TJA aktivisti Zeynep Boğa tahliye edilmedi
- 14:17 7 Şubat 2024
- Hukuk
ANKARA - TJA’lı 9 kadının yargılandığı dosya kapsamında tutuklu yargılanan tek siyasetçi Zeynep Boğa'nın tutukluluk halinin devamına karar verildi.
Ankara merkezli bir soruşturma kapsamında 2 Aralık 2022’de tutuklanan Tevgera Jinên Azad (Özgür Kadın Hareketi/TJA) üyesi 9 kadın aktivistin “örgüte üye olma” ve “örgüt kurma veya yönetme” iddiasıyla yargılandıkları davanın ikinci duruşması Ankara 25’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Dosya kapsamında ilk duruşmada tahliye edilen Figen Ekti, Hatice Güngör, Hatice Yaman Diyarbakır’dan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katılırken dosya kapsamında tek tutsak siyasetçi Zeynep Boğa duruşma salonunda hazır bulundu. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi, Bitlis Milletvekili Semra Çağlar Gökalp, DEM Parti Ankara İl Örgütü Eş Başkanı Tatlıgül Gül duruşmayı izledi.
Tecrit ve deprem vurgusu
Diyarbakır’da hakkında açılan dosyalar Ankara’daki dosyasıyla birleştirilen Zeynep Boğa, savunmasını Kürtçe gerçekleştirdi. Öncelikle deprem ve tecride ilişkin konuşan Zeynep, “ Dün depremin yıldönümüydü, binlerce canı yitirdik ve tarifi olmayan acılar yaşadık. Aktivist kadınlar olarak oradaydık, alanda çalıştık. Bütün acılarına tanıklık ettik. Hatay’dan tutalım Semsur ve Amed’e kadar birçok bölgede acı vardı. Görüyoruz ki yaralar hala sarılmamış. Bu nedenle bugün yerimiz zindanlar değil, onların yanında olmak ve acılarını sarmaktır. Bir diğeri, bugün bizim için önemli bir zaman 15 Şubat yaklaşıyor. Kürt halk önderi Sayın Öcalan üzerinde ağır bir tecrit hali sürüyor. Bu tecridin kaldırılması için bugün cezaevinde yüzlerce arkadaşımız açlık grevinde. İnsani bir talepleri var bir tutuklunun ailesi ve avukatlarıyla görüşmesini istiyorlar ama bunu yıllardır engelliyorlar, bu insan hakkı ihlalidir. Bunu kınıyorum. Biz diyoruz ki, istediğimiz şey bu evrensel bir haktır ve kendi yasalarına uymalarını istiyoruz. Bizim nasıl aile ve avukatlarımızla görüşme hakkımız varsa İmralı’daki arkadaşların da hakkı vardır” diye konuştu.
‘Tüm dosyalar aynı kes-kopyala- yapıştır’
Hakkında açılan tüm dosyalarda aynı iddianamelerle karşılaştığını söyleyen Zeynep, dosyaların siyasi emellerle hazırlandığını belirtti. 2009’dan bu yana hakkında çok sayıda dava açıldığını, yargılandığı ilk dosya olan KCK davasından da beraat ettiğini aktaran Zeynep, söz konusu dosyalarda birçok kez kadın ve hak odaklı savunmalar gerçekleştirdiğini anımsattı. Söz konusu dosyaların siyasi saiklerle hazırlandığına vurgu yapan Zeynep, sözlerine şöyle devam etti: “Heyet de dosyaları incelediyse görecektir ki içeriği aynıdır. Tamamen kes kopyaya yapıştırdan ibaret. O dosya olmadı bu dosyaya yapıştır meselesi. Bu bir zulüm. Ben bir kadın aktivistim ve kadın meclisinde parti çalışanıyım, kimliğim de bilinmektedir. Arkadaşım Figen Aras’ın dediği gibi bizi bırakın da gidip çalışmalarımızı sürdürelim. Biz bu konuda haklıyız, bu ülkeyi değiştirip dönüştürmek ve demokratikleştirmek için bizi bırakın gidip çalışmalarımızı sürdürelim. Daha öncede bu konudan bahsetmiştim bugün bu ülkede her gün kadınlar katlediliyorsa, her seçimden önce onlarca muhalif kadın tutuklanıyorsa burada bir sorun var demektir. Bu 10 yıldır demokratik çalışmalar yapıyorum biri de çıkıp desin ki ‘Zeynep sen şiddet olayına karıştın’, ama böyle bir şey yok.”
‘İddianameyi hazırlayan ya dalga geçiyor ya zihniyetinde sorun var’
Gizli tanığın kendisi için “Emine” kod ismini kullandığı ve PKK tarafından TJA’ya gelen paraları yönettiği” iddialarına ilişkin konuşan Zeynep, “Gizli tanıklar her dosyada sürekli aynı şeyleri tekrarlayıp duruyorlar, bu bir zihniyet, bizim kadın çalışmalarımızı engellemek istiyorlar. Şunu söyleyebilirim en son Amed’te bir dosya açılmıştı ve tutuksuz yargılandık. Ümit Akbıyık dediğiniz tanığı tanımıyorum ki o da bizi tanımıyordur. Onların önüne bir liste konuluyor, ifadeler verdiriliyor. Dosyada tek bir delil yok bomboş bir dosya içeriği, yeni söylemler yok. Bu iddianameyi hazırlayan ya bizimle dalga geçiyor ya zihninde bir eksiklik var. Kod ismime Emine diyor, iddianamenin devamında da benim için ‘bir parmağının olmadığı’ ifadesi yer alıyor. Elimse söz konusu bir uzuv eksikliği yok. Demokratik siyaset yürütüyorum neden bir kod isim kullanayım ki o dönem de zaten parti meclisinde yer alıyordum. Mantık yok burada. Kod isim kullanan birisi medyada, TV’de röportajlar verebilir mi? Herkes beni tanıyor, görüyor. Para konusunda da en ufak bir delil, yazılı görsel ne olursa varsa buyurun önüme koyun kabul edeyim. Ben kendimden eminim böyle bir şey söz konusu değil” sözlerini kullandı.
‘Birden fazla yerde ve biçimde nasıl çalışma yürütebilir?’
Zeynep’in beyanlarının ardından söz alan Avukat Gülşen Özbek Yıldırım şöyle konuştu: “Bu birleşen dosyaları yan yana koyduğumuzda, içerikleri bire bir aynıdır. Müvekkilim 2009’da tutuklandı 5 yıl boyunca savunma sırasının kendisine gelmesini bekledi ve bu dosyadan beraat etti. Suç tahlilleri aynı, deliller aynı. Müvekkilimin aynı dosyalardan, aynı suçlardan birden kere yargılanması söz konusu olamaz. Yasal değildir. Sayın mahkemeniz tarafından iddianamenin iadesinin yapılması kanaatindeyim. Dosyaların birleştirilmesini kabul etmiyoruz. Bir yandan gizli tanık örgüt kadrosunda olduğunu, gizlilikle hareket ettiğini söylüyor ama benim müvekkilim hakkında açık kaynak taraması yapılmış. Dernek çalışmalarında, parti çalışmalarında faaliyet yürüttüğü görülüyor. Tanıkların ifadeleri ile ciddi anlamda çelişiyor. Gizli tanıkların birbiriyle ifadeleri dahi çelişiyor. Biri, kadın çalışması yürütüyor diyor, biri Serhat bölgesinde çalışıyor diyor, biri parmağı yok diyor biri başka bir şey söylüyor. Benim müvekkilim birden fazla yerde, birden fazla biçimde nasıl çalışma yürütebilir mümkün mü?”
Kadınların tecavüze, şiddete karşı kendini koruması suç sayılmış!
Avukat Cahit Kırkazak ise birleşen dosyaların ortak özelliğinin kadın çalışmalarını ve örgütlenmelerinin kriminalize edilmek üzerine oluşturulduğunu söyledi. Cahit, “Zeynep, kadın çalışmaları yürüttüğü sürece belli ki hakkında gizli tanıklar ve iddialar yürütülmeye devam edilecek. Bu dosyaların hepsi bunun üzerine kurulmuş. TJA kriminalize edilmeye çalışılıyor, gizli tanıklar var. TJA için ‘kadın erkek eşitsizliği ve usulsüzlüğü amaç gösterip kullanarak’ diye bir ifade yer alıyor, görüyoruz ki burada bir erkek aklı devreye girmiş. Bir diğer gizli tanık TJA için ‘şiddete maruz kalan, ailesi tarafından eğitimi engellenen, sığınacak kapısı olmayan kadınları örgütlemek’le görevli diyor. Bir diğeri, kadınların tacize, şiddete, tecavüze karşı kendini koruması, buna dair kampanya yürütmesi suç olarak görülmüş. Eğer bir yerde kadına şiddet, tecavüz, fuhuş ve uyuşturucu varsa ve kimse ayağa kalkmıyorsa zaten yıkılsın orası. Kadına yönelik şiddet suçlarına dair kitlelerin eğitilmesi kriminalize edilmiş. Bu suçlama konusu ve hazırlanan iddianamenin ne olduğu ortadadır. Arkadaşlar bunu daha öncede ifade etti, bu dosya kadın düşmanı, ırkçı bir dosyadır” diye belirtti.
‘Ümit denilen şahıs kolluğun can simidi olmuş’
Birleştirilen dosyalarda yer alan üç gizli tanığın her aşamada farklı isim alarak ayrı mahkemelerde, ayrı dosyalarda, ayrı zamanlarda aynı beyanları sunduğunu belirten Cahit, “Tanıkların önüne ya ifadeler konulup imzalatılıyor ya da bunlar farklı kişiler” dedi. Bütün dosyalarda TJA’nın kriminalize edilmeye çalışıldığını ancak tek bir şiddet eyleminin iddianamede yer almadığını ifade eden Cahit, “ Ümit Akbıyık’ın müvekkile ait beyanları da soyut ve belirsizdir. Diyarbakır’daki tanık beyanları alınıp yeni bir iddianame hazırlanmış. Ümit Akbıyık şuan kolluk için can simidi haline gelmiş. Söz konusu şahsın ifadeleriyle tutuklananların çoğu tahliye oldu. Sonuç olarak bu dosyanın üç temel özelliği, kadın çalışmalarının kriminalize edilmesi, birbiriyle çelişkili gizli tanık beyanları ve hiçbir delinin olmamasıdır.”
‘İmza atmama söz konusu değil’
İddia makamı Zeynep Boğa’nın “kaçma şüphesi varlığı” nedeniyle tutuklu yargılamanın devamını istedi. Tutukluluk talebine ilişkin tekrar söz alan Zeynep, “Her dosyaya ilişkin savunmamı verdim. İmza ve denetime ilişkin şunu söyleyeyim depreme kadar gidip imzalarımı attım. Deprem olduğunda da Amed’te imza atmaya gittim ve bana imza zorunluluğunun şimdilik deprem nedeniyle kaldırıldığını söylediler ve ‘sana haber vereceğiz’ dediler ama vermediler. Bunu tutukluluk gerekçesi olarak ileri sürüyorsa savcı bu gerçek değildir. Ailemden birçok kişi yurtdışında ve karaciğerimde sorun olduğu için ameliyatsız bir tedavi olmak üzere yurtdışına gidecektim. 5 aydır cezaevindeyim ve birçok sağlık sorunum var, mahkemeden tahliyemi talep ediyorum” dedi.
Tutukluluğa devam kararı
Mahkeme heyeti “somut kaçma şüphesi” gerekçesi ile Zeynep Boğa’nın tutukluluk halinin devamına karar verdi. 8 kadının ise yurtdışı çıkış yasağı ve adli kontrol tedbirlerinin devamına karar verildi. Duruşma 30 Nisan tarihine ertelendi.