‘Kadın haklarının gaspına yönelik politikalarınızdan vazgeçin’

  • 18:16 22 Nisan 2025
  • Güncel
AMED - DAKAP ve Amed Şiddetle Mücadele Ağı tarafından kadın bedeninin hedef alınmasına ilişkin yapılan açıklamada, “Doğumun normali, anormali yoktur” denilerek, "Kadın haklarının gaspına yönelik politikalarınızdan vazgeçin" denildi.
 
Dicle Amed Kadın Platformu, (DAKAP) ve Amed Şiddetle Mücadele Ağı, Sağlık Bakanlığı'nın özel tıp merkezlerinde sezeryan doğumu yasaklamasına ve kadın bedeninin hedef alınmasına ilişkin Amed’in Yenişehir ilçesinde bulunan SES Amed Şubesi'nde açıklama gerçekleştirdi. "Nasıl doğuracağımıza değil, nasıl hayatta kalacağımızı konuşun" pankartı’nın asıldığı açıklamaya birçok kurum ve kuruluş katıldı.
 
'Kadın düşmanı politikalar üretiliyor'
 
Açıklamada ilk söz alan İlknur Ayrık, devletin kadın düşmanı, kadın haklarını gasp eden politikalarına her gün bir yenisinin eklendiğini belirterek, “Kadın katillerine uygulanan cezasızlık ile kadınları can güvenliğinin olmadığı bir yaşama mecbur eden politikaların yanında; hükümet, ilan ettiği aile yılı ve aile politikalarıyla, kadınları aile içine, ev içerisine hapsedip, kadınların sırf çocuk sahibi olup evde üretim emeğini sağlaması ile sosyal ve politik alanlardan çekilmesini zorlayan bir yaklaşım sergilemektedir.  Hükümet, yaratmaya çalıştığı toplumu kadın yaşamı ve bedeni üzerinden gerçekleştirmenin çabasındadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, doğurganlığın tehlike altında olduğunu öne sürerek 2025 yılını ‘Aile Yılı’ ilan ederek,  nüfus artış hızının azalmasının önündeki engellerden birinin de ‘sezaryen doğum’ olduğunu ‘normal doğumu teşvik’ için gerekli adımları atacaklarını bildirmişti. Bu politikalarla kadının doğum tercihi dahi denetleniyor; kadın bedeni, doğum ve nüfus politikalarının nesnesi haline getiriliyor” dedi.
 
‘Kadın kimliği yok ediliyor’
 
“Aile Yılı” kapsamında özellikle Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının, yeni logolar ürettiğini, özellikle aile ve "koruyan erkek" figürüyle yeniden ataerkiyi güçlendirmeye çalıştığına dikkat çeken İlknur Ayık, “Aile içinde kadın kutsal bir varlık gibi romantize edilerek kadın kimliği yok sayılıyor. Bu saldırı politikalarıyla devlet doğurganlık teşviki, çocuk sayısı, çocuk ve doğum yardımları ve benzeri uygulamalarla, ev içi kadın rollerinin kutsanması gibi araçlarla kadın bedenine ve yaşamına olan denetimini meşrulaştırıyor. Kadınların kimliğinin anne, eş ve aile üzerinden tanımlanması, kadının toplumdaki varlığını sadece aile içindeki rol ile sınırlayan bu yaklaşım kabul edilemez. ‘Aile Yılı’ ilanı ile birlikte ortaya atılan vajinal doğumu teşvik ve çocuk sayısı gibi nüfus politikaları kadının kendi bedeni üzerinde karar verme hakkına saldırıdır. Bir süredir bu konuda çeşitli mecralarda teşvik edici söylemlere ve kamu spotlarına yer veriliyordu. Son olarak Sivasspor- Fenerbahçe maçında erkek sporcular ellerinde ‘normal doğum’ pankartlarıyla sahaya çıktı” diye belirtti.
 
Kadın bedenine ve tercihine saldırılar
 
“Doğumun normali, anormali yoktur” diyen, İlknur Ayık, ‘vajinal doğumu teşvik’ söylemi sağlıklı olanı önermenin ötesine geçip kadın bedenine ve tercihine yönelik bir saldırı olduğunun altını çizdi. İlknur Ayık, söz sahibi olan kişinin kadın ve bunu sağlıklı şartlar altında önerecek olanın da hekim ve ebe olduğunu ifade ederek, “Devlet hastanelerinde vajinal doğuma zorlama, kaygıları sebebiyle sezaryen isteyen hastaları özel hastaneye muhtaç bırakmaktadır, özel hastanelerde de hastanın isteği ile sezaryen yapan hekimlerin baskı altında tutulmasının kadın bedenine bir müdahale olmanın yanında kadın sağlığını hiçe sayan bir uygulama olduğunu belirtmek isteriz. Bedenleri üzerinde tasarruf hakkını kullanıp sezaryen isteyen kadınlar hariç vajinal doğum istediği halde bundan korkan kadınlar için sağlık bakanlığının asıl yapması gereken rahatlatıcı eğitimler, okullar ve psikolojik destek ile bunun için gerekli, yeterli sağlık personelidir” ifadelerini kullandı.
 
‘Kadın haklarının gaspına yönelik politikalarınızdan vazgeçin’
 
İlknur Ayık, kadınlara ve hekimlere vajinal doğumun dayatılması, ebelere vajinal doğumda ısrar ettirilmesi, doktorların sezaryenden geri çekilmesi; kadınları ruh ve beden sağlığını tehlikeye atan, riskli vajinal doğumlara sürüklemek anlamına da geldiğini söyledi. İlknur Ayık, “Hükümetin vajinal doğum dayatmasının bir nedeni de tekrarlayan sezaryenlere bağlı artan ekonomik maliyetler de olmaktadır. Yaşanan ekonomik krizin faturasını her yönüyle ödeyen kadınlara bunun bir de sağlık tercihlerine ve bedenlerine müdahale üzerinden ödetilmesi kabul edilemez. Kadınların hiçbir şekilde ne aile yılı, aile politikaları kapsamında ne vajinal doğum anlamında siyasete alet edilmemesi gerekmektedir; kadınların bedenleri üzerinde, sosyal hayatları, toplumsal duruşları hakkında tek söz sahibi yine kadınların kendisidir. Buradan bir daha sesleniyoruz; kadın düşmanı, kadın haklarının gaspına yönelik politikalarınızdan vazgeçin. Doğum kararı, çocuk sayısı devletin ve toplumun denetiminde değildir. Kadınların bedenine yaşamına yönelik tahakkümleri kabul etmiyor, kadın özgürlük mücadelesini büyütüyoruz” diye konuştu.
 
İktidarın kadın karşıtı politikaları
 
Açıklamada ardından söz alan Rosa Kadın Derneği Başkanı Suzan İşbilen, iktidarının hayata geçirmek istediği politikaların kadın karşıtı politikalar olduğunun altını çizerek, bununla birlikte iktidarın yıllardır özgürleşen kadınları tekrar eve hapsetmeye, kadın bedenine müdahale karara varan bir politikası olduğunu kaydetti.