Mücadelede kararlılar: Bu iktidarı yıkacağımızın farkındayız!

  • 09:01 10 Haziran 2023
  • Güncel
 
Elfazi Toral 
 
İSTANBUL - Kürt kadın hareketi ile kendilerini var ettiklerini söyleyen Kadın Savunma Ağı üyesi Ceren Barış, seçim sonrası da iktidarın kadın düşmanı ve cezasızlık politikalarına karşı, “Bu iktidarı yıkacağımız gerçeğinin farkındayız. Erkek-devlet şiddetini aklayan bir yerde değil, hesabını soran bir yerde olacağız. Adalet arayışımızı dile getirmekten vazgeçmeyeceğiz” sözleriyle mücadelelerini yükselteceklerini vurguladı. 
 
Erkek-devlet şiddeti Kurdistan ve Türkiye’de her geçen gün artış gösterirken, failler de cezasızlık politikaları ile ödüllendirilmeye devam ediyor. Kadın düşmanı politikalar ve eril zihniyet karşısında kadınların dayanışma ve mücadeleleri de günden güne büyüyor. Ancak kadınlar ve mücadelelerini hedef alan iktidar, kazanımlara dönük saldırıları ile failleri koruyan politikalarından ödün vermiyor. Şiddet, taciz, tecavüz ve kadın katliamları ile karşı karşıya kalan kadınlar seslerini duyurabileceği bir mekanizma bulamazken, yargı failleri ya cezasız bırakıyor ya da ödül gibi cezalar verirken, bu politikalar nedeniyle her gün en az dört kadın katlediliyor.
 
Kadın düşmanlarının bitmeyen politikaları!
 
Öte yandan kadınları, çocukları ve LGBTI+’ları koruyan İstanbul Sözleşmesi’ni bir gecede fesheden AKP-MHP iktidarının şimdiki hedefinde ise yürürlükte olsa da etkin bir şekilde uygulanmayan 6284 sayılı yasa var. İktidarın Meclis’e sunduğu anayasa değişikliğini destekleyenler arasında da kadın düşmanlarından HÜDA PAR ve Yeniden Refah Partisi de yer alıyor. Kadınlar ise meydanlarda, sokaklarda, iş yerlerinde, atölyelerde, fakültelerde ve bulundukları her yerde ne İstanbul Sözleşmesi’nden ne haklarından ne kazanımlarından ne 6284’ten ne de mücadelelerinden vazgeçmeyeceğini haykırıyor.
 
AKP-MHP iktidarı seçim öncesi kurduğu ittifaklar ile kadın düşmanı politikalarını önümüzdeki dönemde daha da derinleştireceğinin sinyallerini verirken, Kadın Savunma Ağı üyesi Ceren Barış, iktidarın bu adımlarını ajansımıza değerlendirdi. 
 
‘Mücadele daima kadınlarla!’
 
Kadınların mücadelelerini daha da büyütmekte kararlı olduğunun altını çizen Ceren, 2021 yılında AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi kararına dair şunları söyledi: “İstanbul Sözleşmesi’nden sonra 6284’e de saldıracaklarını tahmin etmiştik. Ve uygulamamaları, ısrarla yürürlükten kaldırmak istemeleri zaten iktidarın kadınlara olan düşmanlığını ortaya koyuyor. AKP iktidarının kadının toplumda var olma biçimini erkek şiddetine daha çok maruz kalmaya, sokaklarda da kurumlarda da keza aile içerisinde de buna daha çok maruz kaldığını biliyor ve görüyor. Buna karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Sadece kadınlar olarak değil, LGBTI+‘ları hatta son dönemlerde ortaya çıkan göçmen düşmanlığı ile beraber Türkiye’de var olan mücadele hareketleriyle birlikte sürdürebileceğimizi biliyoruz.”
 
‘Katliamların nedeni iktidarın kadın düşmanı politikaları!’
AKP iktidarının, düşmanlaştırma politikalarının en başında kadınların geldiğini ifade eden Ceren, yüz yıllardır eril zihniyete maruz kaldıklarını dile getirdi. İktidarın kadın düşmanı politikaları sonucunda kadınların katledildiğine dikkat çeken Ceren, “Her gün kadın katliamları oluyor. Özellikle bu sene kadın katliamları giderek yükseldi. Yaşanan kadın katliamlarına karşı önleyici hiçbir politika almamaya dönük ısrarlı olan bir iktidar var. Fakat bununla birlikte cezasızlık politikaları da artıyor. Bizim de en temel sorunumuz oldu bu. Cezasızlık politikalarıyla kadınları aile içerisine sıkıştıran, çocuk istismarlarını da içinde barındıran bir politika yürütülüyor. Kadın haklarını barındıran sözleşmeleri yok sayarak zaten düşmanlığını devam ettiriyor. Cezasızlık aslında bununla birlikte devamını da getirmiş oluyor” dedi.
 
Direnişte kararlılar
 
“İktidar cezasızlık politikalarıyla birlikte kendini var ettiği bir yerdedir” diyen Ceren, “Bundan sıyrılmanın yolu kesinlikle sadece mücadele değil. Cezasızlıklara karşı erkek şiddetine karşı direnişe devam etmek zorundayız. Baştan kuracağız her şeyi. Daha baskıcı olmayan, daha özgür olduğumuz, daha demokratik olabileceğimiz bir yerde bu sistemi değiştirebileceğimizi biliyoruz. Her yerde kadın dayanışma ağının olduğunu, varlığı devam eden bireyler olarak da bunu başardığımızı ve daha da ötesini başaracağımızı biliyoruz” sözleriyle tek kaynaklarının direniş olduğunu vurguladı.
 
Kadın örgütleriyle ortak mücadele ördüler
 
Kadınlar olarak her yerde kendilerine alan açmaya çalıştıklarını paylaşan Ceren, Kadın Savunma Ağı’nda feminist öz savunma atölyeleriyle mücadelelerini büyütmek için de birçok çalışma gerçekleştirdiklerinin bilgisini verdi. Seçim sonrası da kadınlarla birlikte mücadelelerini yükseltme hedefini önlerine koyduklarını aktaran Ceren, şöyle devam etti: “Kadın hareketlerinin doğuşundan bu yana sürdürdüğümüz, hayatta kalma mücadelesi içerisinde var ettiğimiz yöntemlerle, küçük küçük atölyelerle hareket edip kadınlarla iletişim kurmaya çalışıyoruz. Özellikle seçimlerden sonraki süreçlerde daha çok bir araya gelmeye başladık. İktidarın tekrardan seçimi kazanması sonucunda, kadınlar olarak daha çok ve çok güçlü bağlarla bir arada olmaya iknayız. Sokaklarda, atölyelerde birlikte pratiklerimizle bunu sürekli bir ağ halinde ilerletme ve harekete geçirme hedefini önümüze koymuş durumdayız. Başka örgütlerle, kuruluşlarla ve kurumlarla da bunu sürdürmeyi hedefliyor ve çalışmaya başlamış durumdayız.” 
 
Yeni yaşamı örme hedefi
 
Ceren, AKP-MHP iktidarı karşısında kadın mücadelesini bir var olma biçimi şeklinde sürdürdüklerinin altını çizerek, “Kadın hareketinden yola çıkarak en başında kadının öz bilincinin olduğu bir yerdeyiz.  Ve yeni bir yaşam formu öneriyoruz. İran rejimini, kadın direnişini, kadınlarla beraber bütün baskı politikalarına rağmen bu baskıları göz ardı etmemizi engelleyen bir kadın hareketi ve mücadelesi gördük. Biz bunu Kürdistan’da da gördük. Ve kadın hareketi mücadelesi daha da büyüyecek, daha evrensel ve daha dayanışma ağı içerisinde birbirimizi etkileyecek bir biçimde ilerleyecek. Bu mücadele, tüm kadın düşmanı politikalara karşı mücadele edebilecek tek hareketten biri” ifadeleriyle ortak mücadele vurgusu yaptı.
 
‘Saldırılara karşı beraber yürüyen kadınlarız’
 
Öte yandan Kürt kadın hareketi ile feminist hareketin yürüttüğü mücadele ağının da büyütüldüğünü kaydeden Ceren, “Kadınlara dönük tüm saldırı ve dayatmalara karşı artık beraber yürüyen kadınlarız.   Biz kadınlar birbirimizi besleyen bir yerdeyiz. Ve bu harekette kimliksel olarak ne kadar ortaya çıksa da Türkiye’deki bütün var olan kimliklerin ötesinde bir birleştirici politika, mücadele etme ışığı gösterdi. Kadın hareketinin bize öğrettiği bir şeydir. Kürt kadın hareketiyle kendimizi yavaş yavaş var etmeyi, var olduğumuz her yerde mücadeleyi ortaklaştıracak bir alan açmayı ve bu ihtimali gösterdi bize. Bu ihtimal bizleri yaşatan bir yerde” değerlendirmesini yaptı.
 
Mücadele ağını sürdürecekler: Vazgeçmeyeceğiz!
 
Seçim sürecinin kadınlara, neler yapabilecekleri noktasında bir ışık sunduğunu ifade eden Ceren, “Bundan sonra eylemlerle beraber daha güçlü bir hareketle kadınların var olduğu bir yerde, kadının kendi özgünlüğünü ve kendi sesimizi var eden bir yerden varoluşu göstereceğiz. Bu sadece pozitif bir var oluş değil, bu iktidarı da yıkacağımız gerçeğinin de farkındayız. Bizler artık herhangi bir failin sokakta yürümesine müsaade etmeyeceğimiz ve cezasızlık politikalarının da artık kendini var etmeyeceği bir mücadele ağı ile hareket edeceğiz. Sloganlarımızda da sürekli bunları dile getiriyoruz, ‘Erkek adalet değil gerçek adalet’ diye. Erkek-devlet şiddetini aklayan bir yerde değil, aksine bunun hesabını soran bir yerde olacağız. Failler dışarıda gezerken bizler sloganlarımızı eksik etmeyeceğiz.  Adalet arayışımızı dile getirmekten vazgeçmeyeceğiz” sözleriyle mücadele hattından vazgeçmeyeceklerinin altını çizdi.