‘Galatasaray’daki abluka kalkana kadar çalışmalar sürecek’

  • 09:03 18 Ağustos 2023
  • Güncel
 
Rozerin Gültekin
 
İSTANBUL - Cumartesi Anneleri’nin eylemine dair 17 haftadır raporlama çalışması yapan kuruluşlardan biri olan Hafıza Merkezi’nin üyeleri, Galatasaray Meydanı’ndaki abluka kalkana kadar çalışmalarının süreceğini söyledi.
 
Gözaltında kaybettirilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle her hafta Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri/İnsanlarının eylemleri 959’uncu haftasında büyük bir kararlılıkla gerçekleştirildi. Cumartesi Annelerinin Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) verdiği “ihlal” kararına rağmen 19 haftadır Galatasaray Meydanı’na çıkmaları kaymakamlık tarafından engellenirken, anneler de meydana çıkmakta ısrar ediyor.  Annelerin bu ısrarı kamuoyu, sivil toplum örgütleri, siyasi partiler tarafından da sahiplenerek destek veriliyor. Bir yandan meydanda yaşanan polis şiddeti Meclis’e taşınırken diğer yandan Hafıza Merkezi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA), Uluslararası AF Örgütü Türkiye Şubesi birlikte 17 haftadır eylemde yaşananlara dair raporlama çalışması gerçekleştiriyor.
 
Hafıza Merkezi’nde çalışma yürüten ve raporlama sürecinde aktif olarak yer alan kadınlar, çalışmalarına dair değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Galatasaray Meydanı’nın açılmasına vesile olmak için başladık’
 
Raporlama çalışmasına nasıl başladıklarına ve sürecin nasıl yürütüldüğüne dair değerlendirmelerde bulunan Hafıza Merkezi İletişim Koordinatörü Ece Koçak, “Cumartesi Anneleri’nin mücadelesi hakikat mücadelesi. 944’üncü haftadan itibaren sahada ve emniyet sürecinde yaşanan ihlalleri gözlemlediğimiz raporlar hazırlamaya başladık. İlk başta Uluslararası AF Örgütü Türkiye Şubesi, Hafıza Merkezi, Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) ile beraber çalışma yürüttük, daha sonra TİHV katıldı aramıza. Her örgütün farklı çalışma alanları var.Raporlamayı dört örgüt olarak yapıyor olmamız bizim için de çok kıymetli farklı alanlarda çalışan ekipler olduğumuz için çalışmada birbirimizden besleniyoruz. Hak örgütlerinin her zaman bir araya gelmesi zor oluyor, fakat biz bunu düzene oturttuk. AF Örgütü toplantı ve gösteri yürüyüşü ihlali, protesto hakkı üzerinden eylemi takip ediyor. TİHV kötü muamele yasağının ihlali ve işkence yönünden polis müdahalesini takip ediyor. Cumartesi insanlarının asli talebini güçlendirmek ve Galatasaray Meydanı’nın onlara açılmasına vesile olmak için bu gözlemi yapmaya başladık. 16 haftadır raporlar hazırlıyoruz ve bu raporlar gittikçe uzuyor” dedi.
 
‘Polis seçimlerden sonra özgüven kazandı’
 
Cumartesi Anneleri’nin AYM kararından sonra meydana çıkmaya çalışmasına karşı polis şiddetinin gerçekleşmesinin amacının, annelerin taleplerini arka planda bırakmaya yönelik olduğunu kaydeden Ece, “Seçime giderken müdahale çok sert değildi ama seçimden sonra müdahale sertleşti. Polisin özgüven kazandığını gözlemledik. Bir kere hastanede polis Cumartesi Annelerine, ‘siz bizim düşmanımızsınız’ dediğini öğrendik. Polis gittikçe daha düşmanca tutum sergiliyor. Cumartesi İnsanlarına izin verirsek herkese izin vermek zorundayız diyorlar. Emniyet burayı bir eşik olarak görüyor. Cumartesi İnsanlarının Galatasaray’a çıkma mücadelesi bir eşik haline geldi. Bir an önce bu sürecin bitmesini, Galatasaray Meydanı’ndaki hukuksuz ablukanın kaldırılmasını talep ediyoruz. Bunlar gerçekleşene kadar gözleme devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. 
 
‘Kollukla köşe kapmaca oynuyoruz’
 
Her hafta meydanda bulunduklarını ve gözlem yaptıklarını söyleyen Hafıza Merkezi İnsan Hakları Savunucularının Savunulması Programı üyesi Banu Tuna, meydanda yaptıkları gözleme dair aktarımlarda bulundu. Meydanda bulunan polis oranını, araçlarını, konumlanmalarını ve meydana ambulans getirilip getirilmediğine dair çeşitli notlar aldıklarını, görüntüler çektiklerini dile getirdi. Banu, “Cumartesi İnsanları’nın buluşma saati 12.00 ama saat 10.30’da orada bulunan çeşitli yerlerde oluyoruz. Meydandaki polislerin hangi birimden olduklarına bakıyoruz. Ellerinde ağır silah, biber gazı atan silah var mı diye bakıp not alıyoruz. Genelde alanda iki kişi oluyoruz bir kişi polislerle aynı hizada gözlem yapmaya çalışıyor, bir kişi de daha yukarıdan alanın tamamını görebildiğimiz şekilde görüntü almaya çalışıyor. Meydanda çok boyutlu ihlaller silsilesi var. Asıl hak ihlaline uğrayanlar Cumartesi Anneleri, ama basın ve biz de hak ihlaline uğruyoruz. Her hafta bizi daha fazla kıstıran şekilde kollukla köşe kapmaca oynuyoruz. Ürettiğimiz raporları onlar da yakından takip ettiği için bizim görüntü almaya çalıştığımız yerleri kapatmaya çalışıyorlar” diye belirtti.
       
‘Abluka ile güvenlik sorunu algısı yaratıyorlar’
 
2018 yılının ardından Cumartesi Anneleri’nin 5 yıl boyunca meydana çıkamamasının toplum hafızasında eksiklikler oluşturduğuna dikkat çeken Banu, bu sonucu meydandan geçen yurttaşların sarf ettiği sözlerden anlaşıldığını sözlerine ekledi. Banu şöyle devam etti: “Oradan geçen insanların, Cumartesi İnsanları’nın kim olduğuna dair bir fikri yok. Bunun yanında etrafını çevirdikleri insanlar için güvenlik sorunu teşkil ediyormuş gibi bir algı yaratıyorlar. İktidarın amacı çok açık Cumartesi İnsanları’nın sesini duyurmasını engellemek, toplumdan izole etmek, onlara duyulacak ilgiyi yok etme ve hafızayı silmek.”
 
‘Genel emir ile eylem engelleniyor’
 
Cumartesi Anneleri’nin eylemine getirilen yasaklama kararlarının, gözaltına alınmalarının, serbest bırakılma süreçlerinin tamamının hukuka aykırı olduğunun altını çizen Hafıza Merkezi avukatı Esma Yaşar’da, raporlama çalışmasında yürüttüğü hukuki süreci anlattı. Esma, “Cumartesi Anneleri’nin eylemleri çeşitli gerekçelerle engelleniyor. İstanbul Valiliği’nin ‘Genel Emir’i gerekçe gösterilerek eylem engellendi. Bu emre dair idare mahkemesine iptal davası açtık, hala devam ediyor. Cumartesi Anneleri/ İnsanları bir araya gelmeden önce etrafları polisle ablukaya alınıyor ve bazen 3 defa dağılın anonsu yapılmıyor. Yasa gereği 3 defa anons yapılması ve koridor açılması gerekiyor ama bu yapılmıyor hemen gözaltı aracı geliyor ve işkenceye varacak şekilde kelepçe ile araçlara bindiriliyorlar. Bunun devamında onların ifadelerine eşlik ediyoruz. Her hafta benzer ifadeler alınıyor savcılık talimatı ile serbest bırakılıyorlar. İfadelerin ardından çok uzak hastanelerden serbest bırakılıyorlar.  Bu da başka bir hak ihlali” diye vurguladı.
 
‘Kaymakamlık yasaklama kararlarını gizlemek istiyor’
 
Cumartesi Anneleri’nin gerçekleştirdiği eylemin barışçıl olduğuna dikkat çeken Esma, barışçıl eylem hakkının Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) başta olmak üzere birçok sözleşme ile koruma altına alındığına dikkat çekti. Esma, “Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından verilen yasaklama kararı hukuka aykırıdır. Kaymakamlığın başka eylemlere ilişkin aldığı yasaklama kararı kaymakamlığın sitesine yükleniyor ama Cumartesi Anneleri’nin eylemi için kaymakamlığın aldığı yasaklama kararı yüklenmiyor. Bu gösteriyor ki kaymakamlık yasaklama kararlarını gizlemek istiyor. Ayrıca Cumartesi Anneleri’nin talebi hak kapsamına giriyor, bu hakları da gasp ediliyor” diyerek yaşanan hukuksuzlukları gözler önüne sererken aynı zamanda İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nın 941’inci hafta gözaltına alınan Cumartesi Anneleri/İnsanları, hak savunucuları hakkında takipsizlik kararı verdiğini hatırlattı.
 
AİHM’e yapılan tedbir talebine raporlar da eklendi
 
Devamında hazırladıkları raporlarla işlenecek olan sürece değinen Esma son olarak şöyle konuştu: “Hazırladığımız raporlar ile hem Cumartesi Anneleri’nin meşru eyleminin kaydını tutuyoruz hem de hukuki yollarda kullanmak üzere delil topluyoruz. Geçtiğimiz haftalarda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yasağın kaldırılmasına ilişkin tedbir talebinde bulunduk. O tedbir talebine o güne kadar yaptığımız raporları ekledik. Bundan sonraki süreçlerde de BM’ye yapacağımız başvurularda, göndereceğimiz raporlarda da gözlem raporlarına değineceğiz. AİHM’de ihlallere ilişkin oluşturulmuş dava gruplarına 9.2 bildirimlerinde bulunduğumuzda yine bu gözlemlerimizi kullanacağız.”