MKG’den Basın Özgürlüğü mesajı

  • 09:45 24 Temmuz 2025
  • Güncel
HABER MERKEZİ- Basın Özgürlüğü Mücadele Günü’ne dair açıklama yapan MKG, basın özgürlüğünün, demokrasinin nefesi olduğunu belirterek, “Gerçekleri yazmaktan vazgeçmeyeceğiz. Kalemimizi bırakmayacağız” mesajı verdi.  
 
Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG) 24 Temmuz Basın Özgürlüğü Mücadele Günü’ne ilişkin yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, 24 Temmuz’un Türkiye’de sansürün kaldırıldığı tarih olarak Basın Bayramı olarak ilan edilmiş olsa da gazeteciler için bugünün, bir kutlamadan çok, tarihsel hafızayı diri tutmanın, susturulmak istenen seslere ses olmanın ve her türlü baskıya karşı direnişin günü olduğu kaydedildi.  
 
Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi: “Çünkü bu ülkede gazetecilik hâlâ suç sayılıyor; özellikle de kadınsan, gerçekleri dile getiriyorsan, toplumun görmezden geldiği yerlerde haber yapıyorsan. Bizler Mezopotamya topraklarında çalışan kadın gazeteciler olarak, çoğu zaman görünmeyen ya da görmezden gelinen gerçekleri görünür kılmanın peşindeyiz. Kadın katliamlarını yazıyoruz, yoksulluğu belgeliyoruz, savaşın ortasında sivil halkın sesini kayda alıyoruz, kimliği, dili ve iradesi yok sayılan halkların sözünü taşımaya çalışıyoruz. Bu yüzden hem devletin baskısına hem de medya içerisindeki erkek egemen zihniyete karşı iki yönlü bir mücadele veriyoruz. Kalemimizi yalnızca bilgi üretmek için değil; aynı zamanda direnişin, hafızanın ve hakikatin aracı olarak görüyoruz.
 
Gazeteciler gerçeği yazdığı için özgürlüğünden mahrum bırakılıyor 
 
Bugün birçok gazeteci, sadece gerçeği yazdığı için özgürlüğünden mahrum bırakılıyor. Cezaevinde tutulan arkadaşlarımız, mesleğin onurunu ve halkın haber alma hakkını savunmanın bedelini ödüyor. Dicle Baştürk, yaşadığı coğrafyada halkın sesi olmaya çalıştığı için cezalandırıldı. Eylem Emel Yılmaz, kalemini iktidarın çizdiği sınırların dışına taşıdığı için hedef alındı.  Her iki gazeteci Artvin merkezli soruşturma kapsamında Haziran ayında tutuklandı ve 16 Temmuz’da yapılan duruşmada tahliye edildi. Elif Ersoy, Yürüyüş Dergisi’nde yürüttüğü yayıncılık faaliyetlerinden dolayı susturulmak isteniyor. Hatice Duman, yıllardır tutsak; çünkü bir kadın olarak hem gazete yönetti hem de sisteme boyun eğmedi. Özden Kınık, devletin içinden gelen bir kadın olarak kamu yayıncılığındaki çürümenin tanığı oldu. Perihan Sevda Erkılınç, Özgür Gelecek’in sahadan yükselen sesi olarak karanlığa ışık tuttuğu için yargılandı. Songül Yücel ise Önsöz Dergisi’nde kurduğu düşünsel alandan rahatsız olanların hedefindeydi.
 
‘Onların kalemi bizim kalemimizdir’
 
Bu isimler, halkın bilgi alma hakkı için mücadele eden, korkmadan gerçeği dillendiren kadınlardır. Her biri, Türkiye’nin demokrasi sınavında birer turnusol kağıdı gibidir. Bir ülkede gazeteciler tutukluyken, kimse özgür değildir. Hele ki kadın gazeteciler susturuluyorsa, orada hem hakikat hem eşitlik boğuluyor demektir. Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği olarak, bu sessizliği kabul etmiyoruz. Tutuklu kadın gazeteciler yalnız değildir. Onların sesi, bizim sesimizdir. Onların kalemi, bizim kalemimizdir. Mesleğimizi savunmak, onların mücadelesine sahip çıkmaktan geçiyor. Bu nedenle susturulmak istenen her kadının yanında duracağız; yazmaya, anlatmaya ve belgelemeye devam edeceğiz.
 
‘Gazeteciler susturulamaz’
 
24 Temmuz bizim için bir bayram değil, bir mücadele günüdür. Çünkü biz biliyoruz: Gerçekler zindanda tutulamaz. Gazeteciler susturulamaz. Basın özgürlüğü, demokrasinin nefesidir; o nefes kesildiğinde, toplum da boğulmaya başlar. Bu karanlık dönemi ancak dayanışmayla, örgütlü mücadeleyle ve inatla aşacağız. Gerçekleri yazmaktan vazgeçmeyeceğiz. Kalemimizi bırakmayacağız. Ve bir gün, gerçekten kutlanacak bir Basın Bayramı’nı hep birlikte yaratacağız.”