SES’ten 25 Kasım eylemine katılım çağrısı
- 14:06 21 Kasım 2025
- Güncel
İSTANBUL - SES İstanbul Aksaray Kadın Meclisi, gerçekleştirdikleri basın açıklamasıyla Taksim Tünel’de gerçekleşecek olan 25 Kasım eylemine katılım çağrısında bulundu.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) İstanbul Aksaray Kadın Meclisi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında Zeytinburnu ilçesinde bulunan Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında “Kadına yönelik şiddet son bulsun” pankartı taşındı. “Asla yalnız yürümeyeceksin”, “Hükümet göreve, kadına yönelik şiddete son” ve “Biz susmayacağız siz utanacaksınız” dövizleri taşındı. “Kadınlar birlikte güçlü”, “Emeğimiz bedenimiz bizimdir” ve “Öldüren sevgi istemiyoruz” sloganları atıldı.
Basın metnini okuyan SES Kadın Meclisi Şube Sekreteri Suna Polat, özgür bir yaşam için mücadelelerinde kararlı olduklarını belirtti. Suna Polat, “25 Kasım 1960’ta Dominik Cumhuriyeti’nde Mirabal Kardeşler, diktatörlüğe karşı mücadele yürüttükleri için katledildi. 25 Kasım, onların anısına kadına yönelik şiddete karşı uluslararası dayanışma ve mücadele günü ilan edildi. Mirabal Kardeşler’in kararlılığını, direncini, mücadelesini bugüne taşıyoruz. Erkek devletin şiddetine, erkek egemenliğine, savaşa, sömürüye, yoksulluğa karşı yaşamı savunuyoruz! Barış, emek, eşitlik ve demokrasi mücadelesini yükseltiyoruz. Şiddetsiz, eşit ve özgür bir yaşam için mücadelede kararlıyız” dedi.
‘Sorumlular hesap verecek’
Dilovası’nda yaşanan katliamı anımsatan Suna Polat, “İkisi çocuk yaşta olmak üzere altı kişinin hayatını kaybettiği bu katliamda yaşamını yitirenleri saygıyla anıyor, ailelerine ve dostlarına sabır diliyoruz. Ne kaza, ne kader, ne fıtrat… Tüm iş cinayetlerinde olduğu gibi Dilovası’ndaki katliamın sorumlusu, emekçilerin güvenli ve güvenceli yaşama hakkını hiçe sayan düzendir. Bizler bu çürümenin sürdürülmesine razı değiliz. Bu düzenin değişmesini, iş cinayetlerine neden olan güvencesiz, kayıt dışı istihdamın son bulmasını ve tüm sorumluların hesap vermesini istiyoruz” dedi.
‘Kadınlar düşük ücretle güvencesiz çalışmak zorunda bırakılıyor’
Suna Polat, “Özelleştirmelerle kamusal hizmetler tasfiye edilerek sermayeye devredilirken, bakım emeği de kadınlara yükleniyor. Kadın istihdamını artırmaya yönelik olduğu söylenen politikalar, bakım emeğinin doğal olarak kadınlarca ücretsiz olarak karşılanacağı bir ‘aile’ anlayışına göre planlanıyor. Bu planda merkezi bütçeden kadının payına günde yalnızca 51 kuruş düşüyor. Ev içi emek, bakım emeği ve yeniden üretim emeğini üstlenmek durumunda kalan kadınlar; düşük ücretli, güvencesiz, esnek ve yarı zamanlı işlerde çalışmak zorunda bırakılıyor” dedi.
Kadın katliamları
Erkek şiddetinin günden güne arttığını dile getiren Suna Polat, “2024’te en az 394, 2025’in ilk dokuz ayında ise 290 kadın öldürüldü. Bu kadınların 184’ü aile içinde, 47’si kamusal alanda, 12’si işyerinde katledildi. Kadın çalışanların yüzde 45’i son bir yılda şiddete uğradığını söylüyor. Kadınlar katlediliyor. Her fırsatta kadına yönelik şiddetle mücadeleye kararlı olduğunu söyleyen iktidar ise şiddeti, tacizi, kadın cinayetlerini önlemeye, engellemeye yönelik anayasanın ve uluslararası sözleşmelerin gereğini yerine getirmiyor; mevcut yasaları ise uygulamıyor” diye konuştu.
‘Israrcıyız’
Suna Polat sözlerini şöyle sürdürdü: “İstanbul Sözleşmesi’ne dönülmesinin, ILO’nun 190 sayılı sözleşmesine taraf olunarak sözleşmenin yürürlüğe girmesinin, şiddeti engelleme yolunda önemli bir adım olduğunu kim bilir kaç kez yineledik. Kamuda toplu sözleşme süreçlerinde masada ve heyetlerde sorunlarımızın ayrı başlıkta ele alınması talebini yükselttik. Ama tüm çağrılarımıza rağmen şiddetle mücadelede bağlayıcı ulusal mekanizmaların gereği yerine getirilmiyor. Yıllardır devam eden çatışmalar son buldu. Barışı konuşmaya başladık ancak iktidarın demokratikleşmenin önüne geçen saldırgan politikaları devam ediyor. Seçme ve seçilme hakkı gasp ediliyor, seçilmiş belediye başkanları tutuklanıyor, belediyelere kayyum atanıyor; yürütülen operasyonlarla yerel yönetimler yetkisiz kılınıp çalışmaz hâle getiriliyor. Kalıcı bir barış, demokratikleşmeye dönük adımların atıldığı, anti-demokratik uygulamalardan vazgeçildiği koşullarda mümkün olacaktır. Kadınlar olarak barış içinde, demokratik bir ülkede bir arada yaşama talebimizde ısrarcıyız.”







