35 ülkeden bin 524 hukukçudan İmralı mektubu
- 14:00 16 Eylül 2024
- Güncel
HABER MERKEZİ - PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması için 35 ülkeden bin 524 avukat ve hukuk örgütü Adalet Bakanlığı’na mektup gönderdi.
Dünya genelinde en az 35 ülkeden bin 524 avukat ve hukuk örgütü, İmralı Adası’nda ağırlaştırmış tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik ağırlaştırılmış tecridin kaldırılması ve fiziki özgürlüğü için bir mektuba imza attı.
İmzacılar adına Belçika'nın başkenti Brüksel’de hukuk kurumları bir basın toplantısı düzenledi. Toplantı, Demokrasi ve Uluslararası Hukuk Derneği (MAF-DAD), Brüksel Barosu Derneği, Brüksel Barosu İnsan Hakları Enstitüsü, Demokrasi ve Dünya İnsan Hakları İçin Avrupa Avukatlar Birliği (ELDH) ve Avrupa Demokrat Avukatlar Sendikası (AED) tarafından organize edildi.
Brüksel Basın Kulübü’nde yapılan toplantıda Abdullah Öcalan ile görüşme hakkının sağlanması talebiyle bu girişimde bulunulduğu ifade edildi.
Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi’nin de (CPT) uyarıldığına vurgu yapılan toplantıda, İmralı’daki durumun dünya çapında avukatlar tarafından özel ve ayrımcı bir tecrit biçimi olarak tanımlandığı belirtildi.
‘Hukuk tanınmıyor’
Adalet Bakanlığı’na gönderilen mektupta, İmralı'da Adası’nda tutsak olan Abdullah Öcalan, Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş'ın avukatlarıyla görüşmelerinin hukuka aykırı bir şekilde engellendiği vurgulandı.
Basın toplantısı sırasında okunan mektupta, avukat ve aile görüşmelerinin engellenmesine ilişkin detaylar yer aldı. Mektupta, "Savunma hakkına yönelik devam eden müdahaleler ve Öcalan ile diğer tutuklulara uygulanan hücre hapsi durumu, ELDH, AED ve Lawyers for Lawyers gibi uluslararası hukuk örgütlerinin açıklamalarda bulunmalarına ve geniş bir avukat ağının çeşitli vesilelerle eleştirel tepkilerine yol açmıştır" denildi.
Mektupta, 22 Ocak 2024 tarihinde 35 farklı baroya kayıtlı bin 330 avukatın Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurarak İmralı’daki avukat görüş yasağına son verilmesini ve Abdullah Öcalan, Hamili Yıldırım, Ömer Hayri Konar ve Veysi Aktaş ile avukat görüşmesi yapılmasını talep ettiği hatırlatıldı.
Mektupta devamla şu ifadeler yer aldı:
"İmralı Cezaevi'ne avukat ziyareti yasağı, 2015 yılında güncellenen Birleşmiş Milletler Mahpuslara Uygulanacak Muameleye İlişkin Asgari Standart Kuralları (Nelson Mandela Kuralları), CPT'nin tavsiyeleri ve 5275 sayılı Türk Ceza İnfaz Kanunu'nu açıkça ihlal etmektedir. Devletler, tutuklu ve hükümlülerin kimliklerine ve aldıkları cezanın niteliğine bakılmaksızın haklarını kullanabilmelerini sağlamakla yükümlüdür.
Bu aynı zamanda, başta 8. ve 16. Temel İlkeler olmak üzere, Avukatların Rolüne İlişkin BM Temel İlkelerinde belirtilen avukatların hak ve ayrıcalıklarının da ihlalidir.’’
Mektupta, Türkiye'deki hukukçuların tecride ve savunma hakkının ihlaline karşı yürüttükleri sürekli mücadelenin, esasen başta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi olmak üzere Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle korunan hakların hayata geçirilmesi için verilen bir mücadele olduğu vurgulandı.
Mektup şu ifadelerle son buldu: "30 Nisan 2024 tarihinde DEM Parti milletvekillerinin talebine Bakanlığınıza bağlı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafından verilen cevapta Sayın Abdullah Öcalan ve diğer mahkumların avukatları ile görüşmelerine herhangi bir engel bulunmadığı belirtilmiştir. Türkiye'deki meslektaşlarımızın Öcalan ile görüşmesine izin vererek bu bilginin doğruluğunu uluslararası hukuk camiasına göstereceğinizi umuyoruz."
Avukatlar ve hukuk kurumları mektupta İmralı’daki tutsakları ziyaret etme yönündeki ortak taleplerini Adalet Bakanlığı’na iletti.
‘İmralı’daki durum son derece korkunç’
Basın Kulübü’ndeki toplantıda konuşan AED Başkanı Hélène Debaty, İmralı’daki durumla çok yakından ilgilendiklerini belirterek, "İmralı’daki son derece korkunç" dedi. Hélène Debaty, bin 500’ü aşkın imza ile bir kez daha İmralı’daki durumu sorduklarını ifade etti.
‘Devletler hakları kullanması sağlamakla yükümlü’
MAF-DAD Eş Başkanı Heike Geisweid, İmralı’da yaşanan hukuksuzluklar ve görüş engellerine ilişkin bilgiler verdi. Heike Geisweid, İşkenceyi Önleme Komitesi’nin (CPT) tavsiyeleri ve 5275 sayılı Ceza İnfaz Kanunu'nu açıkça ihlal edildiğini belirterek, "Devletler, tutuklu ve hükümlülerin kimliklerine ve aldıkları cezanın niteliğine bakılmaksızın haklarını kullanabilmelerini sağlamakla yükümlüdür’’ diye vurguladı.
‘Uluslararası hukuk ihlal ediliyor’
Brüksel Barosu ve Baro İnsan Hakları Enstitüsü’nden Yves Oschinsky, Türkiye’deki avukatların savunma hakları ve korunmasına odaklandıklarını belirterek, asgari düzeyde de olsa savunma hakkının önemine vurgu yaptı. Yves Oschinsky, savunma hakkının güvenceye alındığı uluslararası hukuk ve sözleşmeleri hatırlatırken, Türkiye’nin uluslararası hukuku ihlal ettiğine dikkat çekti. Yves Oschinsky, uluslararası alanda avukatların desteği ve Kürt halkına desteğin sürmesinin önemli olduğunun altını çizdi.
‘AB Türkiye’ye baskı yapmalı’
ELDH Eş Genel Sekreteri Thomas Schmidt de, Türkiye’nin tutsakların haklarını görmezden geldiği konusunda uluslararası örgütlerin hemfikir olduğunu belirtti. Thomas Schmidt, Avrupa Birliği’nin avukatların İmralı’ya gidişinin sağlanması için Türkiye’ye baskı yapması gerektiğini ifade etti. İmralı’daki mutlak iletişimsizlik haline vurgu yapan Thomas Schmidt, CPT’nin tavsiyelerinin de Türkiye tarafından hiçe sayıldığını ifade etti. Thomas Schmidt, görüşme imkanı sağlanması için özellikle batılı hükümetler ve Avrupa Birliği’nin tepki göstermesi gerektiğini kaydetti.