İstanbul’da gençlik çalıştayı: Eşit ve özgür yaşamı birlikte kuracağız

  • 15:53 6 Temmuz 2025
  • Güncel
 
İSTANBUL  - DEM Parti İstanbul Gençlik Meclisi, “Öncüleşen Gençlikle Demokratik Toplum" şiarıyla gerçekleştirdiği çalıştayda, “Barış ve Demokratik Toplum” mücadelesini büyüteceklerinin mesajı verildi.
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul Gençlik Meclisi, “Öncüleşen Gençlikle Demokratik Toplum" şiarıyla Fatih’te bulunan Zübeyde Hanım Kültür Merkezi'nde "Uygarlık krizi ve Ortadoğu Gerçeği" konulu çalıştay düzenledi. Çalıştayın gerçekleştiği salona “Çağın manifestonu ile savaştan barışa”, “Em Jiyana sosyalist da israr dikin bi Rêbertiya azad xwe birêxistin dikin”, “Fiziki özgürlükle yükselen ideolojik mücadele halkları özgürleştirir” , “Öncüleşen gençlikle demokratik toplum çatıştayı”, “Sosyalist yaşamda ısrar ediyoruz, özgür Önderlikle örgütleniyoruz” pankartları asıldı. Çalıştaya DEM Parti milletvekilleri, DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu’nun yanı sıra çok sayıda genç katıldı. 
 
Saygı duruşunun ardından başlayan çalıştayda, “Direniş zafere götürür” konu alan bir sinevizyon izletildi.  Gençler, sık sık “Şehit namirin” , “ Bîjî Serok Apo” sloganları attı.
 
4 oturumdan oluşan çalıştayın ilk oturumunda “Uygarlık tarihine alternatif bir bakış” başlığını Özgür Öğrenci Meclisinden Duran Turgay “Kapitalist modernitenin kriz yaratıcı doğası” başlığını gazeteci Haydar Ergül, “Ulus devletin hegemonik yapısı ve Ortadoğudaki yansıması” başlığını ise DEM Parti  milletvekili Cengiz Çiçek yaptı. İkinci oturumun ilk başlığında ise  “Tarihsel uygarlıklar ve kadın sömürüsü” başlığında Halide Türkoğlu sunum yaparken, “Kapitalist ve metalaştırılan kadın gerçeği” başlığında DEM Parti Genç Kadın Koordinasyonundan Elif Çoban sunum gerçekleştirdi.
 
Açılış konuşmasını gerçekleştiren DEM Parti Gençlik Meclisi üyesi Livan Orman “Demokratik toplumu inşa etmek istiyorsak mutlaka demokratik zihniyet değişim dönüşünü yapmamız gerekiyor. İdeolojik değişimi ve dönüşümü hayata geçirmemiz gerekiyor. Demokratik toplumu inşa etmek istiyorsak bu iktidarcı ve ulus devletçi zihniyetten kopmamız gerekiyor. Ancak bu şekilde bir zihniyet değişimi ve dönüşümü olabilir” dedi.
 
‘Kadınlar toplumun öznesidir’
 
Ardından söz alan Özgür Öğrenci Meclisi’nden Duran Turgay,  kadınların neolotik çağda özne durumunda olduğunun altını çizdi. “Kadınlar özne durumundayken nesne durumuna dönüşüyor” diyen Duran Tugay, “Kadınlar doğal toplumun öznesini oluşturuyordu.  Kapitalist sistem doğayı metalaştıran anlayışından kaynaklı ekolojik ahlaki  yapısını da yok ediyor. İktidar özü itibarıyla tahakkümcüdür. Kapitalist sistem insanı kendi özünden kendi iradesinden kendi kimliğinden çıkarıyor. Önder Apo kadınlar özgür olmadan toplum gerçek anlamda özgür olmaz diyor. Kadın özgürlüğü demokratik modernitenin temel taşıdır. Ulus devlet kapitalis moderniteye karşı demokratik modernite alternatif bir ölçüdür” şeklinde konuştu.
 
‘Demokratik modernite ile birlikte öze dönüş olmalı’
 
Yaşamını yitiren PKK kurucularından Ali Haydar Kaytan ile Rıza Altun’u anarak sözlerine başlayan Haydar Ergül ise, “52 yıllık bir mücadeleyi geride bıraktık. Kürtler şu an bölgeyi etkiyecek ve yön verecek bir konumdayız.  27 Şubat günü Abdullah Öcalan tarafından yapılan çağrı ile yeni bir  adım atıldı. Süreci silahsız götürme kararı alındı. PKK bayrağını sonlandırma ve yeni bir bayrak açma ile devam etmeye karar verildi. Bir zamanlar Kürtler söz söyleyemez diyorlardı.  İşte biz böyle söz söyleriz. ‘Kürdistan sömürgedir’ denildiğinde dalga geçiyorlardı ‘Kürt yok ki nasıl Kürdistan sömürge olabilir’ diyorlardı. Kürtler vardır ve bugün geldiğimiz noktada Ortadoğu’ya yöne veren bir pozisyonda” dedi.
Kapitalizmin bir  sermaye ekonomisi olduğunu aktaran Haydar Ergül, “Kapitalizm para, Modernite yaşayan zaman ve dönem demektir. Beş yüz yıllık bir geçmişi var. Kapitalist modernite özü ölçüsüzlük ve tanısızlıktır. Kapitalist modernite karmaşıklığı ifade eder. Kapitalizm bir gasp zihniyetidir. Tarih bir birikimdir. Bilim toplumsaldır. Bilimi topluluklar yaratır. Bilimi ortaya çıkaran kadınlardır. Kapitalist modernite geçmişin inkarı üzerine kurulmuş bir düzendir ve özü ise tahakkümdür ile egemenliktir. Kapitalist modernite anti toplum anlamına gelir. Kapitalist modernite ısrarla tüketimi dayatır.  Doğa yoksa diğer canlılar yoktur. Bizi doğuran doğadır. Kapitalist modernite sürekli kriz üretir. Genel anlamda devlet ve iktidarı besler. Kapitalist moderniteden çıkış nasıl olur? Kapitalist dünyayı yok edecek güce sahiptir. Peki buna karşı ne yapmalıyız.  Demokratik modernite ile birlikte öze dönüş olmalı.  Demokratik modernite yaşamı ve ideolojik düşünceye götürür. Kapitalist moderniteden çıkış olmalı. Özümüze dönmeliyiz” dedi.
 
‘Demokratik toplum Sayın Öcalan’ın paradigmasıyla mümkündür’
 
Devamında konuşan  DEM Parti Milletvekili Cengiz Çiçek şunları dile getirdi: “Kapitalist modernite ile ulus devlet ile bağlantısını kurmamız gerekiyor. Devlet demokrasi mücadelesini yürüten halklara zihin olarak saldırıyor. Hangi ihtiyaçlar doğrultusunda kendisini hayata geçirdi. Kapitalist modernitenin kendisi ulus devletle birlikte tek tipleştirmeyi hayata geçiriyor. Kapitalizm ve ulus devlet sistemsel bir sorundur.  Kapitalist sistem gündelik ilişkilerimizi bile müdahalesi var.  Bütün dünya savaşlarının nedenleri kapitalist modernitedir. Birinci dünya savaşının temel nedeni de devletlerarası paylaşımdır.  Ulus devlet doğayı talan eden, iklimle oynayan bir sermayedir.  Kapitalist moderniye karşı demokratik moderniteyi savunmalıyız. Ulus devlet karşısında ezilen halkların kendi özgürlüğünü demokratik ulus  sütunlarını hayata geçirmelidir.  Demokratik toplum Sayın Öcalan’ın demokratik modernite  paradigmasıyla mümkündür.”
 
‘Toplumsallık kadın şahsında gelişiyor’
 
Aranın ardından ikinci oturumla devam etti. İlk sunumu DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu yaptı. Halide Türkoğlu, 21’inci yüzyılın kadın yüzyılı olacağını ifade ederek,  “Jin jiyan azadî” sloganın evrenselleştiğini  belirtti. Kadınların özgürlük mücadelesinin günden güne büyüdüğünü paylaşan Halide Türkoğlu, “Kadın mücadelesinin yüz yıllık ruhundan bahsediyoruz. Jin jiyan azadî sloganıyla  evrenselleşti. Yok sayılan bir kadın tarihi var. Sayın Öcalan ‘Kürdistan sömürgedir’ tezinden sonra Kürt sorunu demokratik  çözümü de kadın sorununun temel ilkesi haline geliyor. Bir hakikat arayışı var. Hakikat çarpıtılmış. Jineoloji hakikati ören yollarını arayan bir olgudur. İnsanlık tarihi 5 milyardan fazla olduğu söyleniyor. Uzun bir dönemden bahsediyoruz.  İnsan türüne benzeyen 2 buçuk milyon yıldan bahsediliyor. Doğa toplumun kendisidir. Doğal toplumda insan, kendisini savunmayı ve tek başına hayatta kalma kabiliyetine sahip değil. Ama bir şekilde hareket etme bilincini oluşturduğunda tamda burada insan kendi öz savunmasını gerçekleştiriyor. Tek başına var olma durumu söz konusu olamaz. Kadın tek başına hayatta kalıyor, çocuğu büyütüyor.  Erkek avcılıkla kadında toplayıcılıkla ilgilenir ve bu şekilde bir şekillenme oraya çıkar. Bu noktada kılanların önemi var. Ortak kolektif bir yaşam var. Kadının bilgeliği, dil, kültür, bilim olgusuyla birlikte ilk toplumlaşma süreci de gelişiyor. Toplum birçok şeye kutsallık atfediyor. Buda ilk olarak ana kadın tanrıça oluyor. Doğal toplumda kadın eksenli gelişen topluluğun ana soylu toplum üzerinden gelişiyor. Toplumsallık kadın şahsında gelişiyor. Kadının o doğal ve kominal bir yaklaşımı da tanrıça kültürünün göstergesidir” diye konuştu.   
 
 ‘Tehalül ettiğimiz eşit ve özgür yaşamı birlikte kuracağız’
 
Yıllardır kadınların şiddete ve katliama maruz kaldığını anımsatan Halide Türkoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “ Ortadoğu’da kadınlar,  katliama, şiddete, sömürüye,  kadın sünneti ile karşı karşıya kalıyor. Avrupa’da tarihte kadınları cadı diyerek yakıyorlardı.   Kadınlar tek tek katledildiler. Cadı Avı meselesinin her biri halk gerçekliğine götürüyor. Yeni bir dünya düzeninde artık aynı kalma halini değil ulus olma gerçekliğine götürüyor.  Peki devlet ne yaptı? Devlet bunu istismar etti.   İktidarcı, sınıfçı uygarlıkların baskın olduğu gerçekliğini görmek gerekiyor.  Kapitalizm kadınlara yeri geldiğinde tamamen reddetme bir pozisyonda yaklaşıyor. Tarihe yolculuk edersek erkek egemen zihniyetin kadına yönelik baskıcı ve inkar etme durumunu da geliştiriyor. Dünyada neden durmadan kadınların mücadelelerine dönük bir saldırı var? Çünkü kadınlar özgür olduğu zaman kendi toplumunu da özgürleştiriyor. Mücadele etmek önemlidir ve bu mücadeleyi değiştirip dönüştürebiliriz. O tehallül ettiğimiz eşit ve kominal yaşamı hep birlikte kurarak,  mücadele ederek yaşamsallaştırabiliriz” şeklinde belirtti.
 
Jineoloji perspektifi
 
Son olarak ise Genç Kadın Koordinasyonundan Elif Çoban konuştu.  Elif Çoban, “Binlerce yıl önce kadının etrafında yaşam şekillenirken ne oldu da sömürü ve köle haline geldik. Günümüzün gerçekliğini ve cevap olmak istiyorsak tarihi iyi okumak gerekiyor. Kapitalizmin yarattığı bir ve meta haline getirdiği bir kadın kimliği var. Tüm tahakkümlerin içi içe ve birbirini besleyen bir noktadadır.  Bilim ve felsefenin tamamen kadını tahakkümü altına aldığını görebiliyoruz. Erkek egemen zihniyet kadın kimliğini hakikatten uzaklaştırmaya çalıştırıyor. Sosyal medya gittikçe köleleştiren kadın kimliğini yaratmak istiyorlar. Sistem sporla, sanatla, modayla, sosyal medya ile kadını cinsel obje olarak tanımlıyor. Liberalizm ve pozitivizm beraberinde bir bireyciliği de geliştiriyor.  Doğal toplumda toplumsallığı var ettiğini biliyoruz. Kapitalizm ile birlikte kadını tamamen liberalizm anlayışıyla bir mekanizmaya dönüştürüyor.   Binlerce yıldır erkek egemen zihniyet tarafından kadınlar kimsizliksizleştirilmeye çalışıyor. Binlerce yıldır erkek egemen zihniyeti tarafından köleleştirilmiş ve kirletilmiş bir kadın kimliği var. Buna karşı da Önder Apo’nun geliştirdiği Jineoloji perspektifidir “ dedi.
 
Konuşmaların ardından çalıştay soru-cevap kısmıyla devam etti.