Kazanımları gasp etmek isteyenlere karşı örgütlenecekler
- 09:02 11 Ekim 2023
- Güncel
Nazlıcan Nujin Yıldız
İZMİR - Meclis’in açılmasıyla birlikte kadın kazanımlarına olan saldırıların artacağına dikkat çeken kadınlar, bu saldırıların karşısında kadın örgütlülüğünün mecliste ve sokakta devam edeceğini vurguladı. Kadınlar “Sözümüzü her yerde birleştirmeye devam edeceğiz” diyerek birlikte mücadelenin önemine değindi.
1 Ekim’de Meclis’in açılmasıyla birlikte ikinci yasama yılında yeni bir anayasa isteği, AKP-MHP tarafından gündeme getirildi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Meclis’in açılışında yaptığı konuşma ile partilere yeni Anayasa’ya destek vermeleri için çağrıda bulundu. Tayyip Erdoğan, konuşmasında yeni bir anayasa yapmak istediklerini söyledi. Seçimlerden sonra AKP-MHP ittifakına destek olan HÜDA-PAR ve Yeniden Refah Partisi’nin, kadın kazanımlarına saldırmaları kadınlar tarafından tepkiyle karşılanmıştı. İkinci yasama yılında, mecliste yer alan bu partilerin yeniden kadın kazanımlarına saldıracakları ise çok açık. Yeni anayasa talebiyle birlikte gündeme gelecek konulara ilişkin değerlendirme yapan kadınlar, seçim sürecinde ve sonrasında bu ittifakın ilk önce kadınlara saldırdığını vurgulayarak buna karşı kadınların öz örgütlülüğünün önemine dikkat çekti.
‘Kadına yönelik saldırılar seçimlerden sonra katmerleşti’
Mor Dayanışma üyesi Didar Gül, uzun zamandır AKP-MHP iktidarının kadınlara yönelik saldırılarını konuştuklarını belirterek bu durumun seçimlerle beraber katmerleştiğini söyledi. Didar, “Seçimlerde HÜDA PAR ile, Yeniden Refah Partisi ile yaptığı 6284 konulu pazarlıklar, buralardan taviz veren ve kadınların hak ve kazanımlarına göz diker biçimde yapılan anlaşmalar artık seçimden sonra kadınları nelerin beklediğini az çok bize gösteriyordu. Uzunca bir süredir AKP, MHP, HÜDA PAR, Yeniden Refah Partisi’nin koalisyonunun, kadınların kazanımlarına yönelik çeşitli saldırıları vardı. Bunun en bariz örneğini belki İstanbul Sözleşmesi’yle gördük, şimdi de 6284’ü pazarlık konusu etmelerinden hissedebiliyoruz. Şimdiki süreç kadın hareketinin önüne başka görevler de koyuyor. Bir süre önce toplumsal muhalefet misyonunu yüklenmiş kadın hareketinin seçimden bu yana, yeterli biçimiyle sokakta olmama, kendi sözünü söylememe meselesindeki yetersizliği bugün, geldiğimiz düzeyde, bunu kaldırabilecek durumda değil. O yüzden bugünden başlayarak kadınların, özellikle meclisin açılmasıyla beraber, kadınlara yönelik saldırıların hızlanacağını göz önünde bulundurarak kadın hareketinin de sokaklarda, meydanlarda, mecliste çeşitli biçimlerde kendi var etmesi ve örgütlenmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
Meclis’te, sokakta öz örgütlülük
Bu konuya denk düşen “Yalnız değilsin Mor Dayanışma var” adlı bir kampanya örgütlediklerini paylaşan Didar, “Seçim süreciyle ve AKP-MHP iktidarının saldırılarıyla beraber politikleşen, haklarını, hayatlarını, kazanımlarını tekrar elde etmek için mücadele etmek isteyen kadınlara kapı açtığımız bir durum var. Kadın örgütlerinin kendi misyonundan çok daha önemli günlerden geçiyoruz. Kadınlar örgütlenmek için çok önemli günlerden geçiyor. Bugün artık örgütlenme meselesi sadece bir tercih, bir hayat biçimi olmaktan çok daha fazla bir şey. Bugün artık zorunluluk halini alan bir duruma geldi. Bu zorunluluk hali, bizi daha sistemli bir hayata adapte etmeye çalışıyor. Önümüzde Kürt halkının kendi örgütlü mücadelesi var. Bugün kadınların bu zamana kadar getirdiği örgütlü bir mücadelenin mirası var. Tüm bu deneyimlerle beraber kadınlar da kendi öz örgütlülük denetimlerini yaratmak, buradan güç almak ve kadınlarla beraber birlikte yürümek, bu mecliste yapmak, sokakta yapmak önemli” dedi.
‘Seçimlerden hemen sonra 6284 tartışmaya açıldı’
AKP-MHP ittifakının ilk seçimin hemen arkasından 6284 sayılı yasayı tartışmaya açtıklarını kaydeden Halkevci Kadınlar’dan Emine Akbaba, kadınların kazanımlarının bir seçim pazarlığına dönüştüğünün altını çizdi. Emine, “Seçimin ardından AKP-MHP ve HÜDA PAR’ın da içerisinde olduğu ittifakla beraber hemen LGBTİ+’lara yönelik saldırıların çok ciddi arttığı, nafaka hakkının tekrar gündeme geldiği, medeni hukukun tekrar tartışıldığı ve anayasa değişikliğini bir dönem rafa kaldırsa da tekrar gündeme geldiği bir süreç yaşamış olduk. Bu süreçle beraber kız okulları tartışması yeniden gündeme geldi. Bir dönem kamusal alanda, yeniden erkekliğin tartışıldığı, ‘artık sadece evde kızını, eşini dövmekle olmaz, sokakta şort giyen Ayşegül Terzi’yi de dövebilirsini’ inşa etmeye çalıştıkları erkek şiddetini, bugün yoksulluğun da tırmanmasıyla beraber her gün daha fazla yoksulluğu erkek şiddetiyle yönetmeye çalıştıkları bir süreç yaşamaya başladık. Meclis’in açılmasıyla da Erdoğan’ın ilk konuşması LGBTİ+’ları hedef alan bir konuşmayla başladı. Bu süreçlere yabancı değiliz” diye belirtti.
‘Kazanımların gasp edilmesine karşı ciddi bir mücadele var’
AKP iktidarının, kadınların kazanımlarını gasp etmeye çalıştığını fakat buna karşı kadınların da çok ciddi bir mücadele yürüttüğünü dile getiren Emine, AKP’nin, çocuk istismarını aklama yasalarını her seferinde Meclis’e getirdiğini, cemaat ve tarikatlarla çocukların hayatlarını kontrol etmeye çalıştığını ifade ederek bunun karşısında kadınların çok net bir cevabı olduğunu kaydetti. Bu cevabın, “Haklarımızdan da, hayatlarımızdan da vazgeçmeyeceğiz” olduğunu söyleyen Emine, “Bugün kadınların talepleri çok açık. ÇEDES protokolüne karşı, imamları okula almayacağız. Kız okullarını açtırmayacağız. Size hayatımızı teslim etmeyeceğiz. Çünkü biz bu hayatın kırıntılarını değil, tamamını istiyoruz. Eşitliğimiz, özgürlüğümüz için yan yana, birbirimizle kurduğumuz güvenli alanlara, feminist özsavunmayı inşa ederek yeniden erkekliğe karşı mücadele ederken bir adım öne çıkmaya hazırlanıyoruz. AKP iktidarından, erkek şiddetinden alacaklıyız. Bu yüzden de ne tartışırsanız tartışın, meclis kapılarını size dar edeceğiz. Bu memlekette kadınların özgürlüğünü, eşitliğini elimizden almanıza izin vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
‘Kadınların sesini Meclis’e taşıyorlar’
“Meclis, kadının sözünün sokaktaki yansımasıdır” diyen Emine, bugüne kadar yürütülen mücadelede, Meclis’te seçilen kadın vekillerin, kadınların sesini Meclis’e taşıdıklarını vurguladı. Emine, “Akbelen’de direnen Necla’nın sesini oraya taşıyanlar, sokakta İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceğiz, İstanbul Sözleşmesi biziz diyerek bu sözleşmeden vazgeçmeyeceklerini söyleyen kadın vekiller, ‘çocuk istismarını aklatmayacağız’ diyerek kendini kürsüye kelepçeleyen kadınlara tanıklık ettik. Biz birbirimizle kadın, kız kardeş hukukunu, feminist yoldaşlığı önemseyerek kuruyoruz. O yüzden onlar bizim sözümüzü ancak sokakta, örgütlü bir mücadele yürütebilirsek taşıyabilirler. Birbirimizden ayrılmayacağımız, onların sözünü bizim yansıtacağımızı, bugüne kadar kayyımlarla, seçilmiş vekillerini tutuklamalarına karşı nasıl mücadele ettiysek, bundan sonra da sözümüzü her yerde birleştirmeye devam edeceğiz” diye konuştu.