EŞİK’ten 9’uncu Yargı Paketi açıklaması

  • 15:02 24 Temmuz 2024
  • Güncel
 
HABER MERKEZİ - EŞİK, yarın Meclis’te görüşülecek olan 9’uncu Yargı Paketi’ne ilişkin açıklama yaptı.
 
Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), Meclis gündemine yarın gelecek olan 9’uncu Yargı Paketi’ne ilişkin açıklama yayımladı. 
 
Kadının soyadı hakkının ortadan kaldırılmaya çalışıldığı bir düzenlemenin yer aldığı 9. Yargı Paketi ile sokak hayvanlarının ortadan kaldırılmasını amaçlayan yasa teklifinin, eş zamanlı olarak Meclis’in gündemine getirildiği belirtilen açıklamada, “Yasa tekliflerinin komisyonlarda tartışılması sırasında sokak hayvanları ile kadınların benzetildiği kimi uygunsuz imalar yapılıyordu. Ama sürece AKP Konya Milletvekili Mehmet Baykan’ın skandal ifadeleri damgasını vurdu” ifadeleri kullanıldı. 
 
Hayvanların katledilmesinden söz kadınların 'uyutulmasına' getirildi
 
"TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’nda sokak hayvanlarının ‘uyutma’ ya da ‘ötanazi’ adları altında kitlesel olarak imhasını içeren Yasa Teklifinin görüşmeleri sırasında söz kadınların ‘uyutulmasına’ getirildi” denilen EŞİK açıklamasında, şunlar belirtildi: “Baykan, bir kadının gece saat 01:30’da kendisini sokak hayvanlarının “uyutulması” konusunda aradığını ve bunu duyduğunda kadına“Sizin gibilerin uyutulması için çözüm bulmamız gerekiyor”dediğini itiraf etti. Önce cinsel içerikli arama iması yapan Baykan’ın ifadeleri muhalefet vekillerinden tepki alınca konuşmaları tutanaktan çıkarılmaya çalışıldı.
 
Açıklamanın devamında şöyle denildi: “Oysa ki, TBMM Adalet Komisyonu’nda soyadı görüşmeleri 11 Temmuz günü başlayıp 12 Temmuz’da bitmiş ve 20,5 saat sürmüştü. Hayvan haklarıyla ilgili Yasa Teklifi de Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’nda 18 saat gibi uzun sürelerle tartışılmıştı. Meclis’i sabahlara kadar çalıştıranlar, millette gece uykusu bırakmayanlar tatlı uykuları hiç bölünmesin istiyor. Kadına soyadı dayatırken sürekli olarak aileyi ve çocukları korumaktan söz edenler, Meclis’teki vekillerin ailelerini ve çocuklarını yok saymaktan; vekilleri insanlık dışı koşullarda ve zorla çalıştırma politikasından vazgeçmiyor.
 
Sokak hayvanlarının topluca öldürülmesini isteyenler, kadınlar için de aynı şeyi istiyor
 
Kadınlara, eşitliğe, hayata düşman olan bir zihniyetin; konuyu sokak hayvanlarının topluca katledilmesinden şimşek hızıyla kadınların öldürülmesine getirmesi tesadüf değil. Bilinçaltları konuşuyor. Sadece güçlünün hayatta kaldığı; devletin vatandaşlarını, ülkenin canlılarını ve doğasını koruma görevlerini görmezden geldiği; ataerkiyi benimseyen erkeğin, doğanın, kadınların ve çocukların üzerinde mutlak iktidar olduğu bu düzenin devamı isteniyor.
 
Her gün en az üç kadının hayatını yitirdiği, özgürlük ve eşitlik isteyen kadınların can güvenliği riski altında yaşadığı bir ülkede; kadınların haklarını ve hayatlarını umursamayanlar, küçümseyenler, ‘cinsellik’ ya da ‘ölüm’ imalı şakalar yapmaya kalkanların yeri Meclis olamaz. Haklara saygılı, laik, demokratik, modern bir hukuk devleti olmaya sırtını dönenler Meclis sandalyelerini işgal etmemeli, Mehmet Baykan derhal istifa etmelidir. Sokak hayvanlarının topluca katledilmesi yasa teklifi geri çekilmelidir.
 
Soyadı dayatmasına hayır,
 
Kütük değişikliği dayatmasına hayır,
 
Annelerin çocuklarına soyadını verme yasağına hayır,
 
Milletvekili olurken hukukun üstünlüğüne, demokrasiye ve laikliğe bağlı kalacağına; herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması amacından ve Anayasa’ya sadakatten ayrılmayacağına dair ant içerek göreve başlayanlar, görevlerinin gereklerini yerine getirmeyi bırakın bunların tümüne savaş açmış durumdalar.
 
Kadınlara soyadı dayatmasının, Anayasa’daki ailede ve toplumda eşitlik ilkelerine, Anayasa Mahkemesi iptal kararına, Türkiye’nin taraf olduğu Birleşmiş Millet Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW) ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi pek çok insan hakları sözleşmesine aykırı olduğunu defalarca belirttik. Çok sayıda AİHM kararında ve Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru sonucunda, kadına eşinin soyadını dayatan Medeni Yasa’nın 187. maddesinin eşitlik ilkesine aykırı olduğu, kadınlara karşı ayrımcılık oluşturduğu hüküm altına alındı. Bu kararları tanımamak, hukuk devleti ilkesini tamamen hiçe saymaktır. Bu sefer dayanağımız sadece AYM bireysel başvuru kararları değil; AYM’nin bir yasa maddesini iptal kararıdır. İktidarın soyadı dayatması konusundaki ‘aile bütünlüğü, çocuk yararı’ gibi iddiaları, hem AİHM’de hem Anayasa Mahkemesi önünde defalarca ileri sürülmüş ve en küçük bir itibar görmemiştir. İnsan hakları sözleşmeleri ve Anayasa gibi hukuk kurallarını, bağlayıcı olduğu tartışması bile açılmaması gereken mahkeme kararlarını tanımayan bu dayatmacı tutum, bir gece yarısı tek kişinin imzası ile İstanbul Sözleşmesi’nden çıkış benzeri büyüklükte bir hukuk skandalıdır. Bunun vahim bir hukuk ihlali olduğunu teklifi hazırlayıp savunanlar da gayet iyi bilmektedir.
 
Belki de bu nedenle, çeşitli vesilelerle soyadı teklifinin paketten çıkarıldığı haberleri yayılıyor. AKP içerisinde bu dayatmaya karşı çıkan kadın ve erkek vekillerin ve siyasetçilerin olduğunu, AKP tabanındaki birçok üye ve seçmenin de, ne tarihte ne dinde yeri olan, bu dayatmaya karşı çıktığını biliyoruz.
 
Yargı Paketinin 25 Temmuz 2024 Perşembe günü TBMM Genel Kurulu’na gelmesi bekleniyor. Kadın haklarını aşındırmak söz konusu olduğunda durmadan ‘yargıda iş yükü’nden söz edenlerin, yargıya yeni iş yükleri çıkaracak bu dayatmadan vazgeçmesini talep ediyoruz.
 
Teklifte düzenlenmeye çalışılan kadının soyadı, basit bir isim tartışması değildir. İnsan soyunun erkek cinsi üzerinden yürütülmesi dayatmasıdır. Daha nikah kıyıldığı anda, kadına erkeğin soyadı verilerek ve erkeğin kütüğüne nakledilerek ailede erkeğin üstün ve reis olduğunun dikte edilmesidir. Soyun devamı için kadınlara oğlan çocuk doğurma dayatmasıdır. Kız çocuklarının hayatlarının oğlan çocuklardan daha değersiz olduğu dayatmasıdır. Kadınların kendi doğurup büyüttükleri çocuklarına kendi soyadını vermelerinin yasaklanmasıdır. Kısacası kadına soyadı dayatması, kadının bağımsız bir birey olarak tanınmamasının bir başka göstergesidir, kadının kimliksizleştirilmesidir. Buna itiraz edip haklarını hatırlatan veya kullanan kadınların ‘aile karşıtı’ ya da ‘aile için tehlikeli( görülmesidir.
 
Çocuğun soyadı ve nüfus kütüklerinde de eşitlik istiyoruz
 
Soyadı konusu, tüm yönleriyle bir bütün olarak ele alınmalıdır.
 
*Eşler sadece kendi soyadlarını taşımak, eşlerden birinin soyadını ya da yeni bir adı ortak ad olarak seçmek hakkına sahip olmalıdır.
 
*Anne de çocuğa kendi soyadını verebilmelidir.
 
*Evli kadının erkeğin kütüğüne nakledilmesi, çocuğun da babanın kütüğüne yazılması uygulamasına son verilmelidir. Evlilik ve boşanma durumlarında kadın kütükler arasında gezdirilmemelidir. Evlilik durumunda aile için yeni ve ayrı kütük açılmalıdır.”