Sebahat Tuncel 13 Ekim’deki Amed mitingine çağırdı
- 20:30 19 Eylül 2024
- Güncel
RIHA - Amed'de 13 Ekim'de yapılacak olan "özgürlük" mitingine katılım çağrısı yapan Kürt Siyasetçi Sebahat Tuncel, “Tecride karşı söz söyleme zamanı” dedi.
Kürt siyasetçi Sebahat Tuncel, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi(DEM Parti) Riha İl Örgütü'nü ziyaret etti. Sebahat'ı Pirsûs Belediye Eşbaşkanı Ayten Kaya, DEM Parti Riha İl Eşbaşkanı Bekir Karakeçili'nin içinde yer aldığı çok sayıda kişi karşıladı. Ziyaret esnasında konuşan Sebahat, Riha'nın Kürt Özgürlük Hareketi açısından önemine vurgu yaptı. Sebahat, "Kadın özgürlük mücadelesi için önemli bir yer. Yerel ve genel seçimlerde önemli bir başarı elde etti. 7 belediye kazandık. Bu önemli başarıdan emeği olan arkadaşları kutluyorum. Kadın özgürlükçü paradigmayı toplumsallaştırmak lazım. Bizim dinlenmek gibi bir şansımız yok. Herkes ‘bu süreci nasıl başarıya ulaştırabilirim’ diye düşünmeli. Kritik bir süreçten geçiyoruz. Kürtlere karşı uygulanan sömürge hukukuna karşı mücadele etmememiz gerek. 31 Mart'ta sadece belediye almadık Demokrasi mücadelesinde önemli bir adım attık. Bunu yaparken yerel ile uyum içinde olmamız gerek. Her olumsuz ya da olumlu gelişme parti hanesine yazılacak. Mücadeleyi toplumsallaştırmak lazım" dedi.
‘Çıkış yolu örgütlenmek’
Kurdistan ve Türkiye'de son dönemde kadınlara yönelik saldırı, şiddet ve sömürünün arttığını belirten Sebahat, "Şiddet hiçbir zaman bu kadar atmamıştı. Yanı başımızda Narin katledildi. Sadece Narin değil başka çocukların katledildiğini görüyoruz. Birçok çocuk katledildi. Kayıp çocuklar raporu açıklanmıyor. Mültecilere karlı ötekileştiren bir politika var. Sanki bütün sorunların kaynağı onlarmış gibi gösteriliyor. Ama kimse niye buraya geldiler demiyor. Savaşı kim başlattı demiyor. Ağır hak ihlali var. Mülteciler insanca yaşam koşullarına sahip mi?" diye sordu. Türkiye'de hukuk sisteminin Kürtleri ötekileştirme üzerine şekillendiğinin altını çizen Sebahat, "Her geçen gün alım gücü düşüyor. Çürüme her yere sirayet etmiş durumda, bu bizim kaderimiz değil. Buradan çıkış yolu örgütlenmek. Başka yolumuz yok" diye vurguladı.
‘Kürtlerin kazanımlarını kendilerine tehdit olarak görüyorlar’
Kobanê halkı ile dayanıştıkları için Kürt siyasetçilerin tutuklandığını hatırlatan Sebahat, şöyle devam etti: "Birçok arkadaşımız hala cezaevinde. Kadın arkadaşlara yüksek cezalar verildi. Hem kadın hem siyasi kimliğe ceza verildi. AKP'nin bize dönük saldırısı ideolojik bir saldırı. Eşbaşkanlık sistemi başka bir yaşamı mümkün kılan bir sistem. Buna karşı kayyım atama yolunu seçtiler. Ama bütün saldırılara karşı Jin jîyan azadî sloganı dünyada yankılanan bir slogan oldu. AKP-MHP İktidarı ‘İkinci Cumhuriyeti kurmak’ istiyor. Bunu Kürt, Alevi ve kadınlar olmadan yapmak istiyor. Bunun için Kürtlerin kazanımlarını kendilerine tehdit olarak görüyorlar. Rojava'dan kendilerine bir saldırı olmadan kendilerine tehdit olarak görüyorlar. Bir güvenlik tehdidi yok. Mesele, Türkiye'nin yürüttüğü imha, inkar ve asimilasyonu devam ettirmek."
'Demokratik Ekolojik Kadın Özgürlükçü Paradigma'yı kurmamız gerek’
PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşmeler yapıldığı süreçte "Çöktürme Planı"nın devreye sokulduğunu anımsatan Sebahat,"Sayın Abdullah Öcalan ile görüşürken neden çöktürme planı devreye soktular? Bir de çıkıp yalan söylüyor. 'Hendek' diyerek yalan söylüyorlar. İstedikleri sonucu elde edemediler. Bizim her şeye karşı Demokratik Ekolojik Kadın Özgürlükçü Paradigma'yı kurmamız gerek. Lübnan da savaşın başka bir yere evirildiğinin göstergesi. '3'üncü Paylaşım Savaşı' çoktan başladı. Türkiye bu savaşta Neo-Osmanlı'yı kurmak istiyor. Ama amacına ulaşmıyor, dış politika çöktü. Kürtlere karşı yürüttüğü politika da çöktü. Başarılı olması mümkün değil. Kürt halkı direndiğini her yerde gösterdi. Türkiye halklarının bu kötü gidişata dur demesi gerek" ifadelerini kullandılar.
'Çözümün yolu İmralı'dan geçer'
Riha'nın PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın şehri olduğunu da hatırlatan Sebahat, "Burası değişimim isyanın mekanıdır. Hazreti İbrahim burada başkaldırmıştır. Birçok aydın, dünyada Sayın Öcalan’ın düşüncelerini tartışıyorken, Türkiye ağır tecrit uyguluyor. Sayın Öcalan Kurdistan'da sömürgeciliğe karşı çıkmıştır” diye belirtti. “Türkiye’de yaşayan herkes Türk değildir. Ulus devlet tekçi ama Demokratik Ulus bütün renkleri içine alır. Bunların tartışılmasının Türkiye'ye ne zararı var?” diye soran Sebahat, “Sayın Öcalan uzun yıllardır muhatap arıyor. Kürtler kendi geleceğini belirlemek istiyor. Sorun kürdün inkarı. Türkiye Anayasası cezalandırmak üzerinedir. Özgürlükleri temel alan bir yasa yok. Bunun İmralı tecridi ile yakından alakası var. Kürt sorunu çözülmeden yeni bir Anayasa'nın yazılması mümkün değil. Bunun içim muhatappları ile konuşmanız gerek. Tecrit yaparak çözemezsiniz. Bu ülkede konuşmak bile yasak. Her konuşmamıza soruşturma açmak çözüm değil. Konuşursan tutuklanırsın. Konuşmayacaksak nasıl çözeceğiz? Çözümün yoku İmralı'dan geçer. Ne zaman çözüm için bir süreç başlatıldıysa sekteye uğratıldı. Bunun araştırılması lazım. 40 milyon nüfusu olan bir halkın kimliğinin inkarı en büyük suç. Bu insanlık suçu. Biz değil bizi inkar edenler suçlu. Bunu her yerde söyleyeceğiz. Artık insanlar ölmesin istiyoruz. Sorunların çözümü bir biri ile bağlantılı" diye vurguladı.
Tecride karşı 13 Ekim’deki Amed mitingine çağrı
"Bir çıkış arıyoruz" diyen Sebahat, 13 Ekim'de tecride karşı Amed'te yapılacak mitinge herkesin katılması gerektiğini belirterek son olarak şunları kaydetti: "Tecride karşı sadece Kürtler değil, herkes kendi kimliği ile miting alanında yerini almalı. Tecride karşı söz söyleme zamanı. Yarın İbrahim Ayhan'ın ölüm yıl dönümü. Hala birçok arkadaşımız sürgüne gitmek zorunda kalıyor. Buna karşı Demokratik bir Türkiye kurmak zorundayız. Ne yazık ki bunda bizim üzerimize kalıyor. İbrahim arkadaş bunun için mücadele etti. Büyük emekleri var. Emekleri önünde saygı ile eğiliyorum. Onarın bayrağını taşıyacağız."