Çanakkale’deki adaylar projeleriyle iddialı!
- 09:09 13 Mart 2024
- Siyaset
Marta Sömek
ÇANAKKALE - DEM Parti’nin Çanakkale’deki üç kadın eşbaşkan adayı, kadın özgürlükçü ve ekolojik bir kent yaratma ve umut olma iddiası ile bucak bucak çalışma yürütürken projeleriyle de en dikkat çeken eşbaşkanlar arasında yer alıyor.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti), 31 Mart yerel seçimlerde Kurdistan ve Türkiye’nin dört bir yanında kendi adaylarını çıkarma kararı sonrası seçim çalışmaları büyük bir coşku ile sürüyor. Bu karar birçok kesim tarafından umut ve heyecanla karşılanırken bu kentlerden biri de Çanakkale oldu. Kentte aday olan üç kadın eşbaşkan, mahalle mahalle, sokak sokak, ev ev gezerek ara vermeden seçim çalışmalarını sürdürüyor. Partilerinin kent ve ilçelerdeki sorunlaraçözüm adresi olduğunu belirten DEM Parti eşbaşkan adayları, yoğun ilgiyle karşılanıyorlar.
DEM Parti’nin Çanakkale’deki üç kadın eşbaşkan adayı JINNEWS’e konuştu.
Mûş Milazgîr (Malazgirt) doğumlu olan 37 yaşındaki Çanakkale Belediye Eşbaşkan Adayı Canan Aytaç, 33 yıl önce ailesi ile birlikte ekonomik nedenlerle Biga’ya göç etmek zorunda kalıyor. 1992 yılında Milazgîr’de köyleri yakıldığı için Biga’ya göç etmek zorunda kalan eşi ile tanışan Canan, dört çocuğu ve eşi ile birlikte Biga’da yaşam sürdürüyor. Hem ev emekçisi hem de DEM Parti’nin Kadın Meclis’inde çalışmalar yürüten Canan, 2 yaşındaki bebeği ile mahalle mahalle gezerek Çanakkale’de yoğun bir seçim çalışması yürütüyor.
Önyargıları yıkarak DEM Parti’yi anlatıyorlar
Çanakkale ve ilçelerinin iktidarın propagandalarından etkilediğini ve bu nedenle partilerine dönük önyargılı yaklaşımın hâkim olduğunu söyleyen Canan, “Tabii bizler kendimizi tanıttıkça, doğru bir temelde anlattıkça o önyargılarının kırıldığını ve bizlere, DEM Parti’ye daha sıcak baktıklarını görebiliyoruz. Bizler büyük iddialarla yola çıktık. Tehdit ve saldırılara rağmen Çanakkale halkına kendimizi anlatmaya devam edeceğiz. Gerçek demokrasinin, eşitliğin ahlaki ve politik bir toplumla kadın özgürlükçü bir paradigma ile oluşturabileceğini anlatıyoruz. Yüz yıldır cumhuriyet tarihinin en derin ekonomik, siyasi krizinin içerisindeyiz. Mevcut iktidarın hakları ayrıştırarak, parçalayarak kendini var etme çabası siyasi krizi daha da derinleştiriyor. Demokratik, yerel yönetim anlayışımızla yerelleri, kültürü, doğası ve ihtiyaç temelinde kadın özgürlükçü bakış açısıyla güçlendirmeyi düşünüyoruz” diye konuştu.
Kadın özgürlükçü bir Çanakkale yaratacaklar
Kentte üç kadın eşbaşkan adayı olarak kadın temelli çalışmalar yürüteceklerini paylaşan Canan, “Üç kadın ve belediye meclis üyeliğiyle başladığımız mücadelemiz, yerel yönetim alanı, kadın kimliğinin yok sayıldığı yerel kaynakların ve yetkililerin erkeklerin ve devletin denetiminde olduğu coğrafyamıza gittikçe büyüyen, güçlenen devrimsel bir hamle olduğunu düşünüyorum. Yine biz kadınların öncülüğünde inşa edilen kadın özgürlükçü, demokratik yerel yönetim perspektifini sadece coğrafyamızdakiler için değil, dünyanın gelişmiş demokrasileri, mücadeleleri içinde gösterilen ülkeleri kadın yol gösterici olarak görüyorum. Çanakkale’de tüm kadın örgütleri, sivil insiyatifler, mahalle meclisleri ve belediye kadın meclisi ile birlikte oluşturacağımız kadın kurulları aracılığıyla ortak sorunlarımıza dayanışma ve örgütlenme ile çözümler üreteceğiz. Tüm kadınlar için anadilde eğitim, kentsel planlama, afet koordinasyon merkezleri, kadın üretici pazarlarını destekleyici kooperatifler ve kentsel hizmetlerden eşit yararlanma ilkesini etkin bir biçimde uygulayacağız” ifadeleriyle hedeflerini anlattı.
‘Rabe DEM hat!’
Basın, yayın, kültür, sanat, ulaşım, sağlık, eğitim, ekonomi, ekoloji, etik ve estetik politikaları ile sosyal politikaları kadın odaklı, kadınların ulaşabileceği temelde demokratik, sosyal anlayışla kuracaklarını kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “ Kent konseyleri, belediye kadın meclisleri, gençlik meclislerini daha aktifleştireceğiz. Fakat yeterli değil, hepsi sürekli gördüğümüz yüzler. Bizler halk toplantılarımızla daha geniş bir kitleye ulaşıp bir yönetim kurmak istiyoruz. Sokak sokak halk toplantıları, forumlar yaparak halkı da kentin yönetimine katmayı planlıyoruz. Whatsap belediye şikayet hattı ile sadece fotoğraf çekmelerini isteyerek değil, aynı zamanda forum ve toplantılara katılmayan halkımızın şikayet ve taleplerini de alacağımız yeni bir iletişim sistemi ve yönetimi hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Bizler DEM Parti adayları olarak her yönetimsel eksikliğin arkasında, iletişim eksikliği olduğunu bilerek hareket edeceğiz. Halkımızın oylarına talibiz. DEM Parti’yi seçin, birlikte yönetelim.”
Edirne’de doğan 42 yaşındaki DEM Parti Kepez Belediye Eşbaşkan Adayı Burcu Özaydın ise 2000 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki eğitimine başladıktan sonra Kamu Hukuku Anabilim Dalı’nda yüksek lisans yaptı. İstanbul’da avukatlık yapmaya başlayan ve aynı zamanda kadın hareketinin içerisinde mücadele yürüten Burcu, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi olarak çeşitli davaları takip eder, göçmen hakları ve Kaz Dağları dahil ekoloji mücadelesi için de aktif bir mücadele veriyor. Kaz Dağları için verilen mücadeleye aynı zamanda hukuki olarak da destek veren Burcu, Çanakkale merkezde serbest avukatlık yapıyor.
‘Kadın özgürlükçü bir kent için yola çıktık’
Çanakkale’de, kadın gündemi ve ekoloji sorunlarının can yakıcı problemler olduğuna dikkat çeken Burcu, “Çanakkale kadın hareketinin güçlü olduğu bir şehir olmasına rağmen şehrimize de ne yazık ki erkek egemen yapı, kadın cinayetleri, tacizler, cinsel istismarlar ve çocuk istismarları yaşanmaya devam ediyor. DEM Parti olarak biz kadın özgürlükçü bir kent yaratmak için yola çıktık. Ben Kepez eşbaşkan adayı olarak kadın özgürlükçü, demokratik, ekolojik bir Kepez iddiasıyla yola çıktım” dedi.
Şiddetle mücadele merkezleri kuracaklar
Çok sayıda projelerinin olduğunu dile getiren Burcu, projelerine dair şu bilgileri verdi: “Öncelikle mahallelerde kadın yaşam evleri, kentte kadın meclisi oluşturacağız. Kamusal alanları kadınların ihtiyaçlarına göre tasarlayacağız. Özgür kadın kooperatifleri ve kadın istihdam merkezi kurarak kadınların hem ekonomik hem de sosyal olarak güçlenmesini sağlayacağız. 7-24 ulaşabilecek Alo Şiddet hattı ve ücretsiz olarak psikolojik, hukuki destek verebileceğimiz, kadına yönelik şiddetle mücadele merkezleri kuracağız. Çanakkale ve Kepez’in bir diğer önemli sorunu ekolojik yıkım projeleri. Kepez’in özellikle çok ciddi bir su sorunu var. Kaz Dağları’na yönelik sermaye ve devletin çok ciddi saldırıları ekokırım projeleri var. DEM Parti olarak zaten mücadelemizin sac ayaklarından biri kadın, diğeri de ekolojidir. DEM Parti ideolojisinin, bakış açısının, paradigmasının temelidir. Bizler de Çanakkale’de yıllardır zaten ekoloji alanında mücadele ediyoruz. Kaz Dağları’nda yapılmak istenen maden projelerine karşı hem örgüt olarak hem de çeşitli sivil toplum kuruluşları ve dernekler içerisinde yer alarak mücadele ettik.
Ekosistemi kirletmeyecek su politikası hedefi
Ben Kirazlı direnişinin içinde hem aktivist olarak yer aldım hem de direnişçilerin avukatlığını yaptım. Aynı şekilde Bayramiç’te Cengiz Holding tarafından yapılmak istenen Kirazlı bakır ve altın madenine karşı yüzden fazla köylünün ve şehirdeki neredeyse tüm STK’lerin avukatı olarak bir davayı yürüttük ve o davayı kazandık. Fakat yine yeni bir ÇED süreci başlatıldı ve yeniden dava açıldı. Biz zaten Çanakkale’de ekoloji mücadelesinin içindeyiz. Son derece aktif olarak sanayi, devlet ve sermaye ile mücadele ediyoruz. Kepez’de su sorunu çok önemli. Kepezin su sorunu yıllardır bir türlü çözülemedi. Çeşmelerden adeta çamurlu su akıyor. Biz bu soruna bilim insanları ve üniversite ile birlikte ekolojik, sağlıklı içme suyunu getirebilecek ve ekonomik bir çözüm yaratacağız. Bu şekilde bir proje hazırlayacağız. Sucul sistemleri kirleten atık yönetim politikalarını terk edeceğiz. Yeni bir arıtma politikası getirerek bir yandan halka sağlıklı içme suyunu ve kullanma suyunu ulaştırırken ayrıca ekosistemi, dereleri, denizleri, su kaynaklarını kirletmeyecek bir su politikası sürdüreceğiz.”
Kepez’de kent bostanlarıyla halk kendi gıdasını üretecek
Evlere, köylere ve bütün tarım arazilerine yeterli ve sağlıklı suyun iyi bir planlamayla verilebileceğini böylece Kepez’deki su sorunun çözülebileceğini kaydeden Burcu, “Bu konuda da iddialıyız. Ayrıca deniz, nehir ve göllerdeki diğer canlıların, tüm ekosistemin yaşam alanını koruyacak şekilde politikalar uygulayacağız. Kıyı ekosisteminde yapılaşmaya izin vermeyeceğiz. Kıyıların hem halkın hem de tüm canlıların varlığı olduğu düşüncesiyle, tüm canlıların eşit bir biçimde yararlanma hakkını savunacağız. Bunun dışında kent bostanları projemiz var. Kepez, bunun için çok uygun bir alan. Kepez’de kent bostanlarıyla halk kendi gıdasını üretebilir. Ayrıca bu kent bostanlarında kullanılmak üzere yerel tohum ürettiğimiz, topladığımız, arşivlediğimiz, sakladığımız ve bunlardan hem halka dağıtım yaptığımız hem de fideler yaparak yine halkımıza dağıttığımız kent bostanları projemiz ve doğal tohum alanları projemiz var. Bunun dışında GDO’lu ve hibrit tohuma karşı çiftçilere ücretsiz yerli tohum, fide ve fidan dağıtımı yaparak doğal ekolojik tarıma teşvik edeceğiz. Çöp ayrıştırma konusunda eğitimler vereceğiz. Bütün mahallelere ayrıştırma, konteynerleri yerleştireceğiz.”
Çiftçiye ücretsiz gübre
Yine önemsedikleri projelerden birinin de kompost tesisi olduğunu aktaran Burcu, “Artık bugün organik, ekolojik ve doğal tarım dendiğinde kompost akla geliyor. Hem doğal bir gübre hem de doğan atıkları azaltan, yeniden doğaya dönmesini sağlayan bir yöntem kompost. Biz hem ekolojik hem de doğal tarım yöntemleri ile kompost eğitimleri vereceğiz. Kompost tesislerimiz ile tarımda zehirli tarım ilaçları ve kimyasal kullanılmasının önüne geçeceğiz. Ayrıştırılan ve köylülerden topladığımız organik atıkları ve evlerde, şehirde, kentte ayrıştırılan organik atıkları kompost tesisimizde gübre haline getirerek ücretsiz bir biçimde çiftçilerimize ve tarımla uğraşan halkımıza dağıtacağız. Bu şekilde kimyasalların ve zehirli tarım ilaçlarının da önüne geçmiş olacağız. Belediye olarak tüm eko-kırım projelerine karşı aktif olarak mücadele edeceğiz. Doğayı kirletici ve ekosisteme zarar verici tesislere kesinlikle ruhsat vermeyeceğiz ve verilmiş mevcut ruhsatların iptali için de davalar açacağız, mücadele edeceğiz. Mevcut orman alanlarının korunması için çaba sarf edeceğiz. Orman evleri oluşturacağız. Buralarda koruma faaliyetini sürdüreceğiz. Zarar görmüş orman alanlarını rehabilite edeceğiz. Tarım alanlarının imara açılmasına kesinlikle izin vermeyeceğiz” şeklinde konuştu.
Bisiklet ve travmay yolları
İklim dostu bir Çanakkale ve Kepez yaratmak için fosil yakıt kullanımını sınırlayacak uygulamalar gerçekleştireceklerinin altını çizen Burcu, “Bunun için de öncelikle bisiklet, elektrikli bisiklet ve raylı sistem kullanımını çok önemsiyoruz. Kolektif kullanıma açık bisiklet ve elektrikli bisikletlerimiz olacak. Ayrıca bisiklet ve tramvay yolları yaparak halkın artık bu fosil yakıt kullanımına, trafiğe mahkum olmamasını sağlayacağız. Tüm kentlilerin eşit, adil ve özgürce yaşayabileceği ekolojik bir Kepez yaratacağız. Kepez şehir olmaya çok uygun bir belde. Bu yüzden Kepez’de ‘yavaş şehir’ projesini gerçekleştirebileceğimizi düşünüyoruz. Bunun için de projelerimizi hazırlayıp gerekli yerlere başvuracağız. Bizim yönetim biçimimiz belediyelerde, yerellerde tamamen yerelden, halk, mahalle, gençlik ve kadın meclisleriyle yükselen bir yönetim. Bir doğrudan demokrasi tarzı. Biz Çanakkale’de bunun gerçekleştirilebileceğine inanıyoruz. Çanakkale ve Kepez halkına DEM Parti ile ekolojik, demokratik bir yerel yönetime ‘evet’ demeleri çağrısını yapıyorum. DEM Parti halk için halkla birlikte mücadele edecek, halk için çalışacak. Her zaman halk, gençlik, kadın meclislerimizin talepleri ve istekleri doğrultusunda projelerimizi gerçekleştireceğiz, birlikte uygulayacağız. Özgür bir Kepez ve Çanakkale mümkün. DEM gelir devran döner” diyerek Çanakkale’de DEM rüzgarı eseceğini vurguluyor.
22 yaşında Milazgîr’li bir ailenin çocuğu olan Gelibolu Belediye Eşbaşkan Adayı Dilara Ebik de, Çanakkale’de DEM Parti’nin en geç adayları arasında yer alıyor. Gelibolu’da doğan Dilara, Aşçılık bölümün mezunu. Aynı zamanda DEM Parti Gençlik Meclisi çalışmalarında yer alan Dilara, “Kadın özgürlükçü, demokratik ve ekolojik bir paradigma ile yola çıktığımız bu mücadelede, ülkemizin en genç belediye eşbaşkanlarımızla bütün gençlere umut olmaya devam edeceğiz. Tüm gençlik kesimlerinin haklarına kavuşması, eğitim, sağlık, beslenme, barınma, ulaşım, spor, sosyal ve kültürel gelişim gereksinimlerinin nitelikli ve parasız olarak karşılanması sosyal belediyeciliğin gereğidir. Hiçbir genç, başka bir ülkeyi umut kapısı olarak görmeyecek. Yerinden üretime katılarak, kendini gerçekleştirebilmek için doğrudan ulaşabileceği olanaklara sahip olacaktır” diye konuştu.
‘Dilimize ve kültürümüze sahip çıkacağız’
Gençliğin yaşamını kuşatma altına alan, yoksullaştıran ve geleceksizliğe sürükleyen iktidarın yetişkinlik algısına karşı gençlerin özgürleşme isteğini esas alacaklarını kaydeden Dilara, “Ve gençler kent yönetimlerinde söz sahibi olacak. Ahlaki ve politik bir toplum oluşturarak dilimize ve kültürümüze sahip çıkacağız” ifadeleriyle tüm gençleri ve Gelibolu halkını DEM Parti’ye oy vermeye çağırdı.