Tutsak çocuğunu ziyaret etmek suç sayıldı

  • 09:03 27 Eylül 2023
  • Güncel
 
DILOK - Cezaevinde tutulan çocuğunu ve kuzenini görüş gününde ziyaret etmesi gerekçesiyle hakkında açılan dava sonucunda 6 yıl 6 ay hapis cezası verilen Xebat Gengeç, yüzde 98 fiziksel engelli olan çoğuna bakabilmek için cezanın geri çekilmesini istedi. Xebat, “Oğlum engelli, benim dışımda kimse ona bakamıyor. Ben olmasam ne yapacak?” diye sordu.
 
Dîlok’un (Antep)  Şahinbey ilçesinde yaşayan Xebat Gengeç (53), siyasi parti çalışmalarına katıldığı gerekçesiyle hakkında tutuklama istemiyle birçok kez açılan soruşturma dosyaları nedeniyle cezaevine girdi. 2 yıl cezaevinde kalan Xebat hakkında bir soruşturma dosyası daha açıldı. Xebat, soruşturmanın gerekçesinin ise cezaevindeki siyasi tutsak olan oğlu ve kuzenini görüş gününde ziyaret etmek olduğunu dile getirdi. Xebat, yeni dosyadan 6 yıl 6 ay hapis cezası aldı. 
 
Xebat, 8 çocuğu olduğunu, bunlardan birinin yüzde 98 fiziksel engelli olduğunu söyledi. Çocuğuna bakmak zorunda olduğunu dile getiren Xebat, onunla sadece kendisinin ilgilenebildiğini, bu nedenle açılan dosyanın geri çekilmesini istedi. Çocuklarının da bu durumdan psikolojik olarak etkilendiğini kaydeden Xebat, “Kapı her çaldığında oğlum ağlıyor, polislerin beni almaya geldiklerini sanıyor ve çok korkuyor. O, bir tek benim elimden yemek yiyip su içiyor. Beni alırlarsa oğluma ne olacak? Ben ne yaptım ki?” diye sordu. 
 
‘6 yıl boyunca zulüm gördük’
 
Şirnex’in (Şırnak) Cizîr ilçesinden 1994 yılından maruz kaldığı baskılar nedeniyle ailesiyle birlikte Dîlok’a göç eden Xebat, Cizîr’de de evine defalarca baskın yapıldığını ve  kendisine uygulanan fiziksel şiddeti hatırlattı. Hakkında açılan soruşturmaların da yeni olmadığını paylaşan Xebat, olayların gelişim sürecini şu sözlerle anlattı: “Memlekette altı yıl kaldık. Bize baskı yaptılar. Sonra köylerimizi yaktılar. Her gün bizi rahatsız ediyorlardı. Biz bir şey yapmıyorduk.  Biz Kürttük, bizim mi suçumuz? Allah bizi Kürt yarattı. Altı yıl boyunca hep böyle zulüm gördük. Köye korucuları yerleştirdiler. Bizi köyümüzden ettiler.” 
 
‘Adımı ‘Ayşe’ olarak değiştirdim’
 
Xebat, baskıların Dîlok’ta da devam ettiğini kaydederek, “Kaçaklar gibi köyden gizlice kaçtık. Buraya geldik, korkudan ismimizi değiştirdik. Kontralar bizi öldürür, sonra da para alırlardı. Bizi öldürüp, ‘terörist öldürdük’ derlerdi. Adımı ‘Ayşe’ olarak değiştirdim. Çocuklarımın ismini de değiştirdim. Oğlum 12 yaşına gelince çocukların arasına girdi. 15 yaşına gelince Kürt olduklarını bildikleri için tutukladılar. Oğlumu üzerinde sadece iç çamaşırıyla kalacak şekilde soyup döve döve merdivenlere getirdiler. Deli olacaktım. Aklımı kaybettim, polise bir yumruk attım. Oğlumu çıplak götürdüler. Bir yıl Pozantı Cezaevi’nde kaldı. Ona kötü şeyler yapmışlardı. Bir yıl sonra serbest bıraktılar. 20 gün sonra yeniden oğlumu işkence ederek götürdüler. Buradaki hapishanede kaldı. Burada 18 yaşına girdi. Buradan Osmaniye’ye götürdüler. Uzun bir süre de Osmaniye’de kaldı” sözlerini kullandı. 
 
‘Evimize sis bombası attılar’
 
Oğlunu ve kuzenini cezaevinde ziyarete gittiği için hakkında 2020 yılında hakkında yeni bir soruşturma açıldığını ifade eden Xebat, “Oğlumu ve amcamın oğlunu ziyarete gittim, beni gözlerine kestirdiler. Beni de tutukladılar. Çocuklarım kimsesiz kaldı. Biri daha küçüktü, biri engelliydi. Bir yıl cezaevinde kaldım, sonra serbest bırakıldım. Amcam oğlunun görüşüne gittim. Oğlum sakattı, eşim de yaşlıydı, görüşe gidemezdi. Yine gözaltına alındım. Evimizde ne döşek bıraktılar ne bir şey. Evimize sis bombası bile attılar. Engelli oğlum çığlık attı. Kim görse ona ağladı. Kızımın psikolojisi bozuldu. Ne insanlar ile görüşüyor, ne yanımıza geliyor ne de konuşuyor. Ben de şu an hastayım, cezaevinde bize zulüm ediyorlardı. Gece saatlerinde bizi götürüp ifademizi alıyorlardı” dedi. 
 
‘Ben o çocuğa bakmazsam kimse bakamaz’
 
Engelli çocuğuna ondan başka kimsenin bakamadığını, çocuğunun bir tek o varken bir şeyler yiyip içtiğini dile getiren Xebat, şöyle devam etti: “Engelli çocuğum ben evde olmayınca kimsenin elinden yemek yemiyor. Havale geçiriyor. Ben çıktığımda ağlıyor. Ben o çocuğa bakmazsam kimse bakamaz. Çocuğum kötü bir durumda. Bu çocuk sahipsiz kalırsa ölür. Çünkü her şeyi ile ben ilgileniyorum. Yemeğini, suyunu ben veriyorum. Duşunu ben aldırıyorum. Sakalını ben tıraş ediyorum. 24 yaşına girmiş ama çok zayıf. Her şeyi anlıyor fakat konuşamıyor, hareket edemiyor. Ben dışarı çıkınca kimsenin elinden yemek yemiyor. Ben gelince gülüyor, yanında olduğumu biliyor.” 
 
‘Oğlumun içinde hep götürüleceğim korkusu var’
 
Polislerin onu almaya geldiğinde oğlunun gösterdiği tepkiyi dile getiren Xebat, cezanın bozulması için iki defa üst mahkemeye başvurduğunu, dosyasının şu anda Yargıtay’da beklediğini sözlerine ekledi. Dayanışmanın önemine değinen Xebat, son olarak şu çağrıda bulundu: “‘Anneni almaya geldiler, askerler geldi’ dediklerinde ağlıyor. Şimdi bana 6 yıl 6 ay vermişler.  Demiyorlar mı ‘Bu çocuk ne yapacak?’ Sizin çocuklarınız yok mu? Vicdanınız yok mu? İnsan mı öldürdüm, hırsızlık mı yaptım, eroin mi sattım? Sadece, ‘Kürtüz’ dedik. Oğlumun ve amcaoğlumun görüşüne gittim, ne yaptım? Oğlumun içinde hep götürüleceğim korkusu var. Bütün dünyaya sesleniyorum: Birbirimize sahip çıkalım. Eğer bu zulüm böyle devam ederse hepimiz ölürüz. Dünya malı yere batsın. Ölümden zulümden bir şey çıkmaz. Engelli oğlum burada diğeri ise 10 yıldır görmüyorum. Bizim de ciğerimiz yanıyor, bize de günah. Oğlum 24 saat ağlıyor. 2 yıl cezaevinde kaldım, şimdi de bana 6 yıl 6 ay ceza verildi. 3 dosyam daha var. Ben ne yaptım? Ben ancak bu çocuğa bakabilirim.”