Kadınlar yerel yönetimlerde aktif bir sürece hazırlanıyor

  • 09:33 27 Eylül 2021
  • Güncel
Dilan Babat
 
ANKARA - HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, iki günlük yerel  yönetimler konferansında gördükleri eksiklikler sonucunda önemli kararlar aldıklarını belirterek, bu kararlar doğrultusunda önümüzdeki dönem daha aktif bir süreç yürüteceklerini söyledi. 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP), İstanbul ve Diyarbakır’da 18 Eylül günü yerel yönetimlerde kadının rolüne ilişkin atölye düzenlemişti. Diyarbakır’da yapılan atölyede, “Eşbaşkanlık sistemindeki eksiklikler nelerdir?” konusu ele alınırken, İstanbul’daki atölyede ise  “Eşbaşkanlık sisteminin daha iyi anlatılması”, “Kadın Yoksulluğunun Yerel Yönetimlerle bağı”, “Kadın perspektifiyle şehircilik”  konuları tartışılmıştı. Atölyede çıkan sonuçlar ise Ankara’da, 25-26 Eylül tarihlerinde düzenlenen “Yerel Yönetimler Kadın Konferansı” ve “Demokratik Yerel Yönetimler Konferansı” ile detaylı olarak ele alındı. Konferansın sonuç bildirgesi ise önümüzdeki günlerde kamuoyu ile paylaşılacak.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran ile yerel yönetimler konferansı ve bundan sonraki süreçte önlerine nasıl bir yol haritası koyacaklarını konuştuk. 
 
‘Nasıl bir yerel yönetim istiyoruz?’
 
Kürt siyasi hareketinin dönem dönem bu tarz konferanslar gerçekleştirdiğini, ve en son Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) tarafından yapıldığını hatırlattı. HDP’nin ilk kez Yerel Yönetimler Konferansı gerçekleştirdiğini ifade eden Ayşe, “Bunun ön hazırlığı için birçok ilde toplantılar gerçekleştirdik. Diyarbakır ve İstanbul’da kadınlar cephesinden atölyeler gerçekleştirdik. Bu atölyelerde de ‘Biz nasıl bir yerel yönetimler öngörüyoruz?’ sorunu tartıştık. Çünkü yerel yönetimler Türkiye’nin istatistiki tablosuna, profiline de baktığınızda iktidarın en yoğun olduğu mekanizmalar. Burada genelde kadınların kendine yer bulması, yönetimde söz ve yetki sahibi olması çok zor. Neredeyse Türkiye açısından binlerle ifade edilen bir istatistikten söz ediyoruz. Kürt hareketinin, Kürt kadın hareketinin öncülüğünde gerçekleştirilen kadın kotaları, bazı belediyelerde kadın belediye başkanlarının belirlenmesi, belli yerlerde kadın meclisinden kadın arkadaşların seçimlere dahil edilmesi ve kısmen bu istatistiklerde değişiklik olsa da genel tabloda çok farklı bir durum yok” dedi. 
 
‘Demokratik yerel yönetimler oluşabilir’
 
Yerel yönetimlerin rant merkezlerine dönüştürüldüğüne dikkat çeken Ayşe, belediye denildiğinde  herkesin aklına ‘rant ve iktidar’ alanı geldiğini ifade etti. Ayşe, “Hatta önceki dönemlerde ‘reis’ olarak tariflenen belediye başkanları gelir. Kadınların, toplumun, orada yaşayan yurttaşların ihtiyaçlarını giderecek mekanizmalar insanların kafasında yerleşen mekanizmalar değil. Demokrasinin en temel saç ayaklarından ya da olmazsa olmazlarından birini kadın olarak gördüğümüz için yerel yönetimler nasıl demokratikleşir tartışmaları sonucunda kadınların varlığıyla aslında demokratik yerel yönetimlerin oluşabileceğini gördük” diye belirtti. 
 
‘Sistemi dönüştürmeyi hedefleyen mekanizma’
 
Yerel yönetimlerden eşbaşkanlık sistemine kadar kadınların salt varlığı değil yetki sahibi olabileceği mekanizmaların işletilmesi durumunda toplumun ihtiyaçlarını giderebileceğinin eşbaşkanlık sistemiyle ortaya çıktığını vurgulayan Ayşe, “Yerel yönetimlerde erkeklerin ihtiyaçlarını gören bir perspektifle yaklaşıldığını görüyoruz. Bundan kaynaklı yerel yönetimlerimiz de 3 meclis üyesiyle başlayan ve eşbaşkanlıkla birlikte eşit temsiliyet ile devam eden bir mekanizmayı ortaya koyduk. Dünyanın belli yerlerinde eşbaşkanlık sistemi uygulanıyor ama yerel yönetimlerde eşbaşkanlık sistemi ‘biricik’ olarak kabul ediliyor. Bizim aslında ilk defa uyguladığımız bir sistem ve sistemin içerisinde sistemi dönüştürmeyi hedefleyen bir mekanizma” şeklinde konuştu. 
 
‘Eşbaşkanlık sistemi ile evlere girdik’
 
Yerel yönetimlerde eşit temsiliyetin hayata geçirilmesinin birçok zorluğu olduğunu kaydeden Ayşe şöyle devam etti: “Siz onun içerisinde bir dönüşüm iddiasını gerçekleştiriyorsunuz. Biz bu atölyelerde ‘Eşbaşkanlık sistemi nedir?’,  ‘Neyi öngörüyoruz?’, ‘Sadece iki kişinin koltuk paylaşımı mı?’, ‘Birken iki kişinin mi iktidara taşınması?’, ‘Yoksa kolektif bir akılla karar alma, kolektif akılla yönetme iddiasında olma mı?’, ‘Toplumu içine alan bir bakış açısıyla mı yerel yönetimler?’ Bunları tartıştık ve  gördük ki kapalı kapılar ardında erkeklerin söz sahibi olduğu mekanizmalardan kapıların kadınlara, topluma, oradaki yurttaşlara açıldığı hatta bir adım ötesine gidebileceğimizi gördük.  Eşbaşkanlık sistemi ile belediyelerin evlere girdiği bir mekanizma oluşturduk. Genelde insanlar belediyeye gittiğinde kapı duvardı. Belediye başkanlarına ulaşmak için araya birçok aracı koyulması gereken bir sistemden belediyenin evlerin içerisine girdiği, belediyelerin yerel yönetimlerin kadınlarla ortak kolektif karar aldığı mekanizmalar haline getirdik. Kadınların da bu mekanizmalarda yer alarak kendi sözlerini de oraya taşıyabileceğinin yansımasını gerçekleştirmek istedik.  Belediyeciliğe kadın özgürlükçü perspektifle yaklaştık.”
 
‘Ekoloji ile barışık bir şehir’
 
Yerel yönetimleri yurttaşların ihtiyaçlarını gideren bir kurum haline getirmek istediklerini dile getiren Ayşe, şimdiki belediyelerin toplumun ihtiyaçlarını yok sayan bir perspektifle yaklaştığını belirtti. Ayşe, “Baktığımız zaman tam da erkek egemen iktidar bakış açısıyla koca koca binalar dikilmiş ama ekosistemden hiçbir şey bırakmayan, ekolojik yaşamı yok sayan bir belediyecilik ve imar biçimi var. Ama kadının aslında doğayla, ekosistemle, ekolojiyle barışık bir şehir inşasını da beraberinde getirdi. Yerel yönetimler aslında birçok alanda istihdam alanları açabiliyor ama istihdam hep kendini zenginleştirme üzerine kurulmuş. Bizim eşbaşkanlık, eşit temsiliyet yani kadın özgürlükçü belediyecilik perspektifi ile kadınlara istihdam alanları açıldı. Belki küçük kooperatifler gibi görünen ama kadınların kendini güvende hissedebileceği, varlığını ispat edebileceği alanlar oluşturdu. Kadın belediyeciliği aslında bunların toplamı. Eşbaşkanlık ve eşit temsiliyet demokratik, insanların ihtiyaçlarını gören, ekolojik, kadın özgürlükçü bir perspektifte bir yönetim biçiminin aslında sistemleştirilmiş hali diyebiliriz” ifadelerini kullandı. 
 
‘Aldığımız kararları hayata geçireceğiz’
 
Yerel yönetimlerde eşbaşkanlık sistemini birçok insanın anlamadığını ve düzenledikleri konferansla eksikliklerini de gördüklerini kaydeden Ayşe,  bunun için de ‘Yerel yönetimlerde eşbaşkanlık sistemini nasıl güçlendirebiliriz?’ tartışmasını da  yürüttüklerini  sözlerine ekledi. Ayşe, “Bütün atölyelerden, toplantılardan çıkan verileri iki günlük konferansta değerlendirdik. Nasıl çözümler bulabiliriz? Birçok belediyemiz kayyımla gasp edilmiş durumda olabilir.  Ama bu model aslında iktidarın tekçi bakış açısına, tekçi iktidar anlayışına da alternatif olduğu için birazcık ortadan kaldırılmak istendi. Ama biz hiçbir zaman yerel yönetimi, belediyeciliği belediye binalarından ibaret görmedik. Bunu önümüzdeki dönemde daha fazla nasıl anlaşılır kılmak için bunun mücadelesini nasıl yürütebiliriz? Önümüzdeki dönemde var olan eksiklikleri giderme, her şeye rağmen bu sistemin kendisine rağmen erkek egemen bakış açısının hala her tarafta bu kadar diri olmasını nasıl engelleyebilir dönüştürebiliriz? Toplumu bu sürecin içerisine daha demokratik bir yöntem olması için nasıl katabiliriz? Önümüze aldığımız bu sorulara ilişkin önemli kararlar aldık. Önümüzdeki günlerde bu kararları da hayata geçirmek için çaba içerisinde olacağız. Hem sonuç bildirgemizi, hem de kararlarımızı kamuoyuna açıklayacağız. Sadece sözle değil, icraatlarla da bunun daha görünür olacağına inanıyoruz. Daha aktif bir süreç yürüteceğiz” diye konuştu.