
‘Kardeşlikten bahsedeceksek herkes haklarını eşit kullanmalı’
- 09:05 28 Mayıs 2025
- Güncel
Rozerin Gültekin
İSTANBUL - Abdullah Öcalan’ın 18 Mayıs’ta gönderdiği mesajda yer alan kardeşlik sözleşmesi ve ortak enternasyonal çalışma vurgusuna dair değerlendirmelerde bulunan TJA aktivisti Sebahat Tuncel, “Kardeşlikten bahsedeceksek, herkesin haklarını eşitçe kullanması gerekir. Bunu sağladığımızda, devletle ilgili sorunun büyük bir kısmı çözülmüş oluyor. Demokrasinin inşa edildiği bir yerde birisine hak verip, diğerine vermemek olmaz” dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile 18 Mayıs tarihinde, DEM Parti İmralı Heyeti Üyesi Pervin Buldan ve avukat Özgür Erol bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşme sonrasında Abdullah Öcalan’ın, “Kardeşlik hukuku üzerinde yeni bir sözleşmeye ihtiyaç var. Yaptığımız şeyler büyük bir paradigma değişikliğini ifade ediyor. Türk-Kürt ilişkisinin mahiyeti bambaşkadır; bozulan şey kardeş ilişkisidir. Kardeşler kavga eder ama biri diğeri olmadan olmaz. Bu ilişkiyi bozan tuzakları, mayınları tek tek temizliyoruz; bozulan yolları, köprüleri onarıyoruz. Heyetimiz aracılığıyla, bana ve geliştirdiğimiz barış ve kardeşlik sürecine dair mesaj ve dayanışma dileklerini, mektuplarını ileten aydınlara; Alain Badiou ve Slavoj Zizek şahsında teşekkürlerimi iletiyorum. Ortak enternasyonal ve sosyalist çalışmalarda buluşmayı diliyorum.” ifadelerinin yer aldığı mesajı kamuoyu ile paylaşıldı.
Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Sebahat Tuncel, Abdullah Öcalan’ın son açıklanan mesajına ilişkin JINNEWS’e değerlendirmelerde bulundu.
‘Birden başlayan bir süreç değil’
Mevcut sürecin, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü açısından önemini vurgulayan Sebahat Tuncel, Kürt Özgürlük Hareketi’nin devam eden süreçte üstüne düşen sorumluluğu yerine getirdiğini hatırlattı. Sebahat Tuncel, “Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim’de Meclis’te DEM Parti Eş Genel Başkanları ile tokalaşmasıyla başlayan süreçten bahsediyoruz. Ama bu süreç, birden başlayan bir süreç değil. Sayın Abdullah Öcalan, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü konusunda; silahların devre dışı bırakılması ile hukuki ve siyasi zeminde Kürt sorununa çözüm arayışları, 90’lı yıllardan bugüne dayanıyor. Bugüne kadar bu çabalar yarım kaldı ya da başarısızlığa uğradı. En bilinen süreç, Turgut Özal ile başlayan süreç; Turgut Özal’ın tasfiyesi ile sonuçlandı. 2013-2015 sürecinde ‘Dolmabahçe Mutabakatı’ diye ifade edilen, Kürt sorununda müzakereye geçiş evresinde; masanın iktidar tarafından devrilmesiyle sonuçlandı. Bir kez daha, Kürt sorununun hukuki ve siyasi zeminde çözümü konusunda Sayın Öcalan’ın özel çabası olduğu görülüyor. Devlet Bahçeli, kişi olarak değil; devletin, onun şahsında diyalog ve hukuki zeminde çözüm yönünde bir yaklaşımı olduğu görülüyor. Bu önemlidir.” dedi.
Meclis’te kurulması beklenen komisyon
Devlet Bahçeli’nin Meclis’te komisyon kurulması yönündeki önerisine değinen Sebahat Tuncel, Kürt siyasi hareketi olarak, ilk günden bu yana Kürt sorununun çözümü noktasında parlamentonun görev alması için mücadele ettiklerini söyledi. Sebahat Tuncel, şunları dile getirdi: “Sürecin ilerlemesi konusunda Meclis’te komisyonun bir an önce kurulması gerekiyor. 2013-2015 sürecinden bir deneyim var. O zaman Anayasa Komisyonu ve Araştırma Komisyonu kurulmuştu. Sıfırdan başlanıyor değil; birikim üzerine gelişen bir süreç var. Dolayısıyla, ‘ne yapılması gerekiyor’ konusunu tartışmakla değil; yapılması gerekenleri yapma zorunluluğu ile karşı karşıyayız. Bunlar olursa, Türkiye’de gerçekten güzel şeyler olabilir. Daha önceki Anayasa Komisyonu’nda CHP ve MHP yoktu. Bugün CHP de sürece olumlu yaklaşıyor. MHP zaten sürecin ilerlemesi konusunda bir irade beyanında bulunuyor. Birkaç parti dışında, parlamentodaki partiler ve dışındaki partiler, süreci destekleyeceğini ve sorunun parlamenter zeminde çözülmesi gerektiğini ifade ediyor. Parlamento demek, yasa demek. Yasal anlamda bu sorunun çözülmesi anlamına gelir. Meclis’te kurulacak komisyon; bütün partilerden ve parlamentoda grubu bulunmayan sosyal, siyasal, kadın, gençlik, ekoloji hareketlerinin dahil edilip birlikte çalışacağı mekanizmalardan oluşturulmalı. Bu mekanizma, inkârı ortadan kaldıracak; kardeşlik hukukunu yeniden ele alacak, demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü bir süreci örebilir.”
‘Yeter ki niyet olsun, teknik konular çözülebilir’
Bütün partiler aynı perspektiften bakmıyor. AKP-MHP’nin kadın, sınıf, ekoloji sorununa bakışı bizden çok farklı. Ama demokrasi, insan hak ve özgürlüğü, ifade özgürlüğü, eylem özgürlüğü, siyaset yapma özgürlüğünde ortaklaşabiliriz. Demokratik siyaset alanı dediğimiz şey de tam da budur. Devlet, ifade ve düşünce özgürlüğü önünde engel olmaktan çıkmalı ve özgürlükleri güvence altına almalı. Türkiye’de, özgürlükler üzerinden değil; suç ve ceza üzerinden kurulan bir anayasa var. TMK var oldukça, demokratik siyaset yapmak mümkün değil. PKK kendisini feshetti, peki demokratik siyasete katılım koşulları nasıl olacak? Bunların tartışılması gerekir ve bunların tartışılacağı yer de parlamentodur. Bu, bütün Türkiye’yi ilgilendiren bir sorun olduğundan; herkesin katkısını sağlayacağı bir mekanizma kurulabilir. Yeter ki niyet olsun, teknik konular çözülebilir.
Kardeşlik sözleşmesi nedir?
“Kürt halkına yönelik imha, inkâr ve asimilasyon politikasını sürdüren bütün yasaların ortadan kalkması ve yeni toplumsal sözleşmeye ihtiyaç var.” diyen Sebahat Tuncel, Abdullah Öcalan’ın heyet aracılığıyla paylaşılan mektubundan bu sözleşmeyi “kardeşlik sözleşmesi” olarak tanımladığını belirtti. Sebahat Tuncel şöyle devam etti: “Devletin Kürtleri, Alevileri ve farklı halkları inkâr etmekten vazgeçmesi; eşit yurttaşlık temelinde bir hukuk oluşturması gerekiyor. Türk-Kürt kardeş diye çok söyleniyor, o zaman kardeşlik hukukunun bir gereği var. Kardeşlerden birini tanıyıp diğerini reddedemezsin. Kürtler fiilen yurttaşlıktan çıkartılmış durumda. Kürtler cumhurbaşkanı, milletvekili, belediye başkanı oluyor ama Kürt olamıyor. Kürtlüğe dair her şey ‘terörle mücadele’ kapsamına giriyor. TMK, Kürtlerin her türlü hak ve özgürlük talebini ‘terör faaliyeti’ olarak değerlendiriyor. Bu, çok ciddi bir problem. Kardeşlikten bahsedeceksek, herkesin haklarını eşitçe kullanması gerekir. Bunu sağladığımızda, devletle ilgili sorunun büyük bir kısmı çözülmüş oluyor. Demokrasinin inşa edildiği bir yerde birisine hak verip, diğerine vermemek olmaz.
Sayın Öcalan’ın son çağrısı bu anlamda önemli. Kardeşlerden birinin hakkını gasp etmek, temel sorunlardan birisidir. Biz bu hukuku yeniden kurduğumuzda, herkes için özgürlük hukuku kurulmuş olacak. En büyük insanlık suçu, bir kimliği yok saymaktır. Rosa Luxemburg’un dediği gibi: ‘Vardık, varız, var olacağız.’ Ama bunun güvence altına alınması gerekiyor. PKK’nin kendini feshetmiş olması, Kürtlerin hak ve özgürlük talebinin ortadan kalktığı anlamına gelmiyor. Mücadele biçimi değişiyor. Dünyanın her yerinde, hak ve özgürlük mücadelesi bitmez. İktidarlar var oldukça, hak mücadelesi var olur.”
‘Sayın Öcalan’ın hamlesi Türkiye siyasetini dönüştürüyor’
Demokratik bir sürecin işletilebilmesi için, herkesin sorumluluk alması gerektiğinin altını çizen Sebahat Tuncel, sonuç olarak sadece Kürtlerin değil; tüm toplumun kazanacağını vurguladı. Sebahat Tuncel, “Devletin üzerine düşen görev ve sorumluluklar var. Bunlar yapılmadığında, süreç ilerlemez. Devlet Bahçeli’nin dediği gibi, ‘Kuş tek kanatlı uçamaz.’ Kürtler, kendi üzerine düşen sorumluluğu yaptı; şimdi sıra devlette. Bunun dışında, barış, özgürlük, eşitlik talep eden ve mevcut gidişattan rahatsız olan herkesin, devleti barışa zorlayacak bir mücadele yürütmesi gerekiyor. Sayın Öcalan’ın hamlesi, sadece PKK’yi değil; aynı zamanda Türkiye siyasetini, Kürt siyasetini, devleti dönüştürüyor. Kürtler, dört parçada yaşıyor. Bu nedenle dolayı, Kürtlerin demokrasisi, Ortadoğu’nun demokrasisi anlamına da geliyor. Devlet, baskı aracı değil; çoklu kimlik ve kültürün bir arada yaşamasını kolaylaştırması gerekir. Demokrasi talebini güçlendirerek, devletin şiddet aracı değil; toplumun taleplerini karşılayacak bir yönetim aracına dönüştürülmesi konusunda mücadele etmemiz gerekir.” dedi.
‘Bütün dünyanın komünallarının birleşeceği bir enternasyonal’
Abdullah Öcalan’ın paylaşılan son mesajında ifade ettiği “ortak enternasyonal” sözüne ilişkin ise Sebahat Tuncel şu değerlendirmede bulundu: “Sayın Öcalan enternasyonalist biri. Sadece Kürt halkının özgürlüğü değil; bütün halkların özgürlüğü açısından felsefe geliştiriyor. Kapitalist moderniteye karşı, demokratik moderniteyi geliştiriyor. Bütün sosyal bilimciler, felsefeciler Sayın Öcalan’ın fikirlerini tartıştıkça; yeni bir dünya tasavvuru ortaya çıkıyor. Sayın Öcalan, önümüzdeki dönem için dünya halklarına başka bir şey vaat ediyor. Sorunlara çözüm üretmeyen birçok kurum var. Buna karşı, Sayın Öcalan yeni bir sosyalist enternasyonal öneriyor. Komünal toplumu esas alan, bütün dünyanın komünallarının birleşeceği bir enternasyonalden bahsediyor. Bu, insanı heyecanlandırıyor. Marx, ‘Bütün dünyanın işçi sınıfı birleşin.’ diyordu. Sayın Öcalan da komünal yaşamı esas alan herkesin birleşmesini istiyor. Herkesin kendi sorununu ama aynı zamanda dünya halklarının sorunlarını çözebilecek bir sistemden bahsediliyor gibi. Önümüzdeki dönem bunu tartışacağız.”
‘Erkekler klasik erkekliği reddetmeli’
Sebahat Tuncel, son olarak kadınlara çok görev düştüğünü belirterek şöyle konuştu: “Kadınlar, bu işin merkezinde olmak durumunda. Kadınlar katlediliyor, tecavüze uğruyor, bedeni üzerinden savaş yürütülüyor. Kapitalist modernitenin olduğu her yerde, kadına yönelik büyük bir savaş var. Kadının özne olma hali yok sayılıyor. Bu korkunç düzenden çıkmak için, kadınların daha çok özgürlüğe ihtiyacı var. Sadece kadınların değişip dönüşmesi yetmez; erkeklerin de mevcut erkekliği reddetmesi ve özgürlükçü birey olması gerekir. Kadınlar nasıl klasik kadınlığı reddediyorsa; erkeklerin de klasik erkekliği reddederek, yeni yaşamı kurma konusunda sorumluluğu var. Bu süreç, kapitalizme, klasik erkekliğe ve kadınlığa alan daraltmak ve özgürlüklere alan açmak açısından önemli bir fırsat. Kadınlar, Kürt halkının özgürlük sorununun çözümü konusunda hep en öndelerdi; bundan sonra da en önde devam edecekler. Yeni sürecin inşasında da en önde olmaya devam edecekler.
Önümüzde bayram var; umarım bu bayramda, halklara yeni dönemin müjdesi verilebilir ve devlet bu konuda gerekli hukuki ve siyasi adımları atar.”