KDP'ye çağrı: Faturası ağır olacak

  • 20:14 20 Temmuz 2024
  • Güncel
WAN - Türkiye’nin KDP ile birlikte Federe Kurdistan’a dönük başlattığı saldırılara ilişkin düzenlenen basın açıklamasında, KDP’ye, “Kürt halkının onurlu mücadelesi hiçbir zaman tekelleşmeyecektir. Kolektif, örgütlü ve politik duruşu asla gerilemeyecektir” çağrısında bulundu. 
 
Wan’da Tevgera Jinen Azad (TJA), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Türkiye’nin KDP ile birlikte Federe Kurdistan’a dönük saldırılarına karşı "Savaşa, işgale, ihanete karşı alanlarda olacağız" şiarıyla Sanat Sokağı’nda basın açıklaması yapmak istedi. Polis, valilik yasağını gerekçe göstererek basın açıklamasını engelledi. Burada bir süre bekleyen kitle daha sonra açıklamayı DEM Parti il binası önüne yaptı. Açıklamaya siyasi parti ve sivil toplum kuruluşları da destek verirken, açıklamada, "İşgale ve ihanete hayır!" pankartı taşındı. Açıklamayı DEM Parti Elbak (Başkale) İlçe Eşbaşkanı Şahin Yağızer okudu. 
 
'30 yıldır bölge kan deryasına çevrildi' 
 
Şahin, AKP-MHP iktidarının Kürt halkına yönelik saldırı politikalarının 2018 yılından bu yana kesintisiz devam ettiğini söyleyerek, “Söz konusu iktidarın özel savaş aparatı olarak faaliyet gösteren Süleyman Soylu ile başlayan ve günümüzde de savaş sevdalısı, komşu ülkelere birkaç kişi göndererek Türkiye’ye 8 füze attırma marifetiyle ülkeler arası savaşların yolunu açma teorileriyle ünlenen Hakan Fidan’ın, Kürt soykırımında aktif rol oynadığını görüyoruz. NATO’nun Ortadoğu’daki savaş stratejisi ve politikalarının taşeronluğunu üstlenen Türkiye, 30 yılı aşkındır bölgeyi kan deryasına çevirmiştir. Son 10 yıldır da bu taşeronluğun öncülüğü direkt Hakan Fidan üzerinden yürütülmektedir” dedi.
 
‘Faturası ağır olacak’ 
 
Şahin, “Hakan Fidan Dışişleri Bakanı olmasıyla birlikte hızlanan Kürt soykırımının kapsam ve siyasal yelpazesi genişletilmeye çalışılıyor.  Bunun son halkası da, geçmişi 90’lı yıllara dayanan Güney Kürdistan yönetimiyle yapılan savaş ortaklığıdır. Özellikle Barzani Ailesi’nin yönetiminde olan ve Büyük Güney olarak bilinen Hewler, Duhok, Zaxo, Barzan ve Amediyê bölgeleri zaten uzun yıllardır Türkiye’nin tahakkümü altındaydı. Bunu bilen bizler, daha o günlerde mevcut dönemi öngörerek uyarılarımızı yapmıştık; Türkiye’nin Büyük Güney’deki askeri ve istihbari varlığının kalıcılaşmak gibi bir riske sahip olduğunu ve bunun sonuçlarının faturasının ağır olacağını bildirmiştik. Nitekim bugün içerisindeki bulunduğumuz süreç, maalesef geçmiş dönemlerdeki kaygı ve öngörülerimizi doğrulamıştır” diye vurguladı. 
 
KDP’ye çağrı
 
Son olarak KDP'nin içinde bulunduğu durumun “ihanet” olduğunu vurgulayan Şahin, “Kürt halkının bin bir emekle, amansız ve soluksuz bir direnişle elde ettiği kazanımları yok etmeye programlanmış aklın yanında durmanın ihanetten başka bir tanımı olamaz. Buradan işgalci Türkiye’ye ve politize olmuş sömürge psikolojisinden kurtulamayan KDP’ye çağrımızdır; Kürt halkının onurlu mücadelesi hiçbir zaman tekelleşmeyecektir. Kolektif, örgütlü ve politik duruşu asla gerilemeyecektir. Bu mücadele birkaç ailenin veya ana akım sistem siyasetinin güdümüne girmeyecektir. Her zaman olduğu gibi bugün de halkın çıkarları ve temel değerler üzerinden yürümeye devam edecektir. Fakat bu onurlu mücadeleyi baltalamaya, yozlaştırmaya ve engellemeye çalışanlar tarihin adaleti önünde yok olmaya mahkumdurlar” diye konuştu. 
 
Açıklama alkış ve sloganlarla son buldu.
 
Şirnex
 
DEM Parti Şirnex İl örgütü,  Türkiye’nin Federe Kurdistan Bölgesine yönelik saldırılarına ilişkin Hezex (İdil) ilçesinde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya,  DBP il örgütü, DEM Parti il ve ilçe örgütleri, Barış Anneleri, Tevgera Jinên Azad (TJA), DEM Parti Şirnex milletvekilleri Newroz Uysal Aslan, Mehmet Zeki İrmez, Cizîr, Silopiya, Hezex ile Deştadarê beldesi belediye eşbaşkanları katıldı. Açıklamada “İşgale ve İhanete hayır” pankartı açan kitle sık sık, “Yaşasın Kurdistan ihanete ölüm”, “Savaşa hayır barış hemen şimdi” sloganları attı. 
 
Açıklamayı DEM Parti Hezex İlçe Eşbaşkanı Adnan Bel, yaptı. Adnan, AKP-MHP iktidarının “Kürt soykırımını politikalarını” 2018 yılından beri devam ettiğini belirterek, “NATO’nun Ortadoğu’daki savaş stratejisi ve politikalarının taşeronluğunu üstlenen Türkiye, 30 yılı aşkındır bölgeyi kan deryasına çevirmiştir. Son 10 yıldır da bu taşeronluğun öncülüğü direkt Hakan Fidan üzerinden yürütülmektedir. Fidan’ın Dışişleri Bakanı olmasıyla birlikte hızlanan Kürt soykırımının kapsam ve siyasal yelpazesi genişletilmeye çalışılıyor.  Bunun son halkası da, geçmişi 90’lı yıllara dayanan Güney Kürdistan yönetimiyle yapılan savaş ortaklığıdır. Güney Kürdistan’a yönelik işgal ve ilhak saldırılarının öncelikle genel olarak Kürdistan’a statü sorununun demokratik çözümü önündeki en büyük engeldir. Bu saldırılar aynı zamanda Musul ve Kerkük’ü kapsayan neo-osmanlıcı Misak-ı Milli hayallerin bir ürünüdür” dedi. 
 
‘KDP ihanet çizgisindedir’
 
KDP’nin Türkiye olan işbirliğine de tepki gösteren Adnan, sözlerini şöyle sürdürdü: “KDP, Kürt halkına hesabını veremeyeceği bir sürecin örgütleyici gücü olmuştur. Büyük bedellerle kazanılmış Güney Kürdistan topraklarını, küçük çıkarların uğruna heba etmiştir. Kürdün ulusal demokratik çıkarlarına aykırı olan KDP yönetiminin bu gerici siyasetinin, hiçbir vadede toplumsal bir karşılığı olmayacaktır.  Kurdistan halkları toprağını işgale açanları yurtsever olarak değil, sömürgeciliğin yerli işbirlikçileri olarak hatırlayacaktır. Ne Türkiye’nin ne de KDP’nin Rojava’daki özerk yönetimi tanımaması yaklaşımı, bugün Güney Kürdistan işgali ile nasıl bir politikanın ürünü olduğunu tüm Kürtlere ispatlamıştır.  Bugün doğru tanımı koyarak mücadele etme zamanıdır. KDP'nin içinde bulunduğu durum gerçek anlamda bir ihanettir. KDP’ye çağrımızdır; Kürt halkının onurlu mücadelesi hiçbir zaman tekelleşmeyecektir. Kolektif, örgütlü ve politik duruşu asla gerilemeyecektir. Bu mücadele birkaç ailenin veya ana akım sistem siyasetinin güdümüne girmeyecektir. Her zaman olduğu gibi bugün de halkın çıkarları ve temel değerler üzerinden yürümeye devam edecektir. Fakat bu onurlu mücadeleyi baltalamaya, yozlaştırmaya ve engellemeye çalışanlar tarihin adaleti önünde yok olmaya mahkumdurlar.”
  
‘Ailevi ve aşiret çıkarları dışında hareket eden bir Kürt aklına ihtiyaç var’
 
Ardından konuşan DEM Parti Şirnex milletvekili Newroz Uysal Aslan, Türkiye’nin Misak-ı Milli hedefleri doğrultusunda Federe Kurdistan’a saldırılar düzenlediğini vurgulayarak, “Rojava’nın statüsüne karşı saldırılarını devam ettiren Türkiye’ Federe Kurdistan’ın da statüsüne başından beri karşıydı. Ancak bugün kendisini Kürt olarak tanımlayan, Kürtlerin yöneticisi olarak tanımlayanlar Kurdistan’ı işgal etmek isteyenler ile işbirliği yapıyor. O topraklar Kürtlere yuva olacağına bugün ihanet yeri olmuş. Birçok defa Kürtlerin birliği için çağrılarda bulunduk. Kürtlerin statüsünü kalıcılaştırması için çağrıda bulunduk. Ancak bu çağrımızı cevapsız bırakanlar, kendi ailevi aşiret çıkarlarını düşünenler Başur Kurdistan’ı katliam ve savaş merkezi haline getirdiler. Bilsinler ki, Türk devleti sadece bir tarafın düşmanlığını değil Misak-ı Milli hedefleriyle bugün gözünü Musul, Kerkük ve Hewlêr’e dikmiş. Türk devletiyle işbirliği yapanlar bu gerçeği görmüyor mu. Tarihten hiç mi ders almıyor. Buradan çağrı yapıyoruz; Bu ihaneti kabul etmiyoruz. Ailevi ve aşiret çıkarları dışında hareket eden bir Kürt aklına ihtiyaç var” ifadelerini kullandı.
 
‘Ortaklığa son ver’
 
AKP iktidarının savaş politikalarından tüm kesimlerin etkilendiğini kaydeden Newroz, “Türk devleti sadece Kürtlerin düşmanlığını değil Kurdistan’a yönelik savaş politikalarıyla, Türk, Kürt ve Arapların sofrasını da etkiliyor. Ekonomik ve diplomasi krizinin sebebi de bu savaş politikalarıdır. KDP de dahil Kurdistan dağlarında Kürtleri katledenlere karşı Başur’da bulunan tüm Kürt partilerinin yerini bilmesi gerekiyor. Bu durumdan öfkeliyiz. Türk devletine de söylüyoruz. Çözüm savaş değil demokratik barıştır. Kürtlerin statüsünü kabul etmektir. KDP’ye de çağrımız, bu ihanet unutulmayacak. Bu işbirlikçilikten vazgeç. Bu işgale karşı ortaklığına bir son ver” diye konuştu.
 
Açıklamanın ardından oturma eylemine geçen kitle, sloganlar ile basın açıklamasını sonlandırdı. 
 
Ankara 
 
DEM Parti Ankara İl Örgütü, Çankaya Belediyesi önünde açıklama yaptı. Açıklamaya DEM Parti Colemêrg Milletvekili Öznur Bartın ve İzmir Milletvekili İbrahim Akın’ın ile pek çok siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcisi de katıldı. Eylemde, Kürtçe ve Türkçe “Kayyımlar halkındır, gaspa izin vermeyeceğiz” yazılı pankart taşındı. Eylemde sık sık, “Kayyımlar gidecek biz kalacağız” sloganı atıldı.
 
Burada söz alan DEM Parti İl Örgütü Yöneticisi Nebahat Çalkan,  Kuzey ve Doğu Suriye’de DAİŞ’e karşı verilen mücadelenin 12’nci yıl dönümü olduğuna da vurgu yaparak “IŞİD barbarlığına, IŞİD eliyle Ortadoğu ve dünyaya hakim kılınmak istenen karanlığa ve zulme karşı amansız bir mücadele verip büyük bedeller ödeyenlere, insanlık onurunu kurtaranlara selam olsun” diye kaydetti. Verilen mücadeleyi devrim olarak niteleyen ve bunda kadınların en ön saflarda yer aldığına işaret etti. 
 
‘Mücadelesini vereceğiz’
 
Nebahat, Türkiye’nin Federe Kurdistan Bölgesi’ne yönelik saldırısına da dikkat çekerek, Türkiye’nin bölgeyi “işgal ve ilhak” ettiğini söyledi. Bu saldırılar ile Kürt halkının kazanımlarının sabote edilmeye çalışıldığını dile getiren Nebahat, “Çözümsüzlük içeren hiçbir proje bu topraklarda başarıya ulaşamayacaktır. Savaş, yıkım ve IŞİD barbarlığı eliyle elde edemediklerinizi, başka yollarla elde etmeye çalışmaktan vazgeçin ve Kuzey ve Doğu Suriye halklarının iradesini tanıyın. Dün Rojava işgali ve devamında gelen Türkiye’nin oradaki defacto yönetimine karşı olduğumuz gibi, bugün de Güney Kürdistan’da yapılanlara karşı olduğumuzu ve bunun mücadelesini vereceğimizi yineliyor, yeni Osmanlıcı yayılmacı projesine hayır diyoruz” sözleriyle tepki gösterdi.