Mahkeme Helin’in katilinin geleceğini düşünmüş!
- 09:22 18 Kasım 2023
- Hukuk
Şehriban Aslan
AMED - Mahkeme Helin Şen’i katleden fail polis Abdullah Ercan’a indirim uygulayarak verilen cezanın gerekçesini açıklarken, kararda Helin’in katledilmesine değil failin geleceğine öncelik verildiği görüldü.
Amed'in Sûr ilçesinde 12 Ekim 2015 tarihinde zırhlı araçtan açılan ateşle hayatını kaybeden 12 yaşındaki Helin Hasret Şen'in ölümüyle ilgili yargılanan fail polis Abdullah Ercan'ın "bilinçli taksirle ölüme neden olmak" suçundan yargılandığı davanın karar duruşması Diyarbakır 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. 19 Ekim’de görülen duruşmada fail hakkında “taksirle öldürme” suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezası verirken mahkeme cezayı 6 yıl 3 aya indirip tutuklanma talebini reddetti.
Helin’i failin silahından çıkan mermi katletti
Verilen kararın ardından mahkeme gerekçeli kararını açıkladı. Verilen gerekçeli karara bakıldığında mahkemenin faili zorlama şekilde aklamaya çalıştığı görüldü. Ayrıca kararda failin kullandığı merminin ölçüsü ile Helin’in başında açılan yaralanma çapının birbirine oldukça yakın olduğu, 12 Ekim 2015 tarihinde saat 07.00 ile 10.00 saatleri arasında Sur İlçesi Fatihpaşa Mahallesi Yıkıkkaya Sokak No:97 önünde toplumsal olay, hendek kazma, silahlı grup vs. herhangi bir olay, ihbar kaydı ya da telsiz görüşmesine rastlanmadığının tespit edildiği belirtildi. Kararda karşı atış, eylem veya etkinlik olduğuna dair kameraya yansıyan görüntü bulunmadığı, emniyetin görüntü izleme ve tespit tutanaklarında ölümün failin atışı ile meydana geldiğinin açıkça tespit edilmiş olması hususları birlikte değerlendirildiğinde Helin’in failin kullanımında olan silahtan çıkan mermi ile katledildiğinin sabit olduğu kaydedildi.
Her şey açık ama…
Mahkeme, kararın devamında şu ifadelere yer verdi: “Mahkememizce her ne kadar dosya kapsamında keşif yapılması ve bilirkişi raporu aldırılması gereği düşünülmüş ise de; olay yerinin güncel fotoğraflarının dosyaya kazandırıldığı, olayın gerçekleştiği Fatihpaşa Mahallesi Yıkıkkaya Sokakta kentsel dönüşüm faaliyetlerinin yapıldığı ve devam ettiği… Bu kapsamda olayın gerçekleştiği yerde bulunan ikametlerin tamamının yıkık olduğu, ikamet eden kimsenin bulunmadığının anlaşıldığı; ayrıca müteveffanın olay anında kamera açısında görünmemesi nedeniyle müteveffanın konumunun ve duruş pozisyonunun tam olarak tespit edilemeyeceği… Yine hemen yukarıda ifade edildiği şekilde sanığın kullanımında olan silahtan çıkan merminin ölçüsü ile maktulün vücudunda oluşan yaralanma ölçüsünün birbirine oldukça yakın olduğu… Özellikle merminin seyir istikametinde engele çarpıp müteveffaya isabet etmesi nedeniyle yaralanmanın sanığın kullanımında olan silahtan meydana gelip gelmediğine dair bilirkişi incelemesi ve olay yerinde keşif yapılmasından beklenen fayda sağlanamayacağı değerlendirilerek özellikle soruşturmacı birimin tespitlerine göre bu yöndeki ara kararlardan vazgeçilmiştir.
Avukatların talepleri esas alınmadı
Savunma makamının maktulün yaralanması sonrasındaki duruş pozisyonuna göre atışın müvekkilinin kullanımında olan silahtan ve müvekkilinin bulunduğu yönden meydana gelmediğine ilişen savunmalarda bulunduğu anlaşılmışsa da; müteveffaya isabet anına dair görüntünün elde edilemediği… Yine müteveffanın yaralanma esnasındaki konumunun ve duruş pozisyonunun bilinmiyor olması karşısında varsayıma dayalı tespit yapılamayacağından bu savunmalar hükme esas alınmamıştır.
Sanığın savunmalarına itibar edilmemiştir
Her ne kadar sanık, müteveffanın kendi silahından çıkan mermi ile ölmediğini beyan etmiş ise de; olay anında Yıkıkkaya Sokak’ta çatışma olduğuna ilişkin operasyon haber merkezine ulaşan telsiz, ses kayıt cihazı ve ihbar otomasyon sisteminde herhangi bir ihbar kaydı veya telsiz görüşmesinin bulunmadığı… Cobra 11 nolu zırhlı araç kamera görüntülerinde çatışma olduğuna dair emareye rastlanmadığı, emniyetin görüntü izleme ve tespit tutanaklarında ölümün sanığın atışı ile meydana geldiğinin açıkça tespit edilmiş olması karşısında sanığın bu yöndeki savunmalarına itibar edilmemiştir.
Ayrıca sanık Abdullah Ercan her ne kadar görevinin ifası sırasında silah kullanmış ise de, 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun 16’ncı maddesi kapsamında sanığın toplumsal olayların gerçekleşmesi ve terör faaliyetleri nedeniyle taciz atışlarını önlemek, güvenlik güçlerine ve vatandaşlara yönelen saldırıları bertaraf etmek için ve dönem koşulları itibariyle atış üstünlüğünü sağlamak amacıyla güvenli ölü noktalara atış yaptığı; ancak sanığın olay anında saldırı, çatışma veya direnişle karşılaşmadığı tespit olunmakla kademeli silah kullanmadığı değerlendirildiğinden sanığın eyleminin kanun hükmünü icra ile kolluğun zor ve silah kullanma yetkisi dahilinde değerlendirilmesi söz konusu olmamıştır.
Bilinçli taksirle ölüme neden olma suçundan cezalandırıldı
Yine sanık Abdullah Ercan’ın operasyon kapsamında Cobra 11 nolu zırhlı araçta silahçı polis memuru olarak kamu görevini ifa ederken sokak içerisinde terör faaliyetleri nedeniyle taciz atışlarını önlemek; güvenlik güçlerine ve vatandaşlara yönelen saldırıları bertaraf etmek ve dönem koşulları itibariyle atış üstünlüğünü sağlamak amacıyla güvenli ölü noktalara 100-105 metre mesafeden birden çok kez değişik aralıklarla atış yaptığı… Her ne kadar sanığın kast ya da olası kastla hareket ettiğine dair iddialar var ise de kamera görüntülerinde sanık ateş ederken müteveffa Helin Hasret Şen’in sokakta, trafonun arkasında olduğunun görünmediği… Sanığın mesleki tecrübelerini önceleyerek kurallara uygun hareket etmeyip arkası görünmeyen ve güvenli ölü bölge olarak kabul edilemeyecek olan trafoya ateş ettiği… Sanığın mesleki tecrübesine güvenerek öngörülebilecek olan muhtemel neticenin meydana gelmesini istememesine rağmen objektif özen yükümlülüğüne aykırı hareket etmek suretiyle neticenin meydana gelmesini engelleyemediği ahvalde müteveffanın ölümüne sebebiyet verdiği değerlendirilerek bilinçli taksirle ölüme neden olma suçundan cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Cezada indirim uygulandı
Sanık hakkında temel ceza miktarı belirlenirken, her ne kadar olay tarihinde sokağa çıkma yasağı var ise de; sanığın ateş etme eylemi öncesinde sokakta hareketliliğin devam ettiği, çocukların ve vatandaşların zaman zaman sokaktan geçtiği, bu nedenle çocukların olay yeri veya etrafında olma ihtimalinin devam ettiği anlaşılmakla suçun işleniş biçimi, sanığın kusurunun derecesi, meydana gelen neticenin ağırlığı gözetilerek sanık hakkında ceza tayin edilirken alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle uygulama yapılması gerekmiştir. Sanığın polis memuru olduğu, kobra silah kullanma uzmanlığının olduğu, mesleki bilgi birikimi ve deneyimine güvenerek silahla atış yaptığı, ancak arkası görünmeyen ve güvenli ölü bölge olarak kabul edilemeyecek olan trafoya ateş ettiği… Sanığın ifa ettiği görev uzmanlığı nedeniyle mesleki tecrübesine güvenerek öngörülebilecek olan muhtemel neticenin meydana gelmesini istememesine rağmen objektif özen yükümlülüğüne aykırı hareket etmek suretiyle neticenin meydana gelmesini engelleyemediği ahvalde müteveffanın ölümüne bilinçli taksirle sebebiyet verdiği değerlendirilerek cezasında takdiren yarı oranında artırım yapılmıştır. Ayrıca sanığın geçmişi, cezanın sanığın geleceği üzerindeki olası etkileri, yargılamaya yansıyan olumsuz tutum ve davranışının bulunmaması nedenleriyle sanığın cezasında takdiri indirim yapılmış olup; sanığın bilinçli taksir ile hareket ettiği anlaşılmakla, TCK'nın 22/3 maddesi gereğince sanığın cezasında takdiren 1/2 oranında artırıma gidilerek 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına… Yine sanığın geçmişi ve cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri sanık lehine takdiri indirim nedeni kabul edilerek sanığın cezasında TCK'nın 62/1 maddesine göre takdiren 1/6 oranında indirim yapılarak 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildi.”