Derya Ceylan

 

HABER MERKEZİ - Şirnex'te, uzman çavuş Zekeriya Çelik'in bir kadına yönelik tacizi sonrası halkın özsavunmaya geçmesi, medyanın bu olayı 'mağdur fail' olarak sunması nedeniyle eleştiriye yol açtı. Bu durum, medyanın toplumsal sorumlulukları konusunda yeniden sorgulanmasına neden oldu.

 

Günümüzde “medya neyi görmek isterse” diyebileceğimiz bir durumla karşı karşıyayız. Bu da, hem yazılı hem de görsel medyanın haber seçimi ve sunum tercihlerinin öne çıkmasına neden oluyor.  Örneğin iktidar güdümünde ya da iktidara yakın olan medya, kadına yönelik suçlarda asıl sorumluğunu göz ardı etmeye devam ediyor. 

 

Tacizi farklı şekillerde ele almak 

 

Örneğin, 12 Nisan'da Şirnex'te uzman çavuş Zekeriya Çelik, bir kadını cinsel tacize maruz bıraktı. Bu taciz, hem özgür basında yer aldı hem de “havuz medya” dediğimiz iktidara yakın bazı medya organlarında farklı şekillerde ele alındı. Kentin güvenlik kameralarına da yansıyan taciz, kamuoyuna sunuluş biçimleriyle çeşitli algılar yarattı.

 

Failin suçu ikinci plana itildi 

 

Havuz medya kanallarından NTV, Demirören Haber Ajansı (DHA) ve Habertürk, "Şırnak’ta taciz iddiasıyla darp edilen uzman çavuş tutuklandı" ve "Şırnak’ta taciz iddiasıyla dövülen uzman çavuş tutuklandı" gibi başlıklarla faili mağdur gibi gösteren bir yaklaşım benimsedi. Bu başlıklar, failin suçunu ikinci plana atarken, asıl mağdur olan kadının yaşadıklarını gölgede bıraktı.

 

Fail mağdur olarak gösterilmemeli

 

Öte yandan, "muhalif" olarak bilinen Tele1 kanalı, "meydan dayağı" ifadesini kullanırken, halkın tacize karşı özsavunmasını görmezden geldi. Bu durum, bir kez daha bize medyanın faillere dönük nasıl bir dil kullanması gerektiğini hatırlatırken, kadının yaşadıklarını ikinci plana itti. Oysa havuz ve muhalif medya, kadına yönelik taciz haberini verirken, failin suçunu “dövüldü”, “darp edildi” ve “sarhoş” gibi ifadelerle meşrulaştırmaya giden bir yöntemi tercih etti.  

 

Medya gizliliğe saygı duymalı 

 

Ayrıca, kimi medya organları ise, kadının evli olduğu gibi kişisel bilgileri ve halkın tepkisini, “kadının yakınları” olarak servis ettiği haberlerle, kadını hedef alan bir yaklaşım içine girdi. Bu da, hem faili hem de tacizi öteleyen bir duruma neden oldu. 

 

Alkol suça mazeret olamaz 

 

Öte yandan kimi haberlerde failin alkollü olduğu bilgisi de vurgulandı. Oysa medya alkol kullanımını suçun mazereti olarak göstermemeliydi. 

 

Tacize karşı özsavunmayı görmezden geldi

 

Medyanın, hangi haberlere yer verdiği ve hangi olayları öne çıkardığı, önceliklerini ve toplumsal olaylara yaklaşımını yansıtır. Halkın cinsel tacize tepkisini görmezden gelmek, medyanın toplumsal adalet ve eşitlik konularında pasif kaldığını gösterir. Bu durum, medyanın toplum üzerindeki etkilerini ve sorumluluğunu da tartışmaya açar.

 

Yanlış algılar yaratılmamalı

 

Medya, toplumun farklı seslerini duyurmak ve toplumsal sorunlara dikkat çekmek için güçlü bir araçtır. Ancak bu olayda medyanın halkın özsavunmasını yeterince yansıtmaması, medyanın gücünü dengeli ve adil bir şekilde kullanılıp kullanılmadığını sorgulatıyor. Medya, haberlerini sunarken, hem kadının hem de toplumun duyarlılıklarını dikkate almalıdır. Medya, kamuoyunu bilgilendirirken aynı zamanda bireylerin haklarına öncelik vermeli, toplumda yanlış algılar yaratmamalıdır.