Taybet Ana’nın ardından: O günleri unutmayacağız

  • 09:01 18 Aralık 2022
  • Güncel
 
Sema Çağlak - Medya Üren
 
ŞIRNEX - Silopî’de özyönetim direnişleri sürecinde katledilen ve cenazesi 7 gün sokakta bekletilen Taybet İnan’ın kızı Helime Akın, annesinin davasına bağlı bir kadın olduğunu ona sıkılan kurşunların aslında insanlığa sıkıldığı belirterek o günleri asla unutmayacaklarını söyledi. 
 
Şirnex’in Silopî ilçesinde 2015 yılındaki özyönetim direnişleri sürecinde ilan edilen sokağa çıkma yasaklarında Taybet İnan katledildi. 19 Aralık 2015 tarihinde katledilen Taybet'in cenazesi asker ve polislerin izin vermemesinden dolayı alınamadı ve 7 gün boyunca sokakta kaldı. Taybet'in (Taybet Ana) katledildiğinde başında beyaz tülbendinin olması ve tülbendin kana bulanmasından dolayı Helime Akın, o günden bu yana siyah tülbent takıyor. 
 
Taybet Ana’nın kızı Helime ile o gün yaşadıklarını konuştuk.
 
7 gün uzaktan uzağa nöbet tuttular
 
Helime’yi gördüğümüzde sanki o da bizi bekliyormuş gibi karşıladı. Annesinin fotoğrafını ve yaptığı işlemeleri getirdi yanımıza. Fotoğraflara baktıkça gözleri doluyordu her seferinde Helime’nin. O günleri unutmaları mümkün değildi. Birkaç metre ötelerinde katledilmişti anneleri, günlerce uzaktan cenazenin nöbetini tutmuşlardı. Helime cenazeyi uzaktan uzağa bekledikleri 7 gün boyunca  kendilerinin de öldüğünü söylüyor ve şunları anlatıyor: “Siz bilmezsiniz ama annem ülkesine sevdalıydı. Ben topraklarım için ölürüm diyordu. O şehit oldu ve asla unutulmadı, unutulmayacak da.  Bize diyordu sarı-kırmızı-yeşil renkleri tabutuma bağlayın ve beni sokaklarda gezdirin. O vasiyetini yerine getiremedik. İçimizde kaldı. Cenazesini kucaklayamadım, uzaktan gördüm ve her seferinde öldüm.”
 
‘O günü unutabilir miyiz?’
 
Annesinin katledildiği güne ilişkin Helime, “Katledildiği gün aklımdan çıkmıyor. Günlerce evimizde korku içindeydik. İnsan böylesi bir vahşeti asla düşünemezdi. Annem komşuların yanından geldiğinde keskin nişancıların kurşunlarıyla kollarından ayaklarına kadar kurşunlandı. Hala yaşıyordu. Bir vahşetti. Babam gidip getirmek istedi. Ancak onu da yaraladılar ve evin köşesine çekilmek zorunda kaldı.  Babam onu kurtarmak için her şeyi yaptı. Annem bana yaklaşmayın, sizi de katlederler diyordu. Küçük amcam Yusuf İnan ona doğru gitti. O da çabaladı. Ancak evin avlusunu taradılar. O da yaralandı. Bir kez daha denedik. Yetkilileri ambulansı aradık. Ancak herkes bir gerekçe ileri sürdü. En azından amcam kurtarılabilirdi. O da katledildi ve cenazelerini 7 gün alamadık. O günü unutabilir miyiz? 7 gün üst üste öldük. Annemizi kucaklayamadık. Uzaktan uzağa ölümünü izledik” dedi. 
 
 2 çocuğu katledilir
 
1993’te yaşadıkları bir olayı hatırlatan Helime şunları dile getirdi: “90’lı yıllarda birçok olayla karşılaştık. Unutmadığımız bir şey de çocuklarımızın katledilmesiydi. Annem ve amcamın eşi çocuklar eve gelmediği için dışarıda onları arıyordu. İleride askerleri görüyorlar. Orada bir patmala olmuş. Annemler oraya gitmek istiyor ancak askerler bırakmıyor. Zırhlı araçlar geldikten sonra askerler çekiliyor ve orada 7 çocuğun cenazesini görüyorlar.  O çocuklardan 5’i bizim ailemizdendi. Kardeşlerim 12 yaşındaki Esmer, 4 yaşındaki Botan patlamada yaşamını yitirdi. Annem çok acı gördü. 22 yıl sonra da annem ve amcam katledildi.” 
 
'Annem Kurdistan'ın annesi oldu'
 
Annesinin yaptığı işlemeleri gösteren Helime, sergi açıldığını ve hepsini oraya gönderdiklerini söyledi. Annesinin el işi konusunda çok becerikli olduğunu söyleyen Helime, “Evlendiğinde de hep direnişteydi. Devletin baskılarına karşı hep direndi. Çocukları küçüktü. Biz koçerdik ve tüm yük annemin omuzlarındaydı. Bilindiği gibi Türk devleti 90’lı yıllarda Kurdistan’ın tamamında  özellikle de Botan’da halka çok saldırıyordu. Köyleri yakıp yıkıyorlardı, birçok kişi katledildi ya da tutuklandı. O zamanlar babam sürekli tutuklanıyordu, evimize saldırıyorlardı. Annem tek başına çok direndi. Asla davasından vazgeçmedi. Annem Kurdistan’ın annesi oldu. Düşman bir kez daha yüzünü gösterdi Kürtlere. Çünkü 19 Aralık’ta kurşun sadece Taybet İnan’a sıkılmadı, insanlığa sıkıldı. Ancak insanlık sağır, dilsiz” diye konuştu. 
 
‘Unutmayacağız’
 
Annesi katledildikten sonra başına hep siyah tülbent doladığını söyleyen Helime, “Onun cenazesini sarı kırmızı yeşille süslemek istiyorduk. Ancak 7 gün sonra cenazeyi kaçırdılar ve göremedik. Annemizin cenazesini görmemize izin vermediler. Tarihte böyle bir şey yok. Asla unutmayacağız. Her yıl dönümünde bir kez daha ölüyoruz. Annem ardından amcam katledildi, daha sonra kardeşim Heznî (Sozdar) Cizîr bodrumlarında katledildi. Evimizden 3 şehit çıktı. Üçü de vahşice katledildi. Ancak başımız dik. Onlar onurumuz. 3 şehidimizi anıyoruz. Annem, amcam Yusuf ve kardeşim Sozdar bizim için kahraman” dedi.
 
Açılan dava
 
10 kurşun ile katledilen Taybet ve onu almaya giderken katledilen Yusuf için  Silopi Cumhuriyet Sevcılığı soruşturma başlattı. Ancak hala sonuçlanmış değil. Silopi Emniyeti, savcıya gönderdiği yazıda olaydan 6 gün sonra haberleri olduğunu iddia etti. Bunun sonucunda savcılık Taybet'in kendi asker ve polisleri tarafından katledilmediğini ileri sürdü. Bunun yanı sıra Mardin İdare Mahkemesi’nde açılan davada Taybet, “PKK sempatizanı, yanında PKK Lideri Abdullah Öcala’ın posteri bulunmuştur” diye tanımlandı. 
 
'Toplu katliam yapmak istiyorlardı'
 
Olaya ilişkin belirtilen şeylerdeki çelişkilere ilişkin Helime, emniyetin kendilerinden 6 gün sonra haberdar olmalarının mümkün olmadığını belirtti. Helime şöyle dedi: “Biz 7 gün boyunca evimizde sessiz bir şekilde oturmadık. Amcamın eşi kaymakamı aradı. Kaymakam beyaz bayrak almamızı bu şekilde halktan olduğumuzun anlaşılacağını söyledi. Ancak bizim beyaz bayrak almamızla birlikte hemen kurşunlanmaya başladık. Bu ne anlama geliyor? Bizi çıkararak toplu bir katliam da yapmak istiyorlardı. Bu şekilde şahitleri de ortadan kaldırmak istiyorlardı. Olayın bilinmesini istemiyorlardı.”