Aysel Tuğluk’un avukatları: ATK ayırımcı tutumundan vazgeçmeli

  • 13:22 6 Ağustos 2022
  • Hukuk
 
DİYARBAKIR - Kobanê Davası'ndan tahliye edilen ancak başka bir dosyadan kaynaklı bırakılmayan Kürt siyasetçi ve demans hastası Aysel Tuğluk’a ilişkin açıklama yapan avukatları, “Sayın Tuğluk’un derhal, daha fazla vakit kaybedilmeden, özgürlüğüne kavuşturularak sağlıklı koşullarda tedavi edilebilmesi için hükümetin, yargının ve ATK’nin ayrımcı tutum ve uygulamalarından vazgeçmesini talep ediyoruz” dedi.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk Komisyonu, Kandıra 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan Kürt siyasetçi ve demans hastası Aysel Tuğluk hakkında verilen tahliye kararına rağmen bırakılmamasına ilişkin HDP Diyarbakır irtibat bürosunda basın toplantısı düzenledi. Açıklamaya Aysel’in avukatları katıldı. 
 
Basın metnini HDP Hukuk ve İnsan Haklarından Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Avukat Serhat Eren okudu.                                             
 
‘15’nci duruşmada tahliye kararı verildi’
 
Aysel'in uzun bir süredir demans hastalığı ile mücadele ettiğini söyleyen Serhat, Aysel’in ilk olarak Şubat 2021 tarihinde Seka Devlet Hastanesi’nde hastalığına tanı konulduğunu ve ardından belirli aralıklarla Kocaeli Devlet Hastanesi ile ATK İhtisas Daireleri’nde muayenelerinin gerçekleştiğini söyledi. Serhat, “Adli Tıp Kurumu’nun ezber bozmayan ve bilime, hukuka, etiğe ve vicdana aykırı düzenlediği raporlar sebebiyle de bugüne kadar yapılan tüm başvurulara ve sağlığının geldiği kritik aşamayı gösteren belgelerle ortaya konulan verilere rağmen gerek tutuklu bulunduğu gerekse de hükümlü olduğu dosyadan tahliye edilmemiştir. HDP’li siyasetçilere açılmış olan Kobanê kumpas ve siyasi intikam davasında tutuklu bulunan Sayın Aysel Tuğluk hakkında 15’nci duruşma periyodunun sonunda mahkemece tahliye kararı verilmiştir” dedi.
 
‘Aysel’in cezaevinde kalamayacağına dair çok sayıda rapor mevcut’
 
Aysel’in tek başına hayatını idame ettirme düzeyini ortadan kaldıran ve o aşamayı gösteren çok sayıda raporun olduğunu hatırlatan Serhat, “TİHV ve İstanbul Tıp Fakültesi bilimsel mütalaaları, Cezaevi Hükümlü Değerlendirme Dışı Bırakma Kararları, hastalığın geldiği kritik aşamayı gösteren reçeteler, yanında kalan arkadaşlarının yazılı beyanları vb. gibi çok sayıda bilimsel veriyi göz ardı ederek ‘müdafilerce sanığın rahatsızlığının savunmadan kaçınma argümanı olarak kullanılmasından duyulan vicdani rahatsızlık üzerine’ şeklinde ara karar tesis ederek tahliyesine karar vermiştir. Her ne kadar Kobanê dosyasında sorgusunun yapılmış olması gerekçesiyle tahliye kararı verilmişse de  hükümlü bulunduğu dosyanın infazından dolayı tahliye edilmemiştir. Tahliye edilmesi için ATK’nin cezaevinde tek başına yaşamını idame ettiremeyeceğine ilişkin rapor vermesi ve savcılığın bu rapora dayanarak infazın ertelenmesine karar vermesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
 
‘Üzeri kapatılamayacak açıklıkta bir gerçekliktir’
 
Aysel şahsında hasta tutsaklar için devletin hukuktan ve etikten de uzaklaştığı bir dönemden geçtiklerini belirten Serhat, konuşmasına şu şekilde devam etti: “Son yıllarda cezaevlerinden çıkan tabutlar, ara kararda bahsi geçen ‘vicdan’ mefhumunun artık kalmadığının özeti gibidir. Kürt siyasetçilere, HDP’li siyasetçilere reva görülen ‘vicdan’ın neye tekabül ettiği, üzeri kapatılamayacak açıklıkta bir gerçekliktir. Bu vesileyle, Tuğluk’un bir cezaevi hücresinde tutulmadan, insan onuruna uygun koşullarda tedavi edilmesi gerektiğine dair geldiğimiz aşamayı tekrar kamuoyuyla paylaşmak için bir aradayız. Sayın Tuğluk, on binlerce HDP’li siyasetçi gibi, sadece onurlu bir barış istediği için, Kürtlerin demokratik haklarını talep ettiği için, mücadelede ısrar ettiği için yaklaşık 6 yıldır cezaevinde tutulmaktadır. Aynı zamanda siyasi partiler yasasında eş başkanlık sisteminin geçirilmesinde imzası olan, geçmişte DTP’nin kurucu eş genel başkanlığını yapmış ve kadın mücadelesinde derin izler bırakmış bir siyasetçidir.
 
‘Raporlar Aysel’in tahliye edilmesi gerektiğini gösteriyor’
 
Bahsettiğimiz ‘HDP’ye kumpas davası’ dışında, siyasi hayatı boyunca yapmış olduğu açıklamalar ve Kürt sorununun barışçıl çözümüne dair önermeleri sebebiyle Aralık 2016’da tutuklandığı dosyada Ankara 17’nci AĞCM’nin kararıyla hakkında kesinleşmiş on yıllık hapis cezası bulunmakta ve AYM, konuyla ilgili 2 buçuk yıl önce yapılan bireysel başvuruyu karara bağlamamaktadır. Söz konusu hükümlü bulunduğu dosya sebebiyle, cezasının infazının ertelenmesi ve uygun tıbbi koşullarda tedavisinin sağlanması için yaptığımız tüm başvurular, ATK kararları gerekçe gösterilerek Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından reddedilmektedir. Oysaki gerek Temmuz 2021 tarihli Kocaeli Tıp Fakültesi Adli Tıp Kurulu’nun oybirliğiyle verdiği heyet raporu, gerek TİHV ve İstanbul Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı’nın uzman görüşleri, ve gerekse de bizzat ATK raporlarının içeriğindeki unutma skorlarının ciddiyeti, Sayın Tuğluk’un bir an önce tahliye edilmesi gerektiğini göstermektedir.
 
‘Yeni itirazda bulunuldu’
 
Son olarak yapılan itirazlar üzerine Sayın Tuğluk hakkında ATK 3’ncü İhtisas Kurulu 22 Haziran 2022 tarihinde yeni bir rapor tanzim etmiştir. Daha önce de belirttiğimiz gibi,  Tuğluk’un muayene esnasındaki birçok testteki hatırlama düzeyinin aşırı zayıflığını ve sayısal skorların ne kadar yetersiz olduğunu belirten kurul raporu, öte yandan bilimsellikten ve objektiflikten uzak şekilde “cezaevinde tek başına hayatını idame ettirebilir” sonucunu içermektedir. ATK 3’ncü İhtisas Kurulu’nun raporu; tek yanlı, çelişkili ve yüzeysel görüşler içeren, kanıta dayalı olmayan, bilimsellikten ve objektiflikten uzak bir dile ve içeriğe sahip olduğu için, raporun tebliğ edildiği aynı gün, 13 Temmuz 2022 tarihinde yeni bir itirazda bulunulduğunu belirtmek isteriz. Yine kamuoyunun yakından takip ettiği üzere, 28 Şubat Davası’ndan müebbet hapis cezası hükümlüsü Genelkurmay eski 2’nci Başkanı Çevik Bir, aynı hastalık sebebiyle infaz ertelenmesi kararı verilerek tahliye edilmiştir. Aynı hastalık sebebiyle verilen iki zıt karar, aynı zamanda Tuğluk’un temsil ettiği Kürtlere ve siyasi kitleye gösterilen hukuksuz ve ayrımcı yaklaşımın göstergesidir.
 
‘Herkesi duyarlı olmaya çağırıyoruz’
 
Son olarak, AYM’ye yapılan ihtiyati tedbir talepli başvurunun, ATK Üst Kurulu ve Kocaeli CBS’ye yapılan son itirazların bir an önce karara bağlanmasını ve tek başına hayatını idame ettiremeyecek birine, insanlığa karşı suç kategorisinde olan işkence halinin yaşatılmasına son verilmesi için hukuki tüm girişimlerin eksiksiz sürdürüldüğünü paylaşmak isteriz. Sayın Tuğluk’un derhal, daha fazla vakit kaybedilmeden, özgürlüğüne kavuşturularak sağlıklı koşullarda tedavi edilebilmesi için hükümetin, yargının ve ATK’nin ayrımcı tutum ve uygulamalarından vazgeçmesini, kadın örgütleri başta olmak üzere, hukuk örgütleri, sivil toplum örgütleri ve kamuoyunu daha fazla duyarlı olmaya davet ediyoruz.”