‘Bir an önce Sayın Öcalan ile görüşülsün’

  • 09:01 26 Eylül 2023
  • Güncel
 
Nazlıcan Nujin Yıldız
 
WAN - Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin gün geçtikçe arttığını kaydeden Wan TUHAY-DER Eşbaşkanı Edibe Babur, neredeyse her gün tutsak ailelerinden ve tutsaklardan hak ihlallerine dair başvuru aldıklarını söyledi. Söz konusu ihlallerinin, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecritle bağlantılı olduğunu dile getiren Edibe, “Bir an önce Sayın Öcalan’la görüşülsün ki bu ülke rahat bir nefes alsın” dedi. 
 
Türkiye’deki cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin üzerine her geçen gün yenisi ekleniyor. PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecritle birlikte ağırlaşan cezaevi koşulları, işkence ve kötü muamelelerin önünü açıyor. Cezaevlerinde tutulan hasta tutsaklar tahliye edilmezken tedavileri de engelleniyor. Öte yandan psikolojik şiddet dışında, tutsaklara uygulanan fiziksel şiddet de artıyor. Son olarak 31 Ağustos tarihinde, Patnos L Tipi Kapalı Cezaevi’nde üç kadın tutsağa yapılan domuz bağı işkencesi, cezaevlerinde işkencenin ne boyuta ulaştığını gözler önüne seriyor. 
 
Van Tutuklu Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği (TUHAY-DER) Eşbaşkanı Edibe Babur, yapılan işkence, kötü muamele ve hak ihlallerinin karşısında Kürt halkının mücadele edeceğine dikkat çekerek PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması sonucunda barışın yolunun açılacağını vurguladı.
 
‘Tecrit 9 Ekim komplosuyla başladı’
 
Cezaevlerindeki ve halklar üzerindeki tecridin bugün başlamadığını belirten Edibe, tecridin 9 Ekim uluslararası komplo ile başladığına dikkat çekerek bu durumun tüm toplumda kendini gösterdiğini vurguladı. Tecritle birlikte tüm yaşam alanlarında toplumun nefessiz kalmasının istendiğini dile getiren Edibe, “Tecridin en büyüğü, Kürtler üzerindeki zulüm 21 yıldır devam ediyor. Bu 21 yıldır süren zulmü AKP-MHP faşist rejimi gün geçtikçe arttırıyor. Ne hakları biliyorlar ne anayasalarını tanıyorlar. Bugün anayasayı kendileri yazıp kendileri çıkarıyorlar, diğer gün anayasayı inkâr edebiliyorlar. Ya da kendilerine göre uyarlıyorlar. İnsanlığa göre değil, halklara göre değil. AKP-MHP faşist rejimi bir olduğundan beri zulmü en yüksek seviyeye çıkardılar. Bu sistemi oturttular ve topluma kabul ettirdiler. Belki kendi yandaşları bunları kabul edebilir ama biz Kürt halkı olarak onların zulmünü kabul etmiyoruz. Onlar da bunu bildikleri için zulümlerini arttırıyorlar ama bunu söyleyebiliriz ki zulümlerini sonlandırmaya mecburlar” dedi.
 
‘İnsanlık suçları işleniyor’
 
Her gün birçok tutsak yakınının TUHAY-DER, İHD ve ÖHD’ye başvuru yaptığını paylaşan Edibe, ayrıca tutsaklardan da mektuplar aldıklarını belirtti. Edibe, bu sorunun çözümünün Türkiye’de yaşayan bütün halkların ortaklaşmasıyla mümkün olacağını ifade ederek tüm halkların birlik içerisinde olması gerektiğini kaydetti. Son zamanlarda yaşanan KDP saldırılarına da değinen Edibe, “Bu durum kabul edilemez. Her gün köylerimize, dağlarımıza saldırılar gerçekleşiyor. İnsanlık suçları işleniyor. Kimyasal silah kullanılıyor, sıcak savaşta olan devletler bile birbirlerine karşı kimyasal silah kullanmıyor. Örneğin Rusya-Ukrayna bir yılı aşkın bir süredir savaş halinde. Türkiye’nin Kürtlere karşı kullandığı silahları onlar bile birbirlerine karşı kullanmadılar. Onların elinde mi yok? Var ama vicdanen bunu kabul etmiyorlar. Savaşın da bir ahlakı var. Maalesef bu kirli sistemde, AKP-MHP blokunda ne savaş ahlakı var ne de insanlık ahlakı var. Sadece ben yaşayayım, koltuğumda bir yıl fazla kalayım, kim ölürse ölsün, kim nasıl yaşarsa yaşasın diyorlar. Biz bunu kabul etmiyoruz. Biz bir kuşun bile anlamsız bir yaşam sürmesini istemiyoruz” şeklinde konuştu.
 
‘30 yıllık tutsaklar, 6 ay için mi teslim olacak?’
 
Cezaevlerinde yaşama dair bir şey kalmadığının altını çizen Edibe, her gün birçok tutsağın çeşitli işkencelerden geçtiğini söyledi. Tutsaklara sudan sebeplerle dosyalar açıldığını, cezalar verildiğini, infaz yakmaların olduğunu vurgulayan Edibe, “İdari ve Gözlem Kurulu diye bir kurul oluşturmuşlar, bu kurul tutsaklara keyfi bir tutum sergiliyor. Pişman olduğunu kabul edersen, cezanı sonlandırıp seni tahliye ederim, etmezsen seni altı ay daha burada tutarım diyorlar. Ancak aklını yitirmiş kişiler bu teklifi tutsaklara yapabilir. Arkadaşlar 30 yıl cezaevinde kalmış, altı ay için mi teslim olacaklar? Pişman olacakları bir şey yapmamışlar. Ne yapmışlarsa, insanlık adına, yeni bir yaşam adına, ülkede eşit bir yaşam adına yapıp mücadele etmişler, sen de cezaevine atmışsın. Cezaevine atmışsan, onların yaşamlarını, sağlıklarını korumaya da mecbursun. Eğer bunları yapmazsan, bu senin sonundur ve ülkenin utancıdır” diye belirtti.
 
Domuz bağı işkencesinin anlamı: 90’lardaki zihniyet yaşatılıyor
 
31 Ağustos’ta Patnos L Tipi Cezaevi’nde üç kadın tutsağın işkenceye maruz kalmasını hatırlatan Edibe, kadınların domuz bağıyla bağlanıp bekletilmesinin 90’lı yıllarda hizbulkontraların yaptığı işkence olduğunu ve bunun anlamının bu zihniyetin yaşatılması olduğunu vurguladı. Edibe, “Yüzlerce hasta tutsak var. Elimize ulaşan verilerde 670 ağır hasta tutsağın olduğu belirtiliyor. Yani tek başlarına kendilerine bakamazlar. Tahliye edilmeleri gerekiyor, hastanede tedavi olmaları gerekiyor. Hasta tutsakları hastaneye veya revire götürdüklerinde de ağız içi aramasını dayatıyorlar. Bunu kabul etmediklerinde ise geri hücreye götürülüyorlar. Bu ne kadar ahlaklıdır? Rojbin Çetin’den örnek verelim. Rojbin Çetin bu halkın iradesidir. Amed’de tedaviye gittiği zaman evine baskın yapıldı ve köpekleriyle Rojbin Çetin’i yaraladılar. Rojbin arkadaşımızın beş, altı hastalığı var. Kolon kanseri tedavisi görüyor. Birçok hastalığı var. Fakat tüm tedavileri şu anda durduruldu. Rojbin Çetin gibi yüzlerce hasta tutsak var” diye ifade etti.
 
‘Sayın Öcalan’la görüşülsün, barışın yolu açılsın’
 
Adalet Bakanlığı’na çağrılarının olduğunu söyleyen Edibe, bugüne kadar göreve getirilen hiçbir Adalet Bakanı’nın adaleti bilmediğini vurgulayarak, “Bu dönemki Adalet Bakanı görevini farklı bir şekilde ele almalı. İyi yaklaşmalı. Maalesef Yılmaz Tunç, Bekir Bozdağ’dan daha gerici. Bir an önce kendisini toparlasın ve Kürt halkı üzerindeki tecridi, siyasi tutsaklar üzerindeki tecridi ve Sayın Öcalan üzerindeki tecridi kaldırsın. Bir an önce Sayın Öcalan’la görüşülsün ki bu ülke rahat bir nefes alsın. Tüm tutsaklar üzerindeki zulüm, İmralı’ya ve Sayın Öcalan üzerindeki tecritle bağlantılıdır. O yüzden bir an önce aile, avukat ve yetkililerin Sayın Öcalan’la görüşmesi gerekiyor ki barışın yolu açılsın” diye konuştu.
 
‘Hasta tutsaklar bir an önce serbest bırakılsın’
 
Hasta tutsakların tümünün bir an önce bırakılması gerektiğinin altını çizen Edibe, katillerin ve hırsızların bırakıldığını söyleyerek, “HÜDA-PAR’a bağlı katilleri bırakıyorlar. Katiller onlarca insanı asit kuyularına atarak şehit düşürdü. Onları affediyorlar ama Hanife Anne, 78 yaşında onu bırakmıyorlar. Birçok siyasetçimiz cezaevinde. Onların yeri cezaevi değil, Meclis’tir. Umut ediyoruz ki en yakın zamanda İmralı kapıları açılır, en azından Sayın Öcalan avukatları ve ailesi ile görüşür. Bizler de, cezaevleri de rahatlar” diye konuştu.