Emekle örülen sessiz bir direniş: Bez bebekler

  • 09:02 13 Kasım 2025
  • Emek/Ekonomi
İZMİR - Bez bebek atölyesi eğitmeni İlknur Yatır Günsan, el emeğiyle ürettiği bebeklerle hem kadın dayanışmasını büyütüyor hem de kapitalizmin metalaştırdığı oyuncak anlayışına karşı duruyor. “Benim için bez bebekler bir geçim değil, bir direniş biçimi,” diyen  İlknur Yatır Günsan, her bir bebeğin çocukluk duygusuna ve kadın emeğine dokunduğunu söylüyor.
 
Kadın emeği, üretimin her alanında patriyarkal düzene karşı sessiz ama kararlı bir direniş biçimi olmaya devam ediyor. Bez bebek atölyesi eğitmeni İlknur Yatır Günsan da, bu direnişin yaratıcı bir örneğini sunuyor. Dikiş makinesinin sesiyle başlayan yolculuğu, bugün kadın dayanışmasının ve el emeğinin simgesine dönüşmüş durumda. Kapitalizmin seri üretimle ruhsuzlaştırdığı oyuncaklara karşı kendi elleriyle bez bebekler yapan İlknur Yatır Günsan, her bir bebeğe hem çocukluğunu hem de direnişini işliyor: “Yaptığım her bebekte hem çocukluğumu hem de direnişimi yeniden kuruyorum” diyor.
 
Dikiş makinesinin sesiyle başlayan yolculuk
Bez bebekleri yapıp satmak gibi bir amacının daha öncesinde olmadığını belirten İlknur Yatır Günsan, terziliği ve dikiş makinesinin sesini sevdiğini söyledi. Dikiş dikmeyi hiç bilmediğini, fakat sadece sesini duyabilmek için bir dikiş makinesi edindiğini kaydeden İlknur Yatır Günsan, “O zamanlar ‘Burda dergisinin’ kalıplarını da alıyordum. Oradan bakarak bir şeyler yapmaya çalışıyordum. ‘Burda dergisi’ bir sayısında tamamen tesadüf eseri bez bebek kalıpları yayınladı. Kızım o sıralarda küçüktü; ona bir anı kalsın istedim ve bir bez bebek yaptım. Fakat o bez bebek ortaya çıkınca çok farklı duygular hissettim; nostaljik duygular... Bebeğin yapım aşaması bittiğinde hem el emeğim olduğu için mutlu oldum hem de çocukluğumu hatırlattı bana. Daha sonra kızıma verdim o bebeği. Bu dönemde, çocuklar el yapımı oyuncaklara oldukça uzak olduğu için ne tepki vereceğini bilmiyordum. Ama kızıma verdiğimde inanılmaz sevindi. Bunun üzerine arkadaşlarımın çocuklarına da bez bebek yapmaya başladım. Etraftan da güzel yorumlar alınca, 1 buçuk –2 yıllık süreçte bez bebek yapıp insanlara ulaştırmanın yollarını düşünmeye başladım. Bu işle ilgili olarak bir sosyal medya hesabı açabilirim diye düşündüm. Tüm bunları düşünürken bir anda gerçekleşti diyebilirim. Kendimi ‘Gepetto Ustam’ sayfasında yaptığım bez bebekleri paylaşırken buldum” dedi.  
 
‘Yetişkinlerin çocukluk duygusuna bebek sattım’
 
Tek gelir kaynağının bez bebek atölyesi olduğunu kaydeden İlknur Yatır Günsan, yıllardır bez bebek yaptığını ve ilk yola çıktığında hedef kitlesinin çocuklar olduğunu dile getirdi. Çocuklarına alan ailelerin olduğunu, fakat zamanla yetişkinlere daha çok hitap ettiğini ifade eden İlknur Yatır  Günsan, “Babasını kaybedip annesine arkadaş olsun diye benden bez bebek isteyen bir müşterim vardı. Böyle çok güzel hikayeler birikti. Çocukluğu boyunca bez bebekleri çok sevmiş, ama ailesi tarafından ‘Artık büyüdün, evlenecek yaşa geldin’ denilerek tüm oyuncakları kaldırılmış bir kadın da, o çocukluk duygusunu yeniden yaşayabilmek için benden bez bebek istemişti. Genelde büyüklerin çocukluk duygusuna bebek sattım diyebilirim” diye konuştu. 
 
‘Kapitalizmin ruhsuz oyuncaklarına karşı el emeği’
 
Müşterilerinin küçük bir kısmını çocukların oluşturduğunu, yüzde 85'inin ise yetişkinlerden oluştuğunu söyleyen İlknur Yatır Günsan, “Ben ilk bebeği yaptığımda adını da ‘Mutlu’ koymuştuk bir anda çocukluğuma tünelden geçmiş gibi oldum. İnsanlar da aynı şekilde hissediyor. Artık şöyle bir kuşatılmışlık var: Bir oyuncakçıya giriyorsunuz, bir bebek alıyorsunuz. Tasarımı güzel olabilir, fakat çoğu artık ruhsuz. Kapitalizmin bize dayattığı hiçbir şeyde duygu kalmamış. O bebekleri üreten kişi de yaptığı şeye yabancı. Kendi duygusunu o oyuncağa aktaramamış. Dolayısıyla sizin elinizde sadece bir meta kalıyor. Sanırım insanlar bez bebeği, duygu yüklü olduğu için tercih ediyor. Bu nedenle müşterilerimin yüzde 85–90’ı yetişkin diyebilirim” ifadelerini kullandı.
 
 
‘Kadın dayanışmasıyla büyüyen bir atölye’
 
Eşinin Eğitim Sen’li bir öğretmen olmasının, çalışmaya başladıkları ilk süreçte dezavantaj gibi görüldüğünü ancak bunu avantaja çevirdiğini anlatan İlknur Yatır Günsan, “Eşim o dönemde ihraç edilmişti, yaklaşık beş yıl kadar. O da benimle birlikte bez bebek yapmayı öğrendi. Evdeki küçük bir odayı atölyeye dönüştürmüştük. O bebeklerin gövdelerini dolduruyor, ben de tasarımlarını yapıyordum. Beş yıl içinde bir nevi iş ortaklığı geliştirdik. ‘Gepetto Ustam’ sayfası da bu dayanışma sayesinde büyüdü. Zamanla sol sosyalist çevreden insanlar sayfamızda bir araya gelmeye başladı. Onlar da çocuklarına kız-erkek ayrımı yapılmadan oyuncak almak istiyorlardı. Erkek çocuklarına da kız çocukları kadar bez bebek sattım. Kendi açımdan baktığımda kız-erkek çocuk ayrımı yaşamadım. Ancak toplumda, kız çocukları ve erkek çocukları için oyuncakların hâlâ ayrıştırılması ciddi bir sorun” sözlerini kullandı.  
 
‘Oyuncak da politiktir’
 
Toplumdaki cinsiyet rollerinin çocukluk sürecinde şekillenmeye başladığını dile getiren İlknur Yatır Günsan, “Toplum, ‘erkek dediğin, kadın dediğin’ diyerek çocuklara görevler yüklüyor. Bu ayrım, kapitalizmin çıkarına olduğu için devam ediyor. Erkek çocuklarının silahlarla, arabalarla oynaması istenirken, kız çocuklarının mutfak setleri, makyaj malzemeleri ya da Barbie bebeklerle oynaması bekleniyor. Bu şekilde ‘ideal kadın’ figürü oluşturuluyor. Oyuncaklar üzerinden toplumsal roller çocuklara kodlanıyor. Bu da çocuklukta başladığı için çok daha kalıcı hale geliyor” diye konuştu.
 
‘Barbie bebekler çocukların beden algısını bozuyor’
 
Kızının küçükken Barbie bebeklerle oynadığını anlatan İlknur Yatır Günsan, o dönemde henüz bez bebek yapmadığını dile getirdi. İlknur Yatır Günsan sözlerine şöyle devam etti: “Barbie’nin yüz ifadesi hep gülümsüyordu. Fakat kızım oyun sırasında, bebeğin başına bir şey geldiğinde bile gülümsediğini fark edip bunu garipsiyordu. Bu olay bana ‘mutluluk’ kavramını bile sorgulattı. O yaş grubundaki çocuklar için en uygun bebeğin, yüz ifadesi olmayan bebekler olduğunu fark ettim. Bu yüzden yaptığım ilk bez bebeklerde yüz ifadesi yoktu. Çocuklar nasıl isterlerse öyle hayal etsinler diye. Geniş bir oyuncak skalam var ve bu oyuncaklarda da yüz ifadesi yok. Daha sevimli duruyorlar. Anatomik olarak insan vücuduyla uyumlu değiller. Oyuncak havasındalar. Ancak Barbie bebeklerde, ‘modern kadın böyle olur’ algısı bir dayatma. Bu dayatmayı sevmiyorum. Çünkü çocukların beden algısını ciddi anlamda bozduğunu düşünüyorum. Bir çocuk biraz kiloluysa, Barbie yüzünden kendini beğenmemeye başlıyor. Gerçi son zamanlarda Barbie markası kilolu ve siyahi bebekler de yapmaya başladı. Ama bu, kapsayıcılık adına değil; pazar tükendiği için yeni sömürü alanı yaratma amacıyla yapılıyor. Hedef kitle değişti. Ve Barbie bebekler yüzünden kendini beğenmeyen kız çocukları büyüyor.”
 
‘Geleneksel kadın modeli hatalı’
 
Patriyarkanın yüzyıllardır kadın bedeni üzerinde şekillendirme yaptığını vurgulayan İlknur Yatır Günsan, geleneksel kadın modellerinin hatalı olduğunu ifade etti. İknur Yatır Günsan, “Her zaman karşımıza ‘kadın dediğin’ diye başlayan cümleler çıkıyor. Bugün bakıldığında roller değişmedi, sadece işleyiş biçimi değişti. Eskiden kadınlar tarlaya giderdi, şimdi işe gidiyor. O zaman da itaat vardı, şimdi de var. Mekânlar modernleşse de süreç değişmedi. Erkek sistem, tüm süreci kadının bedeni ve konumu üzerinden tanımlıyor. Bunun kırılması için erkek sistemi dışarıda bırakıp kadınların kendi kendilerini var etmeleri gerekiyor. 1980’lerden bugüne Türkiye’de birçok kazanım elde edilmiş olsa da yürünecek çok yolumuz var. Özellikle ifadesiz bez bebeklerin, çocukların beden algısının düzelmesinde önemli olduğunu düşünüyorum" dedi. 
 
‘Kadın dayanışmasının olduğu yerler keyiflidir’
 
Bez bebek atölyesinde eğitimler verildiğini ve kurslara genellikle kadınların katıldığını söyleyen İlknur Yatır Günsan, sekiz yıldır bu alanda eğitim verdiğini aktararak, “Sadece bir erkek ‘Ben de bez bebek yapsam olur mu?’ diye sordu. Onun dışında hiç kimse sormadı bile. Hep kadınlar ilgi gösteriyor. Bunun, toplumun bize atfettiği cinsiyet rollerinden kaynaklandığını düşünüyorum. Erkeklerin dışarıda sosyalleştiği varsayıldığı için ekstra bir aktiviteye ihtiyaçları olmadığı düşünülüyor. Ama burası, özellikle pandemiden sonra sosyal hayatın bittiği dönemde bir sosyalleşme alanına dönüştü. İnsanlar buraya terapi ortamı gibi yaklaşıyor ve gerçekten iyi geliyor onlara. İnsanlar sıcaklık arıyor; bunu fark ettim. Bu yönüyle, eğitimler eğlenceli bir atmosferde geçiyor. İlk hedefimiz de bu zaten. Kadın dayanışmasının ve kız neşesinin tavan yaptığı ortamlar çok keyifli oluyor” sözlerini kullandı. 
 
‘Bez bebekler psikoloğum gibi’
 
Bez bebek yapımının özellikle Rusya’da yaygın olduğunu belirten İlknur Yatır Günsan, son olarak şunları söyledi: “Orada çok büyük fuarlar ve pazarlar var; muazzam malzeme stoklarına sahipler. Oradaki bez bebek yapan insanlar kendilerine ‘bez bebek sanatçısı’ diyor. Bizim yaptığımız ise sanırım zanaat. Çünkü sanatın, bütün çağları aşan bir tarafı var. Açıkçası ben 10 yıldır bu işi yapıyorum. Çok büyük paralar kazanmadım. Bu, ikbal getiren bir iş değil. Ama bu işin getirisi, neyi hedeflediğinizle ilgili. Günümü kurtarayım, biraz çorbamı kaynatayım yeter diyorsanız ve biraz dervişane bir hayatın içinde o duyguyu yaşamak istiyorsanız bu iş tam size göre. Ama ‘ben buradan çok para kazanmak istiyorum’ diyorsanız uzak durun. Bu işin duygusal tatmini yüksek, ama ekonomik tatmini düşük. Bana ‘Bin defa daha dünyaya gelsen hangi işi yaparsın?’ diye sorsanız, yine bu işi yapardım. Çünkü muazzam bir doyum alıyorum. Bez bebekler benim psikoloğum gibi.”