İzmir Barosu'ndan katledilen N.K için açıklama

  • 12:47 3 Kasım 2023
  • Hukuk
 
İZMİR - İzmir Barosu, Seferihisar Adliyesi önünde boşanma aşamasında olduğu A.K. tarafından kesici aletle katledilen N.K. için yaptığı açıklamada, davanın takipçisi olacaklarının altını çizdi. 
 
Dün Seferihisar Adliyesi önünde boşanma aşamasında olduğu A.K tarafından kesici aletle ağır yaralanan N.K kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. Fail ise gözaltına alındı. N.K’nin katledilmesi nedeniyle Seferihisar Adliyesi önünde basın açıklaması gerçekleştiren İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma ve Hukuk Araştırmaları Merkezi, “Boşanmayı değil, şiddeti önle. Aileyi değil, önce bireyi koru” dedi. Açıklamaya yaşamını yitiren N.K'nin yakınları ile Seferihisar halkı da katıldı. Açıklama sonrasında grup "Erkek adalet değil gerçek adalet", "Kadın cinayetleri politiktir", "Kadın, yaşam, özgürlük" sloganları ile pazar yerine kadar yürüdü. Basın metnini İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi üyesi Av. Büşra Ergüven okudu. 
 
Şiddetin önlenmesi iktidarın yükümlülüğünde
 
Adliye binası önünde adalete erişmek isteyen bir kadının, boşanma aşamasında olduğu erkek tarafından saldırıya uğradığını söyleyen Büşra, “Adliye binasına sığınmasına rağmen fail eylemine adliye binası içinde devam etmiş ve en güvenli yerlerden olduğunu düşündüğümüz adliyede kadını bıçaklamıştır. Ağır yaralanan kadın, akşam saatlerinde ölmüştür. Devlet, tıpkı dışarıda olduğu gibi adaleti dağıttığı yerde de kadını koruyamamıştır. Yaşam hakkı, kadının en temel insan hakkıdır. Bu hakkın hayata geçirilmesi, kadına yönelik şiddetin önlenmesi, siyasi iktidarın pozitif yükümlülüklerinden biridir. Buna rağmen adliye binasının içerisinde dahi bir kadının güvenliğinin sağlanamaması bu yükümlülüğün yerine getirilemediğini ve dahi açıkça ihlal edildiğini göstermektedir” diye ifade etti.
 
Sorumlulukları yerine getirmeyenler her olayın iştirakçisidir
 
Kadın katliamlarının her geçen gün arttığına dikkat çeken Büşra, bu kadınların bir sayıdan ibaret olmadığını vurguladı. Büşra şöyle devam etti: "Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde önemli/etkin bir araç olan İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede, bir kişinin keyfiyetiyle hukuka aykırı bir biçimde çıkılmış olmasının sonuçlarını acı bir şekilde tekrar tekrar yaşamaktayız. İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden imzacısı olmak gerektiği gerçeği her gün suratımıza bir tokat gibi inmekte; Sözleşmeden çıkılması ve buna ilave olarak uygulanan cezasızlık politikaları şiddet uygulayanlara cesaret vermekte ve dahi kadınların şiddetten korunması noktasında en önemli dayanaklardan biri olan 6284 sayılı Kanun’un uygulanmasını tartışmaya açmaktadır. Konuşmamız gereken kadına yönelik şiddeti önlemek üzere 6284 sayılı Kanunun etkin bir şekilde uygulanmasıdır. Kadının insan haklarının sağlanması hususunda sorumluluklarını yerine getirmeyenler, kanunların gerektiği gibi uygulanmasını konuşmak yerine kanunların varlığını tartışmaya açanlar yaşanan/yaşanacak her bir olayın sorumlusu, iştirakçisi ve dahi failidir."
 
Arabuluculuk şiddetle baş başa kalınmasına neden oluyor
 
Büşra, Aile Hukuku'na ilişkin uyuşmazlıklarda arabuluculuğun zorunlu hale getirilmesi halinde kadınların daha fazla şiddetle karşı karşıya kalacağına işaret ederek, “Boşanmanın önlenmesinin üzerine düştüğü kadar kadınların can güvenliğini önemsemeyen bu zihniyet tarihin tozlu sayfalarına karışana kadar mücadele etmeye ve bu davanın takipçisi olmaya devam edeceğiz” dedi.
 
Açıklama, sloganlarla sona erdi.