
Tülay Hatimoğulları: Sayın Öcalan tarihi çağrıya hazırlanıyor, ey iktidar sen ne istiyorsun?
- 16:42 9 Şubat 2025
- Güncel
MERSİN - Mersin'deki “Barış İçin Özgürlük” mitinginde konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, "Sayın Öcalan tarihi çağrıya hazırlanıyor, DEM Parti muhalefet barış istiyor ey iktidar sen ne istiyorsun?" diye sordu.
Mersin'deki “Barış İçin Özgürlük” mitinginde son olarak DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, konuştu. Alanı dolduran kitleyi selamlayan Tülay Hatimoğulları, "Mersin, Hatay, Antakya, Adana, Osmaniye. Bugün bir aradayız. Özgürlük için bir aradayız. Barışıma yıkılmak için bir aradayız" dedi. Kayyım atanan Akdeniz Belediyesi Eşbaşkanlarının mesajlarına dikkat çeken Tülay Hatimoğulları, "Halkımız burada, Çukurova burada. Akdeniz Belediyesi burada. Halkımız burada" diye konuştu.
İmralı'dan selamlar...'
İmralı görüşmelerine işaret ederek, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın halka gönderdiğini selamlarını ileten Tülay Hatimoğulları, "Bugün İmran'lıdan Sayın Öcalan'la devam eden görüşmeleri toplumun tamamı merak ediyor. Bu süreç nereye evrilecek? Bu süreç bir çözüm ve bir barış süreciyle sonuçlanacak mı? Bütün bu sorular, bu alanı, bu meydanı halklarımızın merakla beklediği, yanıtını merakla beklediği sorular. Bugün Türkiye'nin dört bir yanında bütün halklar, bütün yurttaşlarımız gözünü İmralı'ya ve yeni yapılacak açıklamaya dönmüş durumdadır. Ve ben burada sözlerime başlarken, elbette bu konunun nereye ve nasıl evrilmesi gerektiğini sizlerle paylaşırken, ilk olarak Sayın Abdullah Özalan'ın İmralı görüşme heyetine göndermiş olduğu selamları Heyetimizle göndermiş olduğum selamlarımı sizlere iletiyorum. Saygılarımı sunuyorum sizlere" ifadelerini kullandı.
‘Kayyım siyasi darbedir’
"Bize diyorlar ki kayyum atanırken gözaltına tutuklamalar devam ederken bu süreç barışla taçlanır mı?" diye sorulduğunu ifade eden Tülay Hatimoğulları, "Siz değerli halkımızın en çok sorguladığı soru bu. Bunu biliyorum. Ve buradan başta belediyemiz olmak üzere Türkiye'de kayyum atıyan zihniyeti barışla eşleştiremeyiz. Kayyum atıyan zihniyeti bununla bir kez daha kınıyoruz. Kabul etmiyoruz. Ve değerli halklarımız bakın bizler belediyelerimizi alnımızın akıyla, siz değerli halkımızın kayyum atanmasına rağmen onurlu dik duruşuyla kazandık. Akdeniz Belediyesi bu ülkenin nadide belediyelerinden birisidir. Akdeniz, Çukurova'nın nadide kentlerinden, Türkiye'nin nadide kentlerinden birisidir. Siz değerli Kürt halkı, 90'lı yıllarda o savaşın ve çatışmanın yoğun olarak yaşandığı dönemde oralardan kalktınız, buralara göç etmek zorunda kaldınız. Ve burada sürgüne geldiğiniz memleketi kendi memleketiniz yaptınız. Akdeniz Kürt halkının memleketi oldu. Arap halkının Kürt halkının olduğu kadar. Ve kayyum atayan bu zihniyet sadece Kürt halkına, Kürt'ün iradesine kayyum atamadı; Akdeniz'de Arap'ın, Türk'ün ve burada yaşayan bütün halkların ve inançların iradesine de kayyum atadılar. Ve biz burada Mersin'de, Akdeniz'de bu zulmü bize yaşatanlara buradan bir kez daha diyoruz ki irademizi gasp edemezsiniz. Elimizdeki yargıyla, yargıyla belediyemize kayyum atayarak halkın iradesine el koyabileceğinizi zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Kayyum siyasi darbedir. Kayyum irade gaspıdır. Kayyum halkı tanımamaktır. Kayyum seçme ve seçilme hakkını elinden almaktır yurttaşım. Ve biz bunu dün olduğu gibi bugün de kabul etmiyoruz. Akdeniz halklarımız, Akdeniz bizimdir. Böyle olmaya da devam edecek.
'Kadınlar barış istiyor'
Türkiye halkları bizlere soruyor. Barış nasıl olacak? Barışı neden istiyorsunuz diye soruyorlar. Türk halkı elli yılı aşkındır verdiği mücadelede zaten barış demekten hiç vazgeçmedi. Bizler barışı bugün aklımıza geldi ve dinlendirdik değil. Bizler barış için bu ülkede birlikte Kürt halkıyla beraber bu ülkede barış isteyen Kürt halkı bu ülkede barış isteyen bütün halklarla birlikte Dem Parti'de mücadele ettik. Ve tarihimiz boyunca ödediğimiz bütün bedellere rağmen en ağır bedelleri ödememize rağmen bizler barış demekten asla vazgeçmedik. Ve Türkiye halkları nasıl olacak diyor. Biz de bu sorunun yanıtını buradan Mersin'den, Çukurova'dan bir kez daha veriyoruz. Biz kadınlar barış istiyoruz. Çünkü biz kadınlar her gün erkekler tarafından işlenen cinayetlerde katledilmek istemiyoruz.
Er yada geç barışı bu coğrafyada inşa edeceğiz
Barış mücadelesinin en önemli sembolü bugün bu meydanın en ön saflarında yer alan beyaz tülbentli analar, sizleri saygıyla sevgiyle selamlıyorum. Siz değerli analar ödediğiniz bedellere çektiğiniz acılara rağmen yitip giden çocuklarının yasını tutarken beyaz tülbenti başınızdan eksik etmediniz özgürlük mücadelesini büyüttünüz barışın sembolü oldunuz. Değerli kadınlar ve değerli halklarımız çocuğunun cenazesi kargo koliyle teslim edilmişti Halise anaya. Halise Aksoy. Çocuğunun cenazesi kendisine kargo kutuyla teslim edildiği halde o acıya rağmen barış dediği. O acıya rağmen barış demeye devam etti. Barış için mücadele ederken sevgili Halise anaya 6 yıl 3 ay hapis cezası verdiler. Bizler bunu asla kabul etmiyoruz ve analara sözümüz olsun ki bu topraklarda bugün ya da yarın er ya da geç sizlerin mücadelesini verdiği barışı biz bu coğrafyada inşa edeceğiz. Buradan Halise analarla dayanışmak için sevgili kadınları, değerli analar hep birlikte alkış ve zılgıtlarımızla büyük bir dayanışmayı duyuralım.
Kürt sorunu çözülünce tüm sorunlar çözülür
Bize diyorlar ki neden barış istiyorsunuz. Bu ülkede Kürt sorunu çözülünce bütün sorunlar çözülmüş mü olacak diye bir soruyla çok sık karşılaşıyoruz. Evet Kürt sorunu çözülürse bu ülkede demokrasinin önü açılır, Türkiye demokratikleşir. Kürt sorununun çözümü bir Türk işçiyi neden ilgilendirir biliyor musunuz? Bunu Türk, Arap, Ermeni işçi kardeşlerime özellikle altını çize çize söylemek isteriz. Ey işçi kardeşim Kürt sorunu çözülürse, bu ülkede demokrasinin tesis edilmesi başlarsa senin ekmeğin büyür, İHA’LARA, SİHA’lara özel güvenlik politikalara savaşa, mermiye, tanka, topa, askere ayrılan bütçe artık oraya ayrılmayacak. Senin ekmeğinin büyümesi için hep beraber mücadele edeceğiz. Bizleri işçileri, emekçileri, özellikle terör parantezi içine alarak bugün bir tane eylem, basın açıklaması yapması engelleniyor. İşçilerin grev hakkı engelleniyor. Gerekçe tırnak içinde bütün demokrasi mücadelesini terör parantezine almalarıdır. Buradan en yüksek sesle haykıracağız yaşasın halkların kardeşliği yaşasın işçilerin birliği. Barış istiyoruz, niye. Göç bitsin diye. Suriye’de savaş başladığı günden bugüne kadar Mersin Adana Antakya Osmaniye ve bütün sınır illerimizde yoğun bir göçün yaşandığını biliyoruz. Göç edenler mutlu değil, topraklarından oldu. Buraya geldiklerinde de yaşadıkları sorunlar çabasıdır. Bizler göç bitsin diye barış diyoruz. Bakın Akdeniz. Akdeniz’in hırçın dalgalarının sesi kulaklarımıza geliyor. Akdeniz’in dibinde çocuklara ve kadınların sayısız göçlerin cenazeleri o denizin dibinde. İşte bu ölümler bitsin diye barış istiyoruz. Doğanın hakkı sağlansın diye barış istiyoruz. Kullanılan kimyasal silahlarla sadece insanı katletmiyorlar, kullanılan kimyasal silahlarla doğa da katlediliyor. Bizler doğanın hakkı için de barış istiyoruz. Bunu da bütün Türkiye halkları neden barış istediğimizi lütfen can kulağıyla dinlesin ve lütfen büyük barış mücadelesine Kürt ,Türk, Arap, Laz, Alevi, Sünni, Hıristiyan ayırmadan gelin hep beraber büyük barış projesinde el ele verelim ve bu mücadeleyi birlikte yürütelim.
Aziz Köylüoğlu'nu katlettiler
Bizler barış istiyoruz. Barış istiyoruz ki burada şimdi bizleri çeken ve bütün Türkiye ve dünyaya servis eden değerli basın emekçileri katledilmesin, tutuklanmasın diye barış istiyoruz. Biliyorsunuz Nazım Daştan, Cihan Bilgin İHA ve SİHA’larla katledildiler sınırın öte yanında Rojava’da. Şimdi Aziz Köylüoğlu. Onu da katledildi, yine hava araçlarıyla. Ben buradan katledilen bütün gazetecileri Musa Anterlerinden Çukurova’nın bisikletli gazetecisi Kadri Bağdu’ya kadar katledilen bütün basın emekçilerini saygıyla anıyorum, saygıyla onların önünde eğiliyorum. Sadece onlar değil aynı zamanda gözaltı ve tutuklamalar devam ediyor. Jinnews’e ,Mezopotamya Ajansına, burada sayamadığım çok sayıdaki basın emekçilerine yönelik gözaltı ve tutuklamalar devam ediyor. Halkayı genişlettiler. Halk TV’ye çekilen operasyonla Suat Toktaş cezaevinde. Bir kez daha diyoruz ki faşizme karşı dışarıda birleşmeliyiz içeride hapishanelerde bir arada olmayalım. Barışa uzattığımız el sadece iktidar ve devlet açısından değil aynı zamanda muhalefet açısından da ne kadar kıymetli. Bir arada ve el ele olmamız ne kadar kıymetli. Sayın Öcalan içeriden göndermiş olduğu mesajında özellikle muhalefetin bu dönemde barışın sesi ve soluğu olması için barışa dair yapılan çalışmalarda görev ve sorumluluk alması için çok önemli mesajları vardı. Bizler de buradan bu mesajları değerli halklarımıza ve muhalefete bir kez daha iletiyoruz. Sayın Öcalan İmralı’dan çok önemli bir mesaj daha gönderdi. Dedi ki Kürt sorununun çözümü Türkiye’nin demokratikleşmesinden geçer. Demokratikleşmeyen bir ülke Ortadoğu’da bu yangın yerine döndüğü zaman da ne yazık ki olumsuzluklarla karşılaşırız. O nedenle barışın bu öneminin altını ısrarla çizmiştir. Demokratikleşmenin bunun yolu olduğunun altını ısrarla çizmiştir.
Rojava ne demektir?
Değerli Alevi canlarımız bizleri ‘Aleviler barışı konuşuyor’ buluşmalarına davet ettiler. Bu buluşmaları devam ettirecekler. Bizler de gücümüz yettiğince katılacağız ve Alevi canlarımızla barışı konuşacağız. Alevi canlarımıza söylediğimizi burada diğer alevi canlarımızla duysun diye altını çizerek belirtmek isterim. Bizler eşit yurttaşlık hakkı için mücadele ediyoruz. Bizler barıştan bahsederken bu ülkede yaşayan bütün farklı halklardan ve inançlardan insanların ortak demokratik bir zeminde yaşamlarından bahsediyoruz. bu nedenle alevi canlarımız barış mücadelesine her zamankinden daha çok hep beraber birlikte sahip çıkmanın tam da zamanıdır. ben buradan Suriye’de, Hama’da, Humusta, Lazkiye’de katledilen bütün alevi canlarımızı saygıyla anıyorum ve onların yanından olduğumuzu belirtmek istiyorum. Bizler Türkiye’nin iç barışından bahsederken aynı zamanda Suriye’nin de iç barışından bahsetmeliyiz. Bugün Suriye’de yıllardır devam eden savaşta IŞİD’e SMO ve onların türemiş olduğu El Nusra, El Kaide gibi örgütlere karşı en güçlü mücadeleyi Rojava’da başta Kürt halkı olmak üzere oradaki halklarımız vermiştir. Rojava’da sahip olunan öz yönetim ve toplumsal sözleşmeyle çok önemli demokratik bir modele imza atılmıştır. Rojava'da neler olduğunu havuz medyasından yandaş medyadan takip eden değerli yurttaşlarımıza buradan altını çizerek Rojava ne demektir bunu bilince çıkaralım isteriz. Rojava'da kadınlar ve erkekler eşit bir şekilde siyasette temsil ediliyor. Eş başkanlık ve eşit temsiliyet sistemi var. Rojava’da hangi halktan ve inançtan olursan ol o yönetimlerde yer alabiliyorsun kendi inancınla ibadetini yapabiliyorsun hiç kimse sana karışmıyor. Rojava’da seküler kültür vardır demokrasi vardır, öz yönetim vardır. Şimdi bu dönemde Suriye ‘deki yeni gelişmeler karşısında Rojava’nın bu huzurunu kaçırmak isteyenler var. Türkiye’de eğitip donattıkları SMO şimdi Tişrin barajına ve karakozak köprüsüne saldırı düzenliyor. Biz burada Tişrin barajında nöbet tutan değerli halklarımıza Rojava’daki onurlu direnişe selam ve sevgilerimizi gönderiyoruz.
Sayın Öcalan’a güveneceğiz
Bu süreçten çözüm çıkar mı ve bu süreç nasıl ilerleyecek. Bizler barışı evimizde oturarak beklemedik. Hep mücadele ettik. Şimdi Sayın Öcalan’ın girişimi ve yapacağı çağrı ile barışa dair bir yol alınacağını umut ediyoruz. Ama evimizde oturup bekleyerek değil. Biz DEM Parti olarak 42 merkezde halk buluşmaları gerçekleştirdik. 10 günlük zaman diliminde evde oturmak yok, 10 gün boyunca bütün halkımız seferberlik içindeydi. Partimiz seferberlik içindeydi. Mitinglerimizi gerçekleştiriyoruz. Gördüğünüz gibi bizler barışı evimizde oturarak beklemiyoruz. Bu sürecin barışa evrilmesi için siz değerli halkımızdan en büyük ricamız alanlara meydanlara çıktığımızda eğer 1 kişi geliyorsa 5 kişi gelelim 10 kişi geliyorsak 20 kişi gelelim yani barışı demokratik zeminde sahiplenmek ve onu bir oya gibi nakşetmek bizlerin görevi. Sayın Öcalan’ın talebi bu olur zaten bundan da hiç şüphemiz yok zaten. O yüzden biz bu süreçte kendimize ve Sayın Öcalan’a güveneceğiz ve bu süreci bu şekilde yürüteceğiz. Biraz önce saymakla bitiremediğim Türkiye’de yaşanan baskıların barışla bir arada olması olmaz. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Bir yandan barış diyeceksiniz bir yandan Rojava’yı bombalayacaksınız. Bir yandan barış diyeceksiniz bir yandan öte yandan kayyım atayacaksınız. Buradan Mersin’den devlet aklına ve hükümete sesleniyoruz. Baskı ve zulümden vazgeçin. Bu görüşmeler tarihi bir öneme sahiptir. Dünya’nın içinde geçtiği karmaşa Suriye ve Ortadoğu’nun içinde geçtiği karmaşada uzatılmış olan bu barış elleri tarihi bir öneme sahiptir. Bizler 21’inci yüzyılı elbette barışla taçlandırabiliriz.
12 metrekarelik hücrede 26 senedir bugünler için çalıştı
Sayın Öcalan 12 metrekarelik hücresinde gece gündüz demeden 26 senedir bugünler için çalıştı. Kendisinin en önemli sözü. Ben çok yoğun bir şekilde çalışıyorum diyor. Benim daha rahat çalışabilmem ve herkesle görüşebilmemin olanakları sağlanmalıdır diyor. Biz de bu talebin arkasındayız. Barış sürecinin daha ciddi bir biçimde konuşulması için Sayın Öcalan üzerindeki tecrit derhal kalkmalıdır. Tecrit kalkarsa Sayın Öcalan’ın da mesajında ilettiği gibi Kürt sorunun çatışma zemininden barışçıl ve demokratik zemine çekilmesi ve hukuki zemine çekilmesi konusunda çalışmaya hazırım diyor. Biz onun yürüttüğü bu çalışmada elbette bu çalışmanın önünün açılması için bugün yaptığımız mitingler gibi her yerde çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu süreç bekleme süreci değil, beklersek onurlu bir barışı elde edemeyiz. Mücadele ettikçe barış sesi gür çıktıkça biz bu süreci barışa pekala evriltebiliriz. Buradan bir kez daha çağrılarımızı yeniliyoruz İmralı tecridi kalkmalıdır. Onun yanı sıra Sayın Öcalan dışarıdan kiminle görüşmek istiyorsa görüşmelerin önü bir an önce açılmalıdır. Devlet aklı ve iktidar yapması gereken en acil işlerden biri barış bu kadar konuşulurken ve İmralı’dan gelecek mesaj herkes tarafından büyük bir merak ve heyecanla beklenirken ey iktidar sen ne yapıyorsun. Senin çözüm projen nedir AKP’nin çözüm projesi nedir. Somut olarak güvenilir adımlar atmalarını bekliyoruz. Bunu her fırsatta söyledik ve söylemeye devam edeceğiz. Barışı bizler istiyoruz sayın Öcalan tarihi bir çağrıya hazırlanmaktadır ve bunu barış için yapmaktadır. DEM Parti barışı istiyor. Kürt halkı barışı istiyor, Aleviler barışı istiyor, muhalefet barışı istiyor. Ey iktidar sen ne istiyorsun. Bu sorunun yatını çık ver.
Ülkeyi hep beraber inşa edeceğiz’
Bizler burada bütün Çukurovalılar olarak bir aradayken Sayın Öcalan’ın selamını sizlere ilettim. Biz buradan İmralı’ya barış adına, özgürlük, eşitlik, adalet adına selam ve sevgilerimizi gönderiyoruz. Bizler barışı havan topuyla katledilen Ceylan önkol için, yaylım ateşiyle vurulan uğur kaymaz için, cenazesi buzdolabında bekletilmek zorunda kalınan Cemile kızımız için, ekmek almaya giderken katledilen Filistinli çocuklar için, intifadanın çocukları için, tanklara karşı taşla mücadele eden çocuklar için, kaçırılan, istismar edilen, köle gibi satılan Êzidi kadınlar, alevi kadınlar için istiyoruz. Sevgili Nazım’ın şiirinde resmettiği gibi et yiyemeyen ve bir iskelet gibi işten eve gelmek zorunda kalan çocuklar için istiyoruz. Bizler barışı çocuklarımız için istiyoruz. Burada da bunun sözünü veriyoruz. Çocuklar inanın çocuklar güzel günler göreceğiz çocuklar, güneşli güzel günler göreceğiz, motorları maviliklere süreceğiz, motorları özgürlüklerin maviliklerine süreceğiz. Barışın maviliklerine süreceğiz ve özgür bir ülkeyi, demokratik barışçıl bir ülkeyi hep beraber inşa edeceğiz."
Tülay Hatimoğulları'nın konuşması sonrası miting sona erdi.