Faillere beraat kararının gerekçesi: Çocuğun beyanları inandırıcı değil

  • 09:26 7 Temmuz 2022
  • Hukuk
BATMAN - Kamuoyunda Batman fuhuş davası olarak bilinen davada, mahkeme, failler hakkında verdiği beraat kararının gerekçesini açıklarken, çocuğun beyanlarını görmezden geldi. 
 
Batman’da bir çocuğun fuhşa sürüklenerek sistematik bir şekilde tecavüz uğramasına ilişkin açılan ve kamuoyunda “Batman fuhuş davası” olarak bilinen davanın karar duruşması Batman 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Çocuğun tüm beyanlarına rağmen failler her duruşmada suçsuz olduklarını söyleyerek beraatlarını talep etti.  Son görülen duruşmada mahkeme heyeti, failler Yıldız Çelik, Eflatun Emlük, Heves Tıniğ, Kadri Tırki, Mehmet Şakir Ayğan, Veysi Görmüş’e dönük suçlamaların şüpheden uzak olduğunu, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğini ve suçun sabit olmadığını belirterek beraat kararı verdi.
 
Duruşmanın ardından beraat kararının gerekçesini açıklayan mahkeme, çocuğun beyanını esas almadı. Gerekçeli kararda, faillerin bir kısmı ile fail Yıldız Çelik’in arasında tanışıklık ve telefonla görüşmelerin olmasının birbirine yakın bölgelerde esnaf olarak çalışan insanlar arasında gerçekleşebilecek olağan görüşmeler olduğu ve bunun aksine bir delil olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı belirtildi.
 
Mahkemeden failleri aklamak için kurgu
 
Kararın devamında şu ifadelere yer verildi: “Cinsel istismar eyleminin öğlen ve kalabalık bir zamanda gerçekleştiği, bu durumda kartonla ya da plastik kutuyla dışarıdan görülmesi engellenmeye çalışılsa dahi, kepenk kapatılmadığı müddetçe içeriye her an birisinin girme ihtimali bulunduğu ve kimse içeri girmese bile eylemin anlaşılacağı… Kepengin kapatılmış olduğuna dair bir beyan ve anlatım da bulunmadığı, bu haliyle söz konusu peynirci dükkânında öğlen, kalabalık bir ortamda bu tarz bir eylemin gerçekleşmiş olmasının yok denecek kadar az bir ihtimalinin olduğu şeklinde değerlendirilmiştir.”
 
Çocuğun beyanı inandırıcı gelmemiş
 
Çocuğun kayıp olması üzerine ailesinin karakola başvurusu sonucu polise verdiği ifadede tecavüze uğradığını belirtmesine rağmen inandırıcı bulmayan mahkemenin kararında şunlar kaydedildi: “Bir anda cinsel istismar eylemlerini anlattığı, şikâyetçi olduğu ve iç beden muayenesine rıza gösterdiği; oysa çocuğun herhangi bir yerde cebir kullanılarak alıkonulmadığı, polisler tarafından bulunduğu evde de kendi rızasıyla kaldığı, cinsel istismar eylemleri ile ilgili olarak şikâyetçi olmak için polisler tarafından bulunmayı beklemiş olmasının mantıklı bir açıklamasının getirilemediği, kendisi anlatmasa cinsel istismar bulgusunun da olmadığı, o güne kadar cinsel istismar eylemlerini anlatmak ve şikâyetçi olmak için çok sefer fırsat bulduğu halde bunları anlatmadığı… Koşullarda değişiklik olmamasına rağmen bir anda sırf kayıp şahıs olarak aranırken bulunmuş olması nedeniyle bu hususları anlatmış olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu değerlendirilmiştir.”
 
Kararda ayrıca şöyle denildi: 
 
“Söz konusu anlatılan olaylar, bir insanın başına her gün gelebilecek tarzda alelade olaylar olmadığı, üstelik yapılan çelişkilerin de basit detaylar üzerinde olmadığı değerlendirildiğinde, çelişkilerin basit bir yanlış hatırlama olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, daha çok yaşanmamış, ancak kurgulanmış olaydaki ayrıntıların kaçırılması şeklinde olduğu şüphesi uyandırmıştır.
 
Delil elde edilmemiş
 
Çocuğun ve çocuğun arkadaşı olan tanıkların tüm aşamalardaki çelişkili beyanları haricinde sanıklar Eflatun Emlük, Heves Tıniğ, Kadri Tirki, Mehmet Şakir Ayğan ve Veysi Görmüş'ün üzerlerine atılı ‘nitelikli cinsel istismar suçunu’, sanık Yıldız Çelik'in ise ‘fuhuşa teşvik ve nitelikli cinsel istismar’ suçunu işlediklerine dair delil elde edilemediği… Sanıklar Kadri Tirki ile Eflatun Emlük'ün aşamalardaki, çocuğun beyanlarında geçen muhtar lakaplı kişinin diğeri olabileceğine ilişkin beyanların ise savunma kapsamında olduğu, herhangi birinin görgüye dayalı bir anlatımda bulunmayıp, yalnızca suçlamalardan aklanmak üzere yapılan savunma niteliğinde olduğu, bu nedenle aleyhe delil kapsamında değerlendirilemeyeceği…
 
Faillere beraat
 
Sanıklar aleyhine delil gücü olmadığı, ceza yargılamasının en temel ilkelerinden birinin şüpheden sanık yararlanır ilkesi olduğu… Eldeki davaya konu suçta ise sanıkların atılı suçu işlediklerine dair kuvvetli şüphe dahi oluşmadığı, mağdur ve tanıkların hangi saikle hareket ettikleri hususunun mahkememizce tespit edilmediği, ancak bunun da sanıklar aleyhine yorumlanmasının mümkün olmadığı, bu nedenle sanıkların atılı suçlardan beraatına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”