Tek hayali koyunlarıyla beraber köye geri dönmek

  • 09:05 21 Ocak 2018
  • Yaşam
Hikmet Tunç-Dilan Babat 
 
VAN - Tek hayali köyüne geri dönmek olan Sabiha Gencer, koyunlarını uçsuz bucaksız yaylalarda değil mahalle aralarında otlatmak zorunda kalıyor. “Koyunlarım olmazsa ben ölürüm” diyen Sabiha, “Devlet köyümüzü boşaltmasaydı, koyunlarımla beraber hala orada yaşıyor olacaktım” diye belirtiyor. 
 
Thomas Hobbes, “Önüne çıkan canlıları yutan mitolojik deniz canavarı” olarak tanımlıyor Leviathan isimli canavarı.  Bu canavar ile devlet mekanizmasını bir tutan Thomas’ın belirlemesinde olduğu gibi, Kürdistan’da yürütülen politikalardan da tüm canlılar etkileniyor. Zorunlu göç politikaları sonucu 30 yıl önce, Van'ın Gürpınar Edremit'e bağlı Süphan Mahallesine göç eden 58 yaşındaki Sabiha Gencer, hayvanlarını otlatabilmenin yollarını arıyor. 
 
Mahalle aralarında gezinirken üzerindeki kras fistan ve elindeki bastonla koyunlarını otlatırken rastlıyoruz Sabiha'ya…  Hiçbir gücün kendisini koyun sevgisinden edemediğini belirterek sözüne başlayan Sabiha, "Doğduğum toprakları bırakalı uzun yıllar oldu. Ama her ilkbahar başlangıcında köyümün yolunu tutuyorum” diyor. 
 
Eskiden, hayvanlarının iki ahıra sığmayacak kadar çok olduğunu fakat şimdi sadece 40 koyunu kaldığını dili getiren Sabiha, “Bir kısmı göç ederken telef oldu, bir kısmını ekonomik sebeplerden dolayı satmak zorunda kaldık” diye belirtiyor. 
 
‘Koyunlarım olmazsa ben ölürüm’
 
“Koyunlarım olmadan yaşayamam” diyen Sabiha, "Dünya ya gözlerimi açar açmaz kendimi koyunların arasında buldum. Annem ve köydeki herkesin tek geçim kaynağı koyunlardı. 13 nüfusluk aileme koyunlar sayesinde baktım” diyor. 
 
Ekonomik sebeplerden dolayı artık koyunlarına saman bile alamadığını söyleyen Sabiha, “Bir öğün zor bela aldığım samanı veriyorum, diğer öğün mahalle arasında dolaşarak geçen yıldan kalma kurumuş otlarla onları besliyorum. Koyunlarım olmazsa ben ölürüm” diye anlatıyor. 
 
Köyüne dönmek tek hayali… 
 
Tek hayalinin, köyüne geri dönüp orada yaşamak olduğunu belirten Sabiha, son olarak şöyle diyor: “Devlet köyümüzü boşaltmasaydı, koyunlarımla beraber hala orada yaşıyor olacaktım. Mahalle ile köy arasında çok fark var. Köyde uzun sınırsız otlak yerlerimiz var. Kimseye muhtaç olmadan bir sürü çocuğumu koyunlardan sağladığım süt, yün, et, yoğurt, peynirle yetiştirdim. Bütün umudum bir gün bu savaş bitsin, insanlar ölmesin ve köyüme geri döneyim.”