Kobanê Davası: Kürt kadınların bu vahşeti protesto etmesi nasıl suç sayılabilir?

  • 14:27 12 Şubat 2024
  • Hukuk
ANKARA - Kobanê Davası'nda savunma yapan Zeynep Ölbeci, “ Hangi kanun bu zebanilerin katliamlarına karşı durmanın suç olduğunu söyleyebilir? Kürt kadınlarına yapmış olduğu vahşeti protesto etmek nasıl suç sayılabilir?” diye sordu.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında olduğu 18’i tutuklu 108 isim hakkında açılan Kobanê Davası Sincan Cezaevi Kampüsünde bulunan Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde sürüyor.
 
‘Evlenmemiş olmam, örgüt üyesi olarak suçlanmama yol açtı’
 
Tutsak siyasetçi Zeynep Ölbeci, esasa dair savunmasına başladı. Savunmasını Kürtçe yapan Zeynep, "Kadın faaliyetlerim nedeniyle yargılanıyorum” dedi. Zeynep, her kadının kadın özgürlüğüne dair çalışmalarda yer alması gerektiğine işaret ederek, "Daha önce bana yöneltilen bu tip suçlamalardan dolayı hiç tutuklu yargılanmadım. Bu davada gizli tanıklara dayandırıldığı için tutuklu yargılanıyorum. Özellikle evlenmemiş olmam, örgüt üyesi olarak suçlanmama yol açtı. Hakkımda ifade veren şahıs benim özel hayatıma ve kişiliğime de dil uzatmaktadır. Bunun polis ve MİT’in bir kumpası olduğunu düşünüyorum. Benimle uzaktan yakından ilgisi olmayan tanıkları karşıma çıkardılar ama ‘Firar’ adlı gizli tanığı bir türlü karşıma çıkarmadılar" diye kaydetti. 
 
 Kürt kadını olarak neden kendimi örgütleme ihtiyacı duydum?
 
Faaliyet yürüttüğü kadın kurumlarının yasalar kapsamında çalışmalarını sürdürdüğünü vurgulayan Zeynep, “Böyle olmasaydı biz nasıl sayısız konferans, etkinlik düzenleyebilirdik? Nasıl binlerce polisin gözü önünde, başkentte eylem ve çalışmalarımızı yapabilirdik?” diye sordu. Toplumsal örgütlenmelerin ihtiyaçlara göre ortaya çıktığına dikkati çeken Zeynep, şunları söyledi: "Egemenlerin yol açtığı taciz ve tecavüzler nedeniyle kadınlar karşı durma ihtiyacı duymuşlardır. Kadınların örgütlenmelerinin amacı, eril zihniyete ve bu baskılara karşı kendilerini korumak olmuştur. Peki ben bir Kürt kadını olarak neden kendimi örgütleme ihtiyacı duydum? Hiçbir zaman bu eril sisteme rızam olmadı, erkeğin benim için uygun gördüğü yaşama rızam olmadı. Çocuk doğurmak, beslemek konusunda rızam olmadı. Kadının kendi düşüncelerini dile getirememesi ve sadece erkeğe hizmet etmesi düşüncesine de rızam olmadı. Yaşamın içinde olan şiddeti kabul etmedim, etmem de. Bu topraklar üzerinde kurulan bu sistemde kadınlar nefes alamaz duruma gelmiştir. Erkekler tarafından katledilen kadınlar eğer örgütlü olsalardı, yaşama ihtimalleri yüksek olacaktı. Kadınlar örgütlendiği zaman da suçlanıyorlar. Biz bu katliamlara, haksızlıklara karşı ne yapalım? Reva mı görelim, kabul mü edelim? “
 
Bu dava DAİŞ başarılı olmadığı için açıldı
 
Dünyanın dört bir yanındaki kadınlar gibi Ortadoğu’daki kadınların da haksızlık ve hukuksuzluklara karşı örgütlendi. Ortadoğu coğrafyasındaki yoksulluktan dolayı eril zihniyetin başlattığı savaş, alın yazısı gibi ele alınmaktadır. Bu karışıklıklardan en çok kadın ve çocuklar etkilenmektedir. Tüm dünya gördü ki bu karışıklık DAİŞ vahşeti ile en üst seviyeye geldi. Kadınların yaşamı DAİŞ vahşetiyle cehenneme döndü. Hangi kanun bu zebanilerin katliamlarına karşı durmanın suç olduğunu söyleyebilir? Kürt kadınlarına yapmış olduğu vahşeti protesto etmek nasıl suç sayılabilir? Bizim katlimiz, onlar için cennete gitme yolu olmuş. Kobanê düşseydi bu dava da açılmayacaktı. Bu dava DAİŞ başarılı olmadığı için açıldı."
 
Duruşmaya ara verildi.