Uluslararası Cezaevleri Sağlık Çaltıştayı’nda İmralı vurgusu

  • 13:08 6 Ekim 2024
  • Güncel
 
İSTANBUL- “Uluslararası Cezaevleri Sağlık Çaltıştayı” ında bir araya gelen kuruluşlar, PKK Lideri’ne dikkat çekerek, “Abdullah Öcalan, insanlık davası için mücadele ediyor. İmralı sadece hukuki bir sorun değil, aynı zamanda sağlığı aşan bir mesele haline gelmiştir ” denildi.
 
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Sağlık Meclisi, Beyoğlu’nda bulunan Taksim Hill Otel'de 2 gün sürecek olan İmralı Cezaevi başta olmak üzere cezaevlerinde siyasi tutsaklara dönük yaşanan hak ihlallerine ilişkin “Uluslararası Cezaevleri Sağlık Çalıştayı” etkinliği düzenledi.  Çalıştaya, uluslararası sağlık kuruluşları, İstanbul Barış Anneleri İnsiyatifi,  tutsak yakınları, Asrın Hukuk Bürosu Avukatları, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, İHD İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri’nin yanı sıra çok sayıda hak örgütleri, demokratik kitle kuruluşları ve siyasi parti temsilcileri katıldı.
 
Açılış konuşmasını gerçekleştiren Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Cengiz Çiçek,  çalıştayın, önemine değinerek, cezaevlerinde politik tutsaklara dönük yaşanan hak ihlallerine dikkat çekti. Cengiz, “Toplumun hak arama mücadelesinin bir parçası olarak değerlendirmemiz gerekiyor” diyen Cengiz, “Sonuç olarak, toplum içinde yaşıyoruz ve hapishaneler de hukuk düzenlemeleri ile bağlantılıdır. Devletler, çıkarlarını gözeterek hukuk sistemlerini düzenliyorlar ve hapishane politikaları da bu çerçevede şekilleniyor. Bu nedenle, hapishaneleri toplumsal mücadelelerle ilişkilendirerek tartışmak son derece önemli.  Türkiye’de ve Kürdistan'da binlerce insan, sistemin dayattığı yaşam tarzına karşı muhalefet ediyor. Özellikle halklar, kadınlar ve diğer toplumsal kesimler, bu sisteme karşı ciddi bir mücadele veriyor. Hapishaneler, sadece bireylerin kapatıldığı mekanlar değil, aynı zamanda toplumun sağlığını ve haklarını da etkileyen bir yapıdır. Bu açıdan bakıldığında, hapishaneleri toplumun genel sağlığıyla bir bütün olarak ele almak gerektiği açıktır” dedi.
 
‘Düşmanca tutum’
 
2 Ekim’de Metris R Tipi Cezaevi’nde Adalet Bakanlığı'na yapılan tüm başvurulara rağmen tahliye edilmeyen ve cezaevinde yaşamını yitiren ağır  hasta tutsak, Abdülkadir Kuday’a işaret eden Cengiz, “Bugün burada bu konuları tartışırken, geçtiğimiz hafta bir arkadaşımızın hapishanede hayatını kaybettiğini de anmalıyız. Kendisi, insani bir hak olan vedalaşma hakkını dahi kullanamadan bu dünyadan ayrıldı. Bu durum, devletin insan haklarına karşı düşmanca bir tutum sergilediğini gösteriyor. Bu yalnızca bir hukuksuzluk değil, aynı zamanda toplumsal sağlığı da tehdit eden bir gerçektir” diye konuştu.
 
Ciddi mağduriyetler var!
 
Türkiye'de hukuksal ve uluslararası mevzuatta büyük bir değişim yaşandığına dikkat çeken Cengiz, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde ki tecride ve sağlık sorunlarına  değindi. Cengiz, “Kürt halkının önderi olarak kabul edilen Abdullah Öcalan’a da ulaşmak mümkün değil. Onun durumu, sadece hukuki bir sorun değil, aynı zamanda sağlığı aşan bir mesele haline gelmiştir. Öcalan'ın lider olarak kabul edildiği bu süreçte, onun kurduğu demokratik yaşam, eşitlik, onurlu birliktelik anlayışına müdahale edilmiştir. İnsanlık davası için mücadele ediyor.  Ancak şu an geldiğimiz noktada, sadece hukuki değil, kültürel haklar için verilen mücadelede de büyük bir yük ortaya çıkmıştır. Göç, çatışma süreçleri ve hayatını kaybeden insanları düşündüğümüzde, bu başlıkların her biri milyonlarca Kürt için ciddi mağduriyetler yaratmıştır” ifadelerini kullandı. 
 
Kurdistan  ve Orta Doğu sorunu 
 
Cengiz , devamında sözlerini şöyle sonlandırdı:  “Kürdistan sorunu, aynı zamanda Orta Doğu’da eşitlik ve adalet mücadelesinin bir parçasıdır. Bu mücadele doğru bir şekilde ele alınırsa, daha sağlıklı bir çözüm yoluna ulaşılabilir. Yeni bir mevzuatla birlikte, kapılar açılacak. Tıpkı savaş politikalarında olduğu gibi, bu süreç de çalışanlar için büyük bir anlam taşıyor. Bulunduğumuz her yerde, insanlık davası adına, sisteme karşı muhalefet eden her türlü politikaya ve savaş politikalarına karşı durmalıyız. Egemenlik politikalarına karşı, her birimiz bulunduğumuz yerlerde insanlık için mücadele ediyoruz. Bu noktada, emekçiler olarak bizlerin temel amacı, insanlığın mücadelesine katkı sunmaktır. Büyük insanlık hareketi, güçlenmeli ve sadece bu saldırılara karşı değil, Orta Doğu halklarının ve kültürlerinin korunması için de harekete geçmeliyiz. Eşitlik ve adalet değerleriyle yeniden bir hayat inşa etmek isteyen bizler için bu, bir insanlık mücadelesidir.”
 
Konuşmanın ardından çalıştay basına kapalı bir şekilde tartışmalarla sürüyor.