Eril ittifaka karşı mücadelede kararlılar

  • 09:01 13 Haziran 2023
  • Güncel
 
Elfazi Toral
 
İSTANBUL - AKP-MHP iktidarının seçim süreci ile birlikte genişlettiği ittifakın kadın düşmanı olduğunu ve başta 6284 sayılı yasa olmak üzere kazanımlarının hedef alındığını belirten kadın ve sivil toplum örgütü temsilcileri, Hizbullah zihniyetinin Meclis’e taşındığını, "Erkek Meclis" aritmetiğine karşı sokakta mücadele edeceklerini vurguladı. 
 
Her gün en az dört kadının katledildiği Kurdistan ve Türkiye’de, 11 Mayıs 2011 tarihinde imzaya açılan İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”, 1 Ağustos 2014’te yürürlüğe girdi. Türkiye, 11 Mayıs 2011'de sözleşmeyi ilk imzalayan ve 24 Kasım 2011'de de parlamentosunda onaylayan ilk ülke oldu. Sözleşmenin 7 yıl boyunca yürürlükte olduğu süreçte binlerce kadın katledilirken, her konuşmasında kadınları hedef alan söylemlerde bulunan AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve  İçişleri eski Bakanı Süleyman Soylu, Türkiye’de kadın katliamlarının olmadığını iddia etse de veriler, AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından itibaren 21 yılda en az 7 bin 990 kadının katledildiğini gösteriyor. 
 
Sözleşme ardından başlayan mücadele serüveni…
 
Takvimler 20 Mart 2021’i gösterdiğinde ise Tayyip Erdoğan çıkardığı kararname ile İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı aldı. Bu kararın ardından kadınlar için ise büyük bir mücadele ve direniş süreci başladı. Kararın ardından alanlara çıkan kadınlar, tüm engelleme ve polis saldırılarına karşı onlarca barikatı yıkarak sözleşmeden vazgeçmeyeceklerini haykırdı. O günden beridir de kazanımlarını iktidara bırakmamakta ısrarlı olan kadınlar, şimdi de 6284 sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” için mücadelelerini sürdürüyor.
 
6284’ten vazgeçmek yok!
 
8 Mart 2012 tarihinde Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilen ve 20 Mart 2012’de de yürürlüğe giren 6284 sayılı kanun, kadınlar ve çocuklar için bir güvence oluşturuyor. Kanun kapsamında şiddete uğrayan ya da uğrama tehlikesi altında olan kadın ve çocukların failleri için tedbir ve uzaklaştırma kararı verilmesi gerekirken, kadınlar bu haklarından yararlanamadı. Üstelik faillere işlemeyen 6284, onun yerine Boğaziçi Üniversitesi’ne kayyum rektör olarak atanan Naci İnci için işledi. Erkek-devlet-yargı üçgeninde failler korunup “ödüllendirilirken”, İstanbul Sözleşmesi yürürlükten kaldırıldıktan sonra ise yaklaşık 655 kadın katledildi. Kadın kazanımlarını hedef alan AKP-MHP iktidarı, şimdi de HÜDA PAR ve Yeniden Refah Partisi ittifakı ile 6284’ü kaldırmayı hedefliyor. Anayasa değişikliğini Meclis’e sunan iktidarın bu teklifi içerisinde 6284 de hedefte. Ancak kadınlar sözleşmede olduğu gibi 11 yıl boyunca yürürlükte olmasına rağmen etkin bir şekilde uygulanmayan 6284 için de aynı mücadele kararlılığını sürdürmeye devam ediyor.
 
AKP-MHP iktidarının seçim süreci ile birlikte kurduğu ittifak ile hedefleri ve 6284’ü kaldırmalarının asıl nedenini kadın ve sivil toplum örgütü temsilcileri değerlendirdi. 
 
‘Hizbullah zihniyetinin Meclis’te yer alması sağlandı’
 
Seçimler sonrası Meclis çoğunluğunun halk düşmanı bileşenlerden oluştuğunu söyleyen Kırkyama Kadın Dayanışması üyesi Tülay Korkutan, büyük bir çoğunluğunun sağcı, cinsiyetçi, kadın ve LGBTI+ düşmanı Meclis’e dönüştüğünün altını çizdi. Türkiye’de AKP iktidarıyla birlikte kadınların her gün şiddete maruz kaldığını belirten Tülay, “Biz kadınlar açısından 20 yıldır haklarımızın elimizden gittiği, çocuk istismarlarının sürekli arttığı bir süreç yaşadık. Aslında biz bu politikalara yabancı değiliz. Endişe de duyuyoruz. Çünkü AKP, HÜDA PAR ile ittifak kurarak Hizbullah zihniyetinin Meclis’te yer almasını sağladı” dedi. Kadınlar olarak HÜDA PAR’ın geçmişini bildiklerini ifade eden Tülay, “HÜDA PAR’ın beyannamelerinde de gördük kadınlara ve çocuklara nasıl vaatlerde bulunduğunu. Beyannamelerinde, ‘Kadınların fıtratına uygun işlerin olması gerekiyor’ deyimi ise cinsiyetçi yaklaşımlarıyla sıfatlandırıyor. Kadınları evlere hapsetmek istiyorlar. Bunu kabul etmiyoruz” yorumunu yaptı.
 
‘Konca Kuriş gibi karşılarında olacağız!’
 
Hizbullah zihniyetinin şu an Meclis sıralarında yerini aldığını paylaşan Tülay, bu zihniyetle mücadele edeceklerinin mesajını verdi. 16 Temmuz 1998'de Hizbullah tarafından kaçırılan ve 35 gün boyunca işkence gördükten sonra katledilen feminist yazar Konca Kuriş’i hatırlatan Tülay, “Hizbullahçılar 90’lı yıllarda sayısız işkence ve failli meçhul cinayetlerin temsiliyetidir. Bizler Konca Kuriş’in kız kardeşleriyiz. Sırf bu zihniyeti kabul etmediği ve zihniyetlerine karşı çıktığı için Konca katledildi. Bizler de aynı Konca Kuriş gibi onların karşılarında olacağız. Bu saldırılar karşısında direnmeye devam edeceğiz. Çünkü biz kadınların hayatları sizden de o Meclis’ten de ötedir” sözleriyle mücadeleden vazgeçmeyeceklerini yineledi.
 
‘Erkek Meclis’ aritmetiğine karşı sokak mücadelesi
 
Kadınların uzun zamandır sokaklarda mücadelelerini yükselttiğini dile getiren Tülay, “Haklarımız ve halklarımız için mücadeleyi büyütüyoruz. Bu artık sadece sokakta olma hali değil, aynı zamanda haklarımıza, yaşamımıza sahip çıkma ve var olma mücadelesi. Erkek Meclis aritmetiğine karşı sokakta mücadelemizi büyüteceğiz. Bu yaşamdaki irademizi, direnişimizi büyüteceğiz. Kadın dayanışmasını da her geçen gün büyütmeye davet ediyoruz” diyerek tüm kadınları ortak mücadeleye çağırdı.
 
‘6284 muhakkak etkin kılınmalı!’
 
Kadın haklarının insan hakları olduğunu kaydeden Küresel Eşitlik ve Kapsayıcılık Alanı Yönetim Kurulu ve kurucu üyesi Ayşe Kaşıkırık da, kadına yönelik şiddeti en temel hak ihlali olarak değerlendirdi. “Kadınların eşit, adil ve özgür bir yaşam istediğinin altını çizen Ayşe, Türkiye’de kadına yönelik şiddet, insanların temel hak ihlali sorunuyken, hala bu kadar şiddet vakası olurken, bizim yasalara sıkı sıkıya sarılma ve sahip çıkma vaktimiz. Şiddet sona ermez. 6284 sayılı yasanın muhakkak etkin kılınması gerekiyor. Bunun için de topyekun bir mücadele lazım. Zihniyet değişikliği şart” sözlerini kullandı.
 
Kadınlar sistemi değiştirmekte kararlı
 
Meclis’teki çoğunluğun erkeklerden oluştuğunu dile getiren Ayşe, “Yasaları erkekler kendilerine göre hazırlıyor. Erkek erkeğe yasa hazırlanıyor, erkek ereğe bütçe yapılıyor, erkek erkeğe toplantılar yapılıyor. Böyle bir ortamın çözümü, kadınların Meclis’teki yerlerini çoğaltmak ve kadın temsiliyetinin olduğu bir Meclis oluşturmak. Meclis’te var olan erkek eril zihniyetten kurtulmamızı ancak bizim kadın dayanışmamız ve mücadelemizle kazanabileceğimizi düşünüyorum. Sistemi değiştirecek olan kadınlardır. Kadınlar arasındaki dayanışmayı ilmek ilmek işlemek ve kadın sorunlarına, haklarına beraber sahip çıkmak lazım. Her zaman ve her yerde kadınlar birlikte güçlüdür. Birbirimizin yaralarını saralım. Kadınlar kırılgan değil, kadınlar dirençlidir” ifadeleriyle tek çözümün dayanışmanın büyütülmesinden geçtiğini paylaştı.
 
‘Haklarımız için ilerlemeye kararlıyız’
 
“6284 sayılı yasayı sonuna kadar koruyacağız” diyen “Meclisin Yarısı Kadın Oluyor” sayfasının kurucusu Mine Olcay ise, “Buradayız hep beraberiz. Haklarımız için ilerlemeye kararlıyız” cümleleriyle mücadele mesajı verdi. Kadınların gücünün farkında olduğunu kaydeden Mine, “Biz sustukça birileri biz kadınların haklarını gasp etmeye çalışıyor. Kadınların birleşmesi ve birlikte hareket etmesi en önemli konu. Evlerimizde tek tek korkup titremek değil, beraber hareket etmek durumundayız. Kazanımlarımız yanımızda ve onlar bize emanet” diye konuştu.