‘Biz değil yakınlarımızın yaşam hakkını alanlar yargılanmalı’
- 11:10 27 Şubat 2024
- Hukuk
İSTANBUL- Cumartesi Anneleri ve İHD yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 20 kişinin, “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na Muhalefet” iddiasıyla yargılandığı davanın ilk duruşmasında savunma yapan İkbal Eren, “Abim Hayrettin Eren’in akıbetini sorduğum için ben değil, abimin yaşam hakkını elinden alanlar yargılanmalı” dedi.
Cumartesi Annelerinin 950’nci hafta eylemlerinde Galatasaray Meydanı’nda polis şiddeti ile gözaltına alınmasına ilişkin İnsan Hakları Derneği (İHD) yönetici ve üyelerinin de aralarında bulunduğu 20 kişi hakkında, “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na Muhalefet” iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi 39’uncu Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başladı.
Yargılananlar duruşmaya katıldı
Yargılanan 20 kişiden Cumartesi Annesi Hanife Yıldız, Cumartesi İnsanları Besna Tosun, Maside Ocak, Mikail Kırbayır, Hasan Karakoç, Leman Yurtsever, Aylin Tekiner, İkbal Eren, Mukaddes Şamiloğlu, Hatice Korkmaz, İsmail Yücel, Ali Tosun, Ali Ocak, Selvi Gülmez, Cüneyt Yılmaz, İrfan Bilgin, Hünkar Hüdayi Yurtsever, İHD yöneticileri Meryem Bars ile Sebla Arcan ve avukat Meriç Eyüboğlu avukatları ile duruşmada hazır bulundu.
Her kesimden dayanışma
Öte yandan İHD üyesi avukatlar, Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu ve İnsan Hakları Savunucularının Korunması için Gözlemevi, Dünya İşkence Karşıtı Örgüt ve İnsan Hakları Savunucularının Korunması için Gözlemevi, Turin Barosu, Lille Barosu, Tehlikedeki Avukatlar için Uluslararası Gözlemevi, Van ve Batman baroları, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Almanya, Hollanda ve ABD başkonsolosluklarından temsilciler ile çok sayıda hukuk örgütü ve hukukçu duruşmayı izledi. Yine çok sayıda insan hakları savunucusu ve siyasetçi de dayanışma amaçlı duruşmayı izledi.
İkbal Eren: Kardeşim gözaltında kaybedildi
Kimlik tespiti ile başlayan duruşmada hakim iddianameyi okudu. Ardından yargılananların savunmaları alınmaya başlandı. İlk olarak savunma yapan Cumartesi İnsanı İkbal Eren, “20 Kasım 1980’de gözaltına alınarak kaybedilen Hayrettin Eren’in kardeşiyim. Hayrettin Eren’e ne olduğunu anlatmazsam bu beyan eksik kalır. Hayrettin Eren, 20 Kasım 1980’de Haşim İşcan Geçidi’nden arabası ve bir arkadaşı ile gözaltına alındı ve Karagümrük Karakolu’na götürüldü. Bunu haber aldığımızda annem ve babam Karagümrük Karakolu’na gitti. Karakoldaki görevliler kayıt defterine bakarak 5 arkadaşı ile Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’ne gönderildiklerini söylediler. Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’ne giden annem ve babama oradaki görevliler de burada böyle bir kişinin olmadığını söyledi. Tekrar Karagümrük Karakolu’na giden anneme ve babama, ‘Biz Hayrettin Eren’i gözaltına almadık, size yanlış bilgi verilmiş’ dediler. Daha sonra defalarca Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’ne giden annem Elmas Eren’e, emniyetin bahçesinde arabamızı gördüğü halde oğlunun orada olmadığını söyleyip inkâr ettiler” şeklinde konuştu.
‘Abimin yaşam hakkını elinden alanlar yargılanmalı!’
İkbal, “Bundan sonra çeşitli zamanlarda annem Elmas Eren ve babam Kemalettin Eren İçişleri ve Adalet Bakanlığı, Güvenlik Konseyi gibi sorumlu olabilecek her yere başvurdukları halde bütün kapılar yüzlerine kapandı. Sizin çocuğunuza bunlar yaşatılsaydı siz ne yapardınız? Abim Hayrettin Eren’le yakın zamanlarda Nurettin Yedigöl, Süleyman Cihan ve Mustafa Asım Hayrullahoğlu Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’nde kaybedildiler. Süleyman Cihan ve Mustafa Asım Hayrullahoğlu’nun cansız bedenlerine daha sonra ulaşıldı. Nurettin Yedigöl ve Hayrettin Eren’in akıbetleri hala belli değil. Bu 4 kişinin kaybedildiği dönemde, Terörle Mücadele Şube Müdür Yardımcısı Mehmet Ağar, Emniyet 1’inci Şube Müdürü Tayyar Sever, Fikret Işınkaralar ve o tarihlerde görev yapan diğerleri, onların kaybedilmesinin sorumlulardır. Bu durumda abim Hayrettin Eren’in akıbetini sorduğum için ben değil, abimin yaşam hakkını elinden alanlar yargılanmalı” dedi.
Büyük salona geçilecek
İkbal’in savunması sonrası avukatlar ve yargılananlar, salonun fiziki yetersizliği nedeniyle duruşmanın bu şekilde sürdürülemeyeceğini belirtti. Hakim, duruşmanın daha büyük bir salona alınması için duruşma oturumunu saat 13.30’a erteledi.