‘Aysel’in cezaevinde kalması işkence boyutuna ulaştı!’
- 09:03 7 Mayıs 2022
- Güncel
Marta Sömek
İSTANBUL - Kürt siyasetçi, hukukçu ve hasta tutsak Aysel Tuğluk’un cezaevinde tutulmasının işkence ve kötü muamele boyutuna ulaştığına dikkat çeken kadınlar, herkese “Aysel için adalet talebini yükseltelim” çağrısı yaptı.
Ağırlaştırılmış tecrit, İmralı Cezaevi’nden başlayarak tüm cezaevlerine yayılmaya devam ediyor. Tutsakların şüpheli şekilde yaşamını yitirdiği, intihara sürüklendiği, katledildiği ve çeşitli işkencelere maruz bırakıldığı cezaevlerinde, hasta tutsakların durumu da her geçen gün ağırlaşıyor. Yaşam hakları ellerinden alınan ve çokça hak ihlaline maruz bırakılan hasta tutsaklardan biri de siyasetçi, hukukçu ve demans hastası Aysel Tuğluk. Tek başına yaşamını idame edemeyecek durumda olan Aysel, artık yürümekte zorlanıyor ve birçok şeyi unutuyor. Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) “Cezaevinde kalabilir” raporları nedeniyle tahliye edilmeyen Aysel için dünyanın her yerinden kadınlar mücadele yürüterek dayanışma gerçekleştiriyor.
Ajansımıza, Aysel’in bir an önce tahliye edilerek sağlık hakkına erişmesi gerektiğine dair konuşan hukukçu, siyasetçi ve kadın örgütü temsilcileri, cezaevinde kalmasının işkence ve kötü muamele boyutuna ulaştığına dikkat çekti.
‘Hukuki süreç hala devam ediyor’
Aysel’in de kurucuları arasında yer aldığı Toplum Ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV) üyesi avukat Esma Yaşar, “Sayın Aysel Tuğluk bir süredir ciddi sağlık sorunları yaşıyor, bununla ilgili olarak Kocaeli Seka Devlet Hastanesi’nde ilk teşhis konulmuştu” diye anımsattı. Kocaeli Adli Tıp Kurumu’nun, Aysel’in hastalığının ciddi boyutta ilerlediği ve “cezaevinde kalamayacağına” ilişkin düzenlediği rapora değinen Esma, “Aysel Tuğluk ATK’ye sevk edilmişti ve burada bir gözlem altında kalmıştı. Ardından ATK bir rapor düzenlemişti, maalesef ilk raporun tam tersi bir durum ortaya çıkmıştı. Aysel Tuğluk’un ‘Ceza ehliyetinin tam olduğu ve cezaevinde kalabileceğine’ ilişkin bir rapor düzenlenmişti. Rapor ve hukuki süreçle ilgili vakfımızın üyesi olan avukat arkadaşlarımızın da dahil olduğu bir hukuki süreç ilerlemekte, o süreç hala devam ediyor” bilgisini verdi.
‘Söz konusu bir Kürt kadın olunca…’
“Aysel bir kadın, muhalif bir siyasetçi, bir Alevi” diyen Esma, söz konusu bir Kürt kadın olunca, bu denli bir kararın siyasi olmadığını söylemenin mümkün olmadığını vurguladı. Bu kararın hukuki olarak doğru olmadığını, evrensel insan hakları hukuku ve sistemine aykırı olduğunu dile getiren Esma, “Aysel Tuğluk’un ciddi sağlık sorunlarına rağmen hala cezaevinde tutulması bir işkence ve kötü muamele boyutuna varmış durumda. Ve maalesef telafisi güç, imkansız sonuçlar meydana getirecektir. Bu açıdan bizler de endişeliyiz” yorumunu yaptı. Bu noktada hukukçulara da önemli bir iş düştüğünü belirten Esma, “Aysel Tuğluk bir hukukçu, bir kadın avukat ve bu açıdan hukuk, avukatlık meslek kurumlarına önemli bir iş düştüğünü düşünüyoruz” dedi.
‘Cezaevinde kalması işkence boyutuna ulaştı’
Aysel’in cezaevlerindeki yüzlerce hasta tutsak için bir sembol haline geldiğini söyleyen Esma, “Son birkaç ayda dahi hasta mahpusların ölüm, yaşamını yitirme haberlerini görüyoruz ve bu kabul edilebilecek bir durum değil. Bu da yine ATK’nin ‘Cezaevinde kalabilir’ raporlarıyla çok bağlantılı. Kocaeli Adli Tıp Kurumu ve Adli Tıp Kurumu arasındaki rapor farklılığı bir çelişki barındırıyor. Bununla ilgili adli tıp uzmanı hocaların, hekimlerin, özellikle TİHV’den hocaların belirttiği ve inceleme yaptığı gibi burada bir problem var. Aysel Tuğluk’un cezaevinde kalması işkence ve kötü muamele boyutuna ulaşmış bir durumda” şeklinde konuştu.
‘Cezaevinde yaşaması çok büyük bir risk’
Aysel’le yaptıkları son görüşmede, sağlığı ve hafızasında ciddi sorunlar gözlemlediklerini paylaşan Esma, “Uzun süre siyaset yapmış, avukat, entelektüel bilgisi yüksek bir kadın. Buna rağmen belli başlı temel şeyler aklına gelmiyordu, hatırlayamadığı zaman da onun boşluğunu hissediyordu, bu onu daha da kötü yapıyordu” ifadelerini kullandı. Aysel’in bir an önce serbest bırakılması gerektiğine ışık tutan Esma, “Mevcut haliyle tek başına hayatını idame ettirebilecek bir durumda değil maalesef ve bu şekilde cezaevinde yaşaması kendisi, psikolojisi ve hastalığının ilerlemesi açısından çok çok büyük bir risk barındırıyor” diye konuştu. Hukuksal anlamda dava ve başvurularla ilgili tüm süreci yürüttüklerini söyleyen Esma, “Burada bakmamız gereken nokta nasıl bir kamuoyu oluşturabileceğimiz. Hukukçulara, kadınlara, muhaliflere çok iş düşüyor. Hasta mahpuslar nezdinde sembol hale gelen Aysel Tuğluk’un cezaevinde mevcut hastalığıyla kalması ciddi bir sorun teşkil ediyor” çağrısını yaptı.
Hukuk örgütlerine çağrı
Aysel’in İstanbul Barosu’na kayıtlı bir avukat olduğunu dile getiren Esma, “İstanbul Barosu, üyesi olduğu bir avukata, meslektaşa dair çok sessiz bir konumda yer almakta. Başta tüm hukuk örgütleri olmak üzere Aysel Tuğluk’un mevcut koşullarda cezaevinde kalmasının bir işkence ve kötü muamele olduğu bilinciyle hareket etmesi ve bu yönde çalışmalar yürütmesi gerektiğini düşünüyoruz. Tekrardan dile getiriyoruz ki Sayın Aysel Tuğluk serbest bırakılmalıdır” sözleriyle tüm hukuk örgütlerine
seslendi.
‘Kadın mücadelesinin simge isimlerinden’
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul İl Eşbaşkanı İlknur Birol da, “Cezaevlerinde hastalıkla cebelleşen, sağlıklı yaşama koşulları ve tedaviye ulaşma hakları ellerinden alınmış olan bütün siyasi hasta tutsakların serbest bırakılması ve tedavi görebilecekleri uygun koşullar sağlanmalıdır” çağrısını yaptı.
Aysel’in Kürt kadın kimliğini ele alan İlknur, “Demokratik siyasetin herkesçe bilinen isimlerinden biridir. Kürt halkının, kadın mücadelesinin simge isimlerinden biridir. Bir hukukçudur aynı zamanda, bir insan hakları savunucusudur. Öyküsünde bu kadar başlığı barındıran bir şahsın hastalıkları, koşulları oldukça ağır seyreden, cezaevinde kalması başlı başına insanlık dışı bir durumdur. Ne yasaya, ne evrensel hukuka, ne tıbbın, ne sağlığın evrensel ilkelerine, ne vicdana, ne ahlaka uygun bir durumdur” sözlerini kullandı.
‘ATK siyasetin emrinde’
“Çok açık ve seçik bir faşist baskı rejiminin simgelerinden biridir Aysel’e yapılan” diyen İlknur, Aysel’in sağlık durumuyla ilgili ATK’ye yapılan başvuruda durumun alenen belli olmasına rağmen “Cezaevinde kalabilir” raporunun verilmesinin siyasi saikle davranmanın bir adı olduğunu belirtti. ATK’nin “siyasetin emrinde davrandığının” altını çizen İlknur, “Adli Tıp Kurumu, tıp biliminin gerektirdiği hekimlik ilkelerinin, yüzyıllardır hekimlere vaaz ettiği temel kuralların hiçbirini uygulamamış ve doğrudan siyasetin emrinde davrandığını göstermiştir. Bir demans hastasıdır Aysel, dolayısıyla hafıza kaybı yaşamakta ve tek başına yaşamını idame ettirme güçlüğü her adımda biraz daha fazlalaşmaktadır. Bizlerin talebi, bir an önce bilimin kurallarına ve etiğine, hukukun evrensel ilkelerine, temel insan, hak ve özgürlüklere bağlı kalınabilecek bir kararın hem siyasi iktidar, hem hukuk otoriteleri, hem de bununla ilgili olan kurumlar tarafından verilerek somuta ermesini sağlamak ve Aysel’i serbest bırakmaktır” şeklinde konuştu.
‘Aysel için adalet talebini yükseltelim’
Sağlık ve yaşam hakkı engellenen binlerce hasta tutsağın durumuna dikkat çeken Kırkyama Kadın Dayanışması üyesi Tülay Korkuta, Aysel’in de bu tutsaklardan biri olduğunu aktardı. Tülay, “Aysel Tuğluk bu topraklarda kadın mücadelesinde, Kürt özgürlük mücadelesi içerisinde mücadele eden bir kadın siyasetçi. Aysel şu anda bir hastalıkla baş başa kalmış durumda. En son ATK, tekrardan devletin istediği şekilde bir rapor hazırladı ancak tıp etiğine uygun değildi” diye konuştu. Kadınlar olarak, Aysel ve tüm hasta tutsaklar için seslerini yükseltmeleri gerektiğine vurgu yapan Tülay, “Biz biliyoruz ki kadın dayanışmasının aşamayacağı hiçbir duvar yoktur, buradan herkese de sesleniyoruz, hasta tutsaklar için, Aysel Tuğluk için adalet talebini yükseltelim” sözleriyle seslendi.