Kobanê Davası: Mahkeme heyeti ‘tanık değilim’ diyen tanığı esas aldı
- 19:09 8 Şubat 2024
- Hukuk
ANKARA - Kobanê Davası’nda gizli tanık Ulaş’ın beyanlarında yer alan “şahitliğim söz konusu değil”, “bire bir tanıklığım söz konusu değil”, “sanırım” ve “konumlarından dolayı öyle düşündüm” gibi belirsiz ve öznel ifadelere dikkat çeken avukat Sipan Cizreli, mahkemenin buna karşı Ulaş'ın beyanlarını esas aldığını belirtti.
Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Kobanê Davası, tutsak siyasetçi Zeynep Karaman’ın esasa dair savunmasıyla devam etti.
‘Tanık ifadeleri ayet gibi görüldü’
“Savcılık tanık ifadelerini Kuran ayeti gibi görmüştür” diyen Zeynep, mahkeme heyeti ve iddia makamı adına üzüldüğünü belirtti. Zeynep, “Bu tanıkları kendileri getirdi ve ifadeleri de kendileri kurguladı. Bu ortaya çıktı. Gizli tanık ABC123, ‘biz heyet ile birlikte bu ifadeleri hazırladık. Bu ifadelerden sonra tahliye olacağım’ demişti. Tanık Sami Baran ise mahkeme huzurunda, ‘bu ifadeler bana ait değil’ dedi. Turan Türköz, ‘bu ifadeleri almak için bana çok sözler verdiler ancak bana verilen sözler tutulmadı’ dedi. Bu davada 2018’den beri gizli tanık kurumu istismar edilmektedir. FETÖ siyasi rakiplerini bu kurumla tasfiye etmek istedi. Balyoz ve Ergenekon bu yöntem ile geliştirildi. Kürdistan’da da demokratik siyaseti ortadan kaldırmak için bu yöntemi kullandılar” dedi.
‘Bu iftiracıların yalan ifadelerini kabul etmiyorum’
Yargı saldırılarıyla demokratik siyaset alanının “teslim alınmak” istendiğine dikkat çeken Zeynep, “Bu gizli tanıkların kullanılmasındaki tek amaç bize ceza verebilmektir. 2009’dan bugüne kadar (KCK Ana Davası, 2009) demokratik aktörler bu yolla tasfiye edilmek isteniyor. Savcılık da heyet de ortada maddi, somut bir delil olmadığı için bu müesseseye başvurmuştur. Yargı ve Emniyet bunun için seferber oldular” diye belirtti. Gizli ve açık tanıkların Kobanê olaylarına dair bilgi sahibi olmadıkları yönündeki ifadelerini hatırlatan Karaman, “Buna karşın heyet tanıkların ifadelerini dinlemeye devam etti. Heyet hakikati mi açığa çıkarmak istiyor yoksa beyninde kodladığı kararı mı açıklamak istiyor? Heyet tanıklar ifade verirken, savcıdan daha çok bizim üzerimize oynuyor. Bu iftiracıların hiçbir yalan ifadelerini kabul etmiyorum” diye belirtti.
‘Gizli tanık Ulaş hangi mahkeme kararıyla dinlendi’
Gizli tanık Ulaş’ın hangi mahkeme kararı ile dinlendiğini soran Zeynep, ifade ve teşhis tutanaklarının Emniyet’te gizli tutulduğunu belirterek, “Mahkememiz de gizli tanık Ulaş’a özel bir yaklaşım sergiledi. Merak ediyorum, Ulaş’ın özelliği ne? Buraya açık tanıklar da geldi. Kerem Gökalp de ifade verdi. Yıllarca örgütte kalmış ve gelerek saatlerce burada konuştu. Kendisi cezadan kurtulmak için ifade verdi. Ona hiçbir birşey olmadı. Ulaş’ın özelliği neydi de heyet ona özelin özeli koşullar hazırladı? Ulaş gizlinin gizlisidir. Ulaş’ın TEM için, 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi için ne özelliği var? Sümer rahipleri kadar esrarlı hale getiriliyor. Bu büyük bir şüphe yaratıyor. Bu esrar ile ifadesinin etkisinin daha çok artması mı isteniyor? Yüzlerce kişi hakkında ifade vermiş. Aynı zamanda, aynı mekanda Muhammed Zengin’in de ifadesi alınmış. Bu nasıl oluyor?” diye sordu.
‘BU dava topluma zarar verdi’
Zeynep savunmasını şu sözlerle bitirdi: “Umarım heyet hukuka uygun bir karar verir. Umarım çöktürme planına göre vermez, umarım Ankara Emniyeti’nin bilgi notuna göre ve bu davayı hazırlayanların amaçlarına göre vermez. Bu davanın topluma hiçbir faydası yoktur, aksine zarar vermektedir. Yargılama süreci boyunca Kürt halkı ve Türk halkının ilişkilerine büyük bir zarar vermiştir. Mahkeme heyeti umarım kararlarıyla bu zararları telafi eder. Bir tweet nedeniyle 38 kez ağırlaştırılmış müebbet cezası isteniyor. Her gün buraya gelip yargılanıyor, cezaevine dönüyoruz. Yine de ayaktayız. Bizim için bir işkenceye döndüğü halde yine de barış isteğimizi, umutlarımızı devam ettirdik. Tüm halkıma selam gönderiyorum”
Zeynep’in savunmasının Duruşmaya 15 dakika ara verildi.
‘Kanuna aykırı’
Aranın ardından Zeynep’in müdafi avukatları savunmalarını gerçekleştirdi. İlk olarak beyanda bulunan avukat Metin Kaya, Zeynep’in TCK 302 yönünden “milletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak suçu” yönünden cezalandırılmak istendiğini hatırlattı. Metin, “Oysa devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak suçu bir amaç suçtur. O suçun yanında çok sayıda araç suçların bulunması gerekmektedir. Müvekkilim Zeynep Karaman'ın tüm o zora dayalı araç suçları işlerken başkalarını tahrik ederek azmettirerek şerik sıfatıyla TCK’nin 38 inci maddesi gereğince bu suçları işlediği anlatılmaktadır. Buna göre zor ve cebre dayalı araç suçlarda müvekkilim azmettiren şerik olduğuna göre amaç suçta da azmettiren şerik durumundadır. Araç suçta TCK’nın 37’nci maddesi gereğince fail durumunda olan kişi amaç suçta da fail durumundadır. O halde araç suçları 38’inci madde gereğince azmettiren şerikler hiçbir şekilde 37’nci madde gereğince fail durumunda olamazlar. Bu kurala göre zor ve cebre dayalı suçlardan azmettiren şerikler, devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak suçunu da azmettirerek işlemesi gerekmektedir. Müvekkil Zeynep Karaman zor ve cebre dayalı suçlara hiç katılmadığı ve sadece şerik sıfatıyla cezalandırılacağı bildirildiği halde devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozmak suçu yönünden 38’inci madde gereğince şerik yerine 37’nci madde gereğince müşterek fail olarak cezalandırılmak istenmesi kanuna aykırıdır” dedi.
‘Kobanê Davası’nda faillerin kim olduğu bilinmiyor’
İddianameye göre mahkemenin Zeynep’i sadece azmettirme suçuyla cezalandırabileceğine dikkat çeken Metin, buna karşın heyetin iddianamedeki fiili değiştirmeye çalıştığını ifade ederken, farklı tip suçların birbirlerine dönüştürülme gayreti olduğunu belirtti. Metin, “Ceza Kanunu 214/3, 220/5 maddelerine açıp baktığımızda bu maddelerin tamamen iştirak kuralına tabi maddeler olduğu ve TCK 38/1 maddesi kapsamına girdikleri dolayısıyla, işlenen tüm bu suçlara azmettirme şartlarının ne şekilde uygulandığının ortaya çıkması gerekmektedir. Müvekkilimin 12 şehirde gerçekleşen bu ikinci grup tüm suçlara azmettirici olarak nasıl katıldığını ortaya çıkarmamız gerekmektedir. İddianamenin anlatımına göre baktığımızda müvekkilimin parti merkezinden taşraya tweet atarak vatandaşları çeşitli suçlara tahrik ettiği, dolayısıyla olay yerine hiç gitmediği ifade ediliyor. Başka kişileri azmettirdiğine göre aynı suçların failinin de kim olduğunun bilinmesi gerekmektedir. Cumhuriyet savcısı esas hakkındaki mütalaasında müvekkilimi olayların faili değil olayın şeriki olduğunu iddia ettiğine göre TCK’nın 40/3 maddesi gelince faillerin de kim olduğunun bilinmesi ve eylemlerinin en az bir tanesinin teşebbüs aşamasına varması gerekmektedir ancak Kobanê Ceza Davası’na baktığımızda bu suçları gerçekleştiren faillerin kim olduğu bilinmemektedir” diye konuştu.
Zeynep2in hakkındaki iddiaların somut herhangi bir delile dayanmadığını belirten Metin, Zeynep’in tahliyesine ve beraatine karar verilmesini talep etti.
‘Sunduğumuz delilleri değerlendrmediniz’
Sonrasında beyanlarda bulunan avukat Sipan Cizreli ise hazırladığı görsel sunum ile Zeynep’in hakkındaki tanık ifadelerine atıfta bulundu. Zeynep’in sorgusunun yapılmadığını hatırlatan Sipan, mahkeme başkanının bu aşamada müvekkiline soru soramayacağını aktardı. Sorgular tamamlanmadan dosyanın ilerletilebilmesi için tanık ifadelerine geçildiğine dikkat çeken Sipan, “Siz kendi delillerinizi ortaya koyma aşamasına geçtiniz. Bizim savunma makamı olarak sunduğumuz delilleri değerlendirmediniz. En azından yargılamanın tüm taraflarının dahil olduğu bir usül tutturabilseydiniz bir nebze CMK’ya uyum sağlayabilirdiniz” diye belirtti. Sipan, CMK 206/2’deki “Delillerin Ortaya Konulması ve Reddi” müessesinin heyet tarafından uygulanmadığını dile getirdi.
‘Aynı gün ikisinin de ifadesinin alınması fiziğe aykırı’
“Tanık ifadelerini kabul etmiyoruz” diyen Sipan, gizli tanık Ulaş’ın 2 Temmuz 2022’de dinlendiğini ancak mahkeme heyetinin savcılık ifadesini esas aldığını belirtti. Ulaş’ın 4 Mart 2020’deki emniyet ifadesinin alındığı gün tanık Muhammed Zengin’in de ifadesinin alınmasının “imkansız” olduğuna değinen Sipan, “Muhammed Zengin duruşmada dinlendi ve ifadesinin sabahtan akşama kadar sürdüğünü söyledi. Ulaş’ın ifadesinin alınmadığı aşikarken, mütalaada ‘delillerin uydurulduğu iddiası soyut iddialardan ibarettir’ deniliyor. Bu soyut bir durum değil. Ulaş’ın 328 sayfalık teşhis tutanağı var. Aynı gün ikisinin de ifadesinin alınması fiziğe aykırı. Hangi iddiaların hangi gerekçelerle soyut ve gerçek dışı olduğu ispatlanmamıştır. Tüm bunlara rağmen heyet tarafından da Ulaş’ın Emniyet ifadesi, müvekkil hakkında hala tutuk devam gerekçesi olarak görülmektedir. Mahkeme heyeti Ulaş’ın beyanlarına dair en ufak bir şüpheye düşmedi. Açığa çıkan onca şeye rağmen Ulaş’ın dinlenilmesinden vazgeçebilecekken aksine hala tutuk devam gerekçesi yapıyorsunuz. Akıl alır gibi değil” sözlerine yer verdi.
Gizli tanık tanıklığım yok, mahkeme var diyor
Ulaş’ın kendi beyanları içerisinde yer alan çelişkilere dikkat çeken Sipan, Ulaş’ın mahkeme huzurunda, “şahitliğim söz konusu değildir”, “bire bir tanıklığım söz konusu değil”, “sanırım” ve “konumlarından dolayı öyle düşündüm” gibi belirsiz ve öznel ifadeleri olduğunu yineledi. Sipan, “Söylediklerim dedikodudan ibaret’ diyor ama sizler bu beyanları esas alıyorsunuz. Ulaş’ın hiçbir güvenirliği yok. Birçok mahkemeyi bu konuda ikna ettik ama sizi edemiyoruz” diye belirtti.
‘Heyetinizce aleyhe delil üretmek için re’sen araştırma yapıldı’
-
Tanıkların birbirleri arasındaki çelişkilere örnekler veren Sipan mahkeme heyetine, “Peki siz hangi tanığa güveneceksiniz” diye sordu. Gizli tanık 225A’nın usullere uygun dinlenilmediğini anımsatan Sipan, “Ceza muhakemelerinin esas amacı maddi gerçekliğin açığa çıkarılmasıdır. Bu dosyaya baktığımızda heyetinizce aleyhe delil üretmek için re’sen araştırma yapıldı. Günü geldi, yoldan geçen bir tanık dinlenildi burada. Tanıklara yönelttiğiniz sorularda da bu durum anlaşılıyor. Tanıklar tarafından ‘bilgim yok’ denilmesine rağmen sorularla delil kazandırılmaya çalışılıyor” dedi.
Diğer gizli ve açık tanık ifadelerine dair de değerlendirmelerde bulunan Sipan, müvekkili Zeynep hakkındaki iddiaların somut herhangi bir delile dayanmadığını belirterek tahliyesini ve beraatini talep etti.
Avukat beyanlarının ardından duruşmaya yarın saat 10.00’a kadar ara verildi.