
Başkalarının haberleriyle manşet atmak: Etik nereye kayboldu?
- 09:05 23 Şubat 2025
- Medya Kritik
Derya Ceylan
HABER MERKEZİ – Gazetecilik, başkasının emeğine konmak değil, haberi ilk duyuran kurumu ve gazeteciyi belirterek halka sunmaktır. Etik değerler yok sayıldığında, haber değil, güven kaybedilir.
Gazetecilik, toplumun doğru bilgiye ulaşmasını sağlar ve halkın haber alma hakkını korur. Ama bir olayın duyurulması kadar, o bilginin kim tarafından, nasıl ve hangi koşullarda üretildiği de önemlidir. Bir haberi ilk kez kim ortaya çıkardıysa, o gazeteciyi ve kuruluşu belirtmek, hem meslek ahlakının hem de emeğe saygının gereğidir. Peki, bu ilkeye her zaman uyuluyor mu? Ne yazık ki hayır. Günümüzde haberlerin hızla yayılması ve dijital platformlardaki rekabet, bazı medya kuruluşlarını haberi üreten gazeteciyi ve kurumu gizleyerek, içerikleri kendi üretimleriymiş gibi sunmaya itiyor. Oysa gazetecilik, başkasının emeğini sahiplenmekle değil, gerçeğin peşinde koşmakla anlam kazanır.
Her medya kuruluşu, ana akım, muhalif ya da özgür basın fark etmeksizin haber yaparken, haberi ilk duyuran gazeteci ve kurumu belirtmek zorundadır. Bu, sadece haberi üretene hakkını teslim etmek için değil, kamuoyunu doğru bilgilendirmek ve bilginin güvenilirliğini korumak için de gereklidir. Haberi kimin ortaya çıkardığı gizlendiğinde, okuyucu bilginin kökenini bilemez ve haberin doğruluğu tartışmalı hâle gelir.
JINNEWS’in haberleri yok sayıldı
Bu duruma en çarpıcı örneklerden biri, JINNEWS muhabiri Pelşin Çetinkaya’nın Diyarbakır Selahaddin Eyyubi Devlet Hastanesi’nde yaşanan olaya dair yaptığı haberlerde görüldü.
JINNEWS, 24 Ekim 2024 tarihinde yayımladığı haberde, bazı ortopedi doktorlarının medikal ürün satıcılarıyla iş birliği yaparak hastalara gereksiz ameliyatlar yaptığını ortaya çıkardı. Haberde, kemiklerinde kırık olmadığı hâlde hastalara platin takıldığı, basit tedavilerle iyileşebilecek hastalara cerrahi müdahaleler yapıldığı vurgulandı.
18 Kasım 2024’te yayımlanan ikinci haberde, bu usulsüzlükleri gerçekleştiren yapı “Fiksatör Çetesi” olarak tanımlandı. Hasta ve yakınlarının doktorlardan şikâyetçi olduğu belirtilirken, suçlamalara rağmen bu doktorların hâlâ görevde olduğuna dikkat çekildi.
Son olarak, 19 Şubat 2025’te yayımlanan üçüncü haberde, Sağlık Bakanlığı müfettişlerinin soruşturmasına dair bir bilgiye ulaşılamadığı, ancak Diyarbakır Tabip Odası’nın doktorlar hakkında ayrıca bir soruşturma başlattığı aktarıldı.
Haberi ortaya çıkaran gizlendi
JINNEWS’in aylar önce ortaya çıkardığı bu olay, Şubat 2025’te yeniden gündeme geldi. Ancak bu kez haberi yayımlayan bazı medya kuruluşları, olayı sanki ilk kez kendileri bulmuş gibi sundu.
Habertürk, haberi ilk duyuranı belirtmeden olayı yeni bir gelişmeymiş gibi aktardı. Anlatılanın Ötesi adlı site, JINNEWS’in araştırmasına dayanan bilgileri kendi bulmuş gibi paylaştı. Tigris Haber ise aynı içeriği kullanarak JINNEWS’in adını anmadı.
En dikkat çekici durum ise Sözcü TV çalışanı Hazar Dost’un X (eski Twitter) hesabındaki paylaşımıydı. Hazar Dost, bu haberi kendisinin ortaya çıkardığını iddia etti. Ardından, Sözcü TV''de yayınlanan Uğur Dündar’la Arena programında, İYİ Parti Milletvekili Turan Çömez ile yapılan yayında olay, ilk kez Sözcü TV tarafından bulunmuş gibi sunuldu.
Oysa JINNEWS’in aylar önce yayımladığı haberler yok sayılmış, haberi ortaya çıkaran Pelşin Çetinkaya’nın ismi bile anılmamıştı.
Etik kurallar ne kadar kolay ihlal ediliyor!
Bu durum, gazetecilikte etik kuralların nasıl kolay ihlal edilebildiğini gözler önüne seriyor. Bir haberin ilk duyuranını gizlemek, sadece haberi üreten gazeteciye ve basın kurumuna yapılan bir haksızlık değil, aynı zamanda kamuoyunu yanıltmaktır.
Haberi ilk ortaya çıkaran gazetecinin emeğinin yok sayılması, bilginin kökenini belirsizleştirir ve gerçeği çarpıtır. Dahası, bu tür ihlaller yalnızca mesleği zayıflatmakla kalmaz, halkın medyaya olan güvenini de sarsar. Okuyucu, bir haberin gerçekten doğrulanmış bir bilgiye mi yoksa başkasının emeği üzerinden üretilmiş bir içeriğe mi dayandığını bilemez.
Peki, bir medya kuruluşu başkasının emeğini yok sayarak topluma nasıl “doğru ve tarafsız habercilik” sunduğunu iddia edebilir?
Emeğe saygı, haberin güvenilirliğidir
Haberi ilk bulan gazeteciler ciddi bir emek harcar. Kaynak toplar, tanıklarla görüşür, belgeleri inceler ve bilgiyi doğrulamak için uzun saatler çalışır. Haber, sadece görünen kısmıyla değil, arkasındaki araştırma süreciyle şekillenir.
Bu emeği yok sayarak haberi ilk duyuranı gizleyerek paylaşmak, sadece mesleki bir hata değil, aynı zamanda başkasının hakkını gasp etmektir. Emek veren gazeteci görünmez kılınır; onun yerine haberi kopyalayan kişi ya da kurum, haksız bir şekilde takdir toplar.
Oysa gazetecilik, sadece bilgiyi ulaştırmak değil, o bilginin kim tarafından ortaya çıkarıldığını şeffaf bir şekilde aktarmaktır. Haberin kim tarafından duyurulduğunu görmezden gelmek, kısa vadede haberi yayımlayan kuruma itibar kazandırabilir, ancak uzun vadede bu yaklaşım medya kuruluşunun güvenilirliğini zedeler. Bir kez yanıltıldığını fark eden okuyucu, o kuruma bir daha güvenmez.
Ne yapılmalı?
Her medya kuruluşu, başka bir kuruluştan yararlandığında bunu açıkça belirtmelidir. Haberi kim ortaya çıkardıysa, bu bilgi mutlaka paylaşılmalıdır. Bu, sadece haberi üreten gazeteciye değil, halkın doğru bilgi alma hakkına da hizmet eder. JINNEWS gibi ilk haberi duyuran kurum ve gazeteci belirtilmeli; aksi hâlde kamuoyu doğru bilgilendirilmemiş olur.
Haberi ilk duyuran belirtilmeden yayımlanan haberlerde medya kuruluşları düzeltme yapmalı. Basın Konseyi ve gazetecilik örgütleri, bu tür ihlalleri izlemeli ve gerektiğinde uyarıda bulunmalıdır. Sonuçta, doğru habercilik, emeğe saygı duymakla mümkündür. Haberi ortaya çıkaranı gizleyen bir haber, gerçeğin değil, bilgi hırsızlığının parçası olur.
Emeğe saygı, haberciliğin kalbidir
Emeğe saygı, haberciliğin kalbidir. Haberi ilk duyuran gazeteci ve kurum gizlendiğinde, gerçeğin üstü örtülür. Doğru bilgi, ancak etik kurallara bağlı kalındığında topluma ulaşır.