Bir isyan tufanı!
- 09:03 11 Nisan 2024
- Portre
Öznur Değer
HABER MERKEZİ - Yaşamını yitirişinin üzerinden 31 yıl geçen Üveyş Öcalan’ı oğlu Abdullah Öcalan, “Annem tam bir isyan tufanıydı. Köyde isyancı namıyla bilinirdi. Kimseye boyun eğmezdi. Kadın-erkek fark etmezdi, üstüne yürür, hesabını sorardı” sözleriyle tanımlıyor.
“Annem tam bir isyan tufanıydı. Köyde isyancı namıyla bilinirdi. Kimseye boyun eğmezdi. Kadın-erkek fark etmezdi, üstüne yürür, hesabını sorardı” sözleriyle anlatıyor annesi Üveyş Öcalan’ı PKK Lideri Abdullah Öcalan. Abdullah Öcalan’ın yaşamında belirleyici bir rol oynayan Üveyş, özgürlük mücadelesinde önemli tespitler yapmasını sağladı. 31 yıl önce 11 Nisan 1993 tarihinde hastalık nedeniyle 75 yaşında yaşama gözlerini yuman Üveyş’in 4 Nisan 1949’da doğurduğu ve toplumun “Güneş” olarak tanımladığı Abdullah Öcalan annesini “dominant ve direnişçi” olarak tanımlıyor.
Sisteme ve erkeğe ilk başkaldırı
26 Kasım 1918 tarihinde Riha’nın (Urfa) Xelfetî (Halfeti) ilçesine bağlı Amara köyünde Türkmen bir anne ile Kürt bir babanın çocuğu olarak dünyaya gelen Üveyş, henüz çocuk yaşta komşu Türkmen köyünden biri ile evlendirilir. Evlendirilmesinden bir yıl sonra evli olduğu erkeğin bir kadını kaçırmaya çalışmasını gören Üveyş, kaçmayı reddeden kadının katledildiğine tanıklık eder. Yaşanan katliamı vicdanen kaldıramayan Üveyş, evlendirildiği erkek üzerine ifade verir. Böylece erkeğe ve yaratılan toplumsal düzene ilk başkaldırısını boyun eğmeyerek gerçekleştirir.
İki defa evlendirilir
Bunun üzerine Üveyş köyüne gönderilerek, ardından Ömer Öcalan ile evlendirilir. Ömer’in ilk evliliğinden olan Gülsüme’ye de annelik eden Üveyş’in 3 kız, 4 erkek olmak üzere toplam 7 çocuğu olur. Ancak Üveyş’in son çocuğu Ali, beyninde oluşan tümör nedeniyle henüz 12 yaşındayken yaşamını yitirir.
‘Ona layık bir evlat olma bana göre Kurdistan için savaşmaydı’
Yaşamında ve mücadelesinde önemli bir yer tutan Üveyş hakkında birçok anısını paylaşarak tespitte bulunan Abdullah Öcalan, bir belirlemesinde şuna yer verir: “Biraz para kazanmama rağmen anama şöyle bir hediye alayım diye düşünmedim. Belki o bunu yadırgamıştır ama bana göre evlatlık farklı olmalıydı. Onların istedikleri gibi bir evlat olmamakla birlikte, bende başka türlü iyi bir evlat olma arayışı vardı. Ona layık bir evlat olma bana göre Kurdistan için savaşma, düşünme ve değer yaratmaydı. Bütün çelişki ve çatışmalarına rağmen yine de iyi bir ana evladı olmak böyle mümkündür. Yani bir sıçrama yaptık. Bitip tükenmiş bir ana oğul veya aile ilişkisini bir ülke ilişkisine, yurtseverlik ve ana toprak ilişkisine götürmek en anlamlısı, en yücesi oldu.”
‘Köyde isyancı namıyla bilinirdi’
Kavga etmeyi erken yaşta annesinin öğrettiğini kaydeden Abdullah Öcalan, “Hala etkilerini taşıyorum. Anam bana şöyle bir duygu kazandırdı; bana sığınarak, hep benden destek alarak, yardım görerek, öyle ağlayıp sızlayarak, özellikle böyle davranarak yaşayamazsın, mutlaka bir cevabın olacak. Çok ilkel de olsa, bu bir öç alma veya bir yetişme duygusu gibi oluyor. Annem tam bir isyan tufanıydı. Köyde isyancı namıyla bilinirdi. Kimseye boyun eğmezdi. Kadın-erkek fark etmezdi, üstüne yürür, hesabını sorardı” sözleriyle anlatır annesinin mücadeleci ve isyancı kişiliğini.
‘Anamın etkisi'
Yine bir başka belirlemesinde, “Anamın etkisi olmasaydı, ben kadınlara böyle yaklaşır mıydım?” sorusunu soran Abdullah Öcalan, “Bu ilişkilerin benim üzerimdeki dolaylı etkileri, kadınlara dikkat etmeme yol açmıştır. Ana gücü, ananın savaşçılığı, bunun benim üzerimdeki etkisi beni kadın sorununa dikkat etmeye götürdü. Böyle bir kadının, öyle kolay erkek egemenliğine girmek istemeyen bir kadının etkisi zaten çok somuttur” der.
‘Adıma çok hayır yapın’ demiş bizim hayrımız mücadeledir’
Abdullah Öcalan annesi için, “Anam son nefesini verirken ‘adıma çok hayır yapın, çok dua edin’ demiş. Bizim hayrımız ve duamız mücadeledir. Kurdistan’ın kendisini bir ana gerçeği gibi düşünmeliyiz. Kurdistan’ı ana toprak, anayurt gibi görüp değerlendirerek ve özgürleştirerek anlam vermeliyiz” sözlerini kullanır.
Kadınlar tarafından anılıyor
Abdullah Öcalan’a düşkünlüğü diğer çocukları tarafından sıklıkla ifade edilen Üveyş, Abdullah Öcalan’ı görme hasretini yüreğinde taşır. Yakalandığı şeker hastalığı nedeniyle bir bacağı kesilen Üveyş, bir süre sonra tedavi olmak üzere Adana’ya götürülür. Adana’da tedavi gördüğü hastanede 11 Nisan 1993’te yaşamını yitiren Üveyş, doğup büyüdüğü Amara’da toprağa verilir. Kadın özgürlük ideolojisinin oluşmasında en önemli role sahip Üveyş’i kadınlar her yıl mezarı başında anıyor.