Farklı yaşamlar aynı sözde buluşuyor: Özgürlük (7)

  • 09:01 7 Kasım 2025
  • Dosya
 
Gazeteci Yadigar Aygün: Şiddetin kaynağı ataerkil sistemdir
 
Elfazi Toral
 
İSTANBUL – Gazeteci Yadigar Aygün, kadına yönelik şiddetin kaynağının ataerkil sistem olduğunu belirterek, “Kadınların katledilmesine neden olan, onları eve hapseden ve cezasızlığı besleyen erkek-devlet politikalarıdır” dedi.  Yadigar Aygün, şiddetin son bulmasının yolunun kadın örgütlülüğünden geçtiğini vurguladı.
 
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü yaklaşırken, dünyanın dört bir yanında kadınlar bir kez daha sokaklara çıkmaya hazırlanıyor. Her yıl olduğu gibi bu yıl da kadınlar, maruz bırakıldıkları erkek-devlet şiddetine karşı alanlarda bir araya gelerek taleplerini ve isyanlarını haykıracak. Şiddet yalnızca fiziksel değil; psikolojik, ekonomik, duygusal ve dijital biçimleriyle kadınların yaşamlarının her alanını kuşatıyor. Yüzyıllardır çok yönlü şiddete rağmen direnen kadınlar, her defasında daha güçlü adımlar atarak kazanımlar elde ediyor.
 
Kadınlar, yaşamın her alanında karşı karşıya kaldıkları eşitsizlikleri ve baskıları ifşa ederken, aynı zamanda eşit ve özgür bir yaşam mücadelesini büyütüyor. Dosyamızın bu bölümünde gazeteci Yadigar Aygün, kadına yönelik şiddetin kaynağını, mücadele yollarını ve çözüm için kadın örgütlülüğünün önemini anlattı.
 
Kadına yönelik şiddet verilerinde artışın söz konusu olduğunu söyleyen Yadigar Aygün, günde en az 8 kadının katledildiğini belirtti. “Kadınlar IŞİD’vari yöntemlerle katlediliyor” diyen Yadigar Aygün, şiddetin çok boyutlu olduğunu ifade etti. Yadigar Aygün, “Çok boyutlu şiddet var. Bunlar; psikolojik şiddet, fiziksel şiddet, ekonomik şiddet ve dijital şiddet. Şiddet, bir bireyi ekonomik anlamda tahakküm altına almak ve onun hem bedenine hem de psikolojisine zarar vermek anlamına geliyor. Yaşadığımız sistem ataerkil bir sistemdir. Şiddetin kaynağı ataerkil sistemdir. Bu sistemin içinde kadınlar her zaman ikinci plana atılıyor. Şiddet; kadınlara, LGBTİ+’lara, doğaya, hayvanlara yönelik gerçekleşiyor. Kadına yönelik şiddette en çok iktidarın payı vardır. Çünkü AKP’nin politikalarını incelediğimizde kadınları eve hapsediyor” şeklinde konuştu.
 
İstanbul Sözleşmesi’ne dikkat çekti
 
İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırıldığını ve 6284 sayılı kanunun ise hedefte olduğunu anımsatan Yadigar Aygün, “Kadınları koruyan yasalar iktidar eliyle yok edilmek isteniyor. İktidar politikaları kadınları ölüme gönderiyor. Önemli konulardan biri de yargı. Yargıda cezasızlık politikaları var. Kadınlar katlediliyor, fail 4-5 ay cezaevinde kalıyor, daha sonra serbest bırakılıyor. Fail cezaevinden çıkınca da tekrardan kadınları katlediyor, yeniden şiddete başvuruyor. Bu bir çocuk, kadın, doğa, hayvan katliamı olabiliyor. Ya da fail bazen hiç ceza almıyor. Çocukların da çok ağır yöntemlerle katledildiğini görüyoruz. Narin Güran olayı var. Yargıdaki cezasızlık politikası, Türkiye’de şiddetin artmasına neden oluyor. Eğer failler cezalandırılsa, iktidarın politikaları bu şekilde olmazsa, ataerkil sistem yıkılabilse kadına yönelik şiddetin engellenebileceğini düşünüyoruz. Çünkü kadına yönelik şiddette kapitalist sistemin etkisi çok büyük” dedi.
 
‘Şiddeti her daim yazmaya devam edeceğiz’
 
Türkiye’de mevcut yasaların yeterli olmadığını ifade eden Yadigar Aygün, “Yasalar yeterli olsaydı kadınlar katledilmezdi” dedi. Şiddetin son bulması için gerekli yasaların hayata geçirilmesi gerektiğini paylaşan Yadigar Aygün, şunları dile getirdi: “Kadınları koruyan yasaların hayata geçirilmesi gerekiyor. Kadına yönelik şiddetin son bulması için iktidarın politikaları son bulmalıdır. İktidar kadınları korumak zorundadır. Cezasızlık politikalarının kaldırılması gerekiyor. Şiddetin son bulması için çözüm kadın örgütlülüğüdür. Biz kadınlar bulunduğumuz her alanda erkek şiddetine karşı örgütlenmeliyiz. Öz savunmayı öğrenmeliyiz. Kendi haklarımızı sürekli talep etmeliyiz. Birleşik bir mücadele gereklidir. Topluma da farkındalık kazandırmalıyız. Kadın olduğumuzu, yaşamak istediğimizi, hakkımızın olduğunu ve eşit olduğumuzu belirtmeliyiz. 
 
Toplumu erkek şiddetine dair bilinçlendirmeliyiz. Toplum olarak bu şiddete karşı gelmeliyiz. Erkek şiddetinin neye mal olduğunu söylemeliyiz. Biz erkek şiddetini kabul etmiyoruz. Bizler de kadın gazeteciler olarak erkek şiddetine maruz kalıyoruz. Bazen sahada polis şiddetine maruz kalırken, evde ailemiz ve partnerimiz tarafından da şiddete maruz kalabiliyoruz. Biz kadın gazeteciler olarak erkek şiddetine karşı mücadele edeceğiz. Biz ölmek istemiyoruz, yaşamak istiyoruz. Kadınların maruz kaldığı tüm ihlallere karşı duracağız ve yazmaya devam edeceğiz. Bizler de kalemimizle şiddeti yazmaya devam edeceğiz.”
 
Yarın: Alın terinin cinsiyeti yok