Gülistan Kılıç Koçyiğit: Siz isteseniz de istemeseniz de Kürt halkı anadilini yaşatacak

  • 15:59 29 Ağustos 2023
  • Güncel
ANKARA - Yeşil Sol Parti Kars Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, e-reçeteye 5 dilin eklenip Kürtçe’nin yok sayılmasına ilişkin, “Siz isteseniz de istemeseniz de Kürt halkı anadilini yaşatacak ve bu ülkede eşit yurttaş oluncaya kadar anadilde bütün kamusal hizmetlerde haklarını alıncaya kadarmücadeleyi devam ettireceğiz” dedi.
 
Yeşiller Sol ve Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Kars Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Sağlık Bakanlığı'nın E-Reçete sistemine 5 ayrı dil ekleyip Kürtçe’yi dahil etmemesine ilişkin Meclis’te basın toplantısı düzenledi.
 
‘Kürtler seçme seçilme hakkını bile kullanamaz hale geldi’
 
AKP iktidarının kayyım gasplarıyla çok dilli belediyecilik hizmetlerini ellerinden alarak, Kürtlerin seçme ve seçilme hakkına dahi müdahale ettiğini söyleyen Gülistan, “Biz 21’inci yüzyılda AKP yönetiminde anadilimizde eğitim, sağlık, adalet, yerel yönetim gibi hiçbir kamusal hizmete ulaşamıyoruz. Bunun yerine ne yapılıyor? Kürtler ve diğer bütün farklı halklar açısından anadilini, kültürünü, tarihini yok sayan ısrarla asimile etmeye çalışan temel yurttaşlık haklarından alıkoyan bir anlayışın aslında AKP eliyle ciddi bir şekilde ilerletildiğini görüyoruz. Öyle bir aşamaya geldik ki artık biz Kürtler, seçme seçilme hakkımızı bile kullanamaz hale geldik. İrademiz gasp edildi, yerel yönetimlerdeki irademize el konuldu ve bununla birlikte en önemlisi de bütün yerel yönetimlerimizin hayata geçirdiği çok dilli belediyecilik hizmetleri de AKP’nin tekçilik zihniyeti nedeniyle hepsi elimizden alındı. Kürtçe tabelalar söküldü, Kürt toplumunda nefret suçuna karışan nefret objesi olan kişilerin isimleri yer isimleri olarak verildi, ama bizim tarihi şahsiyetlerin isimleri belediyelerden park, bahçe cadde ve sokaklardan kaldırıldı. Çok dilli belediyeciliğin gereği olarak hayata geçirdiğimiz özellikle çocuk eğitimi açısından çok dilli kreşlerimiz kapatıldı, ALO şiddet hattımız kapatıldı. Bütün bunları AKP iktidarı yaptı” diye konuştu.
 
‘Neden Kürtçe sağlık hizmeti vermiyorsunuz’
 
Sağlık Bakanlığı’nın uygulamasını çifte standart olarak değerlendiren Gülistan, ayrımcı uygulamalarının “para kazanmak” ile açıklandığını söyledi. Gülistan, “ Bugün yeni bir ayrımcılık ve çifte standart ile karşı karşıyayız. Sayın Bakana biz bütün Meclis görüşmelerinde ve bütçe görüşmelerinde de şunu söylüyorduk. Neden Kürtçe anadilinde sağlık hizmeti vermiyorsunuz, neden bütün anadillerde hizmeti yaygınlaştırmıyorsunuz? Hatta şunu söyledik siz de bir Kürtsünüz, Kürtçe ninnilerle büyüdünüz, kendi ailenizden, anneniz dahil birçok yakınınız anadilinde hizmet alsa kendisini daha iyi ifade edecektir. Ama bugün siz icracı bir noktadasınız, bir bakanlığın başındasınız, “Neden Kürtçe sağlık hizmeti vermiyorsunuz?” diye sorduğumuzda sayın bakanın bu soruya sessiz kaldığını görüyorduk. Şimdi yeni bir aşamaya geldik. Sayın bakan yaptıkları ayrımcı uygulamayı bize para ile açıklıyor. Diyor ki ‘turistler para getiriyor, turistlerin kendi anadillerinde hizmet almaları önemlidir, iyidir’ diyor. Biz de bunu söylüyoruz; her toplumsal kesim ve halk kendi anadilinde hizmet almalıdır ama bunu turistlere para için tanırken ne yazık ki bu ülkenin gerçek yurttaşları, vatandaşları için tanımamak handikaptır” sözlerini kullandı.
 
Gülistan açıklamasının devamında şunları kaydetti:
 
Bu ülkeye sadece Almanya’dan, İngiltere'den, Rusya’dan Arap coğrafyasından mı turistler geliyor? Yanı başımızda Kürdistan Bölgesel Yönetimi var, yanı başımızda İran var, Doğu Kürdistan Bölgesi var yine Güney Kürdistan’dan buraya binlerce, onbinlerce turist geliyor ama E- Reçetede yine Kürtçe yok. Sormak istiyoruz; siz Doğu Kürdistan’dan gelenleri ya da Güney Kürdistan’dan gelen Kürt yurttaşları turist mi saymıyorsunuz, paralarını döviz olarak mı görüyorsunuz, yoksa ayrımcı politikalarını devamı olarak Kürtçe’yi yok saymanız sizin siyasi bakış açınızın sonucu mudur?  Bu ayrımcı uygulamaları sadece Sağlık Bakanlığı üzerinden görmüyoruz. Yerel yönetimlerde AKP’nin 22 yıllık siyasi hayatında nasıl bir Kürt nefretini yürüttüğünü görebiliriz, ama konumuz Sağlık Bakanlığı olduğu için özellikle Afrin üzerinden bunu örneklendirme ihtiyacı duyuyoruz. Afrin işgal edildiğinde oradaki hastanenin Kürtçe olan tabelası indirilmiş, yerine Türkçe ve Arapça olan bir tabela asılmıştı. Bütün bunlar birer semboldür, bütün bunlar Kürtlerin dilinin, tarihinin, kültürünün nasıl yok sayıldığını, Kürt dilinin nasıl asimile edilmek istendiğinin açık göstergesidir. Bu ayrımcı uygulamayı sadece turizm üzerinden, sadece sağlık turizmi üzerinden açıklamak gerçekçi değildir. Aslında bu ülkedeki ret ve inkar politikalarının bugün AKP eliyle uygulanmasının en çarpıcı örneğidir.
 
Kabul etmiyoruz
 
Uygulamalarda aslında halkımız Kürtçe hizmet alamadığı için diğer halklar açısından da anadilinde hizmet alamadığı için hiç mi sağlık sorunu yaşamıyor? Ben bir sağlık çalışanıyım, yıllarca hekimlerle hastalar arasında tercümanlık yapmış biriyim. Sayın Bakan da bir hekim muhtemelen kendisi de Kürtçe bilmenin avantajlarını hastalarını muayene ederken çokça yaşamıştır. Ama bütün bunları ne yazık ki görmezden geliyor. Bir Rus, İngiliz, Alman ve Arap turistin sahip olduğu anadilinde sağlık hizmetini alma hakkına bu ülke yurttaşlarının sahip olmamasının hiçbir izahatı yok. Bunu kabul etmiyoruz.
 
Sağlık turizminin rakamları oldukça şişkin
 
Diğer bir mesele; bunu sağlık üzerinden tartışıyoruz. Bugün sağlık turizminin rakamları oldukça şişkin durumda. Neredeyse bütün hastanelerde sağlık turizmi birimleri açılmış durumda. Çok özel seferler yapılarak yurtdışından paralı hastalar getirilip tedavi ediliyor ama bu ülkenin yoksulları, yurttaşları mernis sisteminden randevu alamıyorlar. Aylarca telefon başında bekleyerek muayene olmak için randevu alamayan TC yurttaşlarının gerçeği ortada. Ama buna karşı gittikçe piyasa haline gelen sermaye içinde pasta payı büyüyen bir sağlık turizmi gerçeği ile karşı karşıyayız. Öte yandan Avrupa ve Ortadoğu’nun paralı hastalarını getirip bu ülkenin sağlık emekçilerine tedavi ettiriyorsunuz. Peki bu sağlık emekçileri emeklerinin karşılığını alabiliyor mu? Hayır! Büyük bir sömürü koşulu var. En zor koşullarda üretim yapmaya çalışan sağlık emekçileri gerçeği var. İstifa edip bu ülkeden göç eden hekim ve hemşire göçü gerçeği ile karşı karşıyayız. Ama buna çözüm bulmak yerine sağlığı gittikçe daha fazla piyasalaştıran, ticarileştiren, meta haline getiren, alınıp satılan, hizmet haline getiren bir Sağlık Bakanlığı gerçeği olduğunu görüyoruz. Biz bütün bu sürece bütünlüklü bakmak zorundayız.
 
Kürtçe bu ülkede milyonların anadili. Siz isteseniz de istemeseniz de Kürt halkı anadilini yaşatacak ve bu ülkede eşit yurttaş oluncaya kadar anadilde bütün kamusal hizmetlerde; eğitimden sağlığa, adaletten yerel yönetimlere, posta hizmetlerinden tutalım, yayın hizmetlerine kadar bütün haklarını alıncaya kadar bu anadili mücadelesini sonuna kadar hem halkımız hem de biz Yeşil Sol Parti olarak bu mücadeleyi devam ettireceğiz. Daha fazla halkımızın anadilini ve hizmet hakkını yok saymanıza göz yummayacağız.
 
Kürt düşmanlığını göstermiş oldunuz
 
Diğer bir mesele de ayrımcılık bu kadar açık ve net olduğu halde sanki bu ülkede her şey güllük gülistanlık, hepimiz sanki bütün haklarımızı kullanabiliyoruz. AKP’nin bakanları gerçekten ülkeyi uçuruyorlar, farklı bir vizyon ülkeye katıyorlar ve biz de sanki bunu çekemiyoruz gibi bir tablo çizmesine karşı sayın bakanı esefle kınıyoruz. Biz burada temel bir yurttaşlık tartışması yürütüyoruz. Kürt halkının temel anayasal haklarının iadesi tartışmasını yürütüyoruz. Meseleyi getirip tali bir meseleye indirgeyen, bizim bu süreci anlamadığımızı, karalamaya çalıştığımız yönündeki yaklaşımı kabul etmiyoruz. Anadilinde eğitim, sağlık kamusal hizmetler bir haktır. Bu hakkı kullanamayan Kürt halkının birlikte yaşama umudunun her geçen gün zedelendiğini, bu ülkede siyaset yapanlar da AKP iktidarı da görmek zorundayız. Biz AKP’ye Kürt düşmanı dediğimiz zaman “Ama bizim Kürt bakanlarımız  var, ama bizim Kürt vekillerimiz var biz et ile tırnak gibiyiz, bir kardeşiz” gibi argümanlara sarılacaklarına kaba retçi bir yerden yaklaşacakları yerde bütün mevzuatlarına baksınlar. İşte Kürt düşmanlığınızın kanıtı budur. Anadilinde hizmet vermeyerek Kürt düşmanlığını göstermiş oldunuz, milyonlarca Kürdün yerleşim yerlerinin isimlerini değiştirerek Kürt düşmanlığınızı tescil ettiniz. Bu ülkede yaşayan milyonlarca Kürdün iradesini yok sayarak, belediyelerini seçme seçilme hakkını gasp ederek Kürt düşmanı olduğunuzu çok açık bir şekilde gösterdiniz.
 
Siz  21’inci yüzyılda Kürt düşmanlığı ile anılmaya ve bu nefrette boğulmaya mahkumsunuz. Biz bir kez daha bu ülkede yaşayan bütün haklara çağrı yapıyoruz; anadilinde eğitim ve kamusal hizmet ve halkların anayasal statüsü Kürt halkı açısından temel bir haktır. Biz bu hakkı alıncaya kadar da bu mücadelemizden asla ama asla vazgeçmeyeceğiz. Sınır ötesi operasyonlarla, teskerelerle Kürtlerin varlığını inkar ederek bu süreçten kurtulamayacaksınız. Biz oldukça, halkımız oldukça haklarımız için sonuna kadar mücadele edeceğiz.”