İHD 8 cezaevine dair raporunu açıkladı
- 17:03 27 Ağustos 2024
- Güncel
AMED – İHD, Serhat ve Karadeniz bölgesinde bulunan cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin hazırladığı raporda, tecrit uygulamasının tutsaklara yönelik fiziksel ve manevi istismara yol açtığını belirterek, tecridin "insanlık dışı ceza kategorisi" olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi Cezaevleri Komisyonu, Serhat ve Karadeniz bölgelerinde bulunan 8 cezaevine gerçekleştirdikleri ziyarete dair hazırladığı raporu, dernek binasında yaptığı basın toplantısında açıkladı. 30 Temmuz-3 Ağustos tarihleri arasında ziyaret edilen Erzincan Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi, Erzincan L Tipi, Erzincan T Tipi, Erzincan Kadın, Rize Kalkandere L Tipi, Trabzon Beşikdüzü T Tipi, Giresun Espiye L Tipi ve Bayburt M Tipi Kapalı cezaevlerine ilişkin raporu açıklayan İHD Amed Şubesi Cezaevi Komisyonu üyesi Ali İhsan Demirtaş, birçok tutsağın mevzuata aykırı olarak hükümlü, tutuklu veya aldıkları hapis cezasına bakılmaksızın hücrede tutulduklarını kaydetti.
Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri şöyle sıralandı:
“* Mahpusların hapishaneye ilk girişte ‘çıplak aramaya’ maruz bırakıldığı, çıplak aramayı kabul etmeyen mahpusların sözlü hakarete maruz bırakıldığı veya 1-2 gün müşahede odasında tutulduğu,
* Mahpuslara gönderilen kitapların içeriğinde ‘Kürt, Kurdistan, Kürtçe, Demokrasi’ gibi ifadeler bulunduğu gerekçesiyle kitapların teslim edilmediği,
* Mahpusların birçok gazete-TV kanallarına erişiminin idare tarafından engellendiği,
* Hapishanede İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevindeki tecridin kaldırılması ve Kürt Sorununa demokratik çözüm talebiyle daha önce gerçekleştirilen ‘aile ve telefon görüşüne çıkmama’ eylemi nedeniyle mahpuslar hakkında disiplin soruşturmaları açılarak, çeşitli disiplin cezaları verildiği,
* Mahpusların tekli oda-hücreden çıkarıldıklarında dedektör cihazıyla üstleri ve ayakkabıları çıkartılarak arandığı,
* Mahpusların tutulduğu odalarda özel alanları (yatak, tuvalet girişi gibi) ve avluyu gören kamera sistemlerinin bulunduğu,
* Mahpusların yaşadığı hak ihlallerini anlattığı mektupların muhataplarına gönderilmediği,
* Telefon görüşme ücretlerine yüksek zamlar yapıldığı, ayrıca Türkiye vatandaşı olmayan mahpuslar için 10 dakikalık konuşma ücretinin 10 liradan 330 liraya çıkarıldığı,
* Daha önce gerçekleşen açlık grevi eylemine katılan mahpusların hücreye alınarak, haklarında açılan disiplin soruşturması sonucu haberleşme veya iletişim araçlarından yoksun bırakma (telefon görüşünden yoksun bırakma) cezası verildiği,
Kadın kapalı cezaevleri
* Koğuşlarda bulunan odaların sabah saat 08.00’de açılarak, akşam 22.00’de koğuş içinde bulunan doğal gaz boruları gerekçesiyle kilitlendiği, koğuşun ortak alanında televizyon bulunmadığı,
* Ortak alan, havalandırma ve koridoru gören birçok kamera sisteminin bulunduğu, mahpusların kol saati kullanmalarının engellendiği,
Giresun Espiye L Tipi Kapalı Cezaevi
* İdare ve Gözlem Kurulu tarafından birçok tutsağın (Pişman mısınız, PKK terör örgütü müdür? Neden, tarafsız koğuşta değilsin? Açlık grevine neden girdin? Neden disiplin cezası aldın? Abdullah Öcalan hakkında ne düşünüyorsun? gibi sorularla) infazının uzatıldığı,
* Mahpusların hastane sevkleri sırasında ‘çift kelepçe’ uygulamasının dayatılması nedeniyle sadece acil durumlarda hastaneye gittiği,
* Çeşme suyunun içilemeyecek ve bazı dönemler duş alınamayacak derecede kirli aktığı,
* Vejetaryen menü veya diyet yemek ile beslenen mahpusların taleplerinin karşılanmadığı, politik mahpuslar ile adli mahpusların aynı blokta tutulduğu, şikâyet konulu dilekçelerin muhatap kişi veya kurumlara iletilmediği belirtildi.”
Kadın tutsaklara yönelik hak ihlalleri
Bayburt M Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan kadın tutsakların şikayetlerini sıralayan Ali, “Tuvalet, banyo ve mutfağın iç içe olduğu küçük bir odada 12 kadın tutsak tutuluyor, hijyenik ped ve diğer özel ihtiyaçları karşılanmıyor. Hastane sevkleri 5-6 ay kadar geciktiriliyor. Muayene sırasında kelepçeler açılmayarak mahpuslar kelepçeli bir şekilde muayene ediliyor. Tutuklu olmasına rağmen bazı mahpuslar hücrelere konuluyor. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almayan mahpusların da tek başlarına tutuluyor olmalarının işkence ve kötü muamele yasağının ihlali olduğu heyetimizce tespit edilmiştir. Mahpusların odalarının sık sık aranıyor. Aramalar sırasında odalar dağıtılıyor, kişisel eşyalara keyfi olarak el konuluyor. El konulan kişisel eşyalar aylar sonra geri veriliyor. Aramalar sırasında infaz koruma memurları tarafından hakarete maruz bırakılıyorlar. Yine, odalarda yatakları görecek şekilde kamera bulunduğu heyetimize aktarılan sorunlardandır. Söz konusu uygulamalar daha önceden de tarafımıza iletilen kronik ihlallerdendir. Bu durumun mahpusların özel hayata saygı hakkını ve kötü muamele yasağını ihlal ettiği heyetimizce tespit edilmiştir” dedi.
Muhalif gazeteler verilmiyor
Ziyaret edilen bütün cezaevlerinde tutsaklara muhalif gazetelerin keyfi bir şekilde verilmediğini aktaran Ali, kantinde satılan ürünlerin de çok pahalı olduğunu söyleyerek, “Tutsaklar, ürünlerin kalitesiz olduğunu ve ürün çeşitliliğinin az olduğunu ifade etmişlerdir. Yine, odalarda kullanılan elektrik kullanım bedelinin yüksek olduğu, bu bedellerin mahpusların aileleri tarafından yatırılan paralardan kesildiği mahpuslar tarafından heyetimize aktarılmıştır. Bu hususlar Türkiye hapishanelerinin neredeyse tamamında devam eden sorunlardır. Mahpuslar; oda aramaları sırasında, görüşe çıkarken ve revire çıkarken, sayım sırasında ayakta sayım dayatılmasıyla infaz koruma memurları tarafından hakarete ve onur kırıcı muameleye maruz bırakıldıklarını belirtmişlerdir. Bu uygulamaların kötü muamele yasağını ihlal ettiği gözlemlenmiştir” ifadelerini kullandı.
Öneriler
Ali, 8 cezaevi için hazırladıkları önerileri şöyle sıraladı:
“* Bir işkence yöntemi olarak mahpuslara uygulanan tecrit ve izolasyon derhal kaldırılmalıdır. Türkiye’de infaz koşulları; ‘Mandela Kuralları’ olarak da bilinen ‘Mahpuslara Muameleye Dair Birleşmiş Milletler Asgari Standart Kurallarına’, insan haklarına ve insan onuruna uygun ve eşitlik ilkesi çerçevesinde uygulanmalıdır. Özellikle mimari ve fiziki yapısı itibarıyla tecrit ve izolasyon alanı olarak inşa edilen Yüksek Güvenlikli Hapishanelerin kapatılarak insan haklarına ve evrensel hukuka uygun hapishanelere dönüştürülmesi gerekmektedir.
* Tecrit uygulamasının mahpuslar üzerinde yarattığı fiziksel ve psikolojik anlamda olumsuz etkilerin varlığı değerlendirildiğinde, bu uygulamanın, mahpuslara yönelik hem fiziksel hem de manevi istismara yol açabileceği de göz önünde tutularak ‘zalimane, insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele ya da ceza’ kategorisinde değerlendirilmesi mümkündür.
* Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesinin 2011 yılında Kırıkkale F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu için hazırladığı raporda mahpuslara tanınan sohbet hakkının azami bir şekilde kullandırılmasını tavsiye ettiğini belirtmiştir.
* Mahpusların sağlığa erişim haklarının sağlanması, koruyucu sağlık hizmetlerine önem verilmesi, hastalığı olanların tedavi olanaklarından yararlanmaları için gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir. Mahpuslara hastane sevkleri ve muayene sırasında uygulanan ‘çift kelepçe’ ve ‘ağız içi arama’ uygulamasından derhal vazgeçilmelidir. Özellikle Giresun Espiye L Tipi Kapalı Hapishanesinde devam eden ‘ağız içi arama’ uygulamasından dolayı mahpusların yaklaşık 3 yıldır hastaneye gitmedikleri gözetildiğinde söz konusu uygulamanın kaldırılması için Adalet Bakanlığının ivedi bir şekilde harekete geçmesi gerekmektedir.
* Hasta mahpusların tedavilerinin ivedi bir şekilde gerçekleştirilmesini ve hastalıklarından dolayı hapishanede yaşamını idame ettiremeyen ağır hasta mahpuslar başta olmak üzere bütün hasta mahpusların tahliyesi önündeki yasal ve diğer engellerin kaldırılması gerekmektedir.
* Yine, mahpusların tedavilerinin zamanında yapılması için hastane sevklerinin geciktirilmeden yapılması, hastane randevularının olabildiğince en kısa zamana verilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda, sağlığa erişim konusunda mahpusların dezavantajlı konumda olmaları ve hapishane koşulları da gözetilerek hastane randevularında öncelikli gruplar arasına alınması için Sağlık Bakanlığı tarafından çalışma yapılmalıdır.
* Ailelerinden uzak hapishanelerde tutulan mahpusların ailelerine yakın hapishanelere sevk talepleri kabul edilmelidir. Mahpuslara uygulanan insanlık dışı, aşağılayıcı ve onur kırıcı davranışlardan vazgeçilmelidir.
* Mahpusların aldığı cezaya bakılmaksızın ve tutuklu olmasına rağmen tekli odalarda tutulmasına derhal son verilmeli, bu kapsamda olmayan mahpusların normal odalara alınması gerekmektedir.
* Hapishanelerde mahpusların özel hayatlarına saygı hakkına ölçüsüz müdahalelerden kaçınılmalı, mahpusları rahatsız edecek şekilde sık sık oda araması yapılmamalı, aramalar sırasında odalar dağıtılmadan ve mahpusların kişisel eşyalarına, hakkında toplama kararı bulunmayan kitaplarına el konulmamalı, el konulan eşyalar çok kısa süre içerisinde mahpuslara geri verilmelidir.
* Mahpusların mahremiyet hakkına saygı duyulmalı, özel hayatın gizliliğini ihlal eden kameralar derhal kaldırılmalıdır.
* Mahpusların haber alma ve başkalarıyla iletişim kurma hakları kapsamında gazete ve dergi gibi yayınlarla ilgili idarece alınan kısıtlayıcı kararların derhal ortadan kaldırılması gerekmektedir. Özellikle Kürtçe yayınlar ile ilgili hapishane idarelerinin ayrımcı uygulamaları mahpusların kültürel haklarının ihlali niteliğindedir.
* Mahpusların talep ettiği gazetelerin kendilerine verilmemesi, talep ettikleri kanalların televizyon yayınına eklenmemesi ve radyo taleplerinin karşılanmaması ifade özgürlüğünün ihlalidir.
* Ayrıca dilekçe hakkı ve bilgi edinme hakkının bir gereği olarak, mahpusların yazmış olduğu dilekçelerin ve mektuplar muhatabına ulaştırılmalı, özellikle şikayet konulu dilekçelerin akıbeti hakkında mahpuslara bilgi verilmelidir.
* Mahpuslar, infaz kanunun ve uluslararası mevzuatın mahpuslara tanıdığı haklardan ayrımsız ve istisnasız bir şekilde yararlandırılmalıdır. Yine, sosyal ve kültürel etkinlikler ile kursların mevzuatta belirlenen süreler ve şekillerde kullandırılması için gerekli tedbirler alınmalıdır.
* Hapishanelerde çıkan yemekler besin değeri yüksek, mahpusları doyuracak miktarda ve belirlenen günlük iaşe bedelini karşılayacak şekilde olmalıdır. Mahpusların temiz ve sağlıklı suya erişmeleri sağlık hakkının ve kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkının bir gereğidir.
* Hapishane kantininde bulunan ürünler piyasa fiyatlarına göre revize edilmeli, kantindeki ürünlerin çeşitliliği artırılmalıdır. Bu kapsamda; kantinler kar esaslı işletilmemeli, ürün fiyatları mahpusların alım gücüne göre ayarlanmalı ve ihtiyaçları giderebilecek çeşitlilikte olmalıdır.
* Açlık grevine ve boykot eylemine giren mahpuslar hakkında verilen disiplin cezaları kaldırılmalı, bu konuda mahpusların haklarını kısıtlayıcı ve ihlal edici uygulamalardan vazgeçilmelidir. Açlık grevi ve boykot eylemlerine giren mahpusların talepleri de dikkate alınarak Türkiye hapishanelerindeki tecrit ve izolasyon uygulamalarına son verilmelidir.
* Farklı suç tiplerinden tutulan mahpusların aynı hapishane içerisinde veya aynı koridorda bulunan odalarda tutulmaları güvenlik açısından risk oluşturmakta; idarelerin bu konuda gerekli düzenlemeleri yaparak bu uygulamaya son vermesi gerekmektedir.”