiye’nin birçok yerinde kadın çalışmaları bağlamında birçok kurum için yargılamaların yapıldığını ve hepsinin beraatla sonuçlandığını kaydederek, “Sayın başkan DÖK ile ilgili birçok beraat kararları size sunacağım. Bu kararların içeriğinin sizin içinde bağlayıcı olduğunu düşünüyorum. Özellikle DÖK dosyası için söyleyeceğim. Türkiye’nin onlarca yerinde birçok soruşturma davası siz talep etmeden size gönderilirken; bu beraat kararları neden size gönderilmedi. Biz yanlı bir tutum olduğunu düşünüyoruz. 302’de yapılan bir yargılamada aleyhe olan delillerin toplanması gibi lehe olan delillerin de dosyaya konulması gerektiğini düşünüyoruz” diye belirtti.
‘CMK’yı rafa kaldırdınız’
Daha sonra söz alan avukat Özgür Faik Erol ise, geçen haftalarda duruşmada 6-8 Ekim olaylarına dair bir sunum yaptıklarını, sunumlarında olaydaki faillere dair bazı bilgiler sunduklarını söyledi. Sundukları bilgilerin iddianameye ve mütalaaya yansıtılmayan bilgiler olduğunu söyleyen Özgür, mahkemenin konuya dair kurduğu ara karar ile taleplerini reddettiğini hatırlatarak, mahkemenin talep alma meselesini sınırlandırdığını kaydetti. Özgür, “Önce şunu söylemek gerekir siz talep alma meselesini sınırlandırarak CMK’ yı rafa kaldırdınız. Her şeyden önce bu dosyada tüm yargılananlar esas hakkında savunmasını yapmadı. Daha sorgusu yapılmayanlar var. Dosyada savunmasını yapmayan çok kişi var. -Bunların içinde bizim müvekkilimiz de var. Şimdi beş bin sayfalık bir mütalaa metni var. O metne dair değiştirilmesi gereken çok talep var. Biz mütalaaya dair itirazlarımızı sunamayacak mıyız? Bunu CMK da kısıtlayan herhangi bir hüküm var mı?” diye sordu.
‘Aynur Aşan’ın savunmaları kendi içinde tutarlı'
Aynur’un savunmasına dair de konuşan Özgür, Aynur’un mahkemede yapmış olduğu tüm savunmaları okuduğunu, savunmaların kendi içerisinde felsefi ve siyasi bütünlüğü olan bir metin olduğunu kaydederek, “Aynur Hanım bu savunmalarında döne döne yeni bir ulus devleti çözüm olarak görmediğini söylüyor. Bunu kendi siyaset mantığında anlatmaya çalışıyor. Maddenin yapı taşlarını, doğanın taşlarını tarihsel olarak toplulukların, inançların nasıl bir arada yaşayacaklarını, eşitlik içerisinde bunların nasıl bir arada yaşayacaklarını başından sonuna kadar anlattı. Doğadan verdiği örnekler ile maddenin yapı taşlarında verdiği örneklerle anlattı. Yine benzer beyanlarını buradaki savunmasında da tekrarladı. Siz de ‘Niye bunları anlatıyorsunuz’ diye sordunuz. Çünkü, yargılandığı madde devleti bölmek, parçalamak. Fakat bir siyasetçi burada siyaset felsefesinin mantığını anlatarak ‘ben bir arada yaşamı savunuyorum, diyor. Dolayısı ile burada devleti parçalayıp ayrı bir devlet kurma kastı nasıl olabilir?” diye tepki gösterdi.
Mahkeme DGM’lerle kıyaslandı
Özgür, eskiden Türkiye’de çok farklı mahkeme yapılarının olduğunu, özellikle Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nde (DGM) çok sancılı yargılama süreçlerinin yaşandığını ve kendisinin de buna tanık olduğunu söyleyerek, “Çok sert Askeri hâkimler vardı. Biz o dönemler ‘DGM’lere hayır’ diyorduk. Çok açık söyleyeyim, DGM’ler o sert yapısına rağmen gerçekten örgüt üyesi arıyorlardı. İllegal bir faaliyet arıyorlardı. Şimdiki mahkemeler ise yok HADEP’e gittin, yok İHD’de toplantıya katılmışınızın derdine düşmüşler” diye kaydetti.
‘Siz bize tuzak mı kuruyorsunuz?’
Özgür, mütalaada Aynur için Mersin İl Başkanı olduğu, il başkanlarının Kandil’den belirlendiği yönündeki ifadelere dikkat çekerek, şöyle devam etti: “Kandil’in işi gücü yok burada tek tek il başkanı belirlesin. Nasıl belirliyor, neye göre belirliyor, nerden tanıyor bu kadar?” Özgür, ayrıca savcının mütalaada yer alan sanıkların örgüt üyeleri ile aynı iddianamede yargılanmalarına itiraz etmedikleri yönündeki beyanına ise, “Aslında ettiler. Bazıları bunu doğrudan sorgularında ifade etti. Kaldı ki pek çoğu buradaki beyanlarının başlangıcında bu kurguyu böyle yapmanızın sebebini bildiklerini de söylediler. Ama buradaki mesele şu, bu iddianameyi kim hazırladı kim yazdı? Bu iddianameyi bizzat duruşmadaki sayın savcı yazdı ve arkasında da heyet bunu kabul etti. Şimdi kendi yazdığınız bir metinde yargılanan insanların suçlamanın mantığı nedir? Siz bize tuzak mı kuruyorsunuz? Öyle şey olabilir mi? diye sorarak mütalaaya tepki gösterdi.
‘Ulaş’ın iddiaları dışında tek bir delil yok’
Özgür, mütalaada Aynur’un Kobanê olayları ile ilişkisi olduğuna dair Ulaş’ın ifadesi dışında tek başka bir şeyin olmadığına dikkat çekerek, “Kaldı ki Ulaş’ın tek işi bu dosyadaki sanıkları Kobani olayları ile ilişkilendirmek. Buna rağmen Ulaş mahkemeye geldiğinde bizim bile olmadığımız bir ortamda Aynur hakkında Kobani olaylarında şöyle böyledir dememiş. Ulaş da gitti. Geriye kim kaldı biliyor musunuz geriye sayın savcı kaldı” ifadelerini kullandı.
'Kimlerin Kobanê olaylarında rol aldığını biz çok iyi biliyoruz'
Özgür, savcının bir diğer gizli tanık olan 225 A’nın sanığı bizzat teşhis ettiği yönündeki ifadesine de tepki göstererek, 225A ya yaptırılan teşhis işleminin usule aykırı olduğunu, buna rağmen gizli tanığın Aynur hakkında sadece ‘kadrodur’ ifadesi dışında başka bir beyanının olmadığını söyledi. Özgür, “Dolayısı Aynur hakkında Kobani olaylarına ilişkin başka beyan kalmadığına göre, elde kalan tek şey, Aynur hanımın ‘kadro’olduğu söylemi ile il başkanı söylemi. Zaten savcı somut bir delil bulamadığı için ‘Sanık Kobani olaylarının devamı tarihlerinde de örgütsel faaliyetler gerçekleştirdi’ diyor. Devamında buna ilişkin açıklamalar yaptı’ diyor. Peki ne konuştu. Devamı dediği 2018’deki konuşması. Önü arkası yok. Şimdi bu 2014’ten 2023’e kadar yani bu dokuz yıllık süreçte bula bula iki tane basın açıklaması mı örgütsel faaliyet olarak bulmuş” diye belirtti.
Özgür son olarak şunları söyledi: “Dolayısı ile ifade etmek gerekir. Sadece kadro söylemi ve yaftası ile yola çıkarak, insanların hayatları ile oynamak özgürlüklerine kastetmek bu kadar kolay olmamalı. Kobanê olaylarında rol almışları biz çok iyi biliriz. Kobanê olaylarında kimlerin nasıl rol aldığını biz çok iyi biliriz. Kamyonet yüklü ağır silahlarla Adana sokaklarında insanları nasıl döve döve öldürdüklerini çok iyi biliyoruz. Nasıl katliam yapmışlar bunu biliyoruz. Yargı bunlar olurken gözlerini devirecek, ama Aynur Aşan iki tane konuşma yaptı diye kocaman bir hukuk mekanizması peşine düşecek. Netice olarak Aynur Hanım bir kadın siyasetçi. Aktivist."