Devlet zulmünün unutulmaz karesi: O artık herkesin Taybet Ana’sı

  • 09:09 18 Aralık 2023
  • Güncel
Öznur Değer
 
ŞIRNEX – Sokağa çıkma yasağında sokak ortasında katledilmesinin ardından cenazesi 7 gün sokakta kalan Taybet İnan’ın kızı Halime Akın, “Ölene kadar annemi unutmayacağız. Davasına sahip çıkacağız. Annem herkesin, her dönemin öyküsü. O artık herkesin Taybet Ana’sı” diyor.
 
Tarih sayfalarına devletin kara bir lekesi daha eklendi takvim yaprakları 19 Aralık 2015’i gösterdiğinde. Yer, Şirnex’in Silopiya ilçesine bağlı Nuh Mahallesi, 58’inci Cadde… Hafızalara “Taybet Ana” olarak kazınan Taybet İnan’ın katledilmesine, bir fotoğrafa tanıklık etti tüm dünya. Devletin askeri güçleri tarafından sokak ortasında katledilmesinin ardından cenazesi 7 gün sokakta bekletilen 57 yaşındaki Taybet İnan’ın öyküsü, 14 Aralık 2015’te ilan edilen ve 2 Mart 2016 tarihine kadar süren sokağa çıkma yasağının özeti.
 
Devlet zulmüne karşı halk direnişinin emsali Taybet Ana
 
Fotoğraf karesinden bile direngen ve mücadeleci bir kadın olduğu görülen Taybet Ana’nın yaşamı da duruşu gibi mücadeleyle geçti. Devlet zulmüne karşı halk direnişinin emsali olan Taybet Ana toprağını, doğup büyüdüğü yurdunu terk etmeyerek devlet şiddetine duruşuyla meydan okuyanlardan. Acı ama mücadele yüklü yaşamı Taybet Ana’yı sonsuzlaştırırken geride bıraktığı mirası ardılları tarafından sürdürülüyor.
 
90’lı yıllarda 2 çocuğu mayına basarak can verir
 
Devletin Kurdistan’da yürüttüğü savaş politikalarının sonucunda 1993’te Taybet’in henüz 3 yaşında olan oğlu Botan ile 10 yaşında olan kızı Esmer, 5 kuzen ve arkadaşlarıyla oyun oynamak istedikleri sırada mayına basarak yaşamını yitirir. Yaşamını yitiren 7 çocuğun bedenlerinden kopan etlerini elleriyle ayıklayarak çocukları toprakla buluşturur Taybet Ana. Heybeti, dik duruşu o zamandan açığa çıkan Taybet Ana, Kurdistan yurtseverliğinin önemli öncülerinden olur ve mücadelesi katlanır.
 
Annesinden sonra kızı da katledilir
 
Kızı Hezni İnan da Taybet Ana’nın ardından sokağa çıkma yasağı sırasında Cizîr’in Cudi Mahallesi’nde bulunan bir evin bodrumunda yakılarak katledilenler arasındadır. Hezni’ye ait yakılmış ve parçalanmış kıyafetleri ise katledişinden 8 yıl sonra 7 Eylül’de 3 ayrı zarfta ailesine teslim edilir. 3 zarftan Hezni’ye ait yakılmış ve parçalanmış kazak, pantolon ve hırkası çıkar.
 
Onu kurtarmak isteyen akrabası da katledilir
 
19 Aralık günü akşam 19.00 sıralarında komşusunun evinden evine döndüğü sırada ateşlerin hedefi olan Taybet Ana, sokağın ortasında yere yığılır. Bir süre sonra inleme sesini duyan eşinin kardeşi Yusuf İnan, henüz yaralı olan Taybet Ana’yı kurtarmak ister. Ancak daha evinden sokağa adım atamadan kapısının önünde vurulur. Bir gün sonra ise yaşamını yitirir. Ardından eşi Halit İnan Taybet Ana’nın yardımına koşmak ister. Ancak o da henüz sokağa adım atamadan Taybet Ana’ya tutunması için ip uzatmak isterken elinden vurulur. Eşi Halit’in kendisini kurtarmaya çalıştığını gören Taybet Ana, sokak ortasında yaşam savaşı verdiği sırada, “Ben gittim sen gitme. Çocuklarımıza bakacak birileri olsun” diyerek eşini geri çevirir.
 
7 gün 7 gece sokak ortasında bekletildi…
 
Ailesinin tüm girişimleri sonuçsuz kalan Taybet Ana, ambulansın zamanında gelmemesi sonucunda beyin kanaması ve kan kaybından yaşamını yitirir. Cenazesi 7 gün 7 gece boyunca sokak ortasında kalan Taybet Ana, bu fotoğraf karesi ile sokağa çıkma yasağında yaşanan devlet şiddetini özetler ve tarih sayfalarında yer alır.
 
Devlet, ‘PKK yaptı’ dedi, üzerinden 10 kurşun çıktı!
 
Katliamın PKK tarafından yapıldığını öne süren iktidarın iddialarını, keskin nişancı tarafından ateş açıldığını somutlayan otopsi raporu çürütür. 25 Aralık 2015 tarihli otopsi raporuna göre, Taybet Ana’ya 10 adet ateşli silah mermi çekirdeği veya parçasının isabet ettiği belirtilir. Ölüm nedeni ise çoklu ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı beyin kanaması olarak kayda geçer.  
 
Hukuk da sokaklarda ölür
 
Yasak boyunca işlenen tüm katliamlar gibi Taybet Ana katliamı da sonuçsuz kalır. Ne yargılanan olur ne de hesap veren. Taybet Ana ve Yusuf İnan’ın katledilmesinin ardından İçişleri Bakanlığı’na karşı açılan davada savunma sunan bakanlık, yaşananların “Taybet İnan ve yakınlarının hayatlarını korumaya yönelik kaçınılmaz tedbirlerin sonucu olduğu” iddiasına yer verir. Mardin İdare Mahkemesi’nde açılan dava da reddedilirken, mahkeme Taybet Ana için “PKK sempatizanı olduğu”nu öne sürerek şunları söyler: “Taybet İnan isimli şahsın otopsisi esnasında üzerinden Abdullah Öcalan'a ait fotoğrafın bulunduğu bilekliğin çıktığının belirtildiği görüldüğünden; PKK sempatizanı olduğuna ilişkin bulgulara rastlanılan davacılar yakınının sokağa çıkma yasağının bulunduğu süreçte ve yoğun çatışmaların yaşandığı, barikatların ve hendeklerin bulunduğu, barikatlar ve hendekler başında silahlı terör örgütü mensuplarının bulunduğu bir caddede akşam saat yedi sıralarında dışarıda bulunması sırasında vurularak öldürülmesi dolayısıyla uğranıldığı ileri sürülen zararlardan, kusurlu veya kusursuz sorumluluk kapsamında davalı idarenin sorumlu tutulabilmesi mümkün olmadığından davanın reddine…”
 
Taybet Ana’nın katledilişinin üzerinden 8 yıl geçerken, kızı Halime Akın, katliamın yıldönümüne ilişkin konuştu. 
 
‘Yurtsever bir Kürt kadındı’
 
Taybet Ana’yı yurtsever bir Kürt kadın olarak tanımlayan kızı Halime, bölgedeki feodal yapıya karşı cinsiyet ayırımını aşan bir kadın olduğunu vurgular. Taybet Ana’nın güçlü ve her yerde olduğunu aktaran Halime, “Öyle bir kadındı ki daraldığında bile göstermezdi. Evinden misafir eksilmezdi. Cömertti. Komşularına, çevresine karşı çok duyarlıydı. Kadın erkek eşitsizliğini kabul etmez, kadını ve erkeği eşit görürdü” diyor.
 
‘Annem tüm çocukların cenazesini tek tek ayıkladı’
 
Annesinin yaşamı boyunca çok zorluk yaşadığını kaydeden Halime, oğlu ve eşinin cezaevine girdiğini, 3 çocuğunun ise yaşamını yitirdiğini belirtir. Botan ve Esmer’in OHAL ilan edildiği 90’lı yıllarda mayına basarak yaşamını yitirdiği günü anlatan Esmer, “Esmer, Botan, 3 kuzenim ve 2 komşum olmak üzere 7 çocuk oyun oynamak için dışarı çıkmıştı. Sonrasında mayına basarak yaşamlarını yitirdiler. Mayın iki defa patlamış ve çocukların et parçaları elektrik direğine kadar sıçramış. Annem bir süre çocukları aradı. Sonra mayının patladığı yere gitti. Orada askerler vardı. Annem o tarafa gitmek istedi. Ancak komşuları izin vermedi. ‘Gidersen sen de ölürsün’ dediler. Annem de ‘Ben çocuklarımdan daha mı iyiyim. Öleceksem de öleyim’ deyip askerlerin arasından cenazelerin üzerine doğru gitti. 2 gün boyunca o çocukların bedenlerinden kopan et parçalarını topladık, ayıkladık ve torbaya koyduk. Kimse toplamaya bile cesaret edemezken annem tüm çocukların cenazesini tek tek ayıkladı” şeklinde anlatıyor.
 
‘Toprağımı terk edeceğime ölürüm daha iyi’
 
Halime, sokağa çıkma yasaklarının başladığı süreçte annesinin, “Zenginler çocuklarını da alıp burayı terk edecek ama fakirler perişan olacak. Toprağımı terk edeceğime ölürüm daha iyi. Ben öleyim de artık kan dökülmesin, kimse ölmesin” dediğini aktarıyor. Sokağa çıkma yasaklarının 4’üncü gününde annesinin katledildiğini belirten Halime, Taybet Ana’nın katledildiği gün sabah 07.00’de kendisine geldiğine değiniyor. Halime, “Annemi en son o zaman gördüm. Benim evimin sokağı dardı. Ve annem eve gittiğinde ‘Bana bir şey olursa sakın gelme. Bu sokaklar dar ve sen de vurulursun. Senin çocukların var ve bakacak kimse yok. Ben ölürsem kendini üzerime atma’ dedi. Annem sabah 07.00’de bunu söyledi. Akşam 19.00’da katledildi. Benim evimden çıktıktan sonra komşusuna gitmiş. Komşusunun da içine düşmüş gitme demiş ama annem evden çıkmış. Sokağa çıktığı gibi vurulmuş. Ayağından vurulup yere düşmüş. Kimse görmemiş onu önce. Gece 02.00 olduğunda inleme sesi duyuluyor. Babam da sesi duyuyor. Sonra amcam duyuyor ve annemi kurtarmaya gidiyor. Amcam daha kapıdayken vuruluyor. Yere düşünce yengem onu eve götürüyor” ifadelerini kullanıyor.
 
‘Son nefesinde kızı Hezni’nin adını sayıklamış’
 
Ardından babasının annesini kurtarmaya çalıştığını anlatan Halime, “Babam anneme bakarak ‘Ne yapalım’ diye soruyor. Annem de ‘Ben gittim siz gelmeyin’ diyor. Babam sonra anneme ip gönderiyor tutunması için. O sırada babamın eli birazcık dışarı doğru çıkıyor. Ve babama ateş ediyorlar. Babam elinden vuruluyor. Babamın gitmesini biz engelledik. Annem babama ‘Ben gittim sen gitme, çocuklara bakan biri olsun’ diyor. Ama annem son nefesinde Cizîr bodrumunda katledilen kız kardeşim Hezni’nin adını sayıklamış” sözlerine yer veriyor.
 
‘Annem ölmedi, uyuyor…’
 
Annesinin yaralandığını duyduğunda dışarıda yoğun bir çatışma sesi olduğunu ifade eden Halime, mermiler arasında bir şekilde annesinin evine kadar gittiğini dile getiriyor. Halime, şunları ekliyor: “Eve vardığımda babamın elleri sarılıydı, amcam yaralıydı ve yer kanlar içindeydi. Annemi sorduğumda sokakta yattığını söylediler. Ben de hemen elime beyaz bir bezi sopaya sararak dışarı çıkmak istedim. Her girişimimde mermi beyaz beze isabet etti. En son beyaz beze 3 mermi isabet etti. Annemi gördükten sonra dünyam karardı. Annemin ölmüş olabileceğini düşünmedim. Bana son söyledikleri aklıma geldi ama annem uyuyordu benim için. Öldüğüne inanmıyordum. İçimden ‘Annem ölmedi, uyuyor’ diyordum. Sonra beyaz beze mermi isabet ettikten sonra geri çekildim. Çünkü benim yüzümden anneme sıkmalarından korktum.”
 
7 gün yerde 22 gün de morgda bekletildi
 
Cenazesinin 7 gün sokakta beklediğini ve ambulansın sokağa girmesine izin verilmediğini dile getiren Halime, milletvekillerinin araya girdiğini ancak buna rağmen cenazenin yerden kaldırılmadığını söylüyor. 7 günün ardından yasağın devam etmesi nedeniyle cenazenin Şırnak Devlet Hastanesi’ne götürüldüğünü ve 22 gün de orada bekletildiğini paylaşan Halime, sonrasında ise evlerine baskın düzenlendiğini ve askerlerin kendilerini ölüm ve tecavüzle tehdit ettiğini aktarıyor.
 
Annesi ve kardeşinin mezarları yan yana
 
Annesinin ardından kardeşi Hezni’nin de Cizîr’de Cudi Mahallesi’ndeki bodrumda yakılarak katledildiğini vurgulayan Halime, “Kardeşimi kimsesizler mezarlığına gömmüşler. Biz annemi gömdükten sonra annemin hemen yanında bir mezar daha vardı. Ve biz o mezara hep Hezni’nin mezarı dedik. Sonra DNA çıkınca o mezar kardeşim Hezni’nin mezarı çıktı. Şimdi annem ve kardeşim yan yana uyuyor” diyor.
 
‘Ölene kadar annemi unutmayacağız’
 
“Yaşadığımız sürece davalarının takipçisi olacağız” diyen Halime, şöyle konuşuyor: “Hala da adalet yerini bulmuş değil. Kimse yargılanmadı. Kimse tutuklanmadı. Annem, amcam ve onca insan için adalet sağlanmadı. Annem sokak ortasında katledildi. Bu zulmün hesabı sorulmadı. Ölene kadar annemi unutmayacağız. Davasına sahip çıkacağız. Annem hala aramızda yaşıyor. Annem herkesin, her dönemin öyküsü. O artık herkesin Taybet Ana’sı. Onu devletin tank ve topları katletti.”