Kobanê Davası: DAİŞ bu toprakları işgal etmediyse bizim payımız büyüktür

  • 18:01 29 Kasım 2023
  • Hukuk
ANKARA - Kobanê Davası tutukluların savunmalarıyla devam ederken, “Kuşkusuz HDP DAİŞ tehdidini önceden görmüş ve önlemek istemiştir. Örneğin Irak hükümeti DAİŞ’i hafife aldığı için DAİŞ o zaman Musul'u işgal etmiştir. DAİŞ bu toprakları işgal etmediyse eğer bizim payımızı büyüktür” denildi.
 
Kobanê Davası’nın 43’üncü duruşmasının üçüncü oturumu, Sincan Cezaevi Kampüsü'nde devam ediyor. Ankara 22'nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşma, tutuklu siyasetçi Nazmi Gür’ün savunmasıyla sürdü. 
 
‘Kürt ve muhalif olduğum için yargılanıyorum’
 
Nazmi, yargılanmak istenen HDP’nin uluslararası alanda ciddiye alınan bir parti olduğunu ve kurulduğu günden bu yana herhangi bir meşruiyet sorunu yaşamadığını söyledi. Nazmi, “HDP, Türkiye'de faaliyet gösteren 100 siyasi parti gibi meşrudur. AKP ne kadar meşru ise HDP de o kadar meşrudur. HDP, Türkiye halklarının ortak mücadelesini veriyor. HDP, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne alınması için katkı sunacak bir parti olduğuna inanıyoruz. Çünkü AKP, AB ile uyum sürecini buzdolabına koydu" dedi. Kürt ve muhalif oldukları için yargılandıklarını vurgulayan Nazmi, "Ben Kürdüm ve kimse benim Kürtlüğümü değiştiremez. Aynı şekilde bu durum bir Türk için de geçerlidir. Bu ayrımcılık meselesini açmak isterim; bu iddianame ırkçılık ilkeleriyle hazırlanmıştır. Biz bu ırkçı iddianameyi hazırlayanları her mahkemede teşhir etmeye devam edeceğiz” diye belirtti.
 
‘Dilimde konuşmak nasıl ırkçılık oluyor?’
 
Kürtler karşı sistematik ırkçı bir politika yürütüldüğünü ifade eden Nazmi, iddia makamının ise kendilerine karşı "siyasi-politik mücadele" verdiğini kaydetti. Nazmi, "Savcı, mütalaada insan onurunu hiçe saymış. İddianameyi o kadar sinsi ve politik şekilde hazırlanmış ki bildiğiniz bize karşı ideolojik-siyasal mücadele veriyor. Savcı bunu kutsal bir iş olarak görüyor. Bu iddianame AİHM’e gidecek ve Türkiye mahkum edilecek” ifadelerini kullandı. Nazmi, anadillerini savunanların ırkçılıkla itham edildiğine işaret ederek, "Erdoğan, yurt dışı ziyaretlerinin birinde, ülkede Türkçe dillinde eğitim verilmemesine dair ‘Türkçe’ye soykırım uygulanıyor’ demişti. Ama bu ülkede hem Kürtlere hem de diğer halklara dillerinde eğitim verilmiyor. Bu suçtur. Ben dilimi istiyorum dediğimde ırkçılık yaptığımı söylüyorlar. Dilimde konuşmak istemem nasıl ırkçılık oluyor?" diye sordu.
 
‘AKP yenilgiyi kabul etmeyince ülke kan gölüne döndü’
 
AKP'nin tüm saldırılarına rağmen partilerinin ayakta olduğunu ifade eden Nazmi, "7 Haziran 2015 seçimleri sonrası HDP’ye ciddi saldırılar gerçekleşti. HDP’nin 60’ın üzerinde binası yakıldı. Yine Adana ve Mersin binalarına bomba gönderildi. Tüm saldırılara rağmen HDP, Kasım seçimlerinde Meclis’te üçüncü parti oldu. AKP bu yenilgiyi kabul etmeyince, ülke bir anda kan gölüne döndü. 10 Ekim’de ‘savaş hayır’ için bir araya gelen insanlara Ankara Gar önünde katliam yaptılar. HDP, savaş sonrası bütün bunlara rağmen yine barajı aştı" diye kaydetti. 
 
Duruşma, verilen aranın ardından devam etti.
 
‘Davayı görmek istiyorsanız 2014 yılına gidin’
 
Verilen aranın ardından savunmalarına devam eden Nazmi, AKP iktidarı 7 Haziran 2015 Genel Seçimlerine HDP’nin bağımsız adaylarla girmesini ısrarla talep ettiğini dile getirdi. Nazmi,  seçimlere parti olarak girip kazandıklarında AKP iktidarının kendilerine yönelik düşman politikası yürüttüğünü söyleyerek, şunları belitti: “Bize bu gün ki konjonktüre göre bizi suçlamaya çalışıyorsunuz.  O dönemin aktörleri ve  gündemlerini konularını hiç bir şekilde dikkate almadınız. Hep bu günden olaylarla bakıyorsunuz. Eğer siz  bu bugünden itibaren  o dönemi değerlendire diyorsanız bu işin ipini kaçırmışsınız demektir. Bir siyasi parti niçin var. Her parti gibi bizde iktidara gelmek için çalışıyoruz. O günün AKP’si gelip bizimle konuştu.  Bize 7 Haziran 2015 Genel Seçimlerine bağımsız adaylarıyla girmemizi parti şekilde seçime girsek kazanamayacağımızı söylendi. Biz kendi parti olarak parti olarak seçime gireceğimiz karar verdik ve seçim barajını açtık kazandık. Biz seçimi kazanınca AKP bize düşman kesildi. Yüzde 10 barajını biz göğüsledik ve kazandık. Türkiye'nin her yerinde oy aldık. AKP Kayseri’de yüzde 60 aldıysa bizde Van’da yüzde 79 oy aldık. Maden seçimlerde her yeri AKP alacaksa niye partiler kuruluyor.  O zaman tek partili rejim dönemine gidilsin. Bu işin özü budur. Bu davayı görmek istiyorsanız 2014 yılında gitmeniz lazım. O gün ki atmosfer farklı bugün farklı. O gün ne dediğimiz  ve iktidarın ne dediğini bütün delilleriyle vardır. Bugün biz yargılayanlar yarın çözüm sürecini bozan aktörler yargılanacak. Barış karşıtı güç devşirmesi yapanlar kaybedecek. Barış hırs konusuna kurban edilmez. Biz demokratik bir ülkede yaşamak için ciddi mücadele veriyoruz. Bu kumpas davası suçlamaları reddediyorum. Çözüm süreci ve HDP’de bulunmaktan onur duyuyorum. Öyle çamur at izi kalsın öylemi. Bunlar nasıl iddialardır?”
 
‘Sessiz olduğum için suç sayılmış’
 
İddia makamının kendisine yönelik hazırladığı iddianameye dikkat çeken Nazmi,  savcılığın konular hakkındaki sessizliğini suç saydığını aktardı. Nazmi, devamla, “HDP çözüm yerini meclis olarak görmüş ve sorunları burada çözülmesi için kararlılık göstermiş. Kürt sorunun çözüm yerinin meclis olduğunu vurgulamak istiyorum. HDP meclis çalışmalarına dikkat çekmek istiyorum. İddia makamı benim sessiz kaldığım için suç işlediğimi iddia ediyor. Oysa parlamento çalışmalarını soru önergesi, kanun teklifi ve yüzlerce araştırma önergeleri z var. Hiç bir olaya ne sessiz nede duyarsız kaldık, yalan söylüyorlar. DAİŞ saldırdığı Kobanê sadece Kürtlerin gündeminde değildi. O zaman Kobanê yönelik saldırılar yüzlerce ülkenin gündemindeydi.  O zaman bazı ülkelere meclislerinde ciddi bir kararlar aldık. Avrupa bir koalisyon kurdu ve bu koalisyon halen devam etmektedir. İktidar o dönem bu koalisyona katılacağına dair bilgiler alıyorduk. Bizde durumun ne kadar ciddi olduğunu gördüğümüz her fırsatta kendilerine dile getirdik. Davutoğlu'nu binlerce kez uyardık ama bizi dinlemediler bile. Sonunda DAİŞ ülkede bomba patlatıp yüzlerce yurttaşımızın yaşamını yitirmesine neden oldu” ifadelerini kullandı 
 
‘İddia makamı suç işliyor’
 
Kobanê’ye DAİŞ'in saldırdığı dönemde herkesin gündeminde olduğunu söyleyen Nazmi, Kobanêliler de Şengal halkı gibi katliama uğramasın diye sorumluluk aldıklarının altını çizdi. Nazmi, “6 Ekim 2014  tarihinde Parti Meclisi (PM) toplantımız vardı.  Birçok konunun konuşulduğu toplantıda DAİŞ’in Kobanê saldırıları da konuştuk. Bu kadar gündem olan bir meseleyi bizde yol bulmak istedik. HDP-PM kesinlik sadece Kobanê için toplanmadı. Toplantı bittikten sonra HDP MYK kısa sonra bir toplantı yaptı. Daha sonra dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nda genel başkanımıza gelen bir telefon sonra biz toplantımızı sonlandırdık. İddia makamı suç işlemiştir. Halk iradesiyle buralara gelen HDP illegalize etmeye çalışıyorlar. Bu iddianameye aynen olduğu gibi iddia makamın iade ediyoruz. Her ne kadar savcının yaptığı pratik aleyhimize olsa da bu mahkeme bizi dikkate almak zorundadır.  İddia makamı hazırladığını iddianamede sadece Kobanê olaylarında sadece sanki HDP çağrı yapmış. O gün binlerce ulusal ve uluslararası çağrı yaptı” diyerek, Kobanê’nin  Şengal gibi katliamla sonuçlanmasını istemedikleri için sorumluluk aldıklarını belirtti.
 
‘DAİŞ  bu toprakları işgal etmediyse  eğer bizim payımız büyüktür’
 
Kobanê olaylarının savcılık tarafından çarpıtılmak istenildiğini vurgulayan Nazmi, ANF’den alınan haberleri somut delil olarak iddianameye konulduğunu belirterek beraatını talep etti. Nazmi, “İddia makamı iddianamede yazdığı kendi siyasi görüşüdür. 7 Ekim 2014 tarihinde Muş'un Varto ilçesinde polis tarafından Hakan Buksur adlı gencin öldürülmesiyle olaylar başlamıştır. Bizim beraatimiz dışında başka bir karar vermezsiniz. Açık ve gizlik tanıklar üzerinde bir ceza verilemeyeceğini sizde çok iyi biliyorsunuz. Açık ve gizli tanıklar benim hakkımda herhangi bir beyanları da yok.  HDP gibi bir partinin talimat aldığını dair yalanlarına kabul etmiyoruz.  Elinizde cezalandırmamız gerektirecek herhangi bir somut delil yoktur. İddia makamı Fırat Haber Ajansı'nda (ANF)  o dönem hazırladığı tarihi kronolojiyi haberleri alarak dosyaya somut delil olarak dosyaya koymuş.  Üçüncü bir bağımsız kurulu bu iddianameye  baksa ‘hukukla alakası’ olmadığını söyler. Peki, mahkeme ANF hazırladığı kronolojiyi somut delil olarak sayacak mı? Bütün dünyanın ilgi gösterdiği bir yere bizim tepkisiz kalmamız ne kadar doğrudur. Bu yaşamın olan durumuna aykırıdır. Savcı HDP’nin Kobanê’ye daha fazla ilgi gösterdiğini söylüyor. Kuşkusuz HDP DAİŞ tahdidini önceden görmüş ve önlemek istemiştir. Örneğin Irak hükümeti DAİŞ’i hafife aldığı için DAİŞ o zaman Musul'u işgal etmiştir. DAİŞ bu toprakları işgal etmediyse eğer bizim payımızı büyüktür” diye konuştu.  
 
Duruşma, yarın saat 10.00’da Nazmi Gür’ün savunması ile sürecek.