TJA Davası: Dosya cinsiyetçi, ırkçı ve ayrımcı

  • 14:20 9 Kasım 2023
  • Hukuk
 
 
 
ANKARA - TJA Davası’nda savunma yapan avukatlar, dosyanın cinsiyetçi, ırkçı ve ayrımcı üç temel başlık üzerinden hazırlandığına dikkat çekerken, kadınların kimlerle görüştüğüne dair beyanların ya da HTS kayıtlarının dosyalara konulmasına tepki gösterdi. 
 
Ankara merkezli 30 Kasım 2022’de başlatılan bir soruşturma kapsamında 2 Aralık 2022’de tutuklanarak Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’ne gönderilen Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivistleri Gülistan Dehşet, Didar Çeşme, Bedia Akkaya, Figen Aras Kaplan, Hatice Güngör, Hülya Kınağu, Figen Ekti, Mekiye Ormancı ve Amine Demir Çoban, Zeynep Boğa, ile adli kontrol tedbiri ile tutuksuz yargılanan Besile Narin, Meral Şimşek, Zekiye Güler, Hülya Taşar, Yeliz Ayyıldız Kıyak, Dilan Akpolat, Aysel Ceylan, Hazal Aras ve Beritan Can Yaşa ile  ev hapsi cezası verilen Merve Tekin Demirel, Tamcihan Çelebi ve Sultan Esen hakkında “örgüte üye olma” ve “örgüt kurma veya yönetme” iddialarıyla yargılandıkları davanın ilk duruşması  üçüncü gününde de Ankara 25’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye devam etti.
 
Tutuksuz yargılanan kadınlar duruşmaya katılmazken, Sincan Cezaevi’nde bulunan, Gülistan Dehşet, Bedia Akkaya, Figen Aras Kaplan, Hatice Güngör, Hülya Kınağu, Figen Ekti, Mekiye Ormancı ve Amine Demir Çoban, Zeynep Boğa duruşmada hazır edildi.  Duruşmayı, HEDEP İstanbul Milletvekili Çiğdem Kılıçgün Uçar, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Kadın Meclisi, Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivistleri, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) avukatları, çok sayıda avukat ve aile izledi.
 
Cezaevinden getirilen kadınların, yoğun güvenlik altında duruşma salonuna getirilmesi dikkat çekti.
 
Duruşma avukatların beyanları ile başladı.
 
‘TEM eliyle görüşmeye zorlanıyorlar’
 
İlk olarak beyanlarına başlayan Figen Ekti ve Mekiye Ormancı’nın Avukatı Gulan Çağın Kaleli, dün heyetin Ankara TEM’e dair kurduğu ara karara dair hukuksuzluğa dikkat çekti. Gulan, iddianame ve soruşturma başlangıcında herhangi bir hukuki değerlendirme olmadığını söyledi. Müvekkillerinin çoğunun Amed’den getirildiğini ve Amed’de gözaltına alındığını dile getiren Gulan, “Diyarbakır’da da söyledik, çoğunun sağlık sorunları var dedik. Beyanları Diyarbakır’dan alınsın dedik, savcı beyanlarını göndersinler değerlendireceğiz dediler, ama Ankara’ya getirildiler. Müvekkiller, avukat kısıtlılığı olduğu süreçte, TEM eliyle görüşmeye zorlandığını hem kendilerinden hem de bizden dinlediniz. Uzun süre yol yapmaları, ihtiyaçlarının karşılanmaması, hücrelerde tutulma, mülakata zorlama bunlar suçtur. O gün Ankara Adliyesi’nden sabaha karşı çıktık. Böyle bir ortamda sağlıklı ifade vermek mümkün müdür? İlk başta talebimiz kabul edilseydi bunlar olmazdı” dedi.
 
Neden Ankara?
 
Soruşturmanın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatıldığını, dosyaya yetkisizlik kararı verildiği için Diyarbakır Adliyesi’ne gönderildiğini ama Diyarbakır Adliyesi’nin soruşturmayı Ankara yürüttüğü için topu yeniden Ankara’ya attığına dikkat çeken Gulan, “3 ay boyunca, Diyarbakır ben yetkiliyim demedi, Ankara demedi ve 3 ay boyunca tutuk incelemesi yapılmadı. 3 ay boyunca müvekkillerimizin tutukluluğuna ilişkin bir talepte bulunamadık. Dosyadaki delilere bakıldığında, müvekkillerin çoğunda eylem diye adlandırdığımız fillerin yoğunluğu Diyarbakır. Neden Ankara’da ısrar, çünkü CMK’ya yeni yetki getirildi. Lehe deliller toplanmamış, TEM her şeyi toparlamış, savcının önüne koymuş, savcı sadece imza atmış. Savcı, kolluğun topladığı delileri sadece iddianameye yapıştırmış. 328 sayfa boyunca KCK sözleşmesine atıf yapmış. Müvekkillerimizin KCK’ye bağlı olarak faaliyet yürüttükleri bir iddia var, HTS kayıtları, MASAK raporları toplamış, gizli ve açık tanıkları almış ama keşke illiyet bağını da kursaymış. Soruşturmanın nasıl başlanıldığına baktık; Parti tarihi anlatılmış, savcı kendi ifadesiyle kendisini de ikrar etmiş. Savcı, benim motivasyonum açık ve gizli tanık demiş. Bunun dışında hiçbir hukuki değerlendirme yok. Tanık beyanları yan delildir, esas deliler değildir” ifadelerini kullandı.
 
Abdullah Öcalan’ın özgün alana ilişkin söylemleri karşılaştırıldı
 
Müvekkili Mekiye Ormancı’nın ifadesi alınmadan, savcılık ifadesinde mükerrer dosyalarından söz ettiğini ama savcının tanık beyanlarını tutuklama gerekçesi yaptığını kaydeden Gulan, “Dosyada tanık beyanları iki yönlü var. Kürt kadın hareketine yönelik beyanlarda, kadınların KJB’ye bağlı faaliyet yürüttüğünü söylüyorlar ama KJB 2005, KJA 2003 yılında kuruluyor. Kürt kadın hareketine yönelik dosyada 5 tanık var ama bu tanıkların hepsi erkek. İddia makamı, kadın hareketinin tüm eylem ve faaliyetler özgün ve özerk faaliyetler içerisinde demiş ama bir tane kadın tanık çıkaramamış” dedi. Gulan,  Sabri isimli tanığın ifadelerini okudu. Tanığın ifadelerinde kadın temsiliyetini Abdullah Öcalan’ın seçtiği söylemine karşılık, Abdullah Öcalan’ın, “Ben özgün alana karışmam” sözlerini anımsattı. Gulan, heyete “Nasıl da bir örgütün lideri özgün ve özerk alana karışmazken, 5 erkek tanık bunu söyleyebiliyor” diye sordu. Gizli tanık Ulaş’ın Mekiye Ormancı için, “kadro, ideolojik alanda sorumlu olduğu, 7 devre boyunca Kandil’de olduğuna” dair beyanlarını da okuyan Gulan,  Mekiye Ormancı’nın Amed’de olduğuna dair HTS kayıtlarını sundu.
 
Sami Baran bir günde 15 saat içerisinde 431 kişiyi teşhis etmiş
 
Gizli tanık Ulaş’ın 478 kişiyi teşhis ettiğine dikkat çeken Gulan, gizli tanık Ulaş’ın herkes hakkında aynı beyanlarda bulunduğunu dile getirdi. Gulan, Sami Baran’ın kırsaldan KDP’ye teslim olduğunu, KDP’nin de Sami Baran’ı Türkiye’ye teslim ettiğini ve Sami Baran’ın tutuklandıktan 10 gün sonra 1 günde 15 saat boyunca ifade verdiğini ve 431 kişiyi teşhis ettiğini belirtti. Sami Baran’ın bu doğrultuda beyanlarının esas alınmaması gerektiğine vurgulayan Gulan, Merdan Rüştüovalıoğlu’nun beyanlarında Mekiye’yi 2015 tarihlerinde Kandil’de gördüğünü ama Mekiye’nin o tarihlerde cezaevinde olduğunu söyledi. Gulan, tanık Gül Tanrıverdi’nin beyanlarından dolayı Figen Ekti’nin Diyarbakır’da yargılandığını hatırlattı. Gül Tanrıverdi’nin beyanları gizli tanık Ulaş’la ilişkilendirildiğine işaret eden Gulan, gizli tanık Ulaş’ın Gül Tanrıverdi’ye gösterilen aynı fotoğraf üzerinden teşhis yaptığına değindi. Gizli tanık Ulaş’ın Figen’i 2015 tarihinde Xakurke’de gördüğünü ama Gül Tanrıverdi’nin beyanlarında Figen’i aynı tarihlerde Kandil’de gördüğüne dair söylemlerini karşılaştıran Gulan, heyete, “Nasıl aynı tarihte iki yerde olabiliyor?” diye sordu.
 
Mahkeme kararı olmadan HTS kayıtları istenilmiş
 
HTS ve baz istasyonların verilerine ulaşmak için Ankara TEM’in 51 kadın hakkında 2014-2021 tarihleri için 1 Mart 2021 tarihinde Bilgi Teknolojiler başkanlığına, “örgütün eylemlerinin deşifre edilmesi için faydalı görmekteyiz” başvurusunda bulunduğunu Ankara 7’nci Sulh Ceza Hakimliği’ne gönderilen başvurunun, “yeterli belge yok” denilerek reddetmesine rağmen Ankara TEM’in mahkeme kararı olmadan yeniden başvurduğunu söyleyen Gulan, savcılığın 51 kadından 35 kadının dosyasını tefrik ettikten sonra 24 Mart 2021 tarihinde Bilgi Teknolojiler Başkanlığı’na yazı yazdığını kaydetti. Gulan, savcılığın TEM’in başvurusundan 23 gün sonra Bilgi Teknolojiler Başkanlığı’na yazı yazdığını sözlerine ekledi. 
 
 ‘Şimdiye kadar dosyaya yeni delil konulmuş değil’
 
Müvekillerinin çalışmalarını dile getirdiğini, çalışmalarından dolayı sürekli gözaltına alınıp bırakıldığını ifade eden Gulan, ona rağmen bir yere gitmediklerini, heyetin tutuk incelemesinde tutukluluğun devam kararında “kaçma şüphesi” değerlendirmesi yaptığına işaret etti. Gulan,  bir yıldır dosyada tek yeni bir delilin olmadığını, dosyada gizlilik kararında delilerin toplanıldığını, mahkemenin ise şimdiye kadar yeni bir delilin dosyaya getirmediğini kaydetti. Gulan, kadın örgütlülüğünün giderek güçlendiğini ve kadınların, erkek egemenin şiddete karşı gücünü büyütürken, kadın örgütlülüğünün gücünün ikna ’ya dayalı olduğunu belirtti. Kadın mücadelesinin güç ve iktidara karşı mücadele ettiğini ve bugün TJA’nın bunu başardığına işaret eden Gulan, Kürt kadınların kimseden izin almaksızın, özgün ve özerk yapısını koruduğunu bundan dolayı sürekli yargı tacizine maruz kaldığını sözlerine ekledi. Gulan, bundan dolayı, iddianamenin sadece ifşalama üzerine hazırlandığını paylaştı. Gulan, savunmasını Güney Kurdistan’da katledilen Nagihan Akarsel’in, “Özgürlüğümüzü anlamının temel olgusu varlığımızı anlamaktır” sözlerini hatırlattı. Gulan, yargılanan kadınların da özgürlüklerini ve varlıklarını anladığı için burada olduklarını belirtti. Gulan, tahliye talebinde bulunarak, beyanlarını sonlandırdı.
 
‘HTS kayıtları hangi şüpheleri ortadan kaldırdı?’
 
Ardından Figen Ekti’nin avukatı Cahit Kırıkkazak söz aldı. Dosyanın cinsiyetçi, ırkçı ve ayrımcı üç temel başlık üzerinden hazırlandığını dile getiren Cahit,  kadınların kimlerle görüştüğüne dair beyanların yada HTS kayıtlarının dosyalara konulmasına tepki göstererek, “Bunlar neyi kanıtlıyor” diye sordu. HTS kayıtlarıyla neyin ispatlanmaya çalışıldığını dile getiren Cahit, şüphe üzerinden yargılanma yapıldığına vurgu yaptı. Cahit, “İddianameyi hazırlayan makama soruyoruz; ‘bunlar hangi şüpheyi ortadan kaldırıyor?’ bir belirsizlikler üzerinden insanların hakları ihlal ediliyor. Hiçbirimizin güvenliği yok, HTS kayıtlarının dosyaya konulması gizli bir tuzaktır bunu görmeniz gerekiyor. Baz istasyon verilerinde şüpheli bir şey görülmemiş ki tek soru dahi sorulmadı. Otel kayıtlarını insanlar anlatırken, biz utandık, savcı yada kolluk bunları hazırlarken hiç utanmadılar mı. Kadınlar bunu zaten açık açık anlattılar. Otel’de kalabilirler, konuşabilirler. Cinsiyetçilik üzerinden düşünen zihniyet, bu kayıtlarla kendi zihniyetini teşhir ediyor” şeklinde konuştu. Cahit, tahliye ve beraat talebinde bulunarak beyanlarını sonlandırdı.      
 
‘Bu dava hepimizin davası’
 
Hülya Kınağu’nun avukatı Sevda Çelik Özbingöl’de, dosyanın siyasi yönünün hukuki yönünden daha ağır olduğunu vurguladı. Sevda, bu dosyalarda mahkemelerden çok siyasilerin daha fazla söz kurduğuna dikkat çekti. Sevda, “Kolluk birimi yardımcı birimlerdir, adaleti tesis etme gibi görevleri yoktur. Mahkemenin öncelikle bunu görmesi gerekiyor. Ülkemizde Kürt sorununun politik süreci dava süreçlerinde en başta yer alır. Kürt kadınlarla ilgili sıralama yaptığımızda, hepimizi ilgilendiren yerde olduğunu görüyoruz. Bu dava hepimizin davasıdır, hepimiz adına yürütülen bir mücadele” diyen Sevda, gizli tanık Ulaş ve açık tanık olan Merdan Rüştüovalıoğlu’nun son dönemlerde Ankara’da yürütülen soruşturmalarda, hukuki bir senaryo ile karşılarına çıktığını kaydetti. 
 
Gizli tanık Ulaş ve açık tanık Merdan Rüştüovalıoğlu’nun beyanlarını, sunduğu belgelerle düşüren Sevda, tahliye talebinde bulunarak beyanlarını sonlandırdı.
 
Duruşmaya bir saat ara verildi.