Güney Kürdistan'da kadın mücadelesi

  • 09:07 4 Ekim 2024
  • Jıneolojî Tartışmaları
 
"Güney Kurdistan’da kadını merkezine alan bir sosyolojik analiz, Orta Doğu’nun düğüm haline gelmiş sorunlarının çözüm anahtarıdır."
 
Nagihan Akarsel
 
Jineoloji toplumsal sorunlara çözüm olma arayışı ile hareket eden bir sosyal bilim anlayışıdır.  Sosyal siyasal ekonomik sorunların temelinde kadın özgürlük sorunlarının belirleyici olduğunun farkındalığı ile kadını tüm sistemin bir özeti olarak ele almaktadır. Kadın eksenli bir çözüm arayışı ile kavram kuram ve kurumlarını oluşturmaktadır. Bu nedenle jineolojî perspektifi ile Irak ve Güney Kurdistan alanında kadınların durumunu tahlil etmek sistemde köklü değişimler yaratmanın temel yöntemidir. 
 
Güney Kurdistan’ın tarihsel ve sosyolojik önemi
 
Köklü bir tarihsel geleneğe sahip olan Güney Kurdistan’da kadını merkezine alan bir sosyolojik analiz Orta Doğu’nun düğüm haline gelmiş sorunlarının da çözüm anahtarıdır. Toplumsallaşmanın da devletleşmenin de ilk nüvelerinin atıldığı bir yer olan Orta Doğu’da Irak’ın ve özelde de Güney Kurdistan’ın özel bir önemi vardır. Devletli uygarlığın da demokratik uygarlığın da başlangıcına tanıklık eden bu topraklarda her iki çizginin de güçlü olduğunun bilinciyle hareket etmek önemlidir. Irak sınırları ile belirlenen bu bölge aynı zamanda Aşağı Mezopotamya olarak da adlandırılmaktadır. Bölgede merkezi hegomonik güçler ile demokratik uygarlık güçleri arasındaki çelişkilerde savaş ve direniş çizgisi olarak sürmektedir. Bir yanda dünyadaki egemenliğini Orta Doğu’da özelde de bir üs bölgesi olarak kullandığı Güney Kurdistan’da kalıcılaştırmak isteyen merkezi hegemonik sistem, diğer taraftan halkların değerlerine sahip çıkan ve tarihsel toplum gerçeğini esas alan demokratik güçler vardır. Savaşların hedefi olan, doğayı tahrip eden, toplumsal yönden olumsuz sonuçlar doğuran bu gerçeklikleri çözmek ve aşmak jineolojîk bir bakış açısı ile mümkündür. Bu konuda Abdullah Öcalan; “Irak Kurdistanı’ndaki hareketin tarihi rolünü tüm Kurdistan ve Orta Doğu çapında oynayarak ilkel milliyetçilik ile egemen burjuva milliyetçiliğini aşması, gerici aile ve aşiret engellerinin üstesinden gelerek uygarlığın şafak vaktindeki rolünü başarıyla yerine getirmesi, böylece yeni dönemin ve çağın başlatıcı gücü olmanın onurunu taşıması her şeye değerdir. Bu tarihi anlayış ve onurla yaşayanların ele aldıkları her görevde başarılı olmamaları düşünülemez. Tarihin bu yönlü anlamlı gelişmesini takdir etmek ve zaferini beklemek tek yaşam gerekçemizdir.”
 
Kapitalist hegemonya ve Güney Kurdistan’daki sosyal tahribatlar
 
Bu anlamda başlangıç olarak kapitalist hegemonyanın sömürgecilik ve işbirlikçilik üzerinden konumlandığı bir alan olan Güney Kurdistan’da sömürgeciliğin dil, kültür, sosyal ilişkiler, ekonomik düzen ve eğitim sistemi üzerinde yarattığı tahribatları analiz etmek ve anlamak önemlidir. Yine işbirlikçi çizginin çözümlenmesi tarihi bir öneme sahiptir. Güney Kurdistan’ın ulusal birlik iddiası ve tek özgürlük gücünün kadın olması burada yapılacak sosyolojik analizin stratejik bir çalışma olduğunu ortaya koymaktadır. 
 
Başûr’daki sosyal yapılar ve kadının durumu
 
Başûr gerçekliği ve ihtiyaçlarının tahlilinin net yapılması gerekliliği yanında Güney Kurdistan için Germiyan, Soran ve Behdinan alanlarının yine Irak’taki şehirlerin sosyal yapılanmalarındaki farklılıkları gözetmek önemlidir. Toplumsal bunalım ve bitirilen umut ve arayışlar sonucu intihar, kendini yakmayı tek çözüm olarak gören, ulusal, ruhsal, cinsel, fiziksel katliamları derinden yaşayan ve yaşadıklarına anlam verip çıkış yaratamayacak kadar bilinci karartılan kadının içinde taşıdığı potansiyeli tahlil etmek ve toplumun en dinamik gücü olacağı öngörüsüyle hareket etmek gerekmektedir. Siyasetin dışına itilen, zorla evlendirilen, şiddet gören, sünnet edilen, tecavüzlere uğrayan, fuhuşa sürüklenen, işsizliğe mahkûm edilen kadının tüm yaşadıklarını aşma yönlü bir analiz gereklidir. Soran, Behdinan, Germiyan alanlarında kadının içinde yaşadığı koşullar, din ve milliyetçiliğin etkisiyle ortaya çıkan toplumsal yapı analize tabi tutularak sonuçları ele alınmalıdır.
 
İştar kültürü ve kadının tarihi mirası
 
Yine İştar kültürünü tarihsel toplumsal bir doku olarak taşıyan Irak ve Güney Kurdistan alanında tanrıçanın direngen damarlarını açığa çıkarmak önemlidir. Kadının saklı olan tarihi mirasına en çok da kadının kaybettiği bu topraklarda sahip çıkmak gerekmektedir. ‘Kaybedileni kaybedilen yerde aramak’ diyalektiği ekseninde ilk çelişkinin kadın ile erkek arasında yaşandığı tespitinden hareketle Marduk ile Tiamat, İnanna ile Enki arasında yaşanan mitolojik anlatımları araştırmak gereklidir. Babil Destanı, İnanna’nın şarkısı, Marduk ile Tiamat’ın savaşını anlatan mitolojik belgeler, bu araştırmada ulaşılması ve yeniden yorumlanması gereken kaynaklardır. 
 
Neolitik kültür ve Güney Kurdistan’daki kadın hakikati
 
Neolitik değerlerin temsilini yapan İştar kültürünün bir devamı olarak Musul’da bir uygarlık yaratan Semiramis başta olmak üzere Güney Kurdistan’da saklı olan kadın hakikatini açığa çıkarmak, arkeolojik bulguları yeniden yorumlamak sosyolojik analiz çalışmamızın bir diğer amacıdır. Özellikle Neolitik kültürün saklı olduğu Kıfri, Çemçemal’de Gundi Çermo  (1957 yılından beri orada kazılar yapılıyor) Gundi Zerzin (Çemê Rezan’a yakın), Kaladize Telqalat, Şanidar, Hezarmerd ve Esasin mağaraları ile Koyê Kalesi gibi yerlerde araştırmalar yaparak yeniden yorumlamak önemlidir. Kıfri’de 146 tepenin olması söz konusu. Yine Behdinan, Germiyan ve Soran alanları olarak bölgesel özellikler üzerinden araştırma yapmak önemli. Behdinan ve Soran tanımlamalarının nereden kaynağını aldığı, aşiretler ve aşiretlerin içinde kadınların etkisi de bir araştırma konusudur.
 
Mezopotamya’nın coğrafi ve kültürel ayrımları
 
Neolitik kültür kadar devletli uygarlığın da izlerini taşıyan Güney Kurdistan’da bu etkilerin nasıl yaşandığı araştırma konusudur. Yukarı Mezopotamya ile Aşağı Mezopotamya arasında varolan keskin ayrımı özellikle Şengal ve Tel Afer ile Kerkük Mahmur ve Xanekin arası; iki uygarlık arasındaki sınır olarak da kabul edilmektedir. Efrin’den Mendeli’ye kadar gelen bu hat, Kıfri’de toplanıyor ve Kıfri bu etkileri en yoğun yaşayan bir yer olarak göze çarpıyor. Coğrafi konumlanmanın yarattığı kültürel etkileri incelemek bu anlamda önemlidir. 
 
Kadının yazılmayan tarihini yazmak
 
Güney Kurdistan ve Irak’ta kadının yazılmayan tarihini yazmak ve yeniden canlandırmak bu araştırmanın önemli bir hedefidir. Bugün hala Irak’taki caddelerde kadın heykellerine rastlanmaktadır. Tarihini bilen ama bunu mücadele gücüne dönüştürme de zorlanan Arap kadınlardan, aşiret yapılanmalarının güçlü otoriteleri olma özelliği taşıyan Kürt kadınlana; ayin ve ritüellerinde tarihlerini koruyan Asuri kadınlardan, Ezidiliğin sırlarını koruyan Ezidi kadınlara; çok geniş bir araştırma yelpazesi vardır. Farklı halkları, inançları, kültürleri koruyan ve bugüne kadar getiren bu topraklarda toplumsal dokunun zenginliği dikkat çekmektedir. Güney Kurdistan’da konuşulan Kûrmancî’den, Hewreman’da korunan tarihsel toplumsal değerlere; Raperin alanında büyüyen direnişten, Halepçe başta olmak üzere Şehrazor alanına kadar, toplumun sosyal yaşamında aşiret kültürü ve mezheplerin etkisi çoktur.
 
Tarihte kadının durumu ve son yüzyıllarda yaşanan direnişlerde kadının rolü, ele alınması gereken bir diğer konudur. Özellikle toplumsal dinamik gücü parçalanmış bir realiteden bahsediyoruz. Yaşam felç olmuştur. Buna dönük beklentili ruh hali ve zihniyeti yıkmak önemlidir. Toplum ile iktidar arasında kalmayı iyi açımlamak gerekmektedir. Babanî Hareketi’nin çıkışı buna bir örnek olarak verilebilir. Sürekli bir arayış olmasına rağmen bunun içinde kadınların çok az yer alması, ayrıca incelenmeyi gerektirmektedir. Xanzadi Mir Soran, Hafsa Xatun, Adile Xan aşiret reisliği de yapmış olan kadınlardır. Tanrıça’nın direngen damarlarının burada nasıl sürdüğüne dair araştırmalar yapmak kadın direniş çizgisinin hiçbir şekilde bitmediğini anlamak açısından da önemlidir. Yine Babil’in asma bahçeleri bir diğer araştırma konusudur. 
 
Güney Kurdistan’da kadının sosyal ve siyasal durumu
 
Günümüzde hala kadınlar küçük yaşta evlendirilmekte, sokakta tek başına dolaşamamaktadır. Kadınların yaşadığı sosyal gerçeklik, çeşitli etkenlerden dolayı farklılıklar göstermektedir. Kırsal alanlar ile şehirler arasında belirgin ayrılıklar bulunmaktadır. Bağdat’ta kadında genel bir arayışın olduğu belirtilebilir, fakat herhangi bir örgütlenme, mücadele etme durumu yoktur. Toplumda sosyal konumu vardır. Eğitimlidir. Ancak herhangi bir siyasi konumu yoktur. Musul’a baktığımızda, İslamiyet’in etkisi oldukça fazla olan aşiret geleneğine göre yaşanmaktadır. Rejim, hakimiyetini en çok burada geliştirmiştir. Burada kadında bir uyanışın yaşandığını belirtemeyiz. Muhalif değildir, içe kapanıktır. Kerkük’te ise çok farklı halklardan kadınlar birlikte yaşamaktadır. İslamiyet’in etkisi Musul’a göre daha azdır. Ailecilik oldukça güçlüdür. Kadının okuma düzeyi sınırlıdır. Burada kadın, toplumsal-siyasal sorunlardan dolayı çelişki yaşamaktadır. Örgütlenme tecrübesinin çok zayıf olduğu belirtilebilir.
 
Ekonomik ve siyasal krizlerin kadın üzerindeki etkisi
 
Güney Kurdistan’da kadınların içinde bulundukları ekonomik, sosyal ve siyasal durumlara karşı seslerini yükseltmelerine rağmen farklı baskı türleri, bütünlüklü bir kadın hareketinin oluşmasını zorlaştırmaktadır. Merkezi Irak hükümeti ile Kurdistan Bölgesel yönetimi arasındaki sorunlar ve ülkeyi etkileyen finansal kriz, birinci dereceden kadınları etkilemektedir. DAİŞ tarafından hedef haline getirilen ve evlerini ve ailelerini kaybeden Ezidi ve Hıristiyan kadınların yanısıra Güney Kurdistan’da kadınlar erkeklere ve ülkenin diğer bölgelerinde yaşayan kadınlara kıyasla eğitim, iş ve yaşam eşitliğine ulaşım gibi alanlarda zorlanıyorlar. Kısaca, Güney Kurdistan’da kadınlar yapısal bir şiddet ile karşı karşıyadır. Eğitime erişim çok düşük olduğu için aynı zamanda eğitim seviyesi konusunda sorunlar yaşanmaktadır. Bu nedenle çok az uzman bu konularla ilgili çalışmalar yürütmektedir. Yine bir siyasi partiyle ilişkisi olmayanların değişim yaratabilecek politikaları belirleme konusunda etki sahibi olması da zordur. 
 
Güney Kurdistan’da emperyalist müdahaleler ve kadın direnişi
 
Güney Kurdistan; Irak ve bölge açısından stratejik konumu ele alındığında zengin petrol yataklarına ve ekonomik elverişliliğe sahiptir. İngiltere, bu sahadaki petrol yataklarını denetim altına almak için 19. yy. ’da Kürtler ve Araplar arasında büyük bir çatışmayı başlatmıştır. Buradaki halk, sürekli bir direnişi yaşamıştır.  Emperyalist güçlerin siyasal emellerine hizmet edebilecek bir tarzda halklar arasında çatışmalar yaşanmıştır. Mücadele eden ve direnen halkın öncülük sorunu ise sürekli gündemde olmuştur. Öncülük yapanlar, ilkel milliyetçi bir tarzda örgütlenmeyi esas almıştır. İkinci dünya savaşından sonra KDP buna göre oluşturulmuştur. 1975’lerde ortaya çıkan YNK gerçeği de böyledir. Bu güçler hem bölgedeki gerici güçlere hem de diğer güçlerle kendi aşiret çıkarları temelinde işbirlikçilik yapmışlardır.
 
Hem uluslararası emperyalist güçlerin hem de bölge güçlerinin Güney Kurdistan üzerine olan siyaseti halkın yaşamında derin tahribatlar yaratmıştır. Savaş ve direniş, burada olağan yaşam tarzıdır. Bu gerçeklikle birlikte tüm saldırılara rağmen ulusal kimliğini ve kültürünü korumuştur. Halepçe katliamı yaşanmış, binlerce insan yaşamını yitirmiştir. Buradaki kadının direnişi yazılmamıştır. Saddam Rejimi, Kürt kadınları -özellikle genç kızları- fuhuş da dahil meta olarak kullanmış ve dış ülkelere satmıştır. Kürt kadınlara yönelik geliştirilen katliamlar hafızalarda silinmeyecek izler bırakmıştır. Toplu mezarlar araştırıldığında en çok kadın ölülerin olduğu ortaya çıkmaktadır. Katliamlarda en çok kadınları, genç kızları katletmiştir. Kürt kadınlar ve genç kızlar, kurtuluşu ya ölümde ya intihar etmede aramaktadır. İntihar eden, kendisini yakan Kürt kadınların sayısı oldukça çoktur. Leyla Qasım’ın direnişi, Margaret’in rejime karşı direnişi, Kürt halkının mücadelesinde büyük bir değer yaratmıştır. 
 
Kadının direnişi ve mücadelesi
 
Burada yaşayan halkta ve kadında direniş olağan bir yaşam tarzı olduğu gibi peşmerge olmak da kutsaldır. Kadınlar, savaşlarda ve isyanlarda önemli istihbarat çalışmalarını ve kuryelik görevlerini büyük bir ciddiyetle yürütmüştür. Kürt erkekler dağlara çıkmış, kadın ise şehirde sürekli baskı altında yaşamış, rejimin çok yünlü saldırılarına maruz kalmıştır. İsyanlar, savaşlar ve göçler sonucu Güney’de nüfus çoğunluğunu kadınlar oluşturmaktadır. Direniş ve mücadelede önemli bir pozisyona sahip kadın, yürütülen işbirlikçi, ilkel milliyetçi siyasete katılmamıştır. Ancak bunun karşısında güçlü direnişi gösteren, isyana kalkan kadının güçlü bir örgütlülüğünden de bahsedilemez. 
 
Güney Kurdistan’ın trajik gerçekliği
 
Genel olarak, Güney Kurdistan’da halkın gerçekliği oldukça trajiktir. Umudu ve iradesi kırılmıştır. Bu gerçeği kadın daha köklü yaşamaktadır. Halkın sosyal yaşamında feodal-aşiret yapısının ve dinin gerici yanları oldukça etkilidir. İşbirlikçi-ilkel milliyetçi zihniyet nedeniyle halkın ulusal kimliği parçalanmıştır. Halk, aşiretin geleneği ve çıkarlarına göre yaşayarak sunî sınırlarla birbirinden ayrılmıştır. Behdinan ve Soran sahasında yaşayan halkın birbirinden ayrılan yönleri vardır. Behdinan alanı, kırsal-coğrafik bir yapıya sahip, feodal kültür daha çok hâkim, rejimin ve devletin direk hakimiyeti yoktur. Dış dünyaya kapalıdır. Soran alanında halk daha çok şehirlere yerleşmiş, küçük burjuva yaşam kültürünün etkileri vardır. Uluslararası emperyalist güçlerin siyasetiyle direk yönlendirilen bir gerçekliği yaşamaktadır. Halkın sosyal ve ekonomik yaşam düzeyi, şehir ve kırsal yerlere göre değişmektedir. Şehirlerde yaşayan kadında küçük burjuva özellikler daha ağır basarken çarpık bir düşünsel yapılanma da oluşmuştur. Kırsalda ise sosyal yaşam dışa kapalıdır…
 
Not: Bu Yazı Jineolojî Dergisinin BAŞUR dosya konulu 31. sayısının Editör yazısından alınmıştır.