‘Deprem bölgesinde kız çocukları evlendiriliyor’

  • 09:03 14 Eylül 2023
  • Güncel
 
SEMSÛR - Depremde ağır yıkım ve kaybın yaşandığı Semsûr’da çocuklarla çalışan gönüllü Sevgi Demir, bölgede kız çocukların evlendirildiğini ve bir denetim mekanizmasının olmadığını vurgularken, mülteci ve göçmen çocuklar için ayrımcılığın deprem bölgelerinde de derin şekilde yaşandığını vurguladı.
 
Mereş’te 6 Şubat günü meydana gelen ve 11 kentte yıkımın yaşandığı depremin üzerinden aylar geçmiş olsa da kentlerdeki etkileri devam ediyor. Depremde ağır yıkımın olduğu illerden biri olan Semsûr’da (Adıyaman) da başta çocuklar olmak üzere depremzedeler 6 Şubat’ın travması ile baş başa. Çocuk Hakları Odaklı Kriz Yönetim Ağı gönüllüsü Sevgi Demir, depremin özellikle çocukların üzerinde devam eden etkisine dair konuştu.
 
Gönüllü olarak Semsûr’a geldi
 
Depremin ardından kente gelerek Kriz Yönetim Ağı’na katıldığını dile getiren Sevgi, “O süreçte iletişim kuramamak, onlara desteğin gelmemesi gibi haberler alıyordum. Daha sonra gelmek istesem de bazı sebeplerden gelemedim. Depremin 3’üncü, 4’üncü ayından sonra buraya gönüllü destek sunmaya geldim. Çocuk Kriz Ağı ile iletişime geçip onların birçok desteğe ihtiyacı olduğunu, aslında gönüllü açığının çok fazla olduğunu ve artık kimsenin çok da gelmemeye başladığını öğrendim. Ben de yerelden biri olarak buraya gönüllü destek sunmaya geldim. O süreçten beri buradayım, çocuklarla başladım ve çoğunlukla çocuklara ve Çocuk Kriz Ağı’nda çalışan arkadaşlara destek sunan bir yerde olmaya çalıştım” ifadelerini kullandı.
 
Çocuklar kirli sularla beslenip hasta oldu
 
Sevgi, deprem sürecindeki gözlemlerinden söz ederken, çocukların eğitim hayatlarındaki eksiklere dikkat çekti. Çocukların birçok hakkının göz ardı edildiğini kaydeden Sevgi, “Bu hepimiz için çok kritik bir gözlemdi. Çocukların şu an olması gerektiği yerde olmamaları, hele ki normal hayatlarının, normal düzenlerinin yıkılmış olması, bir de onun üstüne geldikleri ortamın sağlıksız, birçok sağlık, eğitim gibi birçok hakkının eksik kaldığı ve bunları zaten edinemediği bir ortamda yaşadıklarını görünce elimizden gelen neyse onu yapmaya çalıştık ama çok eksik vardı. Biz yapabiliyorduk bir şeyler, yapmaya çalışıyorduk ama herkes yapamıyordu ya da herkes sahalarda değildi. Birçok saha boştu, çocukların hepsinin yaptığı tek şey taşlarla oynamak, kirli sularla oynamak. Kirli sularla beslenip hasta olmak gibi süreçler geçirdi bu çocuklar” dedi.
 
Bağımlılık başladı
 
Çocukların okula gitmemesi kötü sonuçları olan riskleri de beraberinde getirdi. Sevgi, söz konusu riskler şunları söyledi: “Çocuklar, çocuk işçi olarak inşaatlarda, tekstillerde çalışmaya başladılar. Aynı zamanda çocuklar bağımlı olmaya başladı. Birçok bağımlılık gerçekleşti çocuklarda.  Biz orada birçok psikososyal destek sunmaya çalışsak da sahadan, STK’lar, aktivistler bunun için burada olsalar da çok eksikti. Devlet bunun için hiçbir alan sağlamıyordu. Sağladıkları alan da sadece belli yerlerin belli kesimlerine. O da çok yetersiz. Yetinme psikolojisi ile şartları sundular.”
 
Çocukların iletişim dili değişti
Çocuklara eğitim koşullarının sağlanması için çok kez çağrıda bulunduklarını fakat geri dönüş almadıklarını belirten Sevgi, “Çocuklar okula gidemiyorlar. Biz de burada çocuklara oyun alanları açmaya çalıştık ama bunu açamayan birçok yer vardı. Çocuklara psikososyal destek sunulması gerekiyordu. Çünkü bu çocuklar tramvatize olmuş, psikolojik olarak yıkıma uğramış çocuklardı. Bunların eksikliğini çok yaşadık. Bunlar çocuklarda şiddet olarak, kendi aralarında iletişime dönmüştü. Dışa dönük birçok çocukta içe kapanma oluşmuştu. Birçok çocuğun dili, üslubu değişmişti. Küfür kullanmak, argo kullanmak gibi problemlere yol açtı. Biz bunu ne kadar değiştirmeye, iyileştirmeye, dönüştürmeye çalışsak da yetemedik, hala yetemiyoruz” şeklinde konuştu.
 
‘Göçmen çocuklar eğitim hakkına ulaşamıyor’
 
Okulların açılmaya başladığını fakat göçmen, mülteci çocukların bunun dışında bırakıldığını, çocuklara ırkçı yaklaşımların sergilendiğini aktaran Sevgi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Birçok okul açılamasa da, birçok öğretmene hala bunun için alan sağlanamasa da birçok eksiklikle, çözülmemiş sorunla okulları açtılar. Açtılar ama nasıl açtılar? Bizim gördüğümüz ötekinin de ötekisi göçmen çocuklar. Göçmen çocuklar eğitim hakkına ulaşamıyor. Ulaşamama sebepleri aslında anlaşılmaz, çok içi boş bir şekilde. Şu an okula gittiklerinde çocukları için eğitim hakkı istediklerinde dönüş yapılan şey, ‘Sizi şu an alamayız, çünkü sizin ikametgahınız yok’ ya da ‘Yerleşim yeriniz yok’ ama zaten bu insanlar göçmenler. Halihazırda deprem yaşamışlar, deprem yaşadıkları için oldukları konumdan da farklı bir konumda yaşarken onlardan beklentileri asla karşılanamayacağını bildikleri için de sundukları şartlar çok geçersiz sayılıyor. Hem ekonomik, hem devletin onlara sunmadığı şartlardan kaynaklı, asla hiçbir işlerini kolaylaştırmamalarından kaynaklı çocuklar eğitimden mahrumlar.”
 
Çocuk yaşta evlendirilme
 
Sevgi, çocukların okula gidememesi sonucunda ailelerin onları çeşitli işlerde çalıştırdığına, kız çocukları evlendirdiğine vurgu yaptı. Çocukların umutsuz olduklarını paylaşan Sevgi, “Şu an kız çocukları evlendirilmek zorunda kalıyor. Kimse bunun farkında değil, hiçbir denetim yapılmıyor. Şu an kız çocukları nerede, ne yapıyorlar diye bir denetim sunulmuyor. Şu an halk gerçekten kendi başına bırakılmış. Benim Adıyaman’da gördüğüm çocukların eğitime dair, yaşama dair, geleceklerine dair hiçbir umudu, beklentisi yok” dedi.
 
‘Devletsin, varsın ama yoksun!’
 
Çocukların istismar edildiğini, anneleri ile beraber babaları tarafından şiddete maruz kaldıklarına dikkat çeken Sevgi, “Çocuk ne çocuk olarak oyun oynayabiliyor, ne eğitim alabiliyor. Bunların hiçbirini yapamazken, çocuklar istismar ediliyor. Şu an çocukların hepsi istismara açık ve yaşadıkları şeyleri görüyoruz. Kim bunun sorumlusu ya da kim bunlarla ilgilenecek, bunu denetleyecek kimse yok mu?  Çocukların geleceği için çok kaygılıyız aynı zamanda kadınların çoğu şu an ev içi şiddete uğruyor. Evin bakımını gerçekleştiren erkekler işsizler ve işsizliklerini giderebilecekleri hiçbir alan bulamıyorlar. Biz çok şahit olduk, kadına, çocuğa şiddet uygulayan eşler, ebeveynler gördük. Bu erkekleri kim kontrol edecek ya da bunlara kim psikososyal destek sunacak? Bu açıkları kim kapatacak? Bu kadar koca bir devletsin, varsın ama yoksun” ifadelerini kullandı. 
 
‘Hiçbirine sağlık imkanı sunulmadı’
 
Sevgi, mültecilerin sağlık imkanlarına ulaşmalarının engellendiğini dile getirerek, kış mevsiminin yaklaştığını insanların özellikle de ırkçılığa maruz kalan mültecilerin daha zor günler yaşayacağını ekledi. Mültecilerin haklarına erişemediğini belirten Sevgi, “Hiçbirine sağlık imkanı sunulmadı. Oldukları yerde sağlık konteynırları vardı ama 500 çadırın yüzde 95'i mülteci olan kadınlar, çocuklar, insanlar sağlık için ya da kronik hastalıkları için bir ilaç yazdırmaya gittiklerinde aynı yerde bulunan sağlık çadırı onlara ‘Siz buradan sağlık ihtiyaçlarınıza ulaşamazsınız, sizin göç idarelerine, göç merkezlerine gitmeniz lazım’ diyerek reddediliyorlardı. Yalın ayak yürüyerek hiçbir iletişim hakkı olmadan çocuklarını kucaklarına alıp hastaneye gittiklerini biliyoruz, ateşler içinde olan çocukları. Aynı şekilde kronik rahatsızlığı olan kadınlar sağlık imkanlarına ulaşamadılar. İlaç ismi bilmeyen, sağlık çalışanı olduğuna şüpheli olduğumuz insanları göndermişlerdi. Bu süreç hiçbir zaman ilerlemeyecek. Kış geliyor, aileler kışın nasıl ısınacak, ısınacakları imkanları sağlarken yangın riskini önleyecek bir imkan var mı? Önümüzde çok daha kötü günler bizi bekliyor. Daha farklı afetlere, ölüm kazalarına sebep olacak şeyler bekliyor. Umarım bunun için önlem alınır ki sanmıyorum” diye konuştu.